YEREL HABERLER - 30 Nisan 2016 Cumartesi 12:55

Finansman Sorununa Yeni Çözüm Önerisi

A
A
A
Finansman Sorununa Yeni Çözüm Önerisi

Sistem Global Danışmanlık Bölge Koordinatörü Yeminli Mali Müşavir (YMM) Erol Çember, finansman sıkıntısı çeken işletmelere ’Sat ve Geri Kirala’ yöntemini önerdi.
İşletmeler için finansman ihtiyacının her dönemde sorun olduğunu, özellikle de ekonominin durağanlaştığı dönemlerde yeterli fon bulmanın zorlaştığını vurgulayan Yeminli Mali Müşavir Erol Çember, işletmelerin bu sorunu kendi bünyelerindeki kaynaklarla çözebileceğini bildirdi. Çember, “Aslında birçok işletme finansman sorununu kendi bünyesindeki kaynaklar ile çözebileceğinin farkında değildir. Şirketlerin yeni yatırımlarını finanse etmelerini sağlamanın yanı sıra, işletme sermayesi sağlama ve kısa vadeli borçlarını uzun vadeye yaymaları aslında kendi bünyesinde barındırdıkları kaynaklar ile pekala mümkündür” dedi.
Sistem Global Danışmanlık Bölge Koordinatörü ve YMM Çember, “2013 yılında vergi kanunlarında yapılan değişikliklerle, ekonomik sistemde yerini alan ve işletmelerin kendi bünyelerindeki varlıkları değerlendirerek fon oluşturmasına imkan veren ve son dönemlerde yeni yeni kullanmaya başlanılan bir yöntem olan ‘Sat ve Geri Kirala’(Sell&Leaseback) yöntemi; işletmenin aktifinde kayıtlı ofis, dükkan, otel, fabrika binası, depo gibi ikinci el değeri olan gayrimenkullerin, leasing firmasına satıldıktan sonra tekrar kiralanması ve kiralama süresinin sonunda önceden belirlenen bir bedelle tekrar geri alınması yoluyla uzun vadeli finansman sağlanmasına olanak sağlamaktadır" diye devam etti. Yönteminin sağladığı avantajları da anlatan Çember “Bu yöntemle bilançoda yer alan gayrimenkuller üzerindeki tasarruf hakkı kaybedilmeden ve aynı iş yerinde faaliyetlere devam edilirken ek bir finansman imkanı sağlar. Oluşturulan fon, şirketlerin hem yeni yatırımlarını finanse etmelerini hem de kısa vadeli borçların uzun vadeye yayılmasını sağlamaktadır. Sat ve Geri Kirala işlemi sonucu bilançonun aktifinde düşük bedelle bulunan gayrimenkuller rayiç bedel üzerinden gösterilerek bu tutar üzerinden amortisman ayrılmakta, aynı zamanda bilançoda düşük değerle duran gayrimenkuller rayiç değerlerine getirilmektedir. İşletmenin bilanço değerlerinin güncel tutarlara ulaşarak gerçek değeri göstermesinin sağlamasının yanı sıra işletme sermayesinde ek finansman imkanı, kısa vadeli banka borçlarının ve diğer borçların orta ve uzun vadeye yayılması ve finansal rasyolarda iyileşme sağlanmış olacaktır. Firmanın likit değerler, uzun vadeli borçlar ve öz kaynaklar hesaplarında artış yaşanması nedeniyle likidite oranlarında ve net işletme sermayesinde olumlu değişiklikler gerçekleşecektir. Firmanın bilanço rasyolarının iyileşmesi rating notunun ve dolayısı ile de kredibilitesinin yükselmesine imkan tanıyacaktır. Sat ve Geri Kirala işleminin en önemli avantası ise vergi yüklerinden arındırılarak, işletmelerin bu işlemi yapması özendirilmiştir.Geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla Finansal Kiralama şirketlerine satılan taşınmazların satışından elde edilen kazanç yüzde 100 oranında kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Üstelik finansal kiralama şirketlerine satılacak gayrimenkulün aktifte bulunma süresiyle ilgili sınırlandırıcı bir hükümde bulunmamaktadır.Kurumlar vergisi istisnasının yanı sıra, KDVden ve Damga vergisinden istisna olan bu işlemler, taşınmazların sözleşme süresi sonunda kiracı adına tapuya tescilinde de tapu harcından istisna edilmiştir" dedi.
Çember, aktifinde taşınmazı bulunan şirketler tarafından tercih edilen Sat ve Geri Kirala yönteminin, ulaşılması kolay ve avantajlı bir finansman aracı olduğunu hatırlatarak, sistemin bilinirliğinin artması ile kullanım alanının genişleyeceğini de sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Lösemiyi yendi mücadelesini ve başarı hikayesini arkadaşlarıyla paylaştı Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında lösemi farkındalığı etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte lösemiyle mücadelesini ve tedavi sürecini anlatan lösemiyi yenen Elif Naz Holoğlu’nun konuşması oldukça duygulandırdı. