GENEL - 05 Ocak 2020 Pazar 10:34

(Özel Haber) Orta Asya’dan günümüze ‘Tutmaç’ çorbası

A
A
A
(Özel Haber) Orta Asya’dan günümüze ‘Tutmaç’ çorbası

Eskişehir’de, Türklerin göçebe kültürünün önemli besinlerinden biri olan Tutmaç çorbası insanlarla buluşturulmaya devam ediliyor.

Eskişehir’de, Türklerin göçebe kültürünün önemli besinlerinden biri olan Tutmaç çorbası insanlarla buluşturulmaya devam ediliyor. Unutulmaya yüz tutmuş bu geleneksel çorba, Ayten Usta Gurme tarafından gelecek nesillere aktarmak amacıyla her gün misafirlerinin beğenisine sunuyor.


Yüzyıllardır Türk kültürünün önemli besinlerinden biri olan Tutmaç çorbası, unutulmaya yüz tutmuş durumda. Hızlı hazırlanabilmesi ve kolay muhafaza edilebilmesinden dolayı Orta Asya Türklerinden, günümüz Türk coğrafyalarına kadar gelen bu çorba, yaşatılmaya devam ediyor.


Eskişehir’de de, Ayten Usta Gurme restoran tarafından her gün müşterilerle buluşturulan Tutmaç çorbasıyla, hem gelenekler yaşatılıyor hem de gelecek nesillere aktarılıyor. Anne Ayten Çetin’den bu geleneği devralan Ayten Usta Gurme restoranın 2’nci nesil sorumlusu Aybike Çetin de, aynı özveriyle Türk kültürünün önemli sembolünü gelen misafirlerin beğenisine sunuyor.



“Tutmaç çorbası yüzyıllardır yapılan mitolojik bir Türk yemeğidir”


Tutmaç çorbasının mitolojik bir Türk yemeği olduğuna dikkat çeken Aybike Çetin, “Tutmaç çorbası aslında erişte aşı olarak da bilinen yüzyıllardır yapılan mitolojik bir Türk yemeğidir. Hatta Tutmaç çorbası, Kaşgarlı Mahmut’un ilk Türkçe sözlüğü olarak geçen Divan-ı Lügatüt Türk de bile adı geçiyor. Aslında Orta Asya geleneğinden beri Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçası. Orta Asya’dan Anadolu Selçuklu’ya, Anadolu Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da günümüz cumhuriyet tarihine kadar Türk sofralarında her zaman yapılan bir çorba Tutmaç çorbası” ifadelerini kullandı.



“Amacımız bu kültürümüzü de gelecek nesillere aktarmak”


Çetin, günümüzdeki restoranlara gidildiğinde bu çorbanın bulunmadığına işaret ederek, “Tutmaç çorbası aslında hala Türk coğrafyasında tüketilmeye devam ediyor. Ancak Türkiye’de restoranlarda şu an her gittiğimiz yerde maalesef bu çorbayı bulamıyoruz. Biz Ayten Usta olarak her gün misafirlerimize Tutmaç çorbasını pişirip, beğenisine sunuyoruz. Her gün bu çorbayı yaklaşık 15 kişilik azar azar pişiriyoruz ki sürekli tazeliğini korusun diye. Amacımız bu kültürümüzü de gelecek nesillere aktarmak ve bu lezzeti tüm misafirlerimize tattırmak” şeklinde konuştu.



“Bu çorba 15 dakikada yapılabiliyor”


