ÇEVRE - 23 Mart 2023 Perşembe 10:30

Üzüm bağlarında ilkbahar bakımı

A
A
A
Üzüm bağlarında ilkbahar bakımı

Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından üreticilere, tescilli Cimin Üzümünün bahar bakımının nasıl yapılması gerektiği ile alakalı bilgilendirmede bulunuldu.

Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından üreticilere, tescilli Cimin Üzümünün bahar bakımının nasıl yapılması gerektiği ile alakalı bilgilendirmede bulunuldu.


İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan bilgilendirmede, verim çağına gelmiş bağlardan düzenli olarak bol ve kaliteli ürün alabilmesi için ilkbaharda bağ alanlarında üretim sezonuna hazırlık işlerinin düzenli olarak yapılmasının gerektiği belirtildi.


İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan bilgilendirmede şu ifadeler kullanıldı;


“Bağlarda ilkbaharda yapılması gereken işleri şu başlıklar altında toplayabiliriz;


1-Bağlarda kış budaması


2-Bağlarda kış ilaçlaması


3-Bağlarda toprak işleme


4-Bağlarda gübrele


‘Bağlarda kış budaması’


Asmada yaprakların tamamen döküldüğü, yıllık sürgünlerin tamamının kahverengileştiği dönemden gözlerin uyanmasına kadar olan durgun (dinlenme, uyku) dönemde yapılan budamadır.


‘Budama ne zaman yapılmalıdır’


Budama zamanı hava ve toprak şartları ile çeşit özelliği gibi özel şartlara bağlı olarak belirlenmelidir. Budama asmaya su yürümeden önce tamamlanmalı, ilkbahar geç donlarının etkili olduğu yerlerde gözlerin uyanmasına yakın bir dönemde yapılmalıdır. Erken budama asmada gözlerin erken uyanmasına neden olmaktadır. Erken uyanan bu gözler özellikle Nisan ayı başlarında oluşan ilkbahar geç donlarından daha fazla zarar görmektedir. İlkbahar geç donlarının görüldüğü bölgelerde soğuk zararını en aza indirmek için budamayı mümkün olduğu kadar geç yapmak gerekir.


Budamada bırakılacak çubuk ve göz sayısı ne kadar olmalıdır


Budama yapılırken asmada bırakılacak çubuk ve göz sayısının belirlenmesinde, asmanın bir önceki yılda gelişim durumu ve verimi göz önünde bulundurulmalıdır.


Yapılan gözlemde çubuklar çeşide özgü kalınlığa ulaşıp normal düzeyde gelişme göstermiş ise bir önceki yılın sayısına yakın çubuk ve göz bırakılmalıdır.


Asmada çubukların fazla sayıda, normalden daha kalın, kuvvetli ve aşırı gelişme göstermiş olması, önceki yıl yeterince göz bırakılmadığının belirtisi olup, bu durum yapılacak budamada çubuk ve göz sayısının arttırılmasını gerektirmektedir.


Çubukların az sayıda, zayıf gelişerek iyi olgunlaşmamış olması ise önceki yılda asmanın kapasitesinin üzerinde yüklendiğinin işareti olup bu durum asmada daha sert budama yapılarak çubuk ve göz sayısının azaltılmasını gerektirmektedir. Asmaya kapasitesinin üzerinde yükleme yapıldığında sürgün gelişmesi zayıflayarak, ürünün kalitesi düşmekte ve üzümlerin olgunlaşması da gecikmektedir. Sert budama ile asmanın gelişme gücü arttırılarak köklerinin de kuvvetli gelişmesi sağlanabilmektedir.


‘Budamada dikkat edilmesi gereken hususlar’


Budamayı ehil kişiler yapmalıdır.


Budama zamanına dikkat edilmelidir.


Asmalar çeşidin gerektirdiği şekilde budanmalıdır.


Asmalara gereğinden fazla ürün yükü verilmemelidir.


Budama yapılırken asmalar dikkatle incelenmeli, bir sonraki sezonun mahsulünü üretmek için hastalık belirtisi göstermeyen, verimli, güçlü ve sağlıklı çubukların bırakılmasına özen gösterilmelidir. Hastalık belirtisi gösteren kısımlar ya tamamen kesilerek çıkarılmalı ya da mümkün oldukça kısa budanmalıdır.


Çok kalın ve ya çok ince çubuklar ile boğum araları çok dar ve ya çok geniş olan çubuklar ürün çubuğu olarak bırakılmamalıdır.


Bağlarda hava dolaşımını ve ışık nüfuzunu artıracak uygulamaların yapılmasına özen gösterilmelidir. Bu durum asma üzerinde oluşacak ıslaklık süresini azaltarak, hastalık kontrolünde fayda sağlamaktadır.


Yedekler güneş gören iyi havalanan gövdeye yakın bölgelerde bırakılmalıdır.


Ölükol, kav ve bakteriyel kanser gibi hastalıklar budama aletleriyle bulaşabildiğinden, bu hastalıklarla bulaşık asmalar en sona bırakılmalı ve budama sırasında bir asmadan diğer asmaya geçmeden önce budamada kullanılan aletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.


