SAĞLIK - 02 Mart 2021 Salı 10:40

Koronavirüs sürecinde fiziksel aktivite ihmal edilmemeli

A
A
A
Koronavirüs  sürecinde fiziksel aktivite ihmal edilmemeli

Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (FTR) Bölüm Başkanı Prof.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (FTR) Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut, Koronavirüs Pandemi sürecini değerlendirdi ve fiziksel aktivitenin önemine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.


“Pandemi döneminde iki önemli süreç”


Hareketsiz yaşamın ‘Koronavirüs’ kadar insan sağlığını tehdit ettiğine dikkat çeken Prof. Dr.Yavuz Yakut, “Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak çeşitli il ve ilçelerde kas-iskelet sistemini değerlendiren ve fiziksel kapasiteyi test eden taramalar yapıyoruz. Bu taramalarda özellikle 8-9 yaşlarında başlangıç gösteren skolyozun (omurga eğriliği) görülme sıklığında artış gözlemledik. Hareketsizlik bu durumu neredeyse on katına çıkardı ve bu durum artarak devam edebilir. Koronavirüs salgın sürecini atlattıktan sonra iki önemli süreç bizleri bekliyor. İlk hedefimiz Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü bünyesindeki Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kalyon FTR Tıp Merkezi işbirliğinde, COVID geçiren hastalara yönelik ‘Uzaktan Takip Sistemi’ geliştirmektir. Bu proje ile COVID geçirmiş ve tamamen iyileşmiş hastaların yaşam kalitelerini ve fiziksel kapasitelerini artırmaya çalışacağız. İkinci projemiz ise Hasan Kalyoncu Üniversitesi akademik ve idari personelimize yönelik olacaktır. Çok önemsediğimiz bu proje kapsamında, üniversite personelimize yıllık fiziksel aktivite karnesi düzenleyeceğiz. Personelimizi belirli test ve taramalardan sonra sürece dahil edip performanslarını gözlemleyeceğiz. Sağlıklı bireyler ve toplum için tüm enerjimizle çalışıyoruz” dedi.


Aktif Üniversite HKÜ


Uzaktan öğretim sürecinin hem akademisyenlere hem de öğrencilere zaman kazandırdığını bunun yanı sıra fiziksel aktiviteyi de azalttığını vurgulayan Yakut, “Uzaktan öğretim sürecinde öğrenciler, çevrimiçi canlı dersler ve ödev çalışmaları nedeniyle uzun süre ekran başında kalmaktadır. Pandemi döneminde öğrencilerde ağrı, yorgunluk, uyku şikayetleri artmakta ve fiziksel aktivite düzeyleri azalmaktadır. Öğrenci ve akademisyenlerde bel ve boyun ağrılarındaki artış dikkat çekici düzeydedir. Bu süreçte, öğrencilerin fiziksel ve sosyal yönden desteklenmesi büyük önem arz ediyor. Bunun için üniversite geneli serbest seçmeli derslerimize ‘Aktif Üniversite’ dersini de ekledik. Ek olarak projeler kapsamında okul çağındaki çocuklarda fiziksel aktivitenin artırılmasına yönelik çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu.


