EKONOMİ - 11 Ekim 2017 Çarşamba 17:12

Alman Devi CLAAS Türkiye pazarına ASKO ile giriyor

A
A
A
Alman Devi CLAAS Türkiye pazarına ASKO ile giriyor

SANKO Holding şirketlerinden ASKO, tarım makinaları ve ekipman üretiminde dünya lideri Alman Claas’ın Türkiye yetkili distribütörü oldu.

SANKO Holding şirketlerinden ASKO, tarım makinaları ve ekipman üretiminde dünya lideri Alman Claas’ın Türkiye yetkili distribütörü oldu.


Sanko İş ve Tarım Makinaları bünyesinde kurulan ASKO ile dünyanın lider traktör ve tarım makinaları üreticisi Alman CLAAS arasındaki distrübütörlük anlaşması, Almanya’nın Harsewinkel şehrinde ASKO adına Hüseyin Hamut, CLAAS adına Afrika ve Ortadoğu Bölge Başkanı Stephan Klosterkamp tarafından imzalandı. İmza törenine ASKO’dan Ertan Paşa, Levent Kıroğlu ve Gökhan Bayramoğlu da katıldı. ASKO İş ve Tarım Makineleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin Alman markası CLAAS ile yaptığı distribütörlük anlaşması, CLASS’ın ürün gamını içeren satış ve satış sonrası hizmetleri kapsıyor. SANKO Holding İş ve Tarım Makineleri Grup Başkanı Sami Konukoğlu, anlaşmayı, sektörün Türkiye’de en önemli buluşma noktası olan Bursa Tarım Fuarı’nda Türk çiftçisine duyurmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Sami Konukoğlu, anlaşmaya ilişkin açıklamasında, sektörde Başak Traktör ile başlattıkları yolculuğu, tarım ekipmanlarında Başak Agri ile geliştirdiklerini ve şimdilik CLAAS ile taçlandırdıklarını söyledi.


ASKO-CLAAS işbirliğinin Türk tarımı açısından da tarihi bir dönüm noktası olacağını belirten Sami Konukoğlu, “Tarım marketi anlayışı ile faaliyet göstererek, Türk tarımı ve çiftçisine ihtiyaç duyacağı her konuda en iyi koşullarda azami destek sunacağız. Sanko İş ve Tarım Makinaları Grubu; ASKO, Başak Traktör, Başak Agri ve Claas markaları ile Türk tarımının çözüm merkezi olacaktır” dedi.


Stephan Klosterkamp


İmza töreninde, konuşan CLAAS Afrika ve Ortadoğu Bölge Başkanı Stephan Klosterkamp ise ASKO ile yapılan bu anlaşma ile makine satışının yanı sıra, CLAAS müşterilerine daha yakın olmayı, onlarla daha iyi ilişkiler kurmayı, parça tedarik ve satış sonrası hizmetlerimi daha da geliştirmeyi öngördüklerine vurgu yaptı.


Bu düşünceden hareketle müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayan bölgesel irtibat merkezleri ve bayilikler kurarak ürün yelpazesini çeşitlendirmeyi ve satışları artırmaya devam etmek istediklerini kaydeden Klosterkamp, “Türkiye’deki tarım sektörü son derece önemli, bu nedenle Türkiye CLAAS için önemli bir potansiyel arz ediyor. Bu çerçevede ASKO’nun ülke çapındaki mevcut satış ve satış sonrası hizmetler ağı bizim için çok değerli” ifadelerine yer verdi.


CLASS


CLAAS 1913 yılında kurulmuş bir aile şirketidir ve dünyanın önde gelen tarımsal mühendislik ekipmanı üreticilerinden biridir. Merkezi, Almanya Westfalia, Harsewinkel’de bulunan şirket, biçer-döver satışlarında Avrupa pazarının lideridir. CLAAS, başka bir büyük ürün grubu, kendinden kendi yürür silaj makineleri alanında dünya lideridir. CLAAS aynı zamanda traktörler, balya makineleri ve hasat makineleri ile dünya çapında tarım mühendisliğinde en iyi performansa sahip bir firmadır. CLAAS ürün yelpazesinde de son teknoloji ürünü zirai bilgi sistemleri de bulunmaktadır. CLAAS dünya genelinde 11.300 çalışana sahiptir ve 2016 mali yılında 3.6 milyar avroluk satış gerçekleştirmiştir. (www.claas-gruppe.com)


SANKO İş ve Tarim Makineleri grubu


Sanko Iş ve Tarım Grubu bünyesinde iş makinaları, traktör, tarım makinaları ve forklift gibi ürünlerin imalat, satış, servis ve distribütör hizmetlerini vermektedir.


