SAĞLIK - 11 Aralık 2025 Perşembe 08:39

Soğuk algınlığına doğal çözüm: Kızılcık

A
A
A
Soğuk algınlığına doğal çözüm: Kızılcık

Uzman Diyetisyen Gaye Kural, kızılcığın bağışıklığı güçlendirerek grip ve soğuk algınlığına karşı doğal koruma sağladığını söyledi.


Diyetisyen Gaye Kural, kızılcığın vücuda baştan aşağı sağlık getirdiğini, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve birçok hastalığa karşı koruyucu etkiye sahip olduğunu belirtti.


Diyetisyen Kural, kızılcığın vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olduğuna dikkat çekerek, "A ve C vitaminlerinin yanı sıra karoten, tiamin, riboflavin, niasin, kalsiyum, magnezyum, fosfor, bakır, kükürt, demir ve iyot içerir. Güçlü antioksidan özelliği sayesinde soğuk algınlığı ve grip başta olmak üzere bağışıklık sistemi sorunlarında etkilidir. Yüksek lif oranıyla sindirimi destekler, tokluk hissini artırır ve özellikle zayıflama diyetlerinde yardımcı olur" dedi.


Kızılcığın vücuttaki iltihaplanmayı önleyen, alerjileri azaltan ve kan damarlarını güçlendiren önemli bir antioksidan olduğunu belirten Kural, "Ateşli hastalıklarda ve menopoz dönemindeki ateş basmalarında rahatlatıcı etkiye sahiptir. Retinayı koruyarak göz sağlığını destekler" ifadelerini kullandı.


Kızılcığın melatonin açısından da zengin bir besin olduğuna vurgu yapan Kural, şunları kaydetti:


"Melatonin; uyku düzenimizi, yaşam ritmimizi ve hücre yenilenmesini düzenleyen en önemli hormonlardan biridir. Uyku kalitesini artırarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Araştırmalar melatonini en etkili antioksidanlardan biri olarak tanımlıyor. Bu hormonun doktor kontrolünde takviye edilmesi yaşam kalitesini yükseltir. Kızılcık, kanın pıhtılaşmasını da düzenler. Çiğ kızılcık suyu veya kaynatılarak hazırlanan kızılcık şerbeti özellikle şeker hastaları için faydalıdır. Kızılcık kabuğu ise ateş düşürücü ve güçlü bir ishal kesicidir."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Kavak OSB, bin 350 kişiye istihdam imkanı sunuyor Samsun Kavak Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yüzde 90 doluluk oranına ulaşarak bin 350 kişiye istihdam sağlıyor; genişleme alanı, altyapı çalışmaları ve artan ihracatla bölge ekonomiye güç katmayı sürdürüyor. Samsun Valiliği’nden edinilen bilgiye göre, Kavak Organize Sanayi Bölgesi katma değerli üretim ve istihdamda yükselişini sürdürüyor. Şehir merkezine 50 kilometre, limana ve demiryoluna 52 kilometre mesafede, şehirlerarası karayolu kenarında bin 400 dönümlük alanda kurulu bulunan Kavak OSB, ulaşım kolaylığı ve personel temini açısından önemli bir avantaj sunuyor. Bölgede doluluk oranının yüzde 90 seviyesine ulaştığı belirtilirken, burada faaliyet gösteren firmalarda toplam bin 350 kişinin istihdam edildiği ifade edildi. Ulusal ve uluslararası yatırımcılardan yoğun talep gören Kavak OSB’de yatırım yapmak isteyenler için 600 dönümlük ilave genişleme alanı çalışmalarının da devam ettiği bildirildi. Büyükşehir Belediyesi SASKİ Genel Müdürlüğü iş birliğiyle OSB içerisindeki mevcut altyapının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar sürerken, günlük bin metreküp kapasiteli arıtma tesisinin proje hazırlıklarının da başlatıldığı kaydedildi. Ayrıca Hacılı Geçidi Kavşağı’nda yapılacak bağlantı yoluyla birlikte, bölgede faaliyet gösteren işletmeler için zaman ve yakıt tasarrufu sağlanmasının hedeflendiği aktarıldı. Kavak OSB’de üretimin her geçen gün arttığı, bölgedeki firmaların 18 farklı ülkeye ihracat yaparak Samsun ve Türkiye ekonomisine katkı sunmaya devam ettiği ifade edildi.