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında düzenlenen lösemi farkındalığı etkinliğinde, daha önce lösemi hastalığına yakalanan ve tedavi olan MYO öğrencisi Elif Naz Holoğlu, lösemi ile mücadele ve tedavi süreci, ailenin desteği ve başarı hikayesini arkadaşlarıyla paylaştı. Öğr. Gör. Yasemin Durmaz’ın yürüttüğü Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte lösemi ve onunla mücadele ve tedavi süreci konusunda sosyal güvenlik bölümü öğrencileri Esma İrem Temur, Senanur Kezban Balta, Elif Yıldız ve Ayşe Yakar tarafından öğrencilere bilgiler verildi. Daha önce lösemi hastalığına yakalanan ve tedavi olan MYO öğrencilerinden Elif Naz Holoğlu, Lösemi, tedavi süreçleri, tedavi süreçlerinde yaşadıkları, ailesinin destek ve ilgileri konusunda yaşadıklarını öğrenci arkadaşları ile paylaştı. Öğr.Gör. Yasemin Durmaz “Lösemi hastalığını tanıtmak, farkındalık oluşturarak bu hastalıkla ile mücadele yolları konusunda bilinç kazandırmak, lösemili çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını topluma aktarmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla lösemi konusunda çevremizde duyarlılık oluşturulmasına katkı sunmak istiyoruz” dedi. Lösemiyi yendi, okumayı kendi öğrendi Küçük yaşta lösemi teşhisi konulan Holoğlu, kemoterapi ve ışın tedavisi süreci ile iyileştiğini anlattı. Bu süreçte yaşadığı zorlukları ve doktorların kendisine okuyamayacağına dair söylediklerini paylaşan Holoğlu, "Ben ortaokula başladığımda okuma yazmayı kendim öğrendim. Bu süreçte çok zorlandım. Adalet lisesini kazandım. Çalışarak ve kendi çabamla. Anneannemle yaşıyorum ben, onlar dedi ki üniversiteye gerek yok. Zaten yeterince zorlandın lisede. Ama ben kendi çabamla üniversiteyi kazandım. Sonrasında da işte burada yaptığım bir çok etkinlik, çalışmalar var devam da ediyorum." dedi. Holoğlu, lösemi ile mücadelede pes etmenin ve hayallerinden vazgeçmenin asla bir çözüm olmadığını vurgulayarak, "Bu süreci çocukluğumdan beri yaşadım. Şimdi gördüğünüz gibi sağlıklıyım. Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizlerde lütfen Lösemi ile ilgili burada öğrendiklerinizi cevrenizle paylaşarak Lösemi farkındalığı oluşturunuz, birlikte bunu oluşturalım" diyerek katılımcılara lösemi ile ilgili farkındalık çağrısı yaptı.
Ankara Bakan Bayraktar: “Türkiye, yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Bugün gelinen noktada Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Bayraktar, depolama tesisini gezdikten sonra yetkililerden bilgi aldı. Ardından tesiste çalışan işçilerin 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nı kutlayan ve onlarla sohbet eden Bayraktar, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Doğal gaz boru hatlarıyla, Türkiye’nin Rusya, Azerbaycan ve İran’dan uzun yıllar doğal gaz tedariki yaptığını hatırlatan Bayraktar, 2016 yılından sonra “Milli Enerji ve Maden Politikası” kapsamında doğal gazı sıvılaştırılmış şekilde alabilmek için altyapıyı şekillendirmeye başladıklarını ifade etti. Bu hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin yaklaşık 30 milyon metreküp günlük sıvılaştırılmış LNG alabildiğini söyleyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün itibarıyla 160 milyon metreküp doğal gazı sıvı halde alabilecek hale geldik. Bu bir anlamda Türkiye’deki hane halkının kışın en soğuk zamanında ihtiyacı olan gazı, sıvı olarak gemilerle tedarik edebilecek altyapıya sahip olduğumuz anlamına geliyor. Hem boru hatları hem de LNG alabilecek altyapılarımızı gerçekleştirdik.” Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Projesi’nin çok önemli olduğunun altını çizen Bayraktar, “Burada da hem kapasite artışı, ikinci faz, üçüncü fazda da Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesini artırmayı ve doğal gazdaki arz güvenliğimizi daha güçlü hale getirmeyi hedefliyoruz. Doğal gazda bir başka önemli hamlemiz, yeni boru hatları, depolama tesislerimiz” dedi. “1 milyon 800 bin hanenin doğal gazını kendi doğal gazımızdan karşılar hale geldik” Sıvı olarak doğal gazı almanın ötesinde Türkiye’nin şimdi de kendi doğal gazını üretir hale geldiğini vurgulayan Bayraktar, “Bugün itibarıyla üretimimiz yaklaşık 4,6 milyon metreküp günü buldu. 1 milyon 800 bin hanenin doğal gazını kendi doğal gazımızdan karşılar hale geldik. Bunu da artırmayı hedefliyoruz. İlk etapta, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 10 milyon metreküpe ulaşmış olacağız” diye konuştu. Son 8 yılda yaklaşık 4,3 milyar dolar altyapı yatırımlarına kaynak ayırdıklarını ve yatırım yaptıklarını belirten Bayraktar, depolamada ve tesislerin kapasitesinin artırılmasında yatırımların yaklaşık 4.3 milyar doları bulduğunu ifade etti. “Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” Özellikle Tuz Gölü’nde çok büyük bir depolama potansiyelinin var olduğunu aktaran Bayraktar, “Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde yani 2028 yılına geldiğimizde Türkiye kullandığı yıllık doğal gazın yüzde 20’sini depolar hale gelecek. Türkiye’nin tüm ihtiyacının yüzde 50’sini depolayabilecek altyapıya sahip olabiliriz. Bu yatırımları hedefliyoruz. Hem bu bölgede hem de diğer bölgelerde hızlı bir şekilde bu yatırımlarla Türkiye’nin arz güvenliğini tamamen sağlamış olacağız. Onun ötesinde bütün bunlar kendi üretimimiz, farklı kaynaklardan doğal gazı almamızla beraber Türkiye’yi bir doğal gaz merkezi haline getirmiş olacağız. Bu proje bizim için çok önem arz ediyor. Onun için ara ara buraya geliyoruz” şeklinde konuştu. Bakan Bayraktar basın açıklamasının ardından yetkililerle ve işçiler ile yemek yedi.