GÜNDEM - 25 Haziran 2024 Salı 17:12

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: "Geleceğimizi düşünerek hareket etmek zorundayız"

A
A
A
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç:  "Geleceğimizi düşünerek hareket etmek zorundayız"

Tepebaşı Belediyesi, KalDer Eskişehir Şubesi ve Temçev Şirketler Grubu iş birliği ile düzenlenen ‘Sürdürülebilirlik Kazananlar Paneli 2024’ yoğun katılımla gerçekleştirildi.


Panel programı çerçevesinde ilk olarak açılış konuşmaları yapıldı. Ardından KalDer tarafından düzenlenen Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri çerçevesinde büyük ödüle layık görülen Borçelik firmasından Serkan Ürkmez, ödül sürecinde elde ettikleri birikim ve tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Tepebaşı Belediyesi Başkan Yardımcısı Suat Yalnızoğlu da Tepebaşı Belediyesi’nin iyi sürdürülebilirlik uygulamaları ve yerel yönetimlerin sürdürülebilirliğe nasıl yaklaşmaları gerekliliği konusunda katılımcılara bilgi verdi. Gerçekleştirilen son oturumda ise Türkiye Sürdürülebilir Gelecek Ödülleri çerçevesinde bir diğer büyük ödüle layık görülen Akçansa Firması Sürdürülebilirlik Müdürü Erhan çalışkan ve Büyükçekmece Fabrika Müdürü Erhan Arslan gerçekleştirdikleri iyi uygulamaları anlattı.



"Geleceğimizi düşünerek hareket etmek zorundayız"


Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Başkan Ataç, “İçinde bulunduğumuz bu binayı sanatın sürdürülebilirliğini sağlamak için yaptık. Konuk sanatçılarımız ile kent halkımız burada buluşacak. Kentimizin geleceğini şekillendirmek ve sürdürülebilirlik konusunda yeni uygulamaları konuşmak için burada toplandık. Bizler geleceğimizi düşünerek hareket etmek zorundayız. Aksi halde gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmamız mümkün olmayacaktır. Belediyemiz uzun süredir sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için çeşitli projeler üretmektedir. Bu çerçevede sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji, atık yönetimi gibi alanlardaki çalışmalar önceliğimiz arasında yer alıyor. Tepebaşı Belediyesi’nde yaklaşık 2 bin 500 dönüm suladığımız yeşil alan var. Kişi başı 12,15 metrekare yeşil alan düşüyor. Türkiye genelinde bu rakam 6-7 civarında. Enerji verimliliği çalışmalarımızla da kamu binalarında temiz enerji üretimini sağlıyor ve karbon ayak izini azaltıyoruz. 2009’da göreve tekrar seçildiğimizde, yeni hizmet binamızı ısıtmak ve soğutmak zor oluyordu. 400 adet güneş paneli hibesi aldık. 100 bin lira da eş finans yaptık, o 400 paneli belediyenin çatısına yerleştirdik. Bitince TEDAŞ dedi ki, bunu bizim çift yönlü sayaca bağlayalım. Biz de zaten bunu istiyorduk, bağladık. Hafta içi elektrik alıyoruz, hafta sonu elektrik satıyoruz. Yüzde 20 tasarruf ediyoruz. Zaten ilk 3 yılda parasını çıkardı. Kentimizdeki sosyal projelerimizde dezavantajlı grupların yaşam şartlarını iyileştirmek ve ekonomik fırsatlar verebilmek için çalışıyoruz. Eğitim, sağlık gibi alanlarında yaptığımız yatırımlarla daha adil ve kapsayıcı bir toplum oluşturmayı amaçlıyoruz. Bugün yapılan bu etkinlikle de sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığın artacağına inanıyorum. Hep birlikte kentimizi ve dünyamızı daha yaşanabilir bir hale getirebiliriz” diye konuştu.



