GENEL - 03 Temmuz 2023 Pazartesi 12:18

Yüzyıllardır süren geleneksel yöntemlerle pekmez yapımı

A
A
A
Yüzyıllardır süren geleneksel yöntemlerle pekmez yapımı

Kendine has kokusu ve özelliği ile dikkat çeken dut pekmezi, yüzyıllardır süren geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor.

Kendine has kokusu ve özelliği ile dikkat çeken dut pekmezi, yüzyıllardır süren geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor.


Erzincan’ın Kemaliye ilçesi ve köylerinde duttan pekmez yapımı başladı. Pekmezin olması için bol güneş ve hafif rüzgar gerekirken, yağmur olmaması nedeniyle pekmez temmuz ve ağustos aylarında yapılıyor. Odun ateşi ile büyük kazanlarda doğal kaynak suyu ile kaynatılan dut, kaynama ısısına gelince şırası alınır. Güneş gören damlarda tepsilere koyulur ve olgunlaşması beklenir. Bu süre bir hafta kadar sürer. Kemaliye pekmezinin farkı kurutulmuş beyaz duttan yapılması ve az kaynatılıp besin değerini yitirmeden güneşte olgunlaşmasıdır.


Uzun uğraşlar ile hiçbir katkı maddesi kullanılmadan hazırlanan pekmezin el becerisi gerektirdiğini anlatan Medine Turgut, "Uzun uğraş ve zahmetler sonucu el işçiliği ile tamamen doğal yollardan hiçbir katkı maddesi kullanılmadan üretilen pekmezlerimiz kış mevsiminde her derde deva olarak kullanılır. Dutlar kazanda kaynatılır, şırası elde edilir. Kaynatma işlemi uzun süre uygulanır. Kaynatma işlemi açık yayvan kaplarda yapılır ve düşük ısıda koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Kaynatma kazanında şıra kaynamaya başlayınca oluşan köpükler kepçe ile alınır. Kaynama ilerledikçe şıranın üstü sarı köpük bağlar, şıra içten içe kızarır, göz göz olarak kaynar ve pekmez kokusunu yayar" diye konuştu.


Pekmezin faydaları


Pekmez, yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Ayrıca mineralleri yoğun olarak içermektedir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziklilerin, veremli hastaların, iyileşme dönemindeki kişilerin beslenmesinde yer alması önerilmektedir. Pekmezin çok iyi kaynak olduğu besin öğelerinden biri de kromdur. Dokuların krom içeriği hamilelikte, malnütrisyonda ve yaşla büyük ölçüde azalmaktadır. Krom, glikoz toleransa faktörünün yapısında bulunur ve insülin kullanımı ile glikoz metabolizmasını etkiler. Rafinasyon işlemi sonucunda gıdalardaki krom miktarının büyük ölçüde azaldığı göz önüne alınırsa pekmezdeki kromun önemi daha da belirginleşmektedir. Araştırmalar pekmezin thiamin, riboflavin ve demir açısından baldan daha zengin olduğunu da ortaya koymaktadır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Futbolda bahis soruşturması kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen isimler ortaya çıktı Futbol dünyasında ’bahis oynandığı’ iddiasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen