- 02 Aralık 2018 Pazar 18:26

Başkan Ocak; "Çalışanın alacağı ücret, asgari ücretin altında olamaz"

A
A
A
Başkan Ocak; "Çalışanın alacağı ücret, asgari ücretin altında olamaz"

Erzincan Barosu Başkanlığı tarafından “İşçilik Alacakları” konulu meslek içi eğitim seminerinde konuşan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7.

Erzincan Barosu Başkanlığı tarafından “İşçilik Alacakları” konulu meslek içi eğitim seminerinde konuşan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Daire Başkanı Uğur Ocak, İşçi ücretinin dava dilekçesinde açıklaması gerektiğini belirterek, eğer dava dilekçesinde bir ücret belirtilmediyse, ücretin bodrodaki kadar kabul edileceğine ve çalışanın alacağı ücretin, asgari ücretin altında olamayacağına dikkat çekti.


Erzincan Barosu Başkanlığınca aylık olarak gerçekleştirilecek olan seminerlerin ilki, “İşçilik Alacakları” konulu meslek içi eğitim semineri Erzincan Barosu toplantı salonunda gerçekleştirildi. Düzenlenen seminere; Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Abdullah Akın Çiçek, Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, İlçe Kaymakamları ve Erzincan Barosuna kayıtlı avukatlar ile bazı işverenler katıldı.


Toplantının açılış konuşmasını yapan Baro Başkanı Avukat Adem Aktürk, tüm davetlilere katılımları için teşekkür ederek, aylık olarak farklı konularda gerçekleştirecekleri Eğitim Seminerleri ile bilgilendirme faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi.


Daha sonra konuşan Vali Arslantaş ise Türkiye’nin, son dönemde gerçekleştirilen reformlar ve yatırımlarla, 2023 hedeflerini gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerlediğine değinerek, “Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla, vatandaşlarımızın refahını, huzurunu ve emniyetini sağlamak için çalışmaktadır.” dedi.


Vali Arslantaş konuşmasının devamında; "Bu çerçevede, demokratik standartların yükseltilmesi, insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi, adaletin hızlı bir şekilde tecellisinin sağlanması amacıyla da önemli reformlar gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda ilerlemesinde yargı kurumları da, hakimleri, savcıları, avukatları ve diğer çalışanlarıyla hayati bir önem taşımaktadır. Güvenilir ve hızlı bir şekilde tecelli eden adalet, toplumsal barışın, huzur ve kardeşliğin en güçlü teminatıdır. Hukuk devletinin yaşatılabilmesi için, yargının her türlü taassuptan, gruplaşmadan, siyasi ve ideolojik kamplaşmadan uzak kalması, tarafsızlığını koruması şarttır. 15 Temmuz darbe girişimiyle hain planları ortaya çıkan ihanet çetesinin en çok hedef aldığı kurumların başında yargı gelmektedir. Bu ihanet çetesine karşı verilen mücadele sırasında karşılaştığımız hadiseler, yargıyı teslim almaya çalışan gruplara karşı müteyakkız olmamız ve sorunların üzerine cesaretle gitmemiz gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Başta Hakim ve Savcılarımız olmak üzere, tüm yargı mensuplarının bu konuda ortaya koyacakları öncülük büyük önem taşımaktadır. Ülkemizi daha aydınlık yarınlara taşımaya yönelik çalışmalarda, adalet sistemimizin kusursuz işleyişi, hukukun eksiksiz tecellisi ve yargıya güvenin pekiştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen reformların kesintisiz şekilde sürmesi büyük önem taşımaktadır. Adalet sistemimizin şeffaflaştırılması, hesap verebilirliğinin temini, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının daha da güçlendirilmesi için herkes üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmelidir. Bu gün Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Uğur Ocak beyin ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkanı Sayın Mustafa Söylen beyin gerçekleştireceği işçilik alacakları konulu bir meslek içi eğitim seminerinde birlikteyiz” dedi.


“DAVALARIN ÇOĞU İŞVERENLER AÇISINDAN OLUMSUZ SONUÇLANIYOR”


Davaların kaybedilmesindeki en önemli faktörlere değinen Vali Arslantaş, “İşçi ve işverenler arasında iş ilişkilerinde her zaman pürüzler ortaya çıkabilir. Haksızlığa uğradığını düşünen çalışanlar tarafından açılan iş davalarında, sanılanın aksine mahkemeye sunulan dava dilekçeleri, sadece çalışma dönemi alacakları, ücret alacak davaları, kıdem ve ihbar tazminatı davaları ya da alt işveren işçi davaları ile sınırlı kalmıyor. İnsan Kaynakları ve İş Hukuku mevzuatında yapılan uygulama hataları, bilgi eksikliği ya da sözleşme şartlarıyla çelişen uygulamalar gibi başlıklarda açılan davalar bilgi eksikliği nedeniyle işverenler tarafından kaybediliyor. Açılan iş davalarında, mahkemelerden çıkan kararlar yüzde 90 gibi yüksek bir oranda işverenler açısından olumsuz sonuçlanıyor. Davaların kaybedilmesindeki en önemli faktör nedir? İşverenlerin haklı olduklarını ispatlayamamaları ve savunmalarını güçlendirecek belgeleri mahkeme dosyalarına koyamamaları önemli sorunlardan biridir. İş sözleşmesi prosedürlerine yeterince önem verilmemesi ise davanın kaybedilmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Bu konuda öne çıkan sorular şöyle; İş sözleşmesi ve iş sözleşmesinin unsurları çalışanın şirket ile uyumu ile doğru şekilde konumlandırılmış mı? İş sözleşmesinin feshi geçerli sebeplere dayandırılmış mı? Geçerli ve geçersiz sebepler nelerdir? İşçinin yetersizliği ve davranışlarından kaynaklı sebepler hangi durumlarda geçerli sayılır? İhbar ve kıdem tazminatlarının hesaplanması, ödenmesi ve zaman aşımlarında çıkabilecek anlaşmazlıklar neler olabilir? İş sözleşmesinin feshi, itiraz ve yargılama süreçleri nasıl gelişir? Geçersiz sebeplerle yapılan feshin sonuçları nelerdir? İşçi tarafından açılan kötü niyet tazminatı davaları nelere dayandırılabilir? Çalışma koşullarının değerlendirilmesi, fazla mesai alacakları, iş kazaları ve meslek hastalıkları ya da yıllık izin alacakları davalarında işverenin durumu nedir?


