SAĞLIK - 12 Ocak 2019 Cumartesi 12:08

Saç kaybı psikolojinizi bozmasın

A
A
A
Saç kaybı psikolojinizi bozmasın

Doktor Sevgi Ekiyor, GCell doku süspansiyonu yönteminin saç kaybıyla mücadelede ve doku yenilemede kılcal damar ve doku yenileme terapisine dayanılan yeni bir teknik olduğunu belirterek, “Bu teknikte, saçlı derinin ve dokuların yenilenmesi için ‘kişinin kendi (otolog) hücreleri kullanılır.

Doktor Sevgi Ekiyor, GCell doku süspansiyonu yönteminin saç kaybıyla mücadelede ve doku yenilemede kılcal damar ve doku yenileme terapisine dayanılan yeni bir teknik olduğunu belirterek, “Bu teknikte, saçlı derinin ve dokuların yenilenmesi için ‘kişinin kendi (otolog) hücreleri kullanılır. GCell doku süspansiyonu Yöntemi, androgenetik alopesi ve diğer saç kaybı problemleriyle mücadele etmek için son yıllarda geliştirilmiş güvenli ve etkili yeni bir tekniktir. Uygulama 40 dakika ve tek seanstır” dedi.


Sadece saç değil aslında genel olarak vücuttaki dokuların yenilenmesi için kendi rejenerasyon süreci kullanılan bu uygulama için üretilmiş GCell’in, yenilenme süreci için hastaların kendilerinden alınan dokuların klinik ortamında uygulanması için özel olarak üretilmiş bir cihaz olduğunu anlatan Doktor Sevgi Ekiyor, “Uygulamada, hastaların saç tedavisi için saçlı deriden ense bölgesinde anestezi yapılarak biyopsi çubuğu ile milimetrik 3 yerden toplanan hücreler işlemden geçirilerek enjekte edilir ve böylece uygulama yapılan bölgede progenitor (öncül) hücrelerin sayısının artışı sağlanır. Dolayısıyla saç kök hücresi transferi yapılmış olur” dedi.


Doktor Sevgi Ekiyor, GCell Doku süspansiyonu prosedürünün oldukça konforlu ve kliniklerde lokal anestezi kullanılarak yaklaşık 40 dakika içinde gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Uygulamadan hemen sonra kişiler günlük aktivitelerine dönebilirler. Sadece 48-72 saat alkol tüketimi yasaklanır, duş alımı yani suyla teması saçlı bölgenin istenmez, hamam, sauna, solaryum 3 hafta kadar kaçınılması istenir. İşlemin hemen ardından saç köklerini besleyen kılcal damarların yenilenmesi başlar. Daha sonra bunlar vasıtasıyla beslenen doku, içine eklenmiş olan progenitör hücrelerin de etkisiyle iyileşmeye başlar. Süreç biyolojik olduğu için kişiden kişiye değişmekle beraber etkisi 3 ila 4 ay sonra görülmeye başlanır. Ancak görsel olarak fark edilir etki yaklaşık 7 aydan sonra elde edilir. Tamamen kişinin kendi dokusu kullanıldığı için zararlı yan etki veya alerji beklenmez. Kendi hücrelerimizin kullanıldığı bu teknikle kafa derisi ve mevcut saç yoğunluğu iyileştirilir ve yeni saç foliküllerinin büyümesi sağlanır” diye konuştu.


Uygulamanın saçın normal döngüsüne dönmesini sağladığını kaydeden Doktor Sevgi Ekiyor, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Böylece saçın yoğunluk ve kalınlık kalitesini de arttırdığı için saç dökülmesini normal seyrine getirir. Ayrıca yeni saç oluşumunu tetikleyerek daha iyi bir görüntü elde etmemizi sağlar. Beklentimiz yaklaşık yüzde 30-40 yeni sç üretimini tetikleyerek seyrek alanların kendi hücrelerinizden çıkmasını sağlamak.


İşlem hem kadın hem de erkekler için uygundur. Saç ekimine uygun olmayan bir sürü saç tipi mevcuttur. Bir de inanışım gereği eğer bi kişinin ekim denilecek açıklıkları varsa, buralardaki bölgelerin aynı tarla gibi düşünün tekrar gübrelenmesi sulanması lazım ki saçlar oraya tutunabilsin. Bu yeni teknoloji bize her saç dökülmesi yaşayan hastalarımızda kadın erkek fark etmez, yaş aralığı farketmeden ister tek başına ister kalın telli çok dökülmüş erkeklerde özellikle ekimle birlikte yapılma zorunluluğunu ifade ediyor.


Bütün saç ekimi gerektiren hastalarımda saç ekme süreçleri dahilinde mutlaka kombin edip kullanıyorum. Saç ekiminde alanın beslenmesini artırır iyileşme süresini hızlandırır, bu sayede komplikasyonları en aza indirir ve çok az bir sürede etkili sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Ayrıca bir diğer avantajı ,ekim sırasında alınan bölgelerden saç azaldığından ileride ddoğabilecek ihtiyaçlara karşılık ; saç ekimi sırasında transfer edilecek saç miktarını azaltmamızı sağlar.


GCell doku süspansiyonu Yöntemi tüm dokuların yeniden canlandırılması için vücudun kendi hücrelerinin kullanıldığı bir tekniktir.


Sadece saç değil, cildin yenilenmesi, sivilce ve yara izlerinin giderilmesi, keloid ve doku kayıplarının giderilmesi gibi çeşitli amaçlar için kullanılabilir. Bu amaçla çalışılacaksa alınan doku örneği kulak arkasından yine punch biyopsi tekniğiyle milimetrik üç noktadan alınmalıdır.


GCell doku süspansiyonu tekniğinin saçtaki faydalarını özetlersek; Çok sayıda insan saçlı deriyle ilgili sorunlar yaşamakta. Genetik yatkınlık başta olmak üzere stres, tiroid hastalıkları, kronik rahatsızlıklar, demir eksikliği, kullanılan bazı ilaçlar, kalitesiz beslenme ve kalitesiz ürün kullanımı gibi pek çok sebep saç dökülmesini tetikliyor.


GCell Doku Süspansiyonu Yöntemi; hem kadınlarda hem erkeklerde saç sorunlarının büyük bölümünde başarılı sonuçlar elde etmeyi sağlar.


GCell özellikle saç probleminin yeni başladığı erken dönemlerde uygulandığında, önce dökülmenin azalarak normal seyrine gelmesini sağlar ve kellik ileri yaşlara ötelenir ya da kellik durumuna gelmeye engel olur. Sonuçlar kişiden kişiye değişmekle beraber etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır.


GCEll ayrıca saç ekimi yaptırmak istemeyenler için de iyi bir seçenektir. Özellikle sadece saç ekimiyle kozmetik olarak istenen faydayı görecek ama ekim düşünmeyen hastalar için saç ekimine görsel olarak alternatif olmasa da genel durumu daha iyiye taşıyabilecek bir yöntemdir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”