GENEL - 23 Şubat 2018 Cuma 10:33

Birkaç ayda Türkçe öğreniyorlar

A
A
A
Birkaç ayda Türkçe öğreniyorlar

Dünyanın birçok ülkesinden üniversiteyi okumak üzere Eskişehir’e gelen yabancı öğrenciler, Eylül ayında başladıkları Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’ndeki (TÖMER) dil eğitiminde, ilk 4 haftada kendini ifade ve sıkıntılarını dile getirebilme, 8 haftada ise okuduğunu anlama seviyesine geliyor.

Dünyanın birçok ülkesinden üniversiteyi okumak üzere Eskişehir’e gelen yabancı öğrenciler, Eylül ayında başladıkları Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’ndeki (TÖMER) dil eğitiminde, ilk 4 haftada kendini ifade ve sıkıntılarını dile getirebilme, 8 haftada ise okuduğunu anlama seviyesine geliyor.


Afganistan, Kamerun, Doğu Türkistan, Nepal, Somali, Kosova, Mali, Bangladeş, Etiyopya, Hindistan, Pakistan, Filistin, Suriye, Irak, İran ve Çad gibi dünyanın farklı ülkelerinden Türkiye’ye gelen yüzlerce yabancı uyruklu öğrenciler Eskişehir’de eğitim hayatlarına devam ediyor. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini almak üzere kente gelen öğrenciler, geldikleri ilk günlerde dil konusunda sorunlar yaşasalar da TÖMER eğitimleriyle bu sıkıntıları ortadan kalkıyor. Ana dallarını okumadan önce ESOGÜ TÖMER’de Türkçe eğitim alan yabancı öğrenciler, farklı dil ailelerine mensup olsalar da ilk 4 haftada kendilerini rahat bir şekilde ifade edebiliyorlar. Yaklaşık 8 ay süren TÖMER eğitimleri sonucunda ise gençler, neredeyse bir akademik makale yazacak şekilde Türkçe öğreniyorlar.



“Türk boyundan olduğumuz için bize Türkçe zor gelmez”


Türkiye’ye Doğu Türkistan’dan gelen Abdüssemi Enver, Eylül ayından bu yana aldığı Türkçe eğitimlerinden bahsederek, “Türkçede orta seviye olabilir düzeyim. Biz Türk boyundan olduğumuz için bize Türkçe zor gelmez. O yüzden ilk geldiğim zamanlarında da anlıyordum ama konuşamıyordum. Şimdi bir az iyi. İlk geldiğim günlerde kendimi ifade edemedim. Yani anlıyorum. Türkler konuşuyor ama ben karşılık olarak bir şey de söyleyemiyordum. Biraz sıkılıyordum o zamanlarda. Şimdi istediğim şeyleri anlatabiliyorum. Herkes biliyor, bir dil öğrenirken dil bilgisini, sözcüklerini ortamdaki kullanmaları hepsini öğreniyoruz” ifadelerini kullandı.



“Bir çocuk nasıl konuşamıyor öyleydik”


Afganistan’dan üniversite okumak için Eskişehir’e gelen Malaley Misterizade, kente ilk geldiklerinde küçük bir çocuk gibi hiçbir şeyi anlamadıklarını söyleyerek, “İlk geldiğim zaman hiçbir şey anlatamıyorduk. Böyle lal gibi duruyorduk. Bir çocuk nasıl konuşamıyor öyleydik ve sağ olsun TÖMER’den çok şeyler öğrendik ve benim bu konuşmamın sebebi de sağ olsun TÖMER ve öğretmenlerimdir. TÖMER’de çok şeyler yapıyor. Mesela pratikler yapıyoruz. Haftada iki gün konuşma, yazma var ve ondan sonra metinler ve sorular çözüyoruz” şeklinde konuştu.



“Kimse ile konuşamıyordum çünkü kelimeler yoktu”


Kamerunlu Enuh Blaise Manga ise, dil yapısı olarak ilk başladığında çok zorlandığını ancak kısa bir süre sonra bu sorunu aştığını belirterek, “Şimdi daha kolay ama önce hiçbir şey bilmiyordum. Kimse ile konuşamıyordum çünkü kelimeler yoktu. Her zaman tercümen yanımdaydı. Ama şimdi bir az kolay. Artık sohbet edebilirim. Daha çok gramer ve metinler okuyoruz. Biraz Türk kültürünü öğreniyoruz. Sosyal hayat. Hey şeyi öğreniyoruz” diye konuştu.



