GENEL - 22 Mayıs 2019 Çarşamba 17:05

Prof. Dr. Küçükuğurlu Erzurum’un camilerini anlattı

A
A
A
Prof. Dr. Küçükuğurlu Erzurum’un camilerini anlattı

Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin “Ramazan Sohbetleri” programı büyük bir hızla devam ediyor.

Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin “Ramazan Sohbetleri” programı büyük bir hızla devam ediyor. Birbirinden farklı konu ve konuklarıyla Yakutiye Meydanı’na her gün ayrı bir renk katan etkinlikler kapsamında dün de Erzurum’un camileri ele alındı. Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, konuşmacı olarak katıldığı “Ramazan Sohbetleri” programında Erzurum’daki camileri anlattı. Erzurum’un, yerli ve yabancı pek çok seyyahın ziyaret ettiğinde en fazla camileri ile dikkat çeken bir şehir olduğunu anlatan Küçükuğurlu, “Erzurum’a uzaktan bakıldığında tıpkı İstanbul’a bakıldığı gibi minareler ön plana çıkmaktadır. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Bu gün o minareleri göremezsek dahi şehrin içerisinde Osmanlı’dan bu güne kadar pek çok caminin var olduğunu bilmekteyiz” dedi.


ERZURUM CAMİLERİ İLK KEZ KİTAPLAŞIYOR


Erzurum’un camileriyle ünlü olduğunu ama buna karşın Erzurum camilerini anlatan bir kitabın bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, “Bu büyük bir eksiklikti. Biz de eksikliği gidermek üzere Erzurum Camileri adlı bir kitap hazırlamaktayız. Yakın bir zamanda Erzurum Teknik Üniversitesi’nin yayınları arasında Erzurum Camileri adlı kitap Erzurum’la buluşacak” diye konuştu.


ERZURUM’DA “52 MAHALLE, 52 CAMİ” YANILGISI


Erzurum’ da Osmanlı tarihi boyunca 52’den fazla caminin var olduğunun bilindiğini kaydeden Küçükuğurlu, “Tarihte Erzurum’la ilgili ‘52 mahalle, 52 cami’ ifadesi vardır. Kısmen doğrudur ama bu ifadenin tam da gerçeği yansıtmadığı ortadadır. Bir de Osmanlı öncesi var Erzurum’un. Erzurum 600’lü yıllardan itibaren İslam toprağıdır. Maalesef Osmanlı öncesi devletlerimiz döneminden yapılmış camiler hakkında çok fazla bilgimiz yoktur. Bunun sebebi bahsettiğimiz dönem ile Osmanlı dönemi arasında Erzurum’un fetret dönemi olmasıdır. Yani Erzurum Saltuklu’dan, Selçuklu’dan sonra bir fetret dönemi yaşamış, bu dönem uzun bir dönem olarak tarihe geçmiş ve bu dönemde şehirde büyük yıkımlar gerçekleşmiştir” ifadelerini kullandı.


OSMANLI ÖNCESİ DÖNEMDEKİ CAMİ MESCİDLER


Yakutiye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, kısmen Kale ve Ulu Camii’nin o dönemden kalan ender eserlerden olduğunu dile getiren Küçükuğurlu, “Yaptığımız incelemeler ve tespitlerde Osmanlı’dan önce 7-8 tane daha cami mescit olduğunu görüyoruz. Gürcüpaşa Camii’nin yerinde Saltukiye Camii vardı. Yine Esatpaşa Camii Karacabey Mescidi üzerine inşa edilmişti. Hacı Cuma Camii’nin yerinde eski bir mescit vardı. Sığırcık Camii, Mehdi Abbas Mescidi üzerine inşa edilmişti. Aşağı Habip Efendi Camii Gazi Gıyasettin Dede Mescid’i üzerine inşa edilmişti. Ayrıca Abdurrahman Şerif Beygu‘ya göre Erzurum’un Çırçır, Emirşeyh, Eski Gez Camii, Hacı Cuma, İhmal, Karaköse, Kemhan, Kırmacı, Mahmudiye, Eski şeyhler, Taşmescit, Veyisefendi, Yukarı Mumcu ve Kırkçeşme gibi bugün var olmayan pek çok tahta minareli mescidi vardı” şeklinde konuştu.


