SPOR - 16 Haziran 2021 Çarşamba 12:23

Futbolda ani ölümler kalp kası ve iskelet kası hasarı

A
A
A
Futbolda ani ölümler kalp kası ve iskelet kası hasarı

Bugünü kadar gerek futbol sahalarında gerekse halı sahalarda yaşanan ani ölümler ve kalp krizlerini Erzurumlu Akademisyen ve Futbol Antrenörü Murat Akyüz araştırdı.

Bugünü kadar gerek futbol sahalarında gerekse halı sahalarda yaşanan ani ölümler ve kalp krizlerini Erzurumlu Akademisyen ve Futbol Antrenörü Murat Akyüz araştırdı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde görev yapan Dadaş Profesör Akyüz, çalışmasında önemli mesajlar verdi.


Danimarka ile Finlandiya arasında oynanan 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası B Grubu ilk maçının 43üncü dakikasında Danimarkalı oyuncu Christian Eriksen, taç çizgisinin yanında bir anda yere yığılmıştı. Tecrübeli oyuncu, sağlık ekibinin ilk müdahalesi ve kalp masajının ardından sedyeyle soyunma odasına götürülmüştü.


Daha önce de futbol sahaları ile halı sahalarda yaşanan futbolcu ölümleri ve kalp krizlerine Akademisyen yaklaşımı geldi.


Teknik Direktör Mehmet Altıparmak’ın ekibinde yer alan Antrenör ve Prof. Dr. Murat Akyüz futboldaki ani ölümler ve kalp krizleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.


Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi görev yapan Başarılı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Akyüz, “Futbol oyunu ülkemizde ve dünyada çok sevilen bir branş olmasının yanı sıra, insanları belirli tutkularla aynı duyguda bir araya getirmesi, her yaş ve cinsiyete hitap etmesi, kurallarının kolay uygulanabilir oluşu futbolu popüler kılan başlıca faktörlerdendir. Taraftarlar için kolay ve eğlenceli görünen bu oyun, aslında karmaşık, teknik, taktik, becerinin yanında fiziksel ve fizyolojik açıdan da belirli bir olgunluğu isteyen zor bir branştır. Futbolda fiziksel ve fizyolojik kapasitelerdeki eksiklik sporcuların performanslarında düşüklüğe ve sakatlanma riskine neden olabilir” dedi.


Doping Ve Yanlış Antrenman Ani Ölüm Riskini Artırıyor


Erzurumlu Prof. Dr. Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Futbol aritmik yani düzensiz (aralıklı) yüklenmeler ile oynanılan bir oyundur. Futbolda ani ölümlere fiziksel ve fizyolojik açıdan bakacak olursak; Kalıtsal kalp hastalıkları, Doping, yanlış antrenman yüklenmeleri, yetersiz dinlenme ve beslenme bozukluklarını ani ölüm risk faktörleri arasında sayabiliriz. Futbol aerobik ve anaerobik enerji sistemlerinin aynı anda kullanıldığı, içinde temel motorik özelliklerinde bulunduğu (sürat, kuvvet, çabukluk, koordinasyon ve dayanıklılık) teknik, taktik ve becerinin performansa yansıtıldığı bir spor disiplinidir. Futbolcuların müsabakalarda fiziksel ve fizyolojik özelliklerini optimal düzeye çıkarmak için, antrenörlerin maç ve antrenmanlar sırasındaki dataları teknolojik cihazlarla test edip, analizlerini yaparak, sonuçları doğru değerlendirilip, antrenman programlarını bu çerçevede hazırlamalıdırlar.”


İncelenmesi Gereken Fizyolojik Bir Durum


Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Murat Akyüz, “Bir futbol müsabakasındaki bazı parametrelere bakacak olursak; futbolcular maç süresince koştukları mesafe ortalama olarak olarak 9-11 km civarındadır. Bunun % 20’sini orta ve yüksek şiddette koşu, %11’i ise sprint seviyesindedir. Aynı zamanda futbol müsabakasında ortalama kalp atımı 160/dk -175/dk arasındadır. Tüm bu verilere ek olarak gözden kaçan fakat bir o kadar incelenmesi gereken iki önemli fizyolojik parametre ise kalp kası ve iskelet kası hasarlarının tespitini biyokimyasal testlerle saptamaktır. Antrenörler bu Biyokimyasal verileri okumaları; sporcuların rejenerasyon durumu görmelerine ve antrenman yükünü buna göre hazırlamalarına yardımcı olacaktır” dedi.


Prof. Dr. Akyüz daha sonra şunları kaydetti:


“Sağlık açısından herhangi bir zararı bulunmayan bu testler (CK-mb, Troponin, CK-mm ve miyoglobin) enzimlerinin tespiti ile yapılır. Testin yapılışı çok basit ve pratik olsa da hem TFF’ nin hem de kulüplerin gözünden kaçmıştır. Futbolcunun kalp kası hasarlarının her maçtan önce bilinmesi ve ona göre koruyucu önlemler alınması futbolcuların hayatını kurtaracaktır. Bu sayede saha içindeki dramatik görüntülerle karşılaşmamız daha da azalacaktır. Şimdi bir futbol müsabakası süreci ve sonrasındaki yaptığımız kalp kası ve iskelet kası hasarını tespit ettiğimiz çalışmaya dikkatli inceleyecek olursak; Araştırmamızda müsabaka öncesinde, maçın devre arasında, maçın sonunda, maçtan 24 saat, 48 saat ve 72 saat sonra futbolcuların kalp kası hasarlarını ve iskelet kası hasarları tespit edilip, analizleri yapılarak sonuçları makale haline getirilerek, uluslararası dergilerde dünyaya duyurmaya çalıştık. Bunlardan ilki futbolcunun kalp kası hasarını gösteren ve kana karışan enzim olarak bilinen KREATİN KİNAZ MYOKARD (CK-MB) Tabloyu incelediğimizde müsabaka öncesi 22,24 (U/L) olan kreatin kinaz myokard enzimi maç bitiminde en yüksek seviyesine 44,33 (U/L), maçtan 24 ve 48 saatinde pik seviyelerde olduğu maçtan 3 gün sonra dahi maç öncesi seviyelere düşmediği görülmektedir. Sezon içerisinde futbol takımlarının her 3 günde bir maç oynadığını düşünürsek durumun vahameti ortadadır. Kaldı ki buna ek olarak pandemi sürecinde geçirilen covid19 rahatsızlığı ve sıcaklığın etkisi bu verileri daha da artıracaktır.


Diğer bir kalp krizi göstergesi parametrelerinden olan TROPONİN enzimine bakacak olursak; Tabloya baktığımızda müsabaka öncesi troponin seviyesi 0,31 (ng/ml) iken müsabakadan sonraki tüm seviyelerin tamamı (24 saat, 48 saat ve 72 saat) müsabaka öncesi troponin seviyesinden anlamlı bir şekilde yüksek olduğu görülmektedir. Müsabakadan 3 gün sonra dahi oluşan hasarların toparlanma düzeyine gelmediği ve bu yüzden 3 gün içerisinde oynanılacak maçın sağlık açısından tehlikesini ortaya koymaktadır. Bu enzimlerin kontrolü futbolcular için hayati öneme sahiptir. Bunun yanında Antrenörlerin dikkat etmesi gereken konulardan bir diğeri ise futbolcuların iskelet kası hasarının tespitidir. Bu hasar aynı zamanda sporcuların yorgunluk durumlarıdır. Antrenman ve maçların fizyolojik ve psikolojik açıdan verdiği yorgunluğu saptamak bir sonraki yaptıracağımız antrenman veya maç hakkında yol gösterici olacaktır. Günümüz teknolojisinde kullanılan (CPS sistemleri, termal kameralar, dijital palpasyon cihazları kullanılarak sübjektif hesaplanmayla çalışılan yorgunluk seviyelerinin yanında daha objektif şekilde ölçeceğimiz biyokimyasal kitler kullanılmalıdır. İskelet kasındaki hasarı saptayabildiğimiz KRİATİN KİNAZ skelatal muscle ve Miyoglobin seviyelerini test etmemiz antrenman yükü hakkında ve sporcunun antrenmana hazır olup olmadığı hakkında net bilgi verecektir. Geçmişte yaptığımız bilimsel bir çalışmaya bakacak olursak ( Senel ve Akyuz, 2009). Resmi bir futbol müsabakasında ve sonrasında oluşan kas hasarını aşağıdaki tablolarda göreceğiz; Tabloda bir müsabakada İskelet Kası hasarını gösteren parametrelerden KREATİN KİNAZ SKELETAL MUSCLE enzimine baktığımızda Müsabaka öncesi CK-MM 145,84 iken müsabakadan sonra 338,39 (U/L) müsabakadan bir gün sonra tam 5 katı civarına çıkarak 742,54 (U/L) müsabakadan 2 gün sonra yine pik seviyede görüldüğü müsabakadan 3 gün sonra dahi müsabaka öncesi seviyeye gelmediği görülmektedir.


Bir başka iskelet kası hasarı göstergesi olan ve kana karışan MİYOGLOBİN enzimine baktığımızda Müsabaka öncesi 33,49 (ng/dl) olan miyoglobin müsabakadan sonra en yüksek seviyeye gelerek 256,27 (ng/dl) olmuştur. Buda maç içerisindeki yüklenmenin boyutunu göstermektedir. Genel olarak toparlanması oksijene bağlı olan miyoglobin maçtan bir gün sonra normal seviyesine gelmiştir. Uzun lig maratonunda 3-4 günde bir maçın olduğu yoğun dönemlerin sonucu olarak; futbolcuların toparlanma için gereken süre fizyolojik ve biyokimyasal parametrelere bakıldığında yetersiz kalmıştır. Akut ve kronik yorgunlukların sonucu olarak sporcuların performanslarının olumsuz etkilendiği, yaralanma ve sakatlıkların arttığı bu süreçte futbolcuların performanslarını yüksek düzeyde tutabilmek hem de hayati fonksiyonlarının zarar görmemesi için yukardaki incelediğimiz biyokimyasal testlerin sürekli kontrol edilmesi elzem bir durumdur. Kullanımı çok basit olan ve parmak ucundan alınan kan damlasıyla yapılan bu testler kolay ve kullanışlıdır. Antrenörler bu parametreleri inceleyerek antrenmanın yükünü fizyolojik olarak görüp buna göre antrenman planlamasını yapmalıdır. Bu yüklenmelere maruz kalan sporcular müsabaka veya antrenmandan sonra aktif toparlanma, masaj, beslenme, soğuk uygulama ve uyku-uyanıklık periyotlarının iyi düzenlenmesi ile hem kalp kası hem de iskelet kası onarımını optimize edebiliriz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.