İşverenlerin tedbir almamaları, personel haklarını ödememeleri veya eksik ödemeleri, açılabilecek davalara hazırlıklı olmamaları, personel özlük işlerine gereken önemi vermemeleri halinde açılan davalar devamlı artacak ve işverenler, önemli miktarlarda tazminat, fazla mesai, işe iade tazminatları, avukat masrafları ve diğer ödemeleri kaybetmek durumunda kalacaklardır.


Tüm işverenlerin, şikâyetlerinin ortak noktası “Her türlü tedbiri aldıkları halde mahkemeler tarafından işçi lehine karar verildiği” başlığında toplanmaktadır. İşverenler ne gibi tedbirler alabilir? Bu tarz sorunların yaşanmaması için iş hukuku ve mevzuatlarını doğru bir şekilde öğrenmek çok önemli. Bunun yanı sıra, işçi ve işveren ilişkilerinin iyi yönetilmesi, denetim yapılması durumunda muhtemel olabilecek risklerin önceden engellenmesi, personel dosyaları ve dokümantasyonlarının mutlaka iş hukukuna uyumlu bir şekilde oluşturmaları ve geliştirmeleri gerekiyor.


“ARABULUCULUK SİSTEMİ DAVALARIN %93’ÜNÜ ÇÖZÜYOR”


Özellikle arabuluculuk sistemi uygulamalarından sonra iş hukuku açısından davaların %93 ünün mahkeme aşamasına gelmeden çözülmeye başlamasının altında yatan gerçek, işverenin zaten kaybedeceğini düşündüğü dava ile uğraşmayıp belli bir miktar ödeme yaparak kurtulma isteğidir. Çünkü arabulucuda sonuçlanan dosyalarda yapılan inceleme %90 lara varan oranlarda işverenin ödeme yaparak dosyayı kapattığı gerçeğiyle bizleri karşı karşıya bırakmaktadır.


Türkiye Cumhuriyetinin demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden asla feragat etmeden, kazanımlarında herhangi bir geri gidişe izin vermeden hedeflerine ulaşacağına olan inancımı bir kez daha vurgulayarak, bu programın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Adaletin tesisi için ilimizin her köşesinde fedakarca görev yapan Hakim, Savcı ve avukatlarımız ile tüm yargı çalışanlarına görevlerinde başarılar diliyorum. Görevleri başında şehit olan yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Dedi.


Konuşmaların ardından Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Daire Başkanı Uğur Ocak, "ücret alacakları" konusunda katılımcılara verdiği bilgilerde; " İşçi ücretinin ne kadar olduğunu dava dilekçesinde açıklamalıdır. Eğer dava dilekçesinde bir ücret belirtmediyse, ücret bordodaki kadar kabul edilir." dedi. Çalışanın alacağı ücret, asgari ücretin altında olamaz diyen Ocak, hiçbir işte asgari ücretin altında bir ücretin ödenmesi mümkün olmadığını söyledi.


Daha sonra ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Daire Başkanı Mustafa Söylem katılımcılara "İşçilik alacakları" hakkında sunum gerçekleştirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.
İstanbul Galatasaraylı Sporcular Derneği’nin dayanışma yemeği düzenledi Galatasaraylı Sporcular Derneği, birlik ve beraberlik mesajı vermek adına dayanışma yemeği düzenledi. Şişli’de bir otelde düzenlenen organizasyona, Galatasaraylı Sporcular Derneği Başkanı Levent Nazifoğlu, Galatasaray eski başkanlarından Alp Yalman ile Burak Elmas, sarı-kırmızılı kulübün eski ikinci başkanlarından Ergun Gürsoy, Divan Kurulu eski Başkanı İrfan Aktar, mevcut Divan Kurulu Başkanı Aykutalp Derkan, Galatasaray Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Metin Ülgen ve oyuncular ile davetliler katıldı. Galatasaraylı Sporcular Derneği Başkanı Levent Nazifoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bu gece, futbolla ilgili önümüzdeki çok önemli maçlarda bütün camianın bir arada olduğunu göstermek için yapılan bir gecedir. Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın da bu hafta sonu maçı var. Kazandıkları takdirde ilk kez şampiyon olacaklar ve direkt Şampiyonlar Ligi’ne katılacaklar. Takımın bu maçı kazanmasını istiyoruz" dedi. Nazifoğlu, konuşmasının ardından Galatasaray eski başkanlarından Alp Yalman ile Burak Elmas’a, sarı-kırmızılı kulübün eski ikinci başkanlarından Ergun Gürsoy’a, Divan Kurulu eski Başkanı İrfan Aktar’a, mevcut Divan Kurulu Başkanı Aykutalp Derkan’a, Galatasaray Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Metin Ülgen’e ve oyunculara desteklerinden ötürü plaket takdim etti.