kişilerin isimleri ortaya çıktı. Gözaltı listesindeki isimler arasında Eski Adanademirspor Başkanı Murat Sancak, futbolcular Mert Hakan Yandaş ile Metehan Baltacı, spor yorumcusu Ahmet Çakar, hakem Zorbay Küçük gibi isimler yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, futbol müsabakalarında görev yapan bir kısım hakem, futbolcu ve bazı kulüp yetkililerinin de karıştığı ’bahis oynama’ iddiasına yönelik yürütülen ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun 27 Ekim 2025’de ’371 hakemin bahis hesabının bulunduğu, 152’sinin aktif olarak bahis oynadığının tespit edildiği’ şeklindeki sözlerinin ihbar kabul edildiği soruşturma sürüyor. Futbolcuların isimleri ortaya çıktı Soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen isimler ortaya çıktı. Listede yer alan futbolcuların isimleri şöyle: Abdulsamet Burak, Abdurrahman Bayram, Ahmet Abdullah Çakmak, Alassane Ndao - Arda Türken - Bartu Kaya - Cengiz Demir - Emircan Çiçek - Ensar Bilir - Eren Karadağ - Erhan Çelenk - İsmail Kalburcu - İzzet Furkan Malak - Kadir Kaan Yurdakul - Kerem Yusuf Sirkeci - Metehan Baltacı - Muhammed Furkan Özhan - Oktay Aydın - Orkun Özdemir - Salih Malkoçoğlu - Samet Karabatak - Tolga Kalender - Uğur Adem Gezer - Uğur Kaan Yıldız - Yunus Emre Tekoğul - Yusuf Özdemir - Yücel Gürol - Mert Hakan Yandaş - Faruk Can Genç. Murat Sancak, Ahmet Çakar, Zorbay Küçük gibi isimler listede Öte yandan haklarında gözaltı kararı verilen diğer isimler ise hakem Zorbay Küçük, Eski Adanademirspor Başkanı Murat Sancak, Adanademirspor Başkanvekili Metin Korkmaz, Antalyaspor Kulübü eski yöneticisi ve iş insanı Emrah Çelik, spor yorumcusu ve eski hakem Ahmet Çakar, Ahmet Çakar’ın eşi Hayriye Arzu Çakar, Ümraniyespor ile Giresunspor maçı gerekçesiyle Cüneyt Semirli, Ümraniyespor ile Giresunspor maçı gerekçesiyle Ümit Kaya, Ümraniyespor ile Giresunspor maçı gerekçesiyle Koray Şanlı, Ümraniyespor ile Giresunspor maçı gerekçesiyle Cenk Sarıtaş, Ümraniyespor ile Giresunspor maçı gerekçesiyle Gamze Neli Kaya, Nazillispor ile Ankaraspor konusu sebebiyle Ahmet Okatan, Nazillispor ile Ankaraspor konusu sebebiyle Gürhan Sönmez, Nazillispor ile Ankaraspor konusu sebebiyle Mehmet Emin Katipoğlu, Nazillispor ile Ankaraspor konusu sebebiyle Volkan Erten, Nazillispor ile Ankaraspor konusu sebebiyle Şahin Kaya ve Mert Hakan Yandaş ile irtibatı gerekçesiyle Ersen Dikmen şeklinde yer aldı.