“TÖMER’de 150 civarında misafir öğrencimiz var”


ESOGÜ TÖMER Müdürü Prof. Dr. Ferruh Ağca, TÖMER’de verilen Türkçe eğitimlerinin öğrenciler açısından çok faydalı olduğunu kaydederek, “Eskişehir Osmangazi Üniversitesi TÖMER’de 150 civarında misafir öğrencimiz var. Bu öğrencilerin ülkelere göre dağılımına baktığımız zaman Balkan coğrafyasından Kafkasya’ya, Orta Asya’ya, oradan Moğolistan’a uzanan hatta Uzak Doğu’dan, Arap Yarımadasından, Afrika’dan öğrenciler var. Dolaysıyla bugün ESOGÜ TÖMER’de elliyi aşkın farklı ülkeden öğrenci mevcuttur. Bu öğrencilere biz Ekim ayında Türkçe öğretimine başlıyoruz ve Haziran ayın ortalarında bitiriyoruz. Yaklaşık 10 ay süren Türkçe öğretim kurusunun neticesinde öğrenciler kendilerini Türkçe tanıtıp kendi meramlarını anlatmakla kalmıyorlar. Üniversitelerinde akademik eğitimlerine, öğrenimlerine akademik, bilimsel faaliyetlerine devam edebiliyorlar. Tabii ki, biz öğrenciye derslerde verdiğimiz Türkçe ile yetinmiyoruz. Bu öğrencileri TÖMER’de tutmaya, üniversite kampüsünde tutmaya devam ediyoruz. Bizim burada öğrenci kulüplerimiz var. Konuşma, yazma kulüplerimiz var. Bunun dışında başka sosyal ve kültürel etkinliklerimiz var. Biz bu etkinliklerle öğrenciye sürekli Türkçe konuşmaya teşdit ediyoruz. Türkçe konuşturuyor ve dolaysıyla Türkçenin içerisinde yorulmasını sağlıyoruz. Bu süre içerisinde öğrenci, okutmanlarımızın kendilerine verdiği ödevlerle birlikte akşam, bu ödevleri de yaparak konuyu öğrendikleri bilgileri tekrar etmiş ve pekiştirmiş oluyorlar” şeklinde konuştu.



“3’üncü ve 4’üncü haftada selamlaşmayı, hal hatır sormayı öğrenebilecek duruma geliyor”