ÇOK SAYIDA CAMİ GÜNÜMÜZE KADAR ULAŞAMADI


Osmanlı’nın ilk zamanlarında mahallelerin zaviyeler etrafında şekillendiğini anlatan Prof. Dr. Küçükuğurlu, “Osmanlı’ya baktığımızda ise mahallelerin genelde camilerin etrafında şekillendiğini görmekteyiz. Bizim tespitlerimize göre Osmanlı dönemi boyunca Erzurum’da yaklaşık 80 cami bulunmaktaydı. Bunların 52’si Osmanlı sonrasına ulaşmıştır. Demek ki yaklaşık 30 cami çeşitli nedenlerden dolayı maalesef ortadan kaybolmuştur. Biz 80 cami diyoruz ama Erzurum’a gelen yabancı seyyahlara göre Erzurum’da daha fazla cami vardır. Dikkat edilirse cami sayısının 17 ve 18’inci yüzyıllarda bu anlamda daha fazla olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Uzmanından duruş bozukluğunu önlemek için 8 kural Günümüzde iyi bir duruşa sahip olmanın kolay olmadığını ifade eden Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Doç. Dr. Ömer Bozduman, “Duruş bozukluğu geliştiği zaman sırt ağrısı, omurga rahatsızlıkları, kamburluk, eklem sorunları gibi durumlar ortaya çıkar. Bu şikayetlerin göz ardı edilmemesi, duruş bozukluğunun kifoz, skolyoz gibi daha büyük hastalıklara yol açmadan tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır” dedi. Duruş yani postür, ayakta dururken veya otururken vücudun aldığı pozisyondur. Omurga, baş, omuzlar ve kalçaların hizalanması duruşu oluşturur. Kusursuz bir vücut olmadığı gibi, mükemmel bir duruş da yoktur. Duruş bozukluğu yerçekiminin vücut üzerindeki günlük etkileriyle ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bir yaralanma, hastalık veya genetik nedenlerden dolayı da gelişebilir. Bunlar ekseriyetle kontrol edilemeyen sorunlardır. Duruş bozukluğu geliştiği zaman sırt ağrısı, omurga rahatsızlıkları, kamburluk, eklem sorunları gibi durumlar ortaya çıkar. Bu şikayetlerin göz ardı edilmemesi, duruş bozukluğunun kifoz, skolyoz gibi daha büyük hastalıklara yol açmadan tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ömer Bozduman duruş bozukluğu hakkında dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. “Doğru postür kas ve kemiklerin dengede olmasıdır” İyi duruşun kas gruplarının, eklemlerin ve bağların üzerlerindeki stresi azaltan, vücudu esnek tutan, yorgunluğun gelişmesini önleyen ve dengeyi korumaya yardımcı olacak şekilde hizalanan nötr bir omurga anlamına geldiğini ifade eden Doç. Dr. Ömer Bozduman, “En uygun veya etkili duruş türü omurganın, başın ve uzuvların aynı hizada olmasıdır. “Dik durmak” deyimiyle kastedilen budur. Fiziksel olarak doğru omurga hizalaması, kasların ve kemiklerin dengede olmasıdır. Doğru duruş vücudu kas veya eklemlerde dejenerasyona neden olabilecek yaralanmalara veya streslere karşı korur. Yer çekimi kuvvetine karşı dik durmayı sağlayarak vücudun daha verimli çalışmasına yardımcı olur” dedi. Çağın hastalığı ’postür bozukluğu’ Günümüzde iyi bir duruşa sahip olmanın kolay olmadığını ifade eden Doç. Dr. Ömer Bozduman, “Dijital dünyanın gelişmesi, masa başı işlerin ve günlük stresin artması ile duruş bozukluğu sıkça görülmektedir. Duruş/postür bozukluğu kişinin görünümünü, özgüvenini ve günlük yaşam kalitesini son derece etkileyen bir durumdur. Ayrıca omurganın yanlış hizalanmasından kaynaklanan sırt ağrısı, omurga fonksiyon bozukluğu, eklem dejenerasyonu postür bozukluğunda