Gaziantep Hediye bağlama ile başlayan müzik tutkusu 61 yıldır sürüyor Gaziantep’te 11 yaşındayken ağabeyinin hediye ettiği bağlama ile müziğe adım atan Davut Akdoğan’ın müzik tutkusu 61 yıldır sürüyor. Gaziantep’te yaşayan 72 yaşındaki Davut Akdoğan, müzik dünyasına 11 yaşında ağabeyinin kendisine hediye ettiği bağlama ile adım attı. 15 yaşında profesyonel gitar çalabilen ve 16 yaşında düğün salonlarında enstrümanlar çalarak ailesinin geçimine katkı sağlayan Akdoğan, yıllarca sahnelerde hem türkü söyledi hem de çeşitli enstrümanlar çaldı. Çok sayıda enstrümanı çalmayı kimseden yardım almadan öğrenen Akdoğan, gençlik yıllarında evinin bir odasını adeta stüdyoya dönüştürdü. 1988 yılına kadar düğün salonlarında ve eğlence mekanlarında sahne alan Akdoğan, daha sonra 5 yıl önce vefat eden kardeşi Mehmet Akdoğan ile birlikte Şahinbey ilçesi tarihi Bey Mahallesi’nde açtığı iş yerinde enstrümanların yapımının yanı sıra tamir, bakımı ve satışını yapmaya başladı. 1964 yılında başladığı 61 yıllık müzik hayatı boyunca 20’inin üzerinde enstrümanı çalan, müzik evi işleten ve yıllarca müzisyenlik yaparak geçimini sağlayan Akdoğan, müziğe olan sevgisini hala canlı tutuyor. Çocukluk yıllarında tanıştığı enstrümanların satışını yaptığı iş yerinde vakit geçirerek ud, saz, bağlama ve cümbüş çalan, müzikseverlere de ücretsiz dersler veren Akdoğan, ilerleyen yaşına rağmen ilk günkü heyecanla müziğe olan tutkusunu kaybetmeden yaşamını sürdürüyor. İlkokulda eğitim gördüğü 1960’lı yıllarda bağlama çalmayı öğrendiğini anlatan Akdoğan, "11 yaşında rahmetli ağabeyimin bana Konya’dan gelirken bir bağlama almasıyla müzik hayatım başladı. Daha sonra 14-15 yaşında profesyonel olarak gitar çalmaya başladım. 1983 yılında bu iş yerinin mülkiyetini aldım ve bu işletmeyi çalıştırmaya başladım. O zamana kadar sahnede bağlama çaldım, gitar çaldım. Ondan sonra 1988’de sahneyi bıraktığım zaman yani profesyonellik hayatımı bırakıp iş hayatına atıldığımda biraz da müzikten kopma gibi bir durum oldu. Ondan sonra da ud ve cümbüş çalmaya başladım ve ticaret hayatımız başladı. Büyük firmaların bayiliğini aldım. Daha sonra kardeşimle beraber çalıştık ve bugüne kadar geldik" dedi. Müzikseverlere ücretsiz dersler verdiğini belirten Akdoğan, "Bunun yanında da enstrüman satışlarım var. Enstrüman satışlarımın bir kısmını yapabiliyorum. Enstrümanların bir kısmını tamir edebiliyorum ve burada faaliyetim devam ediyor. 42-43 yıldır da buradayız. Çalışmaya devam ediyorum. Her gün sabahları işime yürüyerek geliyorum, yürüyerek gidiyorum. Elhamdülillah sağlık, sıhhatim iyi. İşimi de seviyorum. Tabii birçok öğrenci de yetiştirdim. Öğrencilerimin arasında doktorların yanı sıra şöhret sahibi olanlar da var" şeklinde konuştu. Neşet Ertaş başta olmak üzere birçok ünlü sanatçıyla sıkı dostluklarının olduğunu belirten Akdoğan, "1971-72’li yıllarda İbrahim Tatlıses gibi sanatçılarla çalıştım. Bunun yanında Gaziantep’te çok iyi sanatçılarla çalıştım. Neşet Ertaş ve Mahzuni Şerif benim yakından tanıdığımız dostlarımdı. Birbirimize gider geldirdik. Cem Karaca gibi birçok sanatçı Gaziantep’e geldiğinde muhabbetimiz oldu" diye konuştu.
