EĞİTİM - 26 Ağustos 2025 Salı 15:27

Prof. Zaur Mükerrem anma töreniyle son yolculuğuna uğurlandı

A
A
A
Prof.  Zaur Mükerrem anma töreniyle son yolculuğuna uğurlandı

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi (İBF) emekli öğretim üyesi ve usta belgesel yönetmeni Prof. Zaur Mükerrem, düzenlenen anma töreni ile son yolculuğuna uğurlandı.


Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde düzenlenen anma töreninde; Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Barış Kılınç ve İletişim Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter, Zaur Mükerrem’in kızları Nermin Mükerrem ve Gül Mükerrem, aile üyeleri Ferhat Aliekber ve Elmar Aliekber ile sevenleri yer aldı.



Rektör Adıgüzel: "Zaur Mükerrem, binlerce öğrenciye dokundu"


Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, anma konuşmasında şu sözlere yer verdi: "Hocamızın kaybının acısını birlikte yaşıyor ve yüreğimizde hissediyoruz. Burada hocamızla birlikte çalışan akademisyen dostları, öğrencileri ve üniversite çalışanlarımızı bu törenimizde bizleri yalnız bırakmadıkları için onlara teşekkür ediyorum. Akademisyenlik, ölmeyecek eserler bırakmayı gerektirir. Fani dünya aleminden geçtikten sonra arkanızda bıraktığınız öğrencileriniz, eserleriniz, filmleriniz sizi yaşatmaya devam eder. Siz bedenen burada olmasanız dahi, ruhen dünyada kalmaya devam edersiniz. Zaur Mükerrem de sadece bir akademisyen kimliğiyle değil, aynı zamanda bir belgeselci kimliğiyle çok üretken bir akademisyenimizdi. Zaur Mükerrem, otuz yıla yakın süredir üniversitemize hizmet etti ve binlerce öğrenciye dokundu. Anadolu Üniversitesi olarak akademideki katkılarından dolayı kendisini hiçbir zaman unutmayacağız."



Prof. Dr. Kılınç: "Böyle isimler insanların hayatına kolay kolay uğramaz"


Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Barış Kılınç ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Kıymetli isimleri tek tek kaybettiğimizde, vefat haberlerini aldıkça, o iyi insanlar, o güzel atlarına binip gidiyorlar diyorum ve arkalarında güzel hatırılar bırakıyorlar. Kendisi çok nazik ve mütevaziydi, engin bir tecrübeye, derin bir bilgi birikimine sahipti. Odasında Andrea Bocelli dinlerdi, 1950’lerden 1960’ların filmlerinden sahneler gösterir, tek tek anlatımını yapardı. Kıymetli bir isimdi. Doktora tezimi bitirdiğimde, orada önsözümde ona itafen ’Venedik’te Ölüm’ filmindeki Gustave von Aschenbach’a benzettiğimi belirtmiştim. Güzel hatıralar bırakarak bu dünyadan ayrıldı. Böyle isimler, insanın hayatına kolay kolay uğramaz. Onun gölgesinden yararlanmış olmaktan dolayı kendi adıma çok şanslı hissediyorum."



Doç. Dr. Serter: "Hocalığın insan olmakla ve özümsemekle olduğunu ondan öğrendim"


Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter, anma konuşmasında "Zaur Hoca, çok nüktedandı, nezaketin vücut bulmuş haliydi. Onu 30 yıldır tanıyordum. Genellike okula taksiyle, hava güzelse yürüyerek gelirdi ve bir kere bile pantolonunun arkasını çamurlu görmezdiniz. Çok özenli giyinir, kendine hep dikkat ederdi. Hocalığın sadece yazmak, makaleler yayınlamak değil, insan olmakla ve özümsemekle olduğunu ondan öğrendim." ifadelerini kullandı.



Prof. Zaur Mükerrem kimdir?


1938’de Bakü’de doğan Prof. Mükerrem, Moskova Sinema Üniversitesi’nde (VGIK) lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı; 1986’da doktorasını bitirdi, 1995’te profesör oldu. Azerbaycan Film-Anılar Belgesel Film Stüdyosu Genel Koordinatörlüğü ve Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1997’den itibaren Türkiye’de çalışmalarına devam eden Mükerrem, aynı zamanda Azerbaycan Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü. Belgesel sinemanın usta ismi olarak "Göç", "Meydan", "Taşlaşmış Anılar" ve "Azaplı Yollar" gibi yapımlarıyla hafızalara kazındı. "Göç" filmi 2003’te Bakü’de birincilik ödülü aldı; "Göç" ve "Meydan" filmleri 2004’te UNESCO tarafından koruma altına alınarak UNESCO Kitaplığı ve Paris Arkeon Film Stüdyoları Arşivi’ne dahil edildi. Akademik alanda da üretken bir isim olan Mükerrem, "Sinematografi Üzerinde Düşünceler" ve "Belgesel Sinema Estetiği" adlı kitaplarıyla literatüre değerli katkılar sundu; çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirdi.