Ayrıca Ayten Usta Gurme 2’nci nesil sorumlusu Aybike Çetin, çok kısa sürede hazırlanabildiğini belirterek, “Türklerin göçebe kültüründe Tutmaç çorbasının önemli bir yer etmesinin sebebi; bu hamur kurutularak yapılıyor ve uzun süre muhafaza edilebiliyor. Hamurlar hazırlanıp, önceden kurutularak saklandığı için göçebe kültüründe de aslında bu yüzden yer edinmiş. Hem doyuruculuğu yüksek hem de muhafaza edilebildiği için istenildiği takdirde bu çorba hemen 15 dakikada yapılabiliyor. Bizim için de aslında mutfaklarda yapılması çok kolay bir çorba” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da izinsiz gösteri yapan 30 kişi gözaltına alındı Ankara’nın Çankaya ilçesinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik gruptan 30 kişi gözaltına alındı. Ankara’da akşam saatlerinde bir grup Konur Sokak’ta toplanarak eylem yaptı. Polisle eylemciler arasında gerginlik yaşanırken Ankara Valiliği olay ile ilgili açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada 30 kişinin gözaltına alındığı duyurularak, "25 Nisan 2025 günü saat 21.00 sıralarında Çankaya İlçemiz Konur Sokak üzerinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik grubun, polisin dağılmaları yönündeki uyarılarını dikkate almayarak yürüyüşe geçmeleri ve polise karşı mukavemet etmeleri üzerine, gruba müdahale edilmiştir. Olayla ilgili olarak 9 kadın, 21 erkek olmak üzere toplam 30 kişi gözaltına alınmıştır" ifadeleri kullanıldı. "Erkek polislerin kadın şahsı gözaltına alınırken üstü açıldı" şeklinde paylaşım ve haberler ile ilgili olarak valilik şahsın erkek olduğunu belirterek, "Bazı basın ve sosyal medya organlarında, ‘Erkek polis memurlarının sözde kadın bir şahsı gözaltına aldıkları sırada, vücudunun bir kısmının görüldüğü’ görsellerin yer aldığı tespit edilmiştir. Konu ile ilgili yapılan görüntü incelemelerinde ve çalışmalarda, gözaltına alınan şahsın 1998 doğumlu M.B. isimli erkek şahıs olduğu, eylem sırasında yüzünü kırmızı kaşkol ile kapattığı, şahsın üzerinde kot pantolon, deri ceket ve tişört olduğu tespit edilmiştir. Ancak gözaltı işlemi sırasında ilgili şahsın, polise direnmesi sebebiyle ortaya çıkan görüntülerinde kadın iç giyimi kullandığı anlaşılmıştır. Bahsi geçen şahsın daha önce de yasadışı toplumsal eylemlere karıştığı, müstehcen görüntülerin yayınlanmasına aracılık ettiğinden dolayı hakkında devam eden adli davalarının bulunduğu ve 2020 yılında yasadışı örgüt propagandası yapma suçundan gözaltına alındığı şeklinde kayıtlar bulunduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunun hassasiyetinin istismar edilerek, kasıtlı olarak yayılan bilgilere itibar edilmemesi önemle rica olunur" ifadelerine yer verildi.
Muğla Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: "Milleti küçük gören jakobenlerin yanında olmadık" Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Muğla’da Eğitim Bir-Sen Muğla Şubesi’nin Menteşe Öğretmenevi’nde düzenlenen İl Divan toplantısına katıldı. Toplantıya Memur-Sen ve Memur-Sen Sendikasına bağlı şubelerin başkan ve üyeleri katıldı. Eğitim Bir-Sen Muğla Şubesi’nin İl Divan toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkana Ali Yalçın, Anadolu’nun yerli ve milli değerleri üzerinde şekillenmiş olan 33 yıllık mücadele süresi içerisinde çizgisinden asla sapmayan ve bu karakterin üzerine yolculuğunu sürdürme iradesini her fırsatta ifade eden bir teşkilat olarak bugünlere geldiklerini açıkladı. "Toplumun değerleri ile hiç çatışmadık" Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 33 yıllık süre içinde bu toplumun değerleri ile hiç çatışmadıklarını belirterek, "Memur-Sen ailesi olarak geldiğimiz ana kadar 33 yıllık süre içerisinde hiçbir zaman toplumun değerleri ile çatışmadık. Hiçbir zaman milletle kavga etmedik. Hiçbir zaman