EĞİTİM - 08 Eylül 2019 Pazar 12:00

Öğrenci velilerine okul uyarısı

A
A
A
Öğrenci velilerine okul uyarısı

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Gözde Kıratlı, çocuğu okula başlama yaşına gelen ailelerin, aile ortamında yaşa ve doğru gelişim düzeyine uygun olarak bağımlılıktan bağımsızlığa doğru çocuğun yaşam becerilerinin gelişmesine izin vermeleri gerektiğini söyledi.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Gözde Kıratlı, çocuğu okula başlama yaşına gelen ailelerin, aile ortamında yaşa ve doğru gelişim düzeyine uygun olarak bağımlılıktan bağımsızlığa doğru çocuğun yaşam becerilerinin gelişmesine izin vermeleri gerektiğini söyledi.


Kıratlı, çocuk için okula başlamanın; alışmış olduğu, güvende hissettiği aile çevresinden ilk kez ayrılması, yeni yaşamsal beceriler, duygusal, zihinsel, fiziksel bir olgunluk düzeyi gerektiren bir geçiş süreci olduğunu kaydetti.


Okul hayatının, uyulması gereken yeni bir düzen, yerine getirilmesi gereken yeni sorumluluklar, kendini ve çevreyi keşfetmesi gereken yeni bir sosyal çevre anlamına geldiğini belirten Kıratlı, “Çocuğun okulun ilk gününde neler yaşadığını anlamaya çalışalım. Bir çocuğun yanında bakım vereni olmadan yeni tanışacağı insanlarla, yabancı bir ortamda kalmaktan endişelenmesi doğal mıdır değil midir” dedi.


Çocuğun beyin gelişimi henüz tamamlanmadığı için duygu düzenleme ve dil becerisinin bir yetişkinin ki kadar iyi olmadığını ve soyut düşünme becerisine ise henüz geçmediğini anlatan Kıratlı, şöyle devam etti:


“Dolayısıyla yaşadıklarını bir yetişkinin ki kadar iyi anlamlandıramaz. Duygularını tanımayan çocuklar bunu nasıl ifade edeceğini bilemez ve yaşadıkları zorluğu daha çok ‘ben okula gitmek istemiyorum’ gibi bağımlı davranışlar, ‘karnım ağrıyor, uyumak istiyorum, ağlama’ gibi kaçınılan davranışlar ya da saldırgan tepkilerle dışa vururlar. Her çocuk böyle değildir. Okula başlama yaşından önce ‘Anne ben okula gitmek istiyorum’ diyen çocuklar da vardır. Yeni ortama kimi daha kolay adapte olur kiminin ise adapte olması daha uzun bir zaman alabilir ama önünde sonunda çocuk okula uyum sağlar. Çocuğun okul için ne kadar hazır olduğu başarısını etkiler.”


Uyum Süreci


Uyum sürecinde, çocuklarda görülen kaygılı mizaç özelliğine değinen Kıratlı, “Çocuğun ebeveynleriyle güvenli bağlanma geliştirememiş, güvensiz bağlanan, yani kaygılı, korkulu, kaçınılan bağlanma stili geliştirmiş olması ve buna bağlı olarak uyum sağlamaya çalışırken çevreye duyduğu güvensizlik, ebeveynlerinden en az birinin aşırı koruyucu tutumuna bağlı olarak çocuğun özerklik ihtiyacının karşılanmamış, bağımlı özellikler geliştirmiş ve kendi baş etme becerilerine olan inancının zayıf olması ya da esnek tutumlarla uygun sınırlar konulamamış çocuklar uyum sürecinde kurallara uymakta zorluk yaşayabilir. Çocuğun okula uyum ve başarısını öğrenme kapasitesi, ilgisi, sağlık durumu, bulunduğu sosyal çevrenin refah düzeyi, talihsiz ya da iyi geçirdiği okul öncesi deneyimi de etkileyebilir. Bunların yanı sıra aile bir kriz dönemi atlatmışsa, yeni bir eve veya şehre taşınma gibi durumlar yaşanmışsa çocuk yeni ortama girmek için hazır hissetmeyebilir. Ailede varsa yeni doğan kardeş, çocuk ebeveyninden sevgiyi ve ilgiyi kaybetmekten endişelendiği için evden ayrılmak istemeyebilir. Okula başlangıç aşamasında çocuğun, okula gidiş yolunda algıladığı tehlikeler, okul içerisinde kaybolabileceğine dair endişesi, sınıfın kalabalık oluşundan ötürü ürkmüş olması, ailesinin onu söylenilen saatte almaya gelmeyeceğine, bineceği servisi bulamayacağı, okulda yalnız kalabileceğine dair endişeleri olabilir. Bunun yanı sıra kendi okuldayken evde neler olduğu, ebeveynlerinin onu özleyip özlemediği, oyuncaklarına bir şey olup olmayacağı, tuvaleti gelirse ne yapacağı, arkadaşı olup olmayacağı gibi konularda kaygılar duyabilir" şeklinde konuştu.