Van Asırların izini taşıyan Horhor Medresesi Camii, çevre düzenlemesiyle yeniden nefes aldı Van Kalesi’nin eteklerinde yer alan tarihi Horhor Medresesi Camii, kapsamlı restorasyon ve çevre düzenlemesinin tamamlanmasının ardından hem ibadete hem de turizme yeniden açıldı. Bir dönem bataklık halde olan ve kullanılamayan bölge, yapılan drenaj sistemiyle tamamen yenilendi. Doğal su kaynaklarının kontrol altına alınmasıyla düzenli su akışı sağlandı. Proje kapsamında ayrıca dinlenme alanları, yürüyüş yolları, havuzlar ve geniş bir yeşil alan düzenlemesi yapılarak bölge modern bir görünüme kavuşturuldu. Tarihi kaynaklarda Birinci Dünya Savaşı sonrası Ermeniler tarafından yıkıldığı belirtilen, mimari özelliklerine göre 18. yüzyıla tarihlendirilen Horhor Medresesi Camii, aslına uygun şekilde restore edildi. Bediüzzaman Said Nursi’nin 1897-1907 ve 1912-1914 yıllarında ibadethane ve talebe yetiştirme amacıyla kullandığı yapının restorasyon süreci, ilk olarak 2012 yılında yapıldı. Ardından bir takım teknik sorundan dolayı zarar gören cami, 2019 yılında tekrar ibadete kapatıldı. Van Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca geçen yıl kısmen ibadete açılan Horhor Medresesi Camii, eksiklerin tamamlanmasıyla birlikte bu yıl beş vakit namazda yeniden cemaatini ağırlamaya başladı. Tarihi cami ve çevresinde yapılan kapsamlı düzenlemelerle bölge, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için yeni bir cazibe noktasına dönüştü. "Akan suyun sesinden dolayı buraya ‘Horhor’ deniliyor" İHA muhabirine konuşan Horhor Medresesi Camii İmam Hatibi İsmail Tukdan, caminin isminin bölgeden akan suyun çıkardığı sesten geldiğini belirtti. Horhor Medresesi’nin tarihi önemine dikkat çeken Camii İmam Hatibi Tukdan, "Van Kalesi’nin dibinden akan suyun sesinden dolayı buraya ‘Horhor’ deniliyor. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de Vali Tahir Paşa’nın davetiyle 1896-1907 yılları arasında Van’a gelerek irşat faaliyetlerinde bulunuyor. Gelişinde Horhor Medresesi’nde talebe yetiştirmeye başlıyor. Risale-i Nurlarda geçtiği üzere bu dönemde hem dinî ilimler hem de fen ilimleri birlikte okutuluyor. Bediüzzaman Hazretleri, Tahir Paşa’nın konağında kimya ve fizik hocalarıyla matematik üzerine ilmî tartışmalara giriyor ve hepsine üstün geliyor" dedi. Horhor Medresesi’nin, Bediüzzaman tarafından "Medresetü’z-Zehra’nın mekteb-i iptidaisidir" şeklinde tanımlandığını dile getiren Tukdan, bunun bölgenin üniversite temelli büyük bir ilim projesinin başlangıç noktası olduğunu söyledi. Tukdan, "O dönemde Hakkari, Şırnak, İran ve Irak’tan birçok âlim bu medreseye gelerek ders görüyor, ders veriyor ve icazet alıyor. 