MST markasıyla kazıcı yükleyici, mini ekskavatör, ekskavatör ve teleskopik yükleyiciler üreten kurum, 1976’dan beri iş ve tarım makinaları sektöründe hizmet vermektedir.


1914’de kurulan Başak markasıyla, 50 hp’dan 110 hp’ye kadar traktörler, Başak Agri markasıyla balyalama, toprak firezeleri, ekim makineleri, yem karma makineleri ve ilaç makineleri gibi tarım makinelerini çiftçinin hizmetine sunmaktadır. Sanko Makine ile forklift ve iş makineleri satış, servis ve yedek parça konusunda iş makineleri sektörüne hizmet etmektedir.


ASKO İş ve Tarım Makineleri, Sanko İş ve Tarım grubunun bir üyesidir. Bir dünya markası olan CLAAS ürünlerinin Türkiye’de satış ve dağıtımını yapmak üzere, 2 dev grup güçlerini birleştirmiştir. ASKO-CLAAS işbirliği, Türkiye’de biçerdöver, silaj makineleri, balyalama gibi tarım ekipmanları yanında 500 hp’nin üzerinde traktörlerle,çiftçimizin hizmetinde olacaktır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’in barajlarında su seviyesi düştü İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir’in içme suyu ihtiyacını sağlayan Tahtalı, Gördes ve Balçova barajlarındaki su seviyelerinin önceki yıllara oranla düşmesine rağmen kısa vadede kentte bir susuzluk tehdidi bulunmadığını açıkladı. İZSU Genel Müdürlüğü, kentin su ihtiyacının yarıya yakınını karşılayan Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki güncel doluluk oranlarını açıkladı. Doluluk seviyesi Tahtalı Barajı’nda yüzde 31, Balçova Barajı’nda yüzde 76, Gördes Barajı’nda ise yüzde 13 olarak kayıtlara geçti. 3 barajdaki toplam su miktarı ise 188 milyon metreküp oldu. Bu üç önemli kaynağın dışında kente su sağlayan Ürkmez Barajı yüzde 43, Güzelhisar Barajı yüzde 86 ve Kutlu Aktaş Barajı ise yüzde 41 doluluk oranına sahip. Tahtalı’da 2008’den beri en düşük seviye Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki su miktarının İzmir’in yaklaşık 8 aylık su ihtiyacını karşılayacağı bildirildi. İZSU yetkilileri Tahtalı Barajı’nda 2008 yılından bu yana en düşük su seviyesinin gözlendiğini belirtirken, su seviyesindeki düşüşün azalan yağışlardan kaynaklandığı vurgulandı. Açıklamada İZSU’nun kente kesintisiz içme suyu sağlamaya yönelik çalışmalarının devam ettiği ifade edilirken, “Barajlarımızda hiç yağış olmasa bile yıl sonuna kadar yetecek su mevcut; ayrıca yer üstü su kaynaklarının yanında kentimizin yer altı su kaynaklarından da faydalanıyoruz. Ancak uzun vadede yaşanabilecek susuzluk tehdidine karşı suyun tasarruflu kullanılması tüm toplumumuz açısından büyük önem taşıyor” denildi.
İstanbul Cam döşemesinin altında sergilenen eserlerle adeta müze olan Koca Mustafa Paşa Camii ibadete açılıyor Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının 2021 yılında başlanılan restorasyonunda sona gelindi. Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler keşfedilen caminin zemini camla döşenerek adeta müzeye çevrildi. Yarın ibadete açılacak olan 965 yıllık caminin son hali ise havadan görüntülendi. Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapı Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2021 yılında restore edilmeye başlandı. Tarihi camide sürdürülen çalışmalar esnasında hem Bizans hem de Osmanlı Cihan Devleti dönemlerinin özenle korunduğu görüldü. Yapının içi, bir metre kadar toprakla doldurulduğu için katmanda yapılan kazılarda, Bizans devrinin özgün kotuna inilerek zeminde zengin bir döşeme mozaiğiyle karşılaşıldı. Restorasyon çalışmaları çerçevesinde Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı fresklerin keşfedildiği yapının zemini camla kaplanarak adeta müzeye çevrildi. Halısı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkan cam zeminin altına döşenen ışıklandırma sistemiyle, Bizans ve Osmanlı tarihine ışık tutan eserler sergileniyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret noktaları arasında yer alan cami, Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle halk arasında Hazreti Cabir Camii adıyla da biliniyor. Restorasyonda depreme karşı da güçlendirilen 965 yıllık tarihi cami yarın ikindi namazının ardından ibadete açılacak. Öte yandan, restorasyonu tamamlanan tarihi camiinin son hali havadan görüntülendi. “Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular sergilenecek” Hz. Cabir Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, “Hz. Cabir Camii diğer adıyla Atik Mustafa Paşa Camii 1059 yılında bir manastır yapısı olarak inşa edildi. Sultan 2. Bayezid’in sadrazamlarından Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrildi. Hz. Cabir Camii, içerisinde İstanbul kuşatması için gelen Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle Hz. Cabir Camii olarak da bilinmektedir. Yaklaşık bin yıldır ayakta duran bu yapı tarihsel süreçte birçok deprem ve yangına maruz kaldı. 1509 depreminde bir hasar aldığını kaynaklardan öğrenebiliyoruz. 1792 yılındaki Balat yangınında ve küçük kıyamet olarak adlandırılan İstanbul depreminde bir hasar aldı. Bu depremde minaresi yıkıldı, kubbesi de tahribata uğradı. Yıkılan eski minare yerine kesme taştan bir minare inşa edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Hz. Cabir Camii’nin rölöve ve restitüsyon projelerini 2018 yılında Koruma Kurulu’na onaylattık. 2021 yılında ise restorasyon çalışmalarına başladık. Öncelikle araştırma kazıları ve raspa çalışmaları yaptık. Bu yapı içerisinde 1 metreye kadar kazı yapıldı ve 1 metre sonunda yapının ilk dönemine ait opus sectila ismiyle biline döşeme bulundu. Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular, seramik ve mozaik parçaları, Osmanlı dönemine ait özgün şeşhaneler gibi restorasyonda çıkmış eserler sergilenecek. Halı kaldırıldığında ziyaretçiler bu görüntüyle karşılaşacaklar” dedi. “Restorasyonda depreme karşı yapı güçlendirildi” Restorasyonu tamamlanan Hz. Cabir Camii’nde yapılan çalışmaları anlatan Feyyaz Fidan, “Yapının iç ve dış bedeninde raspa yapıldı. Eski onarımlarda yapılmış çimento esaslı sıvalar raspa edildi ve iç yüzeylerde freski sıvalara rastlandı. Freski sıvalar ve ’opus sectila’ belgelemesiyle, konservasyonu yapıldı. Bilim Kurulu kararı doğrultusunda yapının katmanlarının gösterilmesi adına harim içerisinde çelik konstrüksiyon ve üzerine cam bir döşeme yapıldı. Caminin iç tezyinatı hakkında bilgi vermek gerekirse, bitkisel kalem işleriyle süslenmiş bir yapıdır. Ve restorasyonda kalem işlerinin ihyası tamamlandı. Dış cephede özgün harç terkibine uygun derz yapıldı. Bu restorasyonda depreme karşı da yapı güçlendirildi. Enjeksiyon imalatı yapıldı. Minaresi şerefe kotuna kadar söküldü ve özgün tekniğinde tamamlandı. Kubbe üst örtüsü kurşunları yenilendi. Kirpi saçak imalatları yapıldı. İçlik, dışıklar, tüm kapılar, pencereler özgün malzeme cins ve boyutunda yenilendi. Özgün türbe kapısı ve Mahmud Güneşi fümigasyon işleri yapıldı. Hz. Cabir Camii’nin restorasyonunu en kısa sürede tamamlayarak ibadete açılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.