Aile ne yapmalı


“Çocuğun okula başlama zamanı, değiştirmesini istediğiniz alışkanlıklarından bir anda vazgeçirmeye çalışmak için uygun bir zaman değildir. Bu zamana kadar çocuğunuzla birlikte uyumuşsanız, yatağınızı ayırmak için okula başlama zamanını beklemeyin. Bu bağımlı davranışından kurtulması için onu bu sürecin öncesinde destekleyin” diyen Kıratlı, “Okula uyum sürecinde çocuğun o zamana kadar yaşadıklarının dışa vurumu söz konusudur. Aile ortamında yaşa ve gelişim düzeyine uygun olarak bağımlılıktan bağımsızlığa doğru çocuğun yaşam becerilerinin gelişmesine izin verilmelidir. Böylelikle çocuk okula uyum sürecini daha kolay geçirir, daha mutlu bir öğrenci olur. Çocuk için sadece iyi ve uygun bir okul seçmenin ya da okul için gerekli malzemelerin alınmasının okula hazırlık anlamına gelmediğinin farkında olunması lazım. Çocuğun uyum sürecini kolaylaştırmak için, çocuğun okul alışverişini birlikte yaparak okul süreciyle ilgili karar verme ve sorumluluk alması desteklenebilir. Bunun yanı sıra, koşulların ne olacağını çocuğa açıkça anlatmak gerekir. Sabah kaçta uyanacağı, okulun saat kaçta açılıp kapanacağı, okula nasıl gidip geleceği gibi bilgilerin çocuğa önceden verilmiş olması çocuğun tanıdık olduğu durumlarla daha rahat başa çıkmasını sağlar. Çocuğu ilk gün okuldan ailenin alması, ikinci gün servisle gidip gelmesi basamak basamak sürece alıştırılması yeterlidir. Ebeveyn de bu süreçte kuruma güvendiğini belli edip çocuğu iç huzuruyla okula ve öğretmenlerine emanet ederek okuldan ayrılmalıdır. Çocuk gün geçtikçe okul ortamını tanıdıkça güvende hissedecek, ebeveyninin okulda onu bırakıp gitmesine ilk zamanlarda olduğu gibi tepki vermeyecektir" ifadelerini kullandı.


Endişeli tutumlara sakin yaklaşın


Ebeveynlerin çocuklarının endişeli tutumları karşısında sakin bir duruşla yaklaşmaları gerektiğini vurgulayan Kıratlı, “Çünkü endişeli mimikleri olan telaşlı bir anne çocuğa aslında sakin kalabilirsin mesajını vermemiş olur” ifadelerine yer verdi. Ebeveynlerin çocuklarla okul hakkındaki beklentileri üzerine konuşarak gerçekçi beklentiler oluşturabileceğine dikkat çeken Kıratlı, ailelerin yapmaları gerekenleri şöyle özetledi:


“Örneğin; ‘Şu derste sıkıldım’ diyen bir çocuğa, derslerin ilgi alanları doğrultusunda ona bazen sıkıcı ya da keyifli gelebileceği, bunun ilgi alanlarını keşfetmek için bir fırsat olabileceği anlatılabilir. Ya da ‘Ders yapmak yerine oyun oynamak istiyorum’ diyen bir çocuğa okul sorumluluklarını almanın ilk başta biraz zor gelebileceği, zamanla bu duruma daha iyi uyum sağlayabileceği ve zamanı daha iyi yöneterek hem sorumlulukların hem oyun için gerekli zamanı nasıl ortaya çıkarabileceği tartışılabilir. Aile üyeleri kendi okul deneyimlerini çocukla paylaşabilir, çocuklar bundan çok hoşlanırlar. Bu onları size yaklaştırır, kendilerini anlaşılmış hissettirerek kendi yaşadıklarının normal bir süreç olduğunu düşündürür. Çocuk okuldan döndüğünde sınıf ortamında nelerin hoşuna gidip gitmediğini konuşarak kaygısını dışa vurmasını sağlamak ve zorlandığını durumlara yönelik alternatif çözüm yollarını tartışmak baş etme becerisini güçlendirir.”