Prof.  Zaur Mükerrem anma töreniyle son yolculuğuna uğurlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir 6 gündür kayıp olan öğretmeni bulmak için çalışmalar devam ediyor Eskişehir’de 6 gündür kayıp olan 51 yaşındaki Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı, bulmak için AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinesindeki 40 kişilik ekip, havadan ve Porsuk Çayı’nın içinde arama çalışmalarını sürdürüyor. Eskişehir’de 6 gün önce kaybolan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Öğretmenin son görüldüğü yer olan Porsuk Çayı’nın Gökmeydan Mahallesi kısmında Eskişehir İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 9, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi’nden (OBAK) 5, Dorlion Arama Kurtarma’dan (DAK) 4, MEB Arama ve Kurtarma Birimi’nden (AKUB) 5, Şişecam’ın Acil Vaka Ekibi (SAVE) 4, itfaiyeden 6,Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) 5 ve Sivil Arama Kurtarma Derneği’nden (SARTEM) 2 çalışan olmak üzere toplam 40 kişilik ekiple aramalar, öğretmenin kaybolmasının 6’ıncı gününde devam etti. Havadan dron ve su da ise hem ekiplerin girmesi hemde botlarla yapılan aramalar sabah saatlerinde başladı. Ankara’dan ve Bursa’dan getirilen özel burunlu köpeklerin işaret ettiği yerde arama çalışmaları yoğunlaştı. Ekiplerin kıyı taraması da sürüyor. Tuncay Arslan’ın yakınlarının da çalışmaları yakından takip ettiği bölgede gözlendi. AFAD Eskişehir İl Müdürü Aslan Mehmet Coşkun çalışmaları sahada koordine edip yakından takip ediyor.
Kahramanmaraş MADO’dan "Salep Manifestosu" MADO, Anadolu’nun kadim lezzetlerinden biri olan salebe yönelik yaklaşımını "Salep Manifestosu" ile kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda salebin bir içeceğin yanı sıra, kültürel miras, doğaya saygı ve sürdürülebilir üretim vurgusu öne çıktı. MADO tarafından yapılan açıklamada, salebin Anadolu’nun bin yıllık topraklarında, Torosların eteklerinde yetişen orkide köklerinden elde edildiği hatırlatılarak, her fincanın bu coğrafyanın belleğini taşıdığı ifade edildi. Salebin geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir sembol olduğuna işaret edildi. Kültürel miras olduğu da vurgulandı. Manifestoda, MADO’nun salebi yalnızca bir ürün değil, kültürel bir miras olarak ele aldığı belirtildi. Bu kapsamda Türkiye’de tescilli salep yetiştiriciliği yapan ilk markalardan biri olunduğu, kendi tarlalarında üretim yapıldığı ve orkide koruma ile yaygınlaştırma projelerinin yürütüldüğü kaydedildi. Salep üreticilerine alım garantisi sunularak sürdürülebilir tarımın desteklendiği aktarıldı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirildiği, Salep çalıştayları ve farkındalık programlarıyla üreticiler, öğrenciler ve kamuoyunun bilgilendirildiği ifade edildi. "Katkısız ve sürdürülebilir üretim" Doğallık ve saflık başlığı altında, ürünlerde katkı maddesi ve sentetik aroma kullanılmadığı belirtilirken, salep orkidesinin doğadaki dengesini korumak amacıyla kontrollü kök kullanımı ve sürdürülebilir hasat uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Manifestoda, gerçek salebin sabır ve ustalık gerektirdiği vurgulandı. MADO üretim sürecinde geleneksel yöntemlerin çağdaş tekniklerle birleştirildiği, her aşamanın deneyimli ustalar tarafından denetlendiği belirtildi. Salep kıvamı ve aromasının nesiller boyu korunan orijinal MADO reçetesiyle sağlandığı, bu bilgi birikiminin usta-çırak eğitim programlarıyla aktarıldığı kaydedildi. MADO’nun salebi yalnızca kış mevsimiyle sınırlamadığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de soğuk salep ürününü ilk kez ticarileştiren marka olduğu hatırlatıldı. Soğuk salep ve incirli, Antep fıstıklı, Türk kahveli gibi yeni çeşitlerle genç neslin damak zevkine hitap edildiği ifade edildi. "Her Mevsim Salep" vizyonu doğrultusunda global lansmanlar gerçekleştirildiği bildirildi. MADO, Salep Manifestosu kapsamında salebi çeşitlendirmeyi, geliştirmeyi ve yeniliklerle zenginleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı. Soğuk salep çeşitleri ve farklı tat kombinasyonlarıyla salebin geleceğin içeceği haline getirilmesinin hedeflendiği belirtilirken, salebin Türk mutfak kültürünün evrensel elçisi olarak dünyaya tanıtılacağı vurgulandı. Orkide koruma ve sürdürülebilirlik konusunda da daha kapsamlı adımlar atılacağı ifade edildi.