“Ne kadar önemli olduğunu iyi anlamalıyız”


KalDer Şube Başkanı Burak Erdinç ise, “Bizler bu gün çevresel problemler, sosyal olumsuzluklar ve ekonomik krizlerle mücadele ederken, gelecekte dünyamızın nasıl olacağını hiç düşünüyor muyuz? Gerek üretirken gerekse tüketirken günümüz şartlarını düşünmenin yanında, dünyamızı yaşanabilir bir şekilde gelecek nesillere bırakmayı asla ihmal etmemeliyiz. Sürdürülebilirlik kavramını ve bunun için yapılanların ne kadar önemli olduğunu iyi anlamalıyız. KalDer olarak bizler geçtiğimiz yıl başlattığımız sürdürülebilirlik ödülüyle beraber, kuruluşlara, toplumlara hatta bireylere kadar eğitimlerle çalışmalarımızı desteklemekteyiz. Aramızda ödül alan kuruluşlarımızın temsilcileri var, onlar bize bilgi ve deneyimlerini aktararak değişik bir bakış açısı kazandıracaklardır. Ayrıca yerelde Tepebaşı Belediyesi’nin yerelde yapmış olduğu örnek uygulamaları bizimle paylaşmaları bizlere farklı bir bakış açısı katacaktır” ifadelerini kullandı.


Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda gerçekleşen panele Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra KalDer Şube Başkanı Burak Erdinç ve çok sayıda Eskişehirli katıldı.



Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç:  "Geleceğimizi düşünerek hareket etmek zorundayız"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Depremzedelere alım yapılacağı iddiasıyla firmaları dolandıran kaymakama 70 yıl hapis cezası Adana’da depremzedeler için alım yapılacağı iddiasıyla firmaları 50 milyon lira dolandırdığı öne sürülen eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç, 70 yıl hapis ve 601 bin lira adli para cezasına mahkum edildi. Ayrıca, eski kaymakam hakkında sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulması kararlaştırıldı. Merkez Yüreğir ilçesi eski kaymakamı Mustafa Kılıç ile kendisini bir siyasetçinin danışmanı olarak tanıtan Özgür Akgül ile tutuksuz Paşa Yaşar’ın "kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçundan yargılandığı Adana 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki karar duruşması yapıldı. Duruşmaya Sakarya 3 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski kaymakam Mustafa Kılıç, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Tutuklu sanık Özgür Akgül duruşma salonunda hazır bulunurken, tutuksuz sanık Paşa Yaşar ise katılmadı. Tarafların avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada sanıklar ve vekilleri son savunmalarını yaptı. Sanık Özgür Akgül, eski Yüreğir Kaymakamı ve diğer sanık olan Mustafa Kılıç’ın bu olaylarda kendisini kullandığını iddia etti. Sanık Akgül ise G.K.’nin yanına gelerek Misis Organize Sanayisi’nden alacağı olduğunu, bunun için de şikayetçi olmadan işini halletmek istediğini söyleyerek, kendisinden yardım istediğini belirtip, kendisini şöyle savundu: "Ben kendisine eski Yüreğir Kaymakamı olan Mustafa beyin olduğunu ve bize yardım edebileceğini söyledim. Daha sonra kaymakam beyi arayıp, durumu izah ettim. Kendisi bize yardım etti. Daha sonra firmaların temsilcileri kaymakam bey ile tanışmak istedi. Ben de aracı oldum ama parasal ilişkilerine karışmadım. Bu süreçte gördüğüm kadarıyla müştekiler para veriyor, ihale yapılacağı söyleniyor ama ortada ihale olmuyordu. Ayrıca kaymakam beyin makam kapısından girip, çıkmadım. Hep vatandaş girişinden girip çıkardım. Elimde para dolu siyah poşetlerle dolaştığım doğru değildir. Ben kimsenin bir lirasını almadım. Eğer aldıysam da Allah benim canımı alsın. Üzerime atılı suçu kabul etmiyor ve hastalığım nedeniyle de beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum." Sanık Mustafa Kılıç, görev kapsamında yapılan suçlar dahilinde kendisi hakkında bir yargılama yapılacaksa bunun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Üzerine atılı suçun görev dışına çıkarılıp, kişiselleştirme yapıldığı iddia eden sanık Kılıç, "Hakkımda gözaltı kararı çıktığında ben aracımla Mersin’e gidiyordum. Yolda Mersin emniyet müdürünü arayıp, böyle bir durumun olup olmadığını sordum. Kendisi de bana, ’emniyete gel konuşuruz’ dedi. Ben de kendisinin yanına gittim. Kesinlikle kaçma gibi bir durum olmadı. Öyle olsaydı kendim niye emniyet müdürünün yanına gideyim" dedi. Sanık Kılıç, ortada dolandırıcılık olmadığını, müştekilere sözleşme karşılığında senet verdiğini, bu senetlerin de resmi belge niteliğinde olup zararı karşıladığını söyledi. Kılıç, "Karşı taraf bana güvenmiştir. Kendileriyle aramızda bir ihale söz konusu değildir. Zaten kendilerine aldıklarım karşılığında senet verdim. Bu da resmi belge niteliğinde olup, ihale olmadığını gösterir. Kamu İhale Kanunu’nda da geçiyor bu durum. Ben kimseyi dolandırmadım. Böyle bir kastım da yoktur. Olayın oluş şekline baktığımızda da bu durumun dolandırıcılık olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hele ki makamımı kullanarak bunu yaptığım kesinlikle doğru değildir. Yargılama sürecinde de kimseyle yüzleşemedim. Eğer yüzleşseydim benim kimseyi dolandırmadığım anlaşılırdı. 23 yıllık meslek hayatım boyunca dolandırıcılığa tevessül etmedim, etmem de. Ben kaçacak bir insan değilim. Aile yapım da belli. Önceki sözlerimin de arkasındayım. Tahliye olmam halinde karşı tarafın zararını karşılayacağım" diyerek beraatini ve tahliyesini istedi. Mahkeme savcısı, önceki celsede verdiği esas hakkındaki mütalaasını tekrarladı. Savcı, 13 sayfalık mütalaasında sanık Kılıç’ın "kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçundan 16 kez olmak üzere 48 yıldan 160 yıla kadar, sanık Özgür Akgül’ün 8 kez olmak üzere 24 yıldan 80 yıla kadar, sanık Paşa Yaşar’ın ise bir kez olmak üzere 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmalarını talep etti. Savcı, suçların zincirleme şekilde işlendiğini belirterek, mahkeme heyetinin alt sınırdan uzaklaşarak ceza vermesini, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti. Müşteki avukatları da zararlarının bir kısmının karşılanıp, bir kısmının karşılanmadığını belirterek, sanıkların mütaala doğrultusunda cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, sanık eski Yüreğir Kaymakamı Kılıç’ı "Kamu kurum ve kuruluşları ve benzeri tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçundan 70 yıl hapis ve 601 bin lira adli para cezasına, sanık Özgür Akgül’ü de 46 yıl 4 ay hapis ve 408 bin lira adli para cezasına mahkum edip, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Sanık Paşa Yaşar’ın ise "yüklenen suçun, sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması" gerekçesiyle beraatine hükmetti. Heyet ayrıca, Mustafa Kılıç hakkında "Resmi belgede sahtecilik" suçundan Adana Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını da kararlaştırdı.