bu topraklara yabancı düşmedik. Hiçbir zaman diğer ülkelerin, bazı grupların, emperyalist odakların, Türkiye’deki lejyonerleri gibi onlardan ihale almadık, onlar adına içeride mikser görevi görmedik. Onun için Anadolu’nun yerli ve milli değerleri üzerinde şekillenmiş olan 33 yıllık mücadele süresi içerisinde de bu çizgisinden asla sapmayan ve bu karakterin üzerine yolculuğunu sürdürme iradesini her fırsatta ifade eden bir teşkilat olarak bugünlere geldik. "Milleti küçük gören jakobenlerin yanında olmadık" Memur-Sen’in ücret taleplerinin içine sıkışmış bir sendika olmadığını, millete ‘kömürcü’ diyenler ile hiçbir zaman yan yana gelmediklerini belirten Yalçın, "Memur-Sen ailesi, Gazze olaylarına bugün cereyan ettiği haliyle de dünden bugüne oradaki insan direnişine her zaman sonuna kadar dikkatli davrandı ve toplum vicdanında, kamu vicdanında bu konuda elinden gelen örgütlü gücü ile tüm çalışmalarda ya başı çekti, ya da omuz verdi. Vermeye devam ediyor. Bunu insani bir sorumluluk olarak görüyoruz. Onun için Memur-Sen bu konuda farklı bir aile. Sadece ücret talepleri içine sıkışmış, onun üzerinden toplumun isteği manipüle eden, köpürten ama ideolojik sendikacılık yaparak, bazı uluslararası kirli projelerin içerideki taşeronları gibi hareket ederek bu konuda biz bu milletle ters düşmedik. Tahtayı mora boyayacağız, çocuklara LGBT anlatacağız gibi hiç bir saçmalığın içeresinde yer almadık. Bazı sendika görünümlüler gibi Diyarbakır annelerini ziyarete giden ve annelerin teröre karşı direnişini destek veren, üyelerini ihya eden aymazlar gibi hiçbir zaman davranmadık. Genelde işimiz, ülkenin demokratikleşmesi, korku tünelinden çıkması, ham demokrasinin tam demokrasi olması, vesayet odaklarının millet iradesi üzerinden düşmesi, herkes eşit ama biz biraz daha eşitiz diyen, bu ülkedeki beyaz adamların, egemenlerin, benim oyumla çobanın oyu bir mi diyen aymazların, millete bidon kafalı, kömürcü, makarnacı diyen ve milleti bu anlamda horlayan ve aşağılayan bu anlamdaki bazı jakobenlerin hiçbir zaman yanında olmadık, safında olmadık. Her zaman millet yanında, insan yanında, ergen yanında hareket ettik. Çünkü bizim genelde kuruluş hikayemiz bu ülkenin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, devletin insanları ve bütün vatandaşlarını tanıması ve hizmeti bu minvalde yürütebilmesidir. Buradaki mesele temel bakış açısından kaynaklı. Tıpkı bazı liderlerin Avrupa bu işe ne der, Avrupa’ya Türkiye’yi şikayet etmeye çalıştığı gibi eziklik içerisinde hareket ettiği yerde biz kendi coğrafyamızda, kendi toprağımızda medeniyet mefkuremizin geleneği olarak bir durmak, omurgalı olmak, diğer masum ve mazlumların mağdurların da bize tutunarak ayağa kalkması için bunu bir fırsat görürken, onların ne gördüğü ve ne de durduğu konusu onları ilgilendirir ama bizim durduğumuz noktanın erdem ve fazileti bütün toplumun tarafından tespit ve teyit edilmiştir" dedi. Memur-Sen’in yetkiyi almadan önce yetkili olanların hiçbir şey üretmediğini belirten Yalçın, "Sendikal alana ilişkin dokunuşlara gelince. Bizden önce yetkili olanlar, 2001 yılında çıkan yasadan sonra, 2010’a kadarki süreçte masaya gitti, geldiler. Ve biz onu afiş yaptık, gönderdik okullara, okullarda o afişi görüyorsunuz. 4 yıl biri, 5 yıl biri oturdu masaya. 5 yıl sıfır, 4 yıl sıfır. Uzlaştığımız, uzlaşamadığımız toplu sözleşmeler var ama toplu sözleşmede sadece eğitim, hizmet kolundakini ifade edecek olursak, sadece toplu sözleşme kazanımı 88 kazanım diye oraya yazdık ve sıfır sıfırın gerekçesini de Devlet Personel Başkanlığı’nın bu konuda ürettiği, kitabı kamu görevlileri sendikacılığın kitabını oraya resmini koyduk, açın bakın diye. Bu, bizim Memur-Sen’in yetkili oluşuna kadar, çok laf ettiler ama çok iş yaptılar değil" dedi.