sıkça karşılaşılan şikayetlerdir. Ayrıca nefes almada güçlük, baş ağrısı, denge bozukluğu da duruş bozukluğundan kaynaklanabilir. Duruş yani postür bozukluğu fark edildiğinde, duruşu iyileştirmeye yönelik düzenli egzersiz ve esneme yapmak, ergonomik mobilyalar kullanmak ve vücudun verdiği sinyallere dikkat etmek önemlidir” ifadelerine yer verdi. Doç. Dr. Ömer Bozduman, duruş bozukluğundan kaynaklanan rahatsızlıkları şöyle açıkladı: “Kifoz (kamburluk), hiper lordoz (içe eğilmesi), boyun düzleşmesi, skolyoz, ileri kafa duruşu. Duruşu düzeltmenin ilk adımı; ayakta durmayı, oturmayı veya uzanmayı etkileyen günlük alışkanlıkların farkına varmaktır. Başka bir üslupla, günlük yaşamda ne yapıldığı gözden geçirilmeli ve sorunun hangi durumlardan kaynaklandığı tespit edilmelidir. Bazen şikayetlerin giderilmesi çok basit önlemlerle olabilir.” Doç. Dr. Ömer Bozduman duruş bozukluğunu önlemek için ise şu uyarılarda bulundu: “Masa başı çalışıyorsanız bilgisayarınızı göz hizanıza taşıyan aparatlar kullanın. Sandalyenizi ve oturma şeklinizi değiştirin. Cep telefonunuza bakarken, başınızı eğmek yerine telefonu gözünüzün hizasına kaldırın. Yatağınızın uygun olup olmadığını kontrol edin, gerekirse omurga sağlığınıza uygun yeni bir yatak alın. Yüksek topuklu ayakkabılar yerine düz ayakkabılar, dolgu topuklu ayakkabılar veya daha destekleyici diğer ayakkabıları tercih edin. Fizik tedavi doktorundan destek alın. Yürürken duruşunuzun doğru olduğundan emin olun, kendinizi kontrol etme mekanizmasını oluşturun. Pilates, yoga gibi postür için faydalı olan sporları yapmayı tercih edin. Gözle görülür şekildeyse bir uzmana başvurun. Duruş bozukluğu rahatsız edici veya gözle görülür derecede ise soruna neyin sebep olduğunu belirlemek için zaman geçmeden ortopedi ve travmatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Osteoporoz veya artrit gibi tedavi edilebilecek altta yatan herhangi bir durum olup olmadığı kontrol edilir. Eğer altta yatan önemli bir rahatsızlık yoksa, uzman doktor düzgün durmaya veya oturmaya yardımcı olacak kas gruplarını güçlendirmek için esneme ve postür egzersizleri önerir. Hatta gerekli durumlarda Doktor kontrolünde duruş bozukluğunun giderilmesi için korse, fizik tedavi aparatları gibi yardımcı ekipmanlardan da faydalanılır.”
Bursa BTÜ’de ‘Finans ve Ekonomide Sürdürülebilirlik’ ele alındı Bursa Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde 2. Uluslararası Finans Ekonomi ve Sürdürülebilir Politikalar Kongresi (ICOFESP) gerçekleştirildi. “Döngüsel Ekonomi ve Dijitalleşme, Sürdürülebilir Gelecek” ana temasıyla yapılan kongreye, 14 farklı ülkeden akademisyen katıldı. Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), Kırklareli Üniversitesi ve Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) ortaklığında düzenlenen ‘2. Uluslararası Finans Ekonomi ve Sürdürülebilir Politikalar Kongresi’nin açılışı, BTÜ Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da yapıldı. 24-27 Nisan tarihleri arasında yüzyüze ve çevrimiçi gerçekleştirilen kongrede finans ve ekonomi alanında; dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm yönetimi, girişimcilik ve inovasyon, iklim değişikliği, sürdürülebilir şehirler, yapay zekâ, endüstri 4.0, toplum 5.0 gibi konular ele alındı. 