Ayrıca TÖMER Müdürü Ağca, öğrencilerin 4 hafta büyük gelişme gösterdiğinin altını çizerek, “Öğrencilerin ilk geldiği günkü hallerini hatırlıyorum. İlk gün merhaba bile diyemeyen öğrenci A1 seviyesine başlayıp 3’üncü ve 4’üncü haftada selamlaşmayı, hal hatır sormayı, kendisinin iyi yahut kötü olma durumunu yahut her hangi bir bakkaldan manavdan kasaptan bir şey isteye bilmeyi öğrenebilecek duruma geliyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bülent Uygun: “Kimin şampiyon olacağı bizi ilgilendirmez” Süper Lig’deki şampiyonluk yarışıyla ilgili konuşan Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, “Sonuçta şampiyonun kim olacağı beni ilgilendirmiyor. Ben kendi takımımla ne kadar başarılı olabilirim ona bakıyorum. Kimin ne olduğu beni çok fazla ilgilendirmiyor. Ya da bizim camiamızı ilgilendirmiyor” dedi. Sivasspor, Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında 5 Mayıs Pazar günü deplasmanda Galatasaray ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü. Vali Lütfullah Bilgin Sivasspor Tesisleri’nde Teknik Direktör Bülent Uygun ve yardımcıları yönetiminde yapılan antrenman 1 saat 30 dakika sürdü. Isınma hareketleriyle başlayan antrenman denge çalışmalarıyla devam etti. Ardından minyatür kalede maç yapan Yiğidolar, son bölümde ise çift kale maç yaptı. Antrenman öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Teknik Direktör Bülent Uygun, Galatasaray maçının zor geçeceğini vurguladı. Uygun, “Sivasspor adına puanlar o kadar birbirine yakın ki açıkçası Avrupa kupasına gidecek son takımı belirleyecek sürece girdik. Bu süreci en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Futbol adına güzelliği yansıtmak, oyun anlayışımızı, bireysel yeteneklerimizin sergilediği güzel bir maç diliyorum. Güçler, avantajlar ve birçok şeye baktığımızda zor bir maç bizi bekliyor. Bugün Galatasaray’la, Fenerbahçe’nin gücünü bilmeyen yoktur. Dolayısıyla çok zor maça gidiyoruz. Burada puanlar alabilmek için mücadelemizi veririz her zamanki gibi” şeklinde konuştu. “Bizim camiamızı ilgilendirmiyor” Bir basın mensubunun ’Bu maç şampiyonluğu da yakından ilgilendiriyor. Neler söylersiniz?’ sorusuna tecrübeli çalıştırıcı, “Sonuçta şampiyonun kim olacağı beni ilgilendirmiyor. Ben kendi takımımla ne kadar başarılı olabilirim ona bakıyorum. Sonucunda biz 4 takıma karşı da çıktık, 4’üne karşı da en üst seviyede maksimum mücadelemizi verdik. Dolayısıyla kimin ne olduğu beni çok fazla ilgilendirmiyor. Ya da bizim camiamızı ilgilendirmiyor. Onların göstereceği performans, yaşananlar herkes zaten ülkede fazlasıyla görüyor. Biz sadece çıkacağız futbol adına ne yapmamız gerekiyorsa en güzel şekilde onu yapacağız. Sonra bize kim nasıl davranıyorsa da karşılığını alacak” yanıtını verdi. “Rey Manaj’ın ufak bir sakatlığı var” Bülent Uygun, Rey Manaj’ın hafif bir sakatlığı olduğunu da açıklayarak, “Rey Manaj’ın maçtaki aldığı darbeden dolayı bir ufak sakatlığı var. Onun dışında herhangi bir sakatlığımız yok. Hakan Arslan zaten malum sezonun son haftasına belki yetişecek, koşulara başladı. Onun dışında da herhangi bir sakatlık bulunmuyor. Geri kalan herkes hazır. Yarından itibaren de Rey Manaj takımına en güzel şekilde katılacaktır” cümlelerine yer verdi. “Prensip olarak Ali’yle anlaştı başkanımız” Ali Şaşal Vural ile önümüzdeki sezon da devam edeceklerini ancak Nikolic’in performansını da beğendiğini aktaran Uygun, “Ali ile ben konuştuğumda Nikolic’i görmek istediğimi söyledim. Sonra dedim, Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarında oynatacağım. Ondan sonraki maçlarda Nikolic’i göreceğim dedim. Çünkü Nikolic’in bize yeni sezonda ne verebilir? Oynamadan görme ihtimalimiz yoktu. Nitekim Niko da oynattığımız maçlarda gerçekten performans sergiliyor ve bunu hak ediyor. Ama biz Ali’ye söylediğimizi yerine getirilmesi adına Fenerbahçe maçını oynadık. Galatasaray