Çaresizliğe dikkat


Bu süreçte eğitimcilerin tutumunun da çok kritik rol oynayacağının altını çizen Kıratlı, “Çocukları ebeveynlerinden bir anda uzaklaştırarak yalnız kalmaya zorlayıp onlarda öğrenilmiş çaresizlik oluşturmamalıdır. Çocuğun ilk ayda, öğretmen, sınıf arkadaşları, okul sistemi ile bağ kurana kadar ebeveynlerinin ulaşılabilir olduğunu bilmeye kaygılı ve güvensiz hissettiğinde onlar tarafından duygusunun düzenlenmesine ihtiyacı vardır.


Çocuğunuzun okul hayatıyla ilgilenmek sadece eğitimiyle ilgilenmek anlamına gelmez. Çocuğun okul hayatı arkadaşlarını, okul şakalarını, servis anılarını, öğretmenlerini ve derslerini de kapsar. Bu anlamda çocuğun okulla ilgili sadece ödevlerine, yerine getirmesi gereken sorumluluklarına ve uyması gereken kurallara odaklanmanız doğru olmaz. Okul sorumluluklarının yerine getirilmesiyle ilgili ebeveynlerin öğretmenleri bir tehdit unsuru olarak kullanmaması, eğer varsa çocuğun dikkat eksikliği ve hiperkativite bozukluğu gibi psikiyatrik bir tanısı bu durumun rehberlik birimine ve sınıf öğretmeniyle bildirilerek işbirliği yapılması önemlidir. Bu süreçte eğitimcinin uyum süreci ile ilgili bilgili olması çocuğun, kendine saygı ve güven duyması için gerekli olan uygun öğretmen tutumunu sergilemesi, sevgi, saygı, işbirliği, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma davranışlarını özendirmesi önemlidir" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Marmaris’te deniz turizmi masaya yatırıldı İMEAK Deniz Ticaret Odası’nca düzenlenen 4. Deniz Turizmi Çalıştayı, Muğla’nın Marmaris ilçesinde, İMEAK Deniz Ticaret Odası ev sahipliğinde ve Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Bu yıl 4. kez düzenlenen çalıştay, aziz şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı. Sektöre engel teşkil eden bazı sorunların izole edilmesine katkı sağlamak adına düzenlenen çalıştayın başarılı ve verimli geçmesini dilekleri ile konuşmasına başlayan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, "En temel sorunlarımızın içerisinde yer alan deniz turizmi araç sayımızın bugün beş bine ulaşmasıyla ilgili İstanbul’dan Alanya’ya kadar tüm kıyı şeridimizdeki araçların bağlama, yolcu indir bindir yerleri ile bu araçların tamir bakım ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde, sektörün faaliyetini yapacağı araçlar ile faaliyetin türüne göre kullanılacak deniz araçların niteliği ve mevzuatlarının birbirine uyumlu hale getirilerek uygulama kaynaklı soruların giderilmesi yer alıyor. Sektörün 12 ay faaliyet yapmasına ilişkin dalış turizmi, kurvaziyer turizmi gibi alt branşların desteklenmesi ile uluslararası rekabet gücünün arttırılması, bugün tüm dünyaya tanıttığımız Mavi Yolculuğun temelini oluşturan koylarımızın marka değerinin arttırılmasıdır. İlgili kamu kurumlarının mevzuat uygulamaları ve sektörün gelişim sürecinde bölgesel uygulama kaynaklı sorunlarının giderilmesine yönelik sonuçlar elde edilmiştir" dedi. "Marmaris’in bir deniz kenti olduğunu ve denize önem verilmesi gerektiğini unutmamalıyız" Çalıştayda kürsüye çıkarak konuşan Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, denizin Marmaris için önemine değinerek, "Marmaris’ten denizi çektiğiniz anda normal Anadolu kasabası olması noktasına geliyor. Bütün deniz kentleri böyle ama üzerine denizi koyduğunuzda kültüründen tarihine, ticaretinden ekonomisine kadar birçok alanda yeni ufuklar açan bir durum söz konusu. Bu sebeple denizin Marmaris için ve bütün kıyı kentleri için önemi büyük, üzerinde hassasiyetle durulması, alanlarının düzenlenmesi gerektiği çok açık bir şekilde ortada. Marmaris özelinde baktığımızda Cruise turizminden daha fazla gelir elde