150’ye yakın akademisyen kongrede, ekonomik anlamda sürdürülebilir gelecek adına fikirlerini sunarak, sorunların çözümüne yardımcı oldu. Kongrenin açılış konuşmasını yapan BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, “Yenilikçi üniversite vizyonumuza uygun olarak; üniversitemiz çatısı altında Bursa’mızın, bölgemizin ve ülkemizin problemlerinin çözümüne yönelik kongrelere ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. BTÜ dönüşmede de öncü BTÜ olarak; bilgi üretmekle birlikte, bilgiyi yayma, toplumla paylaşma ve uygulamaya dönüştürme sorumluluğuna büyük önem verdiklerini kaydeden Rektör Çağlar, “Düzenlediğimiz kongrelerle, sadece akademik camiaya değil, aynı zamanda iş dünyasına, kamu kurumlarına ve tüm topluma ışık tutacak değerli bilgiler sunuyoruz. Günümüz dünyasında, ekonomik, teknolojik ve çevresel değişimler çok büyük bir hızla yaşanıyor. Üniversiteler olarak, iş dünyası ve toplumun bu değişimlere uygun dönüşümünü sağlayacak yöntemler geliştirmek ve tedbirler almak durumundayız. Kongremiz, sadece akademik alanda değil, aynı zamanda küresel düzeydeki değişim ve dönüşümleri anlamak ve yönlendirmek açısından da önemli bir misyon üstlenmektedir” diye konuştu. 16 partner üniversite 150’ye yakın akademisyen Kırklareli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ünal Çağlar, kongrenin günümüz sorunlarının çözümü noktasında önemli çıktılara ev sahipliği yapacağına inandığını söyledi. Gürsu Kaymakamı Naif Yavuz ise BTÜ’nün her kesimin yararına olacak pek çok etkinliğe ev sahipliği yaptığını ifade etti. Kongre hakkında bilgi veren Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rengin Ak, “İlkini 2023 yılında Üsküp’te gerçekleştirdiğimiz kongremizin ikincisini BTÜ ev sahipliğinde düzenliyoruz. Bu yıl ‘Döngüsel Ekonomi ve Dijitalleşme Sürdürülebilir Gelecek’ ana temasıyla düzenlediğimiz kongremize, yerli ve yabancı 16 partner üniversite, 14 farklı ülkeden 150’ye yakın yoğun bir akademisyen katılımı söz konusu. Kongrede amacımız, ulusal ve küresel boyuttaki güncel ekonomik gelişmelerin değerlendirilmesidir. Bizler bilim insanları olarak yaşadığımız dünyada küresel problemlere dikkat çekip, buna çözüm üretmeye odaklandık” ifadelerini kullandı. “Kongrenin Bursa’da gerçekleştirilmesi anlamlı” BTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Zeki Ünal, “Sürdürülemez hale gelen dünyanın sorunlarına, bu kongrede güzel öneriler geleceğini düşünüyorum” dedi. SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Esen, doğal kaynakların sınırlı olduğu bu iklimde, döngüsel ekonominin önemine dikkat çekerek, “Bu kongrenin Bursa’da, bu temayla gerçekleştirilmesinin özel bir anlamı var. Bursa bir sanayi şehri ve Türkiye’nin ihracatta rekabetçi olabilmesi için verimli ekonomiyi merkeze alması gerekiyor. Döngüsel ekonomi, Türkiye’nin ihracat gücü için önemli bir konudur. Kongrede elde edilecek sonuçların,akademisyenlere ve iş dünyasına önemli çıktılar sağlamasını ümit ediyorum” diye konuştu. Kongre Düzenleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Kaya da “BTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi İşletme Bölümü olarak organize ettiğimiz bu etkinliğin düzenlenmesinde ciddi bir ekip işi söz konusu. Kongremizin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.