ASAYİŞ - 28 Temmuz 2025 Pazartesi 14:05

Eriyen dondurma sebebi ile palalı saldırıya uğrayan esnaf o anları anlattı

A
A
A
Eriyen dondurma sebebi ile palalı saldırıya uğrayan esnaf o anları anlattı

Eskişehir’de eriyen dondurmanın iadesini kabul etmediği için palalı saldırıya uğrayan, kendini mont ve vantilatörle savunan ve kalbinin üzerinden yaralan market sahibi Ramazan Bulut, "Dondurmanın eridiğini bu şekilde kabul edilmeyeceğini söyledim. ‘Aykut hayırdır, kendine gel senlik bir problem yok konuşalım’ şeklinde konuştum. Ama o çıldırmış şekilde satırla saldırdı" dedi.



Olay, geçtiğimiz Cumartesi günü akşam saatlerinde Erenköy Mahallesi 2’nci Arabacılar Bulvarı üzerinde bir markette meydana geldi. Edinilen bilgiye göre market sahibi 60 yaşındaki Ramazan Bulut’tan bir çocuk dondurma aldı. Aldığı dondurmayı erimiş bir şekilde getiren ve geri vermek isteyen çocuğun talebini Ramazan Bulut kabul etmedi. Bunun üzerine çocuğun önce dedesi geldi, ardından gelen babası Aykut İ., eline aldığı pala ile markete gelip sahibine saldırdı.


Pala darbelerinden vantilatör ve montla kendini korudu


Saldırı karşısında şoka uğrayan Ramazan Bulut, kendini kasa arkasında önce montu ile savunmaya çalıştı. Montunda kesikler oluşan Bulut, bu kez de serinlemek için kullandığı vantilatör ile pala darbelerinden kurtulmaya çalıştı. Aldığı darbelerden dolayı kalbinin üzerinde ve elinde kesikler oluşan adam o anları anlattı. Saldırganın tutuklandığını belirten Ramazan Bulut, dükkânı açarken halen daha tedirgin olduğunun altını çizdi.


Pala ile elini kolu sallayarak dükkana gelmiş


Öte yandan olayla ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde saldırganın elindeki kesici alet ile sokak üzerinde rahat bir şekilde dükkâna yürüdüğü görünüyor. Ayrıca yeni görüntülerde, şahısla birlikte iki çocuğun ve bir yaşlı adamın kapı önüne gelip beklediği de göze çarpıyor.


"Ama o çıldırmış şekilde satırla saldırdı"


Olay gününü anlatan Ramazan Bulut, "Geçtiğimiz günlerde iki gün önce sürekli müşterim olan küçük 7-8 yaşlarında bir çocuk geldi, 4-5 tane ekmek, içecek ve bir de dondurma aldı. Tahribe 5-10 dakika sonra tekrar geldi. Dondurmanın erimiş olduğunu değiştirmek istediğini söyledi. Ben de dondurmanın eridiğini bu şekilde kabul edilmeyeceğini söyledim. Çocuk çıktı gitti, 5 dakika sonra çocuk dedesiyle beraber geldi. Dedesi ’Nasıl değiştirmezsin değiştirmek zorundasın’ dedi. Ben de tekrar dondurmanın erimiş olduğunu ve bu şekilde kabul edemeyeceğimi söyledim. İşte tehdit ederek ‘Burayı yıkarım, daha önce başka kapattırdım sizi de kapattırırım’ dedi ve çıktı gitti. Biz çok fazla ciddiye almadık. Yani büyütülecek bir olay olarak düşünmedik. Ama aradan 5 veya 7 dakika geçti, bu sürede müşterilerimiz gelip gidiyordı. Arkasından palayla birisi içeriye girdi, şahsın kendisi de tanıyor beni. Hatta daha önce verisiyle olarak verdiğim malzemelerim de var veresiye defterinde adı vardı. Veya parası çıkışmıyordu, daha sonra ver diyordum. Biz mahalle bakkalıyız sonuç itibariyle. Olay esnasında ‘Aykut hayırdır kendine gel senlik bir problem yok konuşalım’ şeklinde konuştum. Ama o çıldırmış şekilde satırla saldırdı" dedi.


"Kendimi savunma şansım olmadı, montu tuttum vantilatörü tuttum"


Pala darbelerine mont ve vantilatörle karşılık vererek kendini savunan Bulut şöyle devam etti;


"Satır, pala yani ne olduğunu da göremedim kocaman kesici bir alet. Ben kasanın arkasındaydım her zamanki yerimde onu görünce kalktım. Her zaman müşterimiz geldiğinde nasıl ayağa kalktıysak o geldiğinde de ayağa kalktım ben. Adam konuşmaya bile fırsat vermedi işte gelir gelmez direkt küfür hakaret işte ’Yakarım, yıkarım, keserim’ şeklinde aleti salladı. Vücudumda da yara var şuanda yeni pansuman yaptırdım, tam kalbimin üzerinde var artı elimde ve farklı bölgelerde de var. Kendimi savunma şansım olmadı montu tuttum vantilatörü tuttum. Zaten fırsat vermiyor. Zaten vermekten ziyade satıra karşı bir şey tutayım desen eğilsen ya da başka bir şey yapsan direkt kafana geçirir. Adamın gözü dönmüş, şu an için can ve mal güvenliğimiz yok. Ben devletimize güveniyorum. Devletimizin gereğini yapacağına inanıyorum. Eskişehir İl Emniyet Müdürümüz olsun, yine emniyetimizin en üst makamındaki abimiz olsun ben gereğinin yapılacağına inanıyorum. İnsanların yaşam hakkına saldırı olmasını kimse istemez. Şuan için can ve mal güvenliğimiz yok. Yani tereddüt ediyorum."


"Olayın sonuna kadar takipçisi olacağız"


Konuyla alakalı ile Erenköy Mahalle Muhtarı Sıdıkanur Karabulut ise, "Mahallemizdeki marketti talihsiz bir olay yaşandı. Ramazan abimize çok geçmiş olsun diyorum. Sürekli yanındayız, umarım çözüme kavuşur. Gerçekten can ve mal güvenliği yok. Tüm yetkililere buradan seslenmek istiyoruz lütfen onlara destek olsunlar. Olayın ilk yaşandığı gün geldim ama kapalıydı burası. Ramazan abinin numarasına ulaştık daha sonra da işte sizlere ilettim bu şekilde oldu. Olayın sonuna kadar takipçisi olacağız" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.