maçında da Ali oynayacak. Ali ve Nikolic ile yeni sezonda devam ediyoruz zaten. Prensip olarak Ali’yle de anlaştı başkanımız” ifadelerini kullandı. “Söylüyoruz, dinleyen yok” Rey Manaj’a maçlarda yapılan faulleri hakemlerin görmezden geldiğini vurgulayan tecrübeli çalıştırıcı, şöyle devam etti: “Hakemler maalesef Rey Manaj’a yapılan faulleri görmemezlikten geliyorlar, görmüyorlar. Mücadele olarak nitelendiriyorlar. Rakip ise üstüne çıkıyor, sağından çekiyor, formasından çekiyor devam diyor. Zaten bizim hakemler genelde görme özürlü olduğu için o yüzden de söylenecek çok fazla bir şey yok. Gördüklerini veremiyorlar, verdiklerinin yanlış veriyorlar. Biz de bir an önce hakemlerin tabii ki kendi camialarını, kendi kalitelerini yükseltmelerini bekliyoruz. Ülkede her şey yükseliyor. Bir tek onların problemleri bütün Türk futbolunu etkiliyor. Bir türlü de geliştiremiyoruz. Söylüyoruz, dinleyen yok. Anlatıyoruz, anlayan yok söylenecek çok söz yok.” Minik öğrencilerden moral ziyareti Kadıburhaneddin İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri antrenman öncesi takıma ve teknik heyete sevgi gösterisinde bulundular. Minik öğrenciler, antrenman öncesi Teknik Direktör Bülent Uygun ve futbolcularla bir araya geldiler. Tesislerde bir süre kalan öğrenciler, daha sonra futbolcularla birlikte koşu yaptı ve fotoğraf çektirdi.
Burdur Burdurlu kadınların el emeği ’bocce topu’ dünyaya açıldı Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin desteğiyle 5 yıl önce başlatılan "El Dikimi Top Üretim Projesi" çerçevesinde bugün yaklaşık 300 ev hanımı günde ürettikleri bin top ile hem kendi gelirlerini sağlıyor hem de sosyal beceri kazanıyor. Özellikle bocce topu üretiminde Fransa’ya ihracata başlayan Burdurlu kadınlar ülkemizde de her yaşta insanın oynayabileceği bu oyunun yaygınlaşmasını bekliyor. Burdur’da 2019 yılında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Gençlik Spor İl Müdürlüğü, Çalışma ve İş Kurumu ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ortaklığında kadınlara yönelik ’El Dikimi Top Usta Yetiştiriciliği’ ve ’El Dikimi Top Üretimi Projesi’ çerçevesinde kurs açılmıştı. Yaklaşık 3 ay süren kursun ardından profesyonelleşen Burdurlu kadınlar el dikimi top üretimine başladı. Yapılan çalışmalar sonrasında Avustralya’dan alınan hibe ile yeni makineler alınmasıyla birlikte üretimler hız kazandı. Üretimlerin artmasıyla birlikte ’Burdur Top Dikimi Kadın Girişim Kooperatifi’ adıyla kooperatif haline gelen üretici kadınlar yaklaşık 300 kişi ile günde bin adet top üretmeye başladı. Şimdiye kadar binlerce top üreten kadınlar pandemi döneminde bocce sporunu ev ve salonlarda oynamaya başlayan Fransa’ya 2022 yılında 2 bin 500 set, 2023 yılında ise 24 bin set bocce topu seti ihraç etti. Geçtiğimiz günlerde de bir Fransız firmanın yetkilisi kadınları ziyaret ederek 2024 yılı için 20 bin set bocce topu siparişi verdi. Bocce topu dışında futbol, voleybol topu da üreten kadınlar ürettikleri topların el dikimi olması nedeniyle piyasadaki toplardan daha kaliteli ve sağlam olduğunu belirtti. Ülkemizde çok fazla bilinmeyen bocce sporunun yaygınlaşmasına da öncülük eden kadınlar, üretim esnasında deşarj olabilmek için ara ara kendileri de bu oyunu oynadıklarını ve yediden yetmişe herkesin bu sporu yapabileceklerini dile getirdi. Bu projenin oluşmasında akademik olarak büyük katkı sağlayan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doktor Mehmet Öcal 2017 yılında başladıkları bu proje hakkında, "Bu projeye 1 top dikim ustasıyla başladık ve ustamız bu işi yaygınlaştırdı. Günümüzde Burdur Türkiye’nin bir top üretim merkezi haline geldi ve 300’e yakın kadınımız top dikim ustası oldu. Cumhurbaşkanlığımız ve Gençlik ve Spor Bakanlığımızın desteği doğrultusunda üniversitemizin katkılarıyla başlayan bu projenin temel gayesi Burdur’da Sosyal Gelişimin Toplumsal Katkının ve refahın artırılmasıydı. Kadınlarımıza bir meslek öğrettik ve bu meslek Türkiye’nin unutulmaya yüz tutmuş bir mesleği aslında. 