1914’te yaşanan olaylarda Ermeniler, bölgedeki Müslüman evleri ve camiler gibi Horhor Medresesi de tahrip edilerek yakılıyor ve 2010’a kadar harabe halde kalıyor" diye konuştu. "Buraya gelenler geçmişle köprü kuruyor" Medresenin 2010 yılında dönemin Van Valisi tarafından restore edilerek ayağa kaldırıldığını hatırlatan Tukdan, yapının teknik sorunlar nedeniyle 2019’da tekrar kapatıldığını dile getirerek, "Van Valisi Ozan Balcı’nın girişimleriyle 2024 yılında drenaj sistemi tamamen yenilendi, tavan akıntıları onarıldı, çevre düzenlemesi yapıldı, yürüyüş yolları, aydınlatmalar, abdestlikler ve çeşmeler yenilendi. Böylece Horhor Medresesi Camii, beş vakit, cuma ve cumartesi sabah namazlarıyla yeniden ibadete açıldı. Cemaat yoğunluğu oldukça fazladır. İnsanlar burayı yeni yeni keşfediyor ve büyük bir ilgi gösteriyor. Hafta sonları 3 ila 5 bin kişi hem ibadet etmek hem tarihi mekânı görmek hem de geçmişle köprü kurmak için buraya geliyor" şeklinde konuştu. Alanın daha önce bir bataklık olduğunu ifade eden İlhan Öztekin isimli ziyaretçi ise alanın yeniden düzenlendiğini ve caminin de yeniden ibadete açıldığını söyledi. Öztekin, yeni çalışmayla tarihi alanın çok sayıda kişi tarafından ziyaret edildiğini belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Zonguldak Zonguldakspor taraftarları bahis soruşturması sonrası adalet çağrısı yaptı Türkiye Futbol Federasyonu’nun yürüttüğü bahis soruşturmasında Sincan Belediyesi Ankaraspor-Nazillispor maçına ilişkin gelişmelerin ardından Zonguldakspor taraftarları bir araya gelerek açıklama yaptı. Taraftar grubu adına konuşan Bora Amasralı, Zonguldakspor’un haksız bir şekilde küme düştüğünü savunarak adalet talep etti. Amasralı, 0-0 sonuçlanan ve maç boyunca şut çekilmeden tamamlanan Sincan Belediyesi Ankaraspor - Nazillispor karşılaşmasına yönelik şike iddialarının artık soruşturma dosyaları ve tutuklamalarla birlikte ciddi bir boyuta taşındığını ifade etti. Bora Amasralı, "Nazillispor ligde kalmış, Sincan Belediyesi Ankaraspor play-off oynamış, Zonguldakspor ise haksız şekilde küme düşürülmüştür" dedi. "TFF adaleti yerine getirmelidir" Taraftar grubu adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Söz konusu maçtaki iddialar soruşturma belgeleriyle birlikte ciddiyet kazanmış, iki kulüp başkanının tutuklanmasıyla süreç farklı bir aşamaya taşınmıştır. Buna rağmen federasyonun elindeki dosyalara karşılık Zonguldak şehrinin beklediği adalet henüz tecelli etmemiştir. Biz Zonguldakspor taraftarları olarak çağrımız nettir. TFF’ye sesleniyoruz. Haksızlığın üzeri örtülemez. Bu şehir iki sezondur sahada mücadele ederken masa başı kararların bedelini ödüyor. Zonguldakspor’un hak ettiği 2. Lig’e dönmesini talep ediyoruz. Bu bir spor meselesi değil, adalet meselesidir." Taraftarlar ayrıca, Zonguldak halkının hakkının geri verilmesi, sürece ilişkin tüm sorumluların adalet karşısına çıkarılması ve yaşananların üzerinin örtülmemesi gerektiğini vurguladı.