İstanbul Mevlana’nın 7 asırlık Mesnevi mirası "Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser" sergisinde anlatıldı Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıl dönümü nedeniyle 700 yıllık Mesnevi tarihini anlatan "Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser" sergisi Rami Kütüphanesi’nde açıldı. Açılışa katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Konya, İstanbul, Şiraz, Semerkant başta olmak üzere tarihi İslam coğrafyasının çeşitli kültür merkezlerinde üretilmiştir. Sergimiz 14. yüzyıldan 19. yüzyıla uzanan nadide yazmalarla Mesnevi’yi ve İslam kitap sanatlarının 700 yıllık tarihini bir arada görme imkanı da sunuyor. "Bu kadar özel ve çok sayıda Mesnevi nüshasının yer aldığı bir sergi şimdiye kadar gerçekleştirilmemiştir" dedi. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıl dönümü nedeniyle İslam coğrafyasının farklı dönem ve bölgelerinde istinsah edilmiş, tezyinatı, hattı, cildi ve kağıdıyla pek çok Mesnevi nüshasını bulunduğu Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser Sergisini düzenlendi. Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen serginin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz ve çok sayıda davetli katıldı. 7 asırlık tarihi anlatan Mesnevi ciltlerin bulunduğu sergide eserler dijital ortama aktarılarak ziyaretçilerin ilgisine sunulacak. Dijital ortama aktarılan eserler, cep telefonu uygulamaları kullanılarak QR özelliğe ile incelenebilecek. "Sergi için, binlerce mesnevi yazması arasından 70 cilt Mesnevi seçilmiştir" Sergi açılışında bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Sergideki her bir eser cildiyle, kağıdıyla, hattıyla, yazdıranıyla, vakfedeniyle ve diğer unsurlarıyla son derece önemlidir. Burada yer alan her bir Mesnevi nüshası, mazideki mücellitlerin, müzehhiplerin, hattatların ve müstensihlerin sabrının, ustalığının, sanat anlayışının ve estetik seviyesinin belgesidir. Sergide bir araya getirilen yazmalar, İslam Medeniyetinin asırlardır ilme ve sanata verdiği değerin somut örnekleridir. Bu yazmalar, farklı dönemlerde ve çeşitli coğrafyalarda hazırlanmış olmalarına rağmen ortak bir özeni yansıtmaktadır. Her biri kendi döneminin anlayışını taşısa da Mesnevi’ye gösterilen saygının zaman içindeki gelişimini ve seviyesini göstermektedir. Bu durum; eserin yüzyıllar boyunca korunan ve değer verilen bir ‘kültürel miras’ olarak benimsendiğinin ifadesidir. Sergide yer alan her nüsha, yalnızca bir kitabı değil; kültürümüzün hafızasında önemli bir yere sahip olan köklü bir geleneği temsil etmektedir. Sergi için, binlerce mesnevi yazması arasından 70 cilt Mesnevi seçilmiştir" ifadelerini kullandı. "Bu kadar özel ve çok sayıda Mesnevi nüshasının yer aldığı bir sergi şimdiye kadar gerçekleştirilmemiştir" Serginin önemine vurgu yapan Bakan Ersoy, "Bu eserler Konya, İstanbul, Şiraz, Semerkant başta olmak üzere tarihi İslam coğrafyasının çeşitli kültür merkezlerinde üretilmiştir. Sergimiz 14. yüzyıldan 19. yüzyıla uzanan nadide yazmalarla Mesnevi’yi ve İslam kitap sanatlarının 700 yıllık tarihini bir arada görme imkanı da sunuyor. Türkçe, İngilizce ve Mesnevi’nin dili olması nedeniyle Farsça olarak hazırladığımız kataloğumuz hem sergimizi gelecek yıllara taşıyacak hem de bu zenginliği dünyada çok geniş coğrafyalara taşıyacaktır. Bu kadar özel ve çok sayıda Mesnevi nüshasının yer aldığı bir sergi şimdiye kadar gerçekleştirilmemiştir. Bu çerçevede Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler Yazma Eser Sergisi’nin dünyada bir ilk olduğunu söylemekten de büyük bir memnuniyet duyuyorum" cümlelerini