1950’li yıllara kadar küresel olarak bir oyuncu olduğumuz bu sektör 1970’li yıllardan sonra ülkemizde unutulmuş. Şu anda Türkiye’nin yaklaşık 20 milyon doların üzerinde yıllık futbol topu ithalatı yaptığını biliyoruz ve bu yüzde yüz dışa bağlı olduğumuz bir alan. Kadınlarımız burada kadın eliyle, emeğiyle milli kaynaklarımızdan yola çıkarak milli bir üretim gerçekleştiriyor. Ürettikleri ürünler üniversitemizin himayesinde yerli malı belgesine sahip ve şu anda bu kadınlarımız ihracatçı konumuna yükseldi. İlk başta sosyal refahın artırılması ile başlayan bu proje artık kadınlarımıza devredildi. Kadınlarımız bir kooperatif kurdu ve bu kooperatifimiz şu anda dünyanın 4-5 ülkesine ihracat yapacak konuma geldi" dedi. Kadınlar için hem sosyal hem de ekonomik bir proje oldu Burdur Top Dikim Kadın Kooperatifi Başkanı Aysel Özcan ise, "Üniversite’nin başlatmış olduğu bir proje ile başladık bu işe. Sonrasında bize kooperatif olarak devrettiler. Artık kadınlar olarak bu işin sahibi ve öncüsüyüz. Futbol topu ile başladık, sonrasında voleybol topu, Amerikan futbolu topu ve bocce topu olmak üzere çeşitlerimize ayırdık. Şu anda Fransa’ya 20 bin set (bir sette 6 top) üretiyoruz Allah’ın izniyle. Haziran ayında malzememiz gelecek üretime başlayacağız. Set sayımızın yükselebileceği sözünü de aldık. Aynı zamanda Türkiye El Dikimi Bocce Federasyonu için de üretime başladık. Kadınlar için çok güzel bir iş imkanı oldu. Atölyede 17 kadın çalışıyor, evlerde ise 70 peten kapama, 100 kadar da futbol topu dikiminde, 100 kadar da farklı alanlarda çalışan arkadaşlarımız mevcut. Hem evde hem de burada çalışanlarımıza güzel bir imkan, sosyal bir proje oldu. Burdur’da dokunmadık kadın bırakmayalım düşüncesiyle başladık bu işe. İnşallah bu şekilde devam eder" sözlerini sarf etti. Günde bin adet top üretiyorlar Evde ve atölyede çalışan kadınların artık profesyonel hale geldiğini söyleyen ve üretim kapasitelerinin günden güne arttığını dile getiren Özcan, "Günde bin adet bocce topu üretiyoruz, el dikimi bocce topunda ise 100-150 civarı üretiyoruz. Evde dikim yapan bir kadın da günde 1 veya 2 adet futbol topunu dikebiliyor. Futbol topu özel istek ve sayıya göre olduğu için o günden güne değişiyor. Bocce oyununu Fransa’da ve diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaştırmak istiyoruz. Buradan okullara ve Milli Eğitim Bakanlığı’na duyuruyoruz. Bu sporu bizim çocuklarımız da öğrensin" şeklinde konuştu. "Hem dikip hem oynuyoruz" Ev hanımıyken 3 yıl önce projeye dahil olup artık kendi ekonomik gelirini sağlayan Havva Ercan, "3 yıl önce top dikim atölyesi ile tanıştım. İlk başta sigortalı olarak işe başladım burada. Daha sonra kooperatif haline getirdik bu işi. Burada arkadaşlar ile birlikte bocce topu üretiyoruz. Şu anda federasyona el dikimi bocce topu dikiyoruz. Kadınlar olarak bir şeyleri üretmek, yapmak güzel bir his. Burada 17 arkadaş çalışıyoruz. Eğlenceli bir ortamımız var bu da işimize yansıyor. İnsanın yaptığı güzel şeyleri görmesi özellikle kadın olarak daha çok işe adapte olmamızı sağlıyor ve daha onur verici geliyor. Biz atölye olarak dışardaki kadınlara da çok fazla destek veriyoruz ve bunun sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Biz ülke içindeki kurumlardan da görülmek istiyoruz. Mesela Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda beden eğitimi derslerinde bocce sporu öğretilebilir. Kurumlar tarafından bizler sipariş almak istiyoruz. Çünkü üretiyoruz. Ürettikçe bizimle beraber farklı kadınlar da kazanıyor. Arada deşarj olabilmek için kendimizde koridorda bocce oynuyoruz. Hem dikip hem oynuyoruz" dedi. Önceden demir toplarla kum sahada oynanan bocce oyunu pandemi döneminden sonra deri toplarla ev ve salonlarda rahatlıkla oynanabiliyor.