GENEL - 28 Şubat 2019 Perşembe 10:21

"En çekici traktör dizaynı” ödülü Başak Traktör’e

A
A
A
"En çekici traktör dizaynı” ödülü Başak Traktör’e

Türkiye’nin “Yerli ve Milli” markası Başak Traktör’ün yeni modeli 5120, Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen ve dünyanın en önemli tarım makineleri fuarlarından olan “SIMA Uluslararası Tarım Fuarı”nda “En Çekici Traktör Dizaynı” ödülüne değer görüldü.

Türkiye’nin “Yerli ve Milli” markası Başak Traktör’ün yeni modeli 5120, Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen ve dünyanın en önemli tarım makineleri fuarlarından olan “SIMA Uluslararası Tarım Fuarı”nda “En Çekici Traktör Dizaynı” ödülüne değer görüldü.


SANKO Holding İş ve Tarım Makinaları Grup Başkanı Sami Konukoğlu, bir asrı aşan tarihi ile Türkiye’nin en köklü firmalarından olan Başak Traktör’ün yeni modeli 5120’nin, SIMA’da dünya genelinden gelen sektör temsilcileri ve çiftçilerin beğenisine sunulduğunu söyledi.


Kendi motor ve şanzımanını da üreten Başak Traktör’ün Euro 4 motorlu yeni modeli 5120’nin, Paris’te düzenlenen “SIMA Uluslararası Tarım Fuarı”nda gerçekleştirilen görkemli törenle tanıtıldığını belirten Konukoğlu, “Başak Traktör, SIMA Uluslararası Tarım Fuarı’ndan ‘En Çekici Traktör Dizaynı’ ödülü aldı. Bu ödül,bir Türk traktör markasının yurt dışında düzenlenen fuarlarda aldığı ilk ödül oldu” dedi.


Ödül törenine Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Dr. İsmail Hakkı Musa, Büyükelçilik yetkileri, SIMA Uluslararası Tarım Fuarı yetkilileri değişik ülkelerden çiftçiler ve çok sayıda basın mensubunun katıldığını kaydeden Konukoğlu, “SIMA Başkanı Laurent Noel tarafından takdim edilen ‘En çekici Traktör Dizaynı’ ödülünü almamız, tarım makinaları sektöründe geldiğimiz noktayı göstermektedir, gururluyuz” ifadelerini kullandı.


Fuara değişik modelde 8 traktör ve bir teleskopik yükleyici ile katıldıklarına vurgu yapan Konukoğlu, Başak 5120 modelinde öne çıkan özellikleri, “116 Hp, Euro 4 motor, 32 ileri-32 geri vites, 4 hızlı PowerShift, Powershuttle, 540-540E-1000-1000E devir kuyruk mili seçeneği” olarak açıkladı.


Başak Traktörün kilometre taşları


1914, Adapazarı’nda Demir Araba-Tahta Araba Fabrikası kuruldu. 1944, Türkiye Zirai Donatım Kurumu’na (TZDK) bağlanarak Sakarya Alat-ı Ziraiye (SAZ) adıyla, Türk çiftçisinin tüm tarım alet ve makinaları ile diğer ihtiyaçlarını karşılayacak üretim gerçekleştirildi. 1945, ilk pulluk, tırmık, motopomp, tınaz makinaları, at arabaları ve tüm ekipmanların yedek parçaları üretildi. 1945, teknik eleman yetersizliği sebebiyle, fabrikada çırak kursu açıldı. Bu kursta, teknik bilgi dışında; jimnastik, teknik resim, matematik, teknoloji, elektrik, sanat ve uygulamalı meslek dersleri verildi. 1946, linyit köy ocağı, meyve presi, merdane, yayık, arı kovanı, petek kalıbı, su kazanı imal edildi. 1951, seyyar bakım ve tamir arabasının sayısı 19’a çıkarıldı. Böylece 236 bin 152 kilometre yol kat edilip 3 bin 893 köye gidilerek toplam 5 bin 604 traktör ve 396 biçerdöverin bakımı ve tamiri yapıldı. 1962 yılına kadar Türkiye’ye komple traktör ithal edilerek tarımdaki güç açığı kapatıldı. 1962, traktör, pulluk ve diskaroların üretimine başlandı. Tesis büyütülene kadar Ford marka traktörler ithal edilerek servis hizmeti verildi. 1968, yüzde 65 oranında yerli traktör üretimine ulaşıldı. 1976, 73 HP-53 HP- 43 HP VE 33 HP traktör üretimi için Avusturya Steyr firması ile lisans ve yerli üretim anlaşması yapıldı. 1978, projesi ve mühendisliği tamamen Türk mühendis ve teknik ekiplerince yapılan ilk yerli şanzıman ve motorlu Başak 12 ve Başak 17 isimli traktörler çiftçinin hizmetine sunuldu. Böylelikle şanzımanıyla, motoruyla, her şeyiyle ilk yerli traktör üretimi gerçekleştirilerek Türk tarım tarihinde saygın yerini aldı. 1994, 45 HP gücünde STEYR 845 traktörleri 2x4 ve 4x4 olarak Avusturya için üretilmeye başlandı ve bu proje kapsamında 1000’e yakın traktör ve parçası Avusturya’ya ihraç edildi. 2003, TC Özelleştirme İdaresi tarafından özelleştirilerek “Başak Traktör İş ve Tarım Makineleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.” adını aldı. 2012, satın alınarak SANKO Holding bünyesine katıldı ve tüm üretim hatları en son teknolojilere göre yeniledi. Bu yenilenme ile Başak, yerli tarım makinası üretiminden, dünya standartlarında tarım makinası üretimi yapılan yapıya kavuştu. 2014, yeni geliştirilen modellerle 2060-2080 bahçe traktörü üretimine başlandı. 2015, 2080 ve 2090 modellerinin üretimine başlandı. 2017, 2100 ve 2110 modellerinin üretimi ile birlikte ilk defa 100 HP ve üzeri traktörlerin üretimi gerçekleştirildi. 2017, tarım ekipmanları konusunda ürün gamı genişletilerek BAŞAK AGRI markası kuruldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.