Erzurum Uzm. Dr. Mehmet Meral: "Doğum korkulacak değil, kutlanılacak bir eylemdir" Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı sağlık tesislerinde hizmet veren gebe okulları, anne adaylarının bilinçli ve sağlıklı bir gebelik süreci geçirmelerine katkı sağlamaya devam ediyor. Erzurum Şehir Hastanesi başta olmak üzere, Oltu, Horasan, Tekman, Hınıs, Aşkale, Pasinler ve Karaçoban Devlet Hastaneleri bünyesinde toplam sekiz gebe okulu faaliyet gösteriyor. Gebe okullarında anne adaylarına; üreme organları ve gebeliğin oluşumu, gebelikte fizyolojik ve psikolojik değişiklikler, günlük yaşam, beslenme, gebelik izlemleri, doğum süreci, doğum ağrısıyla baş etme yöntemleri, doğum sonrası dönem ve yenidoğan bakımı gibi pek çok konuda eğitim veriliyor. Bu kapsamlı eğitimlerle anneler doğuma hem fiziksel hem de duygusal olarak hazırlanıyor. Gebe okuluna katılarak eğitim alan bir anne adayının yorumları, bu hizmetin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Gebe okulunun hayatında bir dönüm noktası olduğunu belirten anne adayı, "İlk başta tereddütlerim vardı. Ancak daha ilk derste gebeliğin sadece fiziksel değil, duygusal bir hazırlık süreci olduğunu anladım. Eğitimlerde doğum süreci, nefes egzersizleri, kas çalışmaları, emzirme teknikleri ve bebek bakımı gibi konularda çok şey öğrendim. Özellikle doğuma dair korkularım azaldı. Artık daha bilinçliyim ve doğuma daha sakin bir şekilde hazırlanıyorum. İyi ki katılmışım. Tüm ekibe teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Mehmet Meral, gebe okullarının gebelik ve doğum sürecine büyük katkılar sağladığını belirterek şunları söyledi: "Doğum, korkulacak değil kutlanılacak bir eylemdir. Gebe okullarımızda verdiğimiz eğitimlerle annelerimizin kaygılarını azaltıyor, onlara bilgi ve güç kazandırıyoruz. Gebelik ve doğum sürecini doğru yönetmek hem anne hem bebek sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Erzurum genelindeki tüm gebe okullarımızda alanında uzman kadrolarımızla hizmet vermeye devam edeceğiz. Anne adaylarımızı bu eğitimlere katılmaya davet ediyoruz." Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü, sağlıklı nesiller için anne adaylarının yanında olmaya ve onları desteklemeye kararlılıkla devam ediyor.
Zonguldak BEUN Kalite Yolculuğunu Sürdürüyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN), uluslararası akademik standartlara uyum çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Ereğli Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü bünyesinde yer alan Fen Bilgisi Öğretmenliği ve İlköğretim Matematik Öğretmenliği programları, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) logosunu almaya hak kazandı. Bu önemli gelişmeyle birlikte Ereğli Eğitim Fakültesinde TYÇ logolu program sayısı beşe yükseldi. Daha önce Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ve Türkçe Öğretmenliği programlarıyla TYÇ logosu almaya hak kazanan Ereğli Eğitim Fakültesi, bu sonuçla birlikte program kalitesini tescilleyen ve uluslararası yeterlilik standartlarıyla uyumlu hale gelen fakülteler arasında yerini sağlamlaştırdı. TYÇ logosu, Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yeterliliklerin tanınmasını kolaylaştırmak, ulusal ve uluslararası geçerliliğini sağlamak amacıyla veriliyor. Bu kapsamda TYÇ logosunu taşıyan programlardan mezun olan öğrencilerin diplomaları, yurtdışında daha kolay tanınacak ve mezunların iş bulma olanakları genişleyecek. Ayrıca öğrenciler, öğrenim hayatları boyunca yatay ve dikey geçişlerdeki fırsatlardan faydalanabilecekler. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, şunları ifade etti: "Bizler Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak, yükseköğretimde kalite güvencesini esas alan bir yaklaşımı benimsiyoruz. Eğitimde niteliği artırmak, programlarımızı ulusal ve uluslararası düzeyde tanınır hale getirmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda Ereğli Eğitim Fakültemizin Fen Bilgisi Öğretmenliği ve İlköğretim Matematik Öğretmenliği programlarının Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi logosu almaya hak kazanması Üniversitemizin gerçekleştirdiği başarılı çalışmalarının görünürlüğünü göstermesi açısından son derece önemlidir. Bu gelişme, sadece Üniversitemiz için değil, aynı zamanda öğrencilerimiz ve mezunlarımızın kariyer hedefleri için de önemli kazanımlar sağlayacaktır. Mesleki Yeterlilikler Kurumu tarafından verilen TYÇ logosu, bir programın ulusal ve Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi ile uyumlu olduğunu gösteren, güven ve kaliteyi simgeleyen önemli bir göstergedir. Bu logoya sahip programlardan mezun olan öğrencilerimiz, sahip oldukları yeterliliklerin uluslararası düzeyde tanınması sayesinde yurtdışında akademik ve mesleki fırsatlara daha kolay ulaşabilecekler. Ayrıca bu gelişme, öğrencilerimizin hareketliliğini artıracak, kariyer planlamalarında önemli bir avantaj sağlayacaktır. Bu başarı, üniversite olarak kalite kültürünü benimsediğimiz ve sürdürülebilir gelişim vizyonuyla hareket ettiğimizin apaçık bir göstergesidir. Bu doğrultuda bizlere sunduğu değerli katkıları ve destekleri için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar ile YÖK ailesine, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Kocabıçak ve YÖKAK ailesine teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca uluslararası ölçekte tanınan, etkin ve saygın bir kurum olma sürecindeki kıymetli teşvikleri için Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’a ve bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İki programımızın daha Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi logosu almaya hak kazanmasında büyük çaba gösteren başta Ereğli Eğitim Fakültesi yönetimimiz olmak üzere, kalite süreçlerinde aktif rol oynayan tüm akademik ve idari personelimize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak bundan sonra da kalite temelli dönüşüm çalışmalarımıza hız kesmeden devam edecek, öğrencilerimize daha güçlü bir akademik gelecek ve katkılar sunmayı emin adımlarla sürdüreceğiz." TR0030008152 yeterlilik koduna sahip Fen Bilgisi Öğretmenliği ve TR0030008153 yeterlilik koduna sahip İlköğretim Matematik Öğretmenliği programlarının yeterlilik detaylarına Türkiye Yeterlilikler Veri Tabanı üzerinden ulaşılabilir.