Ordu Sanayinin tek kız çırağı: 17 yaşındaki Dilem, hayalinin peşinde koşuyor Ordu’nun Altınordu ilçesinde bir oto bakım atölyesinde çalışan 17 yaşındaki Dilem Selis, çalışma azmi ve kararlılığıyla hem ustalarının hem de çevresinin takdirini topluyor. Çocukluk hayalinin peşinden giden genç kız, sanayinin tek kız çırağı olarak dikkat çekiyor. Altınordu Mesleki Eğitim Merkezi 10. sınıf öğrencisi Dilem Selis, küçük yaşlardan bu yana araçlara ve oto bakım üzerine ilgi duydu. Bir dönem tır ve uzun yol otobüsü şoförlüğü hayali kuran Selis, zamanla bu mesleğin kendisine uygun olmadığını düşünerek tercihini sanayi ve mekanik alanından yana kullandı. Yaklaşık 2 yıldır farklı atölyelerde çıraklık yapan ve şu anda bir oto bakım servisinde çalışan Selis, sanayideki tek kız çırak olarak örnek gösteriliyor. "Buraya ait olduğumu düşünüyorum" İşinden büyük keyif aldığını söyleyen Dilem Selis, mesleğini severek yaptığını belirterek, "2 senedir bu işi yapıyorum. Kendi isteğimle girdim. Küçükken hep bu şekilde büyüdüm ve sevdiğim işi yapmak istedim. Sevdiğim işin de burası olduğunu, buraya ait olduğumu düşünüyorum. Burada yağ ve balata bakımı, motor ve şanzıman sökmede yardımcı oluyorum. İnce işler harici ne verirlerse yaparım" dedi. "Hayalim sanayide iş yerimin olması" Dilem Selis, üç hayalinden birinin sanayide kendi iş yerini açmak olduğunu dile getirerek, "Tır ve otobüs şoförlüğünün çok benlik olduğunu düşünmedim ve bu sektöre yöneldim. Önceliğim işimi tüm detaylarıyla öğrenmek. Kendime iş yeri açmayı ileride düşünüyorum. Ustalarımdan çok memnunum. Diğer iş yerlerinde alamadığım eksiklerimi burada kapattım. Çalışmak isteyen herkes sevdiği işi yapmalı, daha başarılı olurlar" diye konuştu. "Kendisi çok istekli, atölyemize de düzen getirdi" İş yeri sahibi Sabahattin Şeyhoğlu, Dilem’in azminden ve çalışmasından memnun olduklarını ifade etti. Şeyhoğlu, "Daha önce böyle bir çalışanımız olmadı, sanayide de ilk. Kendisinden çok memnunuz. Çok istekli, zaten istek olmasa bu iş olmaz. Geldikten sonra atölyemize düzen geldi. İstediği sürece kendisiyle çalışmaya devam edeceğiz. Burada yetişip kendisine bir atölye açarsa gurur duyarım" şeklinde konuştu. "Sanayide çırak bulmak zorlaşsa da Dilem çok azimli" Atölyede motor mekanik ustası olarak görev yapan Ali Karataş ise sanayide çırak bulmanın zorlaştığını belirterek, "Dilem ustayı bizimle çalışmaya ikna ettik, elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. Çok istekli, ilerleyen zamanlarda çok daha iyi yerlere gelecektir. Prensesler masallarda, efsaneler sanayide olur" diye konuştu.
İstanbul Bağcılar’da kentsel dönüşümle birlikte yeni konut projeleri öne çıkıyor İstanbul’da riskli binaların dönüşüm sürecini hızlandırmayı amaçlayan "Yarısı Bizden Kampanyası" sürüyor. Kampanyayla birlikte İstanbul’da özellikle yüksek nüfuslu ilçelerde yeni projeler öne çıkıyor. Depremlere karşı konutların güvenli biçimde yenilenmesini amaçlayan "Yarısı Bizden Kampanyasıyla" birlikte kentsel dönüşüm projeleri özellikle İstanbul’da hızlandı. İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden biri olan Bağcılar’da da yeni projeler ön plana çıkıyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İSTANBUL 2020 AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer Faruk Kızılgüney, inşaat sektörünün Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olduğunu söyleyerek, "Devletimiz de bu sorumluluğun farkında olarak üretimi ve kentsel yenilenmeyi destekliyor. Ancak burada önemli olan nicelik değil, nitelik. Devlet artık işini hakkıyla yapan, teknik ve finansal yeterliliği olan firmalarla yol yürümek istiyor. Biz de üzerimize düşeni yapıyor, ülkemizin kalkınma hedeflerine projelerimizle katkı sunmaya gayret ediyoruz. İşini düzgün yapan