etmeyi bekleyen. Deniz araçlarının fazlalığıyla oluşan kirliliğin doğa tahribatının en aza indirilmesi için önlemlerin ve düzenlemelerin yapılması gerektiği konusunda çalışmaların yapılacağı bir toplantı bekliyoruz. Aynı zamanda geçmiş zamanlarda yaşadığımız yangın felaketlerinin ardından oluşan deniz dolgusunun Marmaris turizmine etkisi olduğu gibi ilçenin liman temizliğine ve doğal yaşamına önemli olumsuzlukları olduğunun da bilincindeyiz" sözleri ile üzerlerine düşen tüm görevleri yapmaya hazır olduğunu iletti. "Yerel yönetimler olarak üzerimize düşen ne varsa elimizi taşın altına koymaya hazırız" Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da Bodrum Belediye Başkanlığı yaptığı son 5 yılda denizcilik faaliyetlerine önem verdiklerini belirterek, "Sektörün sorunlarını çok açık bir şekilde biliyoruz. Özellikle son dönemde bağlama konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Transferler konusunda çok ciddi problemler var. Limanlarımızın işletilmesinin yöntemi konusunda sektörün yöneticileriyle sık sık görüşüyoruz. Hem sektörümüzle hem de ilçe belediyelerimizle birlikte yürütüyoruz. Bir denizcilik iştiraki kurarak limanların ve barınakların, iskelelerin kontrolünü tamamen sektörün kontrolüne bırakacağım. Bununla ilgili duyuruları zaten yapmıştık, şimdi ise hazırlık aşamasındayız. Burada yat imalat, bakım, onarım sektörünün de değerini biliyoruz. Ören’deki yapılan organize sanayinin de farkındayız oraya da her zaman destek vermeye hazırız. Yine bütün Muğla’nın bin 480 kilometre kıyı uzunluğunun her bir bölgesinde denizcilikle ilgili her bir faaliyette biz de yerel yönetim olarak sektörümüzün yanında onları geliştirecek her türlü kararı almaya hazırız. Çok kıymetli Turizm Bakanlığımız, Ulaştırma Bakanlığımızla da yine ortak çalışmaya her zaman hazırız. Körfezlerimizin yapılaşmadan mümkün olduğunca korunması için ve deniz turizminin faaliyetlerinin engellenmemesi için her körfezimizde böyle olmak zorundayız. Deniz toplu taşıma meselesi malum bin 480 kilometre kıyımız var ancak nitelikli deniz trafiğini özellikle toplu taşıma açısından oluşturamamışız. Bunun için Datça ve Bodrum arasındaki feribot gibi Fethiye’den Marmaris’e oradan Datça’ya, Datça’dan Bodruma, oradan Milas’a, Didim’e kadar deniz trafik güzergâhı çalışmasını başlattık, bunu yapıyoruz. Bu hareketin ciddi olumlu etkileri olacağını biliyorum, tabii ki temsilcilerle yapacağımız toplantılarla masaya yatırarak daha doğru ilerleyeceğimizi düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Bu çalıştay turizme katkı sağlayacaktır" Muğla’nın ülkenin en önemli turizm destinasyonlarından biri olan "Yeryüzü Cenneti" olduğu sözleri ile konuşmasına başlayan Muğla Valisi İdris Akbıyık, "Günümüzde turizm endüstrisinin en önemli sektörlerinden biri olarak gösterilen deniz turizmi, Türkiye’nin turizm faaliyetlerinin de lokomotifi konumundadır. Bu nedenle ülkemizin katma değerli turizm faaliyetleri oluşturma doğrultusundaki arayışlarında, üzerinde önemle durulması gereken turizm branşları arasında gösterilmektedir. Muğla ilimiz, yemyeşil çam ormanlarıyla turkuaz suların iç içe olduğu, birbirinden eşsiz koyları, kumsalları, huzur veren doğal ve tarihi güzellikleriyle, her yıl milyonlarca misafire ev sahipliği yapmaktadır. Bin 484 kilometrelik kıyı bandımız ve bu kıyı bandının çevrelediği tarihi ve doğal güzelliklerle dolu eşsiz coğrafya, Muğla’nın ülkemizin deniz turizmi faaliyetlerinin büyük bir kısmının gerçekleştirildiği cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Muğla’daki deniz turizmi kapasitesini rakamsal olarak ifade edecek olursak, 7 bin 93 yat kapasiteli 28 marina, 15 bin 743 yatak kapasiteli