KÜLTÜR SANAT - 17 Mart 2018 Cumartesi 10:57

Resim yapma hayaline emeklilikten sonra kavuştular

A
A
A
Resim yapma hayaline emeklilikten sonra kavuştular

ESKİŞEHİR (İHA) – Eskişehir’de hayalini kurdukları resim yapma hayaline emekliliklerinden sonra kavuşan kadınlar, yaptıkları resimlerle beğeni topluyor.

ESKİŞEHİR (İHA) – Eskişehir’de hayalini kurdukları resim yapma hayaline emekliliklerinden sonra kavuşan kadınlar, yaptıkları resimlerle beğeni topluyor.


Yağlı boya resim, okuma-yazma, takı tasarım, bağlama, çini tasarım ve halk oyunları gibi 17 farklı branşta 42 ayrı grup ile Tepebaşı Belediyesi Mustafa Kemal Paşa Beldeevi, 761 aktif katılımcıya kurs veriyor. Özellikle kadınların yoğun ilgi gösterdiği kurslar arasında yağlı boya resim dikkat çekiyor. Kadınlar, iş tempoları yüzünden hayata geçiremedikleri resim yapma hayalini emekliliklerinden sonra katıldıkları kurs ile hayata geçirdi. Beldeevi eğitmenleri tarafından verilen resim eğitiminin ardından her bir kadının adeta sanat eserine dönüştürdü yağlı boya resimleri göz alıyor.



“Genelde emekli olduktan sonra geldikleri için 50-60 civarlarında yaş aralığı”


Yağlı boya resim kursu eğitmeni Gizem Özdemir, kursa genellikle insanların emekli olduktan sonra geldiğini belirterek, “Yağlı boya kursu diye geçiyor ama yağlı boyadan önce kara kalem yaptırmamız gerekiyor. Çünkü temel bir bilgisi olsun. Daha sonra guaj boya yaptırıyoruz. İsteyenlere sulu boya, kuru pastel ya da yağlı pastel yaptırıyoruz daha sonra yağlı boyaya geçiriyoruz. Yoksa temel olmadan yağlı boya yapamazlar zaten. O biraz kursiyere bağlı aslında. Eğer çok çalışıyorsa, sadece burada yaparak gitmiyorsa, evde de yapıyorsa aynı zamanda 2 aydan 5 aya kadar yapan var. Kara kalemde iyi olmak isteyenler var, temelim çok iyi olsun istiyorlar. Genelde emekli olduktan sonra geldikleri için 50-60 civarlarında yaş aralığı. Emin olun hiç zor olmuyor. Genelde zor olduğunu düşünür belli bir yaştan sonra ama hani istek olunca gerçekten oluyor. Özgün çalışıyorlar. Ne istiyorlarsa onu yapmalarını istiyorum” ifadelerini kullandı.



“Resim benim için bir terapi, bir psikolog”


Tepebaşı Belediyesi Mustafa Kemal Paşa Beldeevi’nde 20 yıl ara verdiği yağlı boya resmine tekrar başlayan emekli öğretmen 75 yaşındaki Nazire Canyurt ise, “1960 yılında Atatürk Lisesinin Resim Bölümünden mezunum. Resim sanatını çok sevdiğim için bir müddet okuldan çıktıktan sonra az bir şekilde devam ettim ama çocuklarım, torunlarım ve çalışma hayatı beni bir miktar uzaklaştırdı. Emekli olduktan sonra, torunumu büyüttükten sonra ilk önce pratik sanat okuluna girdim. Ahmet Ataç’a gittim ben, dedim ki ’böyle böyle biz açıkta kaldık.’ O da dedi ki, ‘Ben size sahip çıkarım’, burayı verdi bize. Burada çok memnunuz. Arkadaşlarımla birlikte 17 senedir biz bu işi yapıyoruz. Seviyoruz, bıkmadık daha çok üreteceğiz. Ben öğretmenlikten emekli oldum. Bankacılıkla başladım. Öğretmenliğim vardı ama o zamanın şartları çok ücra köylere veriliyordu. Bankacılıktan öğretmenliğe geçtim. Öğretmen olarak da emekli oldum. Epey bir 20 yıl ara vermiş oluyorum. Zorluk yaşadım, hocamdan yardım istedim. Ellerim titredi, ne yapacağımı şaşırdım. Hangi renkleri kullanacağımı panikledim. Hocam dedi ki, sen bunu yaparsın. Eline fırça alıp bana hiçbir şey göstermedi. Ama o gün bugündür alnımızın akıyla çalışıyoruz, beğeniliyor. Resim benim için bir terapi, bir psikolog, resim benim için bir eğlenceden ziyade ibadet gibi bir şey oldu. Buraya gelmezsem ben üzülüyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.