için sektörün yolu her zaman açıktır" ifadelerini kullandı. "Dönüşümün önündeki maliyet engelini devletimiz büyük ölçüde üstlenmiş durumda" ’Yarısı Bizden’ kampanyasıyla ilgili konuşan Kızılgüney, "Bu kampanya, İstanbul’un güvenliği için atılmış çok kıymetli bir adım. Vatandaşımız için büyük bir imkan. Dönüşümün önündeki maliyet engelini devletimiz büyük ölçüde üstlenmiş durumda. Bu bir fırsattan öte, can güvenliği için bir gereklilik. Biz sektör temsilcileri olarak bu süreci destekliyoruz. Vatandaşlarımızın da bu imkanı değerlendirip, binalarını yenileme konusunda hızlı hareket etmelerini tavsiye ederim" diye konuştu. Kızılgüney, Selvi Park Evleri gibi 613 bağımsız bölümlük projenin Bağcılar bölgesini nasıl etkilediğiyle ilgili olarak şöyle konuştu: "Bağcılar, İstanbul’un en dinamik noktalarından biri; dönüşüme ve nitelikli konuta ihtiyacı vardı. Biz Selvi Park ile bölgenin potansiyelini ortaya çıkardık diyebilirim. 613 bağımsız bölüm, sadece bir inşaat hacmi değil, oraya gelen yeni bir yaşam kültürü demek. Projemiz tamamlandığında bölgenin ticari ve sosyal hareketliliğine katkı sağladığını görmek, bir iş insanı olarak bizi memnun ediyor. Bölgeye değer kattıysak ne mutlu" açıklamalarında bulundu. Kızılgüney, sözlerine şöyle devam etti: "Ticaretin en temel kuralı sözünü tutmaktır. Bizim anlayışımızda taahhüt, namustur. Zorlu ekonomik koşullar elbette oldu ancak biz finansal planlamamızı ve risk yönetimimizi buna göre yapmıştık. Ekibimizle birlikte disiplinli bir çalışma yürüttük. Süreci doğru yönettiğinizde, teslimat bir başarı değil, olması gereken doğal bir sonuçtur. Biz sadece işimizi yaptık ve daire sahiplerimizi evlerine kavuşturduk. İnsanlar beton bloklar değil, aileleriyle huzurla yaşayacakları yuvalar arıyor. Projeyi tasarlarken "Ben ailemle burada yaşar mıyım?" sorusunu kendimize sorarız. Cevap evet ise projeye başlarız. Sosyal alanlar, güvenlik, peyzaj; bunlar modern hayatın gereklilikleri. Yatırımcılarımız geçmişteki işlerimize bakarak bize güvendi, oturumcular ise sunduğumuz yaşam standardını benimsedi. Bu teveccühe layık olmak için çalışıyoruz." Şirket olarak İstanbul’un ihtiyaç duyulan bölgelerinde, şehre ve insana saygılı projeler üretmeye devam edeceklerinin altını çizen Kızılgüney, "Yönettiğimiz portföyü ve birikimimizi, yine gayrimenkul geliştirme alanında, doğru lokasyonlarda değerlendirmeyi planlıyoruz. Çalışmalarımız sürüyor, zamanı geldiğinde yeni projelerimizi kamuoyuyla paylaşacağız" dedi. Konut alacak yatırımcılara tavsiyelerde bulunan Kızılgüney, "Vatandaşlarımıza en önemli tavsiyem; acele etmeden, detaylı araştırma yapmalarıdır. Bir projeye girmeden önce firmanın geçmişine, bitirdiği işlere ve finansal yapısına baksınlar. Maket üzerindeki vaatler değil, sahadaki gerçekler referans alınmalı. Güven veren, kurumsal yapısı oturmuş firmaları tercih etmeleri, birikimlerini korumaları adına en doğru adım olacaktır" diye konuştu. Kızılgüney, sözlerini şöyle tamamladı: "İnşaat bizim baba mesleğimiz, bu işin tecrübesiyle büyüdük. Ancak benim vizyonum, bu kıymetli mirası sadece bina üreten bir yapıdan, "değer yöneten" kurumsal bir finans modeline dönüştürmek. Bugün dünyada gayrimenkul sektörü artık sermaye piyasalarıyla entegre ilerliyor. Yönetim Kurulu olarak en büyük önceliğimiz; şirketimizi Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) statüsüne taşımak. Neden GYO? Çünkü biz şeffaflığa, denetlenebilirliğe ve kurumsallığa inanıyoruz. Hedefim, Kızılgüney’i kişilere bağlı bir şirket olmaktan çıkarıp, kurumsal hafızası olan, halka açık ve yatırımcısıyla birlikte büyüyen bir marka haline getirmek. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi eğitimim de bana her zaman sürdürülebilir sistemler kurmanın önemini hatırlatır."