kullandı. "Başkanlığımızın üye sayısı son bir yılda yüzde 40 artışla 23 bine, toplam görüntüleme sayısı ise 4 milyon 720 bine ulaşmıştır" Yazma Eserler Başkanlığının 1 yıldaki sayısal veri artışından bahseden Bakan Ersoy, "TÜYEK, 464 bin 880 yazma ve nadir matbu eserin dijitalini resmi sitesinde erişime açmıştır. www.yek.gov.tr alanındaki en büyük portaldır. Başkanlığımızın üye sayısı son bir yılda yüzde 40 artışla 23 bine, toplam görüntüleme sayısı ise 4 milyon 720 bine ulaşmıştır. Son 6 ayda dünyaca ünlü ‘Türk ve İslam Eserleri Müzesi’, ‘İstanbul Arkeoloji Müzeleri’, ‘Hacı Bektaş-ı Velî Dergâhı’, ‘Fuat Sezgin ve Trabzon Yazma Eser Koleksiyonları’ dijitalleştirilerek ve erişime açılmıştır. Bu çalışmalarımız yoğun ilgi görmüş ve büyük heyecan uyandırmıştır" diye konuştu. "Bugüne kadar 4 bin 446 eserin restorasyonu gerçekleştirilmiştir" Rami Kütüphanesi’nde bugüne kadar 4 bin 446 eserin restorasyonun gerçekleştirildiğini söyleyen Bakan Ersoy, "Rami Kütüphanesi bünyesinde faaliyet gösteren kitap şifahanemiz dünyanın en büyük yazma eser restorasyon laboratuvarıdır. Bugüne kadar 4 bin 446 eserin restorasyonu gerçekleştirilmiştir. Bir eserin onarımıyla, bir personelin bazen bir seneden fazla ilgilenmek durumunda olduğu dikkate alınırsa bu sayının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Sadece bu yıl içerisinde; 40 bin eserin durum tespiti, 7 bin eserin düşük sıcaklık uygulaması, 28 bin eserin temizlik işlemi ve 205 eserin bilimsel analizi yapılmıştır. Bunun yanı sıra çok sayıda yabancı restoratöre de eğitim hizmeti verilmiştir" şekline konuştu. "2025’te 200’e yakın eğitim ve kültür faaliyeti düzenledik" 2025 yılında yapılan faaliyetlerden bahseden Bakan Ersoy, "2025’te yılı sonu itibariyle devir, satın alma ve bağış yoluyla yaklaşık 25 bin eser TÜYEK’e kazandırılacaktır. Başkanlığımız yayınlarının özgünlüğü ve kalitesiyle de ehli tarafından takdirle karşılan önemli çalışmalara imza atmaktadır. TÜYEK, bugüne kadar 343 cilt yayımlamıştır. Başkanlığımız; yazma eserleri vatandaşlarımızla buluşturmak için çeşitli, kültür, eğitim ve sanat faaliyetleri de düzenlemektedir. 2025’te 200’e yakın eğitim ve kültür faaliyeti düzenledik. Bugün de 41. sergimizi açıyoruz. Sergilerimizi ülkemizin dört bir yanında da gerçekleştiriyoruz. Kırşehir’de ’Türkçe’nin Kırşehir’de Uyanan Çerağı: Aşık Paşa’, Bursa’da ’Balkanlardan Üsküp’e Hattı İrşad: İsmail Hakkı Bursevî’, Aksaray’da ’Yazma Eserlerde Somuncu Baba ve Çevresi’ sergilerini açtık; yakında Amasya’da ’Vefatının 505. Senesinde Şeyh Hamdullah Yazma Eserleri’ sergisini de ziyaretçilerle buluşturacağız" ifadelerini kullandı. "Dünyada bir eserin 70’e yakın nüshasıyla yapılabilecek özel bir sergi" Serginin açılışında bir konuşma yapan Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz, "Hz. Mevlana çok sayıda farklı etkinlikte anılıyor. Ama bakanımızın bize verdiği talimatlar doğrultusunda farklı ne yapabiliriz sorusuna Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı itibariyle gündemimizde önemli bir yer tuttu. Uzun bir hazırlık yaptık. Dünyada bir eserin 70’e yakın nüshasıyla yapılabilecek özel bir sergi. Hem tematik bir eserin bu kadar yazması olan hem 7 asırlık süreci yansıtan hem de bir eserin sergisinin tezhip gibi son derece yüksek sanat düzeyinde düzenlenen özel bir alanda sergilendiği ilk sergiyi gerçekleştirmiş oluyoruz. Mevlana’nın Mesnevisinin en eski yazması, ilk yazması buradadır. Ve son yazması da buradadır. 7 asırlık bir yolculuğu hikayesi var" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Bakan Ersoy ve beraberindeki heyet, sergiyi gezdi.