bin 512 ticari yat, 36 bin 500 yolcu kapasiteli 742 günübirlik tekne faaliyet göstermektedir. İlimiz genelinde 137 adet mavi bayraklı işletme bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl, 76 bin 910 yolcu kapasitesine sahip 92 adet kurvaziyer limanlarımızı ziyaret etmiştir. Ayrıca ilimizde 2 tane uluslararası havaalanının bulunması ve buralardan yat limanlarına karayolu ile ulaşımın kolaylıkla sağlanabilmesi, deniz turizmi için büyük bir avantaj sağlamaktadır" açıklamasında bulundu. "Muğla deniz turizmi dünya ile rekabet edebilir durumda" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ise konuşmasında, "Ülkemizin turizmdeki potansiyelini görerek büyük bir ileri görüşlülük ve vizyonla sıfır mesafesinden bugün dünyanın en önemli turizm ülkelerinden birisi olmamızın yolunu açmıştır. Deniz turizmiyle Muğla turizmde en avantajlı rekabet edilebilir bir konumda. Deniz turizmimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Çalıştayımızda tüm imkanlar, tüm yapılabilecekler enine boyuna görüşülecek. Biz de Bakanlık olarak hem katkılarımızı hem de buradan çıkan sonuçları çok dikkatle değerlendirerek tüm paydaşlarımızla gerekli adımları atacağız" ifadelerini kullandı. Marmaris’e bağlı İçmeler Mahallesi’nde düzenlenen, bölgesel deniz turizmi faaliyetlerinin değerlendirileceği çalıştaya; Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, Oda başkanları, STK temsilcileri ve liman başkanları katıldı. Bu sabah başlayan ve iki oturumdan oluşan çalıştay bu akşam sona erecek.
Elazığ Elazığ Belediyesi, Müftüoğlu’nu öğrencilerle buluşturacak Türkiye’nin sınav öncesi motivasyon eğitiminde en etkili isimlerinden Gökhan Müftüoğlu, Elazığ Belediyesi’nin düzenlediği programda Gelecek Sensin Projesi kapsamında gençlerle seminerde bir araya gelecek. Hizmet, eser ve gönül belediyeciliği ilkesi doğrultusunda şehre kazandırdığı vizyon yatırımlarla Elazığ’ı emin adımlarla geleceğe taşıyan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, gençlere yönelik hizmetlerini artırarak sürdürüyor. Bu kapsamda geleceğin teminatı gençlerin eğitimlerine katkı sunarak donanımlı bireyler yetiştirilmesi adına önemli faaliyetler gerçekleştiren Elazığ Belediyesi, “Gelecek Sensin” Projesi dahilinde seminer programı düzenleyecek. Türkiye’nin sınav öncesi motivasyon eğitiminde en etkili isimlerinden, konferansları, yayınları ve kitaplarıyla gençlerin büyük bir beğeniyle takip ettiği eğitimci ve yazar Gökhan Müftüoğlu, sınav kazandıran taktikler konulu seminerde Elazığlı öğrencilerle buluşacak. Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek seminer, 2 Mayıs Perşembe günü saat 11.00’da başlayacak. Seminerin ardından imza programı gerçekleştirilecek. Elazığ Belediyesi ve Pratik Hafıza Kurs Merkezi iş birliği ile düzenlenecek olan seminer, ücretsiz olacak. “Ücretsiz seminere bütün öğrencilerimiz davetlidir” Elazığ Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Her alanda güçlü yatırımlarla aziz şehrimiz Elazığ’ı geleceğe hazırlayan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, gençlerimizin hayallerinin yanında yer alarak destek sağlamayı, gerek eğitsel, gerekse sosyo-kültürel faaliyetlerle gençlerimize hizmet etme hedefine devam ediyor. Bu kapsamda Elazığ Belediyesi olarak geçtiğimiz dönem orta öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde başlattığımız Gelecek Sensin programımızı, kapsamını genişleterek yeni dönemde de sürdüreceğiz. Türkiye’nin sınav öncesi motivasyon eğitiminde en etkili isimlerinden Gri Koç, 2 Mayıs Perşembe günü kıymetli gençlerimizle bir araya gelecek. Ücretsiz olacak olan bu önemli organizasyona bütün öğrencilerimizi davet ediyoruz” denildi.