Budama yapılan asmada açılan yaralar aşı macunu vs. ile kapatılmalıdır.


Ürün çubukları destek sistemi üzerinde dengeli bir şekilde bağlanmalı, çubuklar tellere bağlanırken mümkün olduğunca üst üste ve sık sarılmamalıdır.


Budama atıkları diğer tüm atıklarla birlikte toplanarak bağdan uzaklaştırılmalı ve imha edilmelidir.


‘Bağlarda kış ilaçlaması’


Bağ alanında bir önceki yıl görülen fungal ve bakteriyel birçok hastalığın ertesi yıla taşınmasını önlemek için sonbaharda yaprakların büyük ekserisi ya da tamamının döküldüğü dönemden, ilkbaharda gözlerin uyanmasına kadar olan asmanın durgun (dinlenme, uyku) döneminde, hastalıklar görülmeden önce koruma maksatlı olarak yapılan ilaçlamadır.


‘Kış ilaçlaması ne zaman yapılmalıdır’


Bağda genelde dormant dönemde (uyku/durgun dönem) kış budaması yapıldıktan sonra, ilkbaharda gözlerin uyanmasından 1-2 hafta önceye kadar olan zaman diliminde bir kez yapılır. Yapılacak uygulamada kullanılacak ilacın özellikle budama yaralarına gelecek şekilde, gövde ve dallara yıkama şeklinde püskürtülerek uygulanmasına dikkat edilmelidir.


Bordo bulamacı organik ürün yetiştiriciliğinde kullanım onayı aldığından, gerek organik tarım yapılan, gerekse organik tarım yapılmayan alanlarda kış ilaçlamasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bordo bulamacının ilkbaharda budamadan sonra gözler uyanmaya başlamadan 1-2 hafta önce yüzde 2-3 dozda uygulanması sezon içerisinde oluşabilecek birçok hastalığa karşı etkili ve ekonomik koruma sağlamaktadır. Uygulamayı takip eden 10 saat içinde yağış olması durumunda, ilaç yıkanacağı için, tekrardan uygulama yapılmalıdır.


‘Bağlarda toprak işleme’


Bağ alanında toprak işleme hasattan sonra sonbaharda ve ilkbaharda olmak üzere iki dönemde yapılmaktadır.


Sonbaharda toprağın işlemeyle, sezon içerisinde çiğnenen toprağın kabartılarak sonbahar ve kış yağışlarının toprakta depo edilmesi sağlanmaktadır.


İlkbaharda toprağın işlenmesiyle ise toprağın havalanması, gübre uygulamalarının yapılması ve yabancı otların çıkışının önlemesi sağlanmaktadır.


Yabancı otlar asma için gerekli olan topraktaki besin maddelerini ve suyu tüketerek, hastalık ve zararlılara konukçuluk yaparak ve bağ alanında nispi nemi yükseltip hastalıkların çıkışına ve gelişmesine uygun ortam oluşturarak zarar yapmaktadır.


Yaz aylarında bağın otlanma durumuna göre birkaç kez çapalama yapılmalıdır.


‘Bağlarda gübreleme’


Bağcılıkta birim alandan daha bol ve kaliteli ürün elde edilerek daha fazla kazanç sağlanabilmesi için yetişme sezonu boyunca asmanın iyi bir gelişim göstermesi gerekmektedir. Bunun içinde topraktaki besin elementlerinin gelişme döneminde asmanın ihtiyacı oranında ve birbirleriyle dengeli bir seviyede bulunması önem arz etmektedir.


Bir besin elementinin toprakta az veya fazla bulunması, diğer besin elementlerinin alınmasında etkili olabilmektedir. Bu durum asmada bazı düzensiz gelişmelere neden olmakta ve bazı hastalık ve zararlıların zarar derecisini de artırmaktadır. Tek yönlü yapılan gübrelemeler bu yüzden bazen zarar oluşturabilmektedir.


Her bağda ihtiyaç duyulan besin elementi ve organik madde miktarı farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle bağlara verilecek gübre miktarını ve cinsini tespit etmek için yaprak ve toprak analizleri yaptırılmalı daha sonra gübreleme işlemine geçilmelidir. Toprağın pH değeri yüksek ise mikronize kükürt uygulanmasıyla düşürülmesi, düşük belirlenmesi durumunda ise kireçleme yapılarak pH değerinin yükseltilmesi gerekmektedir.


Toprak örnekleri sonbahar ya da erken ilkbahar dönemde bağın 8-10 farklı noktasında 0-25 ve 25-50 cm derinliklerinden alınacak toprakların karıştırılmasıyla ayrı ayrı hazırlanmalıdır.


Yaprak örnekleri çiçeklenme dönemi sonunda alınmalıdır. Örnekler güneş gören meyveli sürgünlerde ilk salkımın tam karşısındaki veya bunun bir üstündeki yapraklardan alınmalıdır. Örnekleme, bir asmadan 4 ve 25 asmadan 100 yaprak almak suretiyle yapılmalıdır.


Alınan toprak ve yaprak örnekleri gerekli bilgileri taşıyan etiketleri ile birlikte analize gönderilmelidir. Bağlarda yapılacak gübrelemede, analiz sonuçlarına göre hareket edilmelidir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.