Koronavirüs salgınının ortaya çıkardığı bazı ilginç hususlara da değinen Prof. Dr. Yavuz Yakut, bu sürecin tüm dünyaya ciddi tecrübeler kattığını söyledi. Eve kapanan insanların özellikle hareket edebilmenin kıymetini anladığını dile getiren Yakut, uzaktan öğretim sistemi ve dijitalleşme ile birlikte, insanların sosyal ve mesleki hayatlarına erişimlerinin kolaylaştığını söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bahçelievler’de 2 ay boyunca dükkanın önünden süt çalan hırsız kamerada Bahçelievler’de bir hırsız, 2 ay boyunca organik köy ürünleri satan dükkanın kapısına bırakılan ürünleri çaldı. Dükkanın kapısına dadanan şüphelinin, sütü çaldığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, Bahçelievler Yenibosna Merkez Mahallesi Mithat Paşa Caddesi’nde organik gıda ürünleri satan bir işletmede meydana geldi. İddiaya göre, her sabah saat 05.00 sıralarında dükkanın önüne gelen sütçüyü kollayan şüpheli, 2 ay boyunca işletmenin kapısına sütçü tarafından bırakılan süt ve yoğurtları çaldı. Bırakılan ürünlerdeki eksikleri fark eden işletme sahibi, sütçünün eksik bıraktığı düşünerek hırsızlığı fark etmedi. Dikkat çekmemek için her gün bir ürün çalan şüpheli, işletme sahibinin 2 ay sonra güvenlik kamerasını izlemesiyle olay ortaya çıktı. Hırsızlığı alışkanlık haline getiren şüphelinin 2 ay boyunca bir gün süt, bir gün yoğurt çaldığını ifade eden dükkan sahibinin, toplam 10 bin liralık zararının olduğu öğrenildi. Kimliği belirsiz şüphelinin, kapının önüne bırakılan sütleri poşetine koyarak çaldığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, kapının önünü kolaçan eden şüphelinin bir süre sonra eşiğe oturarak dışarıda bırakılan sütleri çaldığı görüldü. “Biz sütçü ürünleri bırakmıyor zannediyorduk ama değilmiş, meğer hırsız gelip götürüyormuş” İki aydır yaşanan hırsızlıkla ilgili olarak konuşan isimli işletme sahibi Saime Arslan, “Sütçü her sabah 5’te buraya sütleri bırakıyor. Biz bırakmıyor zannediyorduk. Bir iki aydır devam ediyor. Dün eşim fark ediyor. Kameradan bakıyoruz süt ile yoğurdu alıp gidiyor. Bu iki aydır oluyor. Biz sütçü ürünleri bırakmıyor zannediyorduk ama değilmiş meğer hırsız gelip götürüyormuş. Yoğurtlara dokunmuyor sütleri alıp götürüyor. Bir gün süt alıp gidiyor bir gün yoğurt alıp gidiyor. Adam evinde sütü bittikçe alıp götürüyor. 10 bin liralık bir zararımız var bir ay boyunca her gün 5 litrelik süt alıp gitmiş adam. Şikayetçi olmadık ama böyle devam ederse şikayetçi olmayı düşünüyoruz” dedi.
Bursa "Orhan Taylan Sokağın Direniş Hafızası" Sergisi Nilüfer’de Nilüfer Belediyesi, geçen yıl hayatını kaybeden ressam Orhan Taylan’ın çalışmalarını "Orhan Taylan Sokağın Direniş Hafızası" isimli sergide sanatseverlerle buluşturuyor. 1 Mayıs işçi Bayramı yaklaşırken Nilüfer Belediyesi, sokağın direnişini anlatan özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Geçen yıl hayatını kaybeden, 1 Mayıs kutlamalarının simge afişlerinin öncüsü Orhan Taylan’ı da anma niteliği taşıyan, "Orhan Taylan Sokağın Direniş Hafızası" isimli sergi, Nilüfer’de iki ayrı salonda beğeniye sunuldu. Serginin açılışını, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Orhan Taylan’ın eşi Melek Taylan Ulagay ve oğlu Ferhat Taylan birlikte yaptı. Çok sayıda davetlinin de katıldığı serginin açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, çok anlamlı bir sergiye ev sahipliği yaptıklarını ifade ederek, “Orhan Taylan’ın anlamlı ve güzel eserlerine ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Nilüfer Belediyesi her zaman sanata ve sanatçıya sahip çıkmıştır. Bundan sonra da bu anlayış devam edecek. Bu eserleri bizlerle buluşturan ailesine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de Nilüfer’in çok anlamlı bir sergiyi Bursa ile buluşturduğunu vurgulayarak, “Orhan Taylan’ın gezi olayları sırasında sokağın direnişini sanata dönüştürmesi inanılmaz değerli. Ailesine de bu çalışmalara sahip çıktığı için teşekkür ediyorum. Bu sergi çok büyük anlam içeriyor. Verilen mücadeleyi anlatmak açısından bu eserlerin ileri ki yıllara taşınması gerekir. Sanata sahip çıkmak herkesin sorumluluğudur. Bizim aydınlanmamızı kültür-sanat yapacaktır. Nilüfer’deki sanata sahip çıkma anlayışı Bursa genelinde de devam edecek. Bursa sanat kenti olmak zorunda” dedi. Sergi açılışında duygularını ifade eden Orhan Taylan’ın oğlu Ferhat Taylan da emeği geçenlere teşekkür ederek, “Babam burada olsaydı çok mutlu olurdu. 10 yıl önce yaptığı çalışmalarının kamusal alanda sergilenmesine çok sevinirdi. Biz de aile olarak onun emeğine sahip çıkıldığı için çok mutlu olduk” diye konuştu. Orhan Taylan’ın, büyük kısmını 2013 yılında yaptığı Gezi resimleri ile DİSK’le beraber çalıştığı dönemden afişleri, fotoğrafları, çizimleri ve yazılarını buluşturan sergi, aile arşivi yanında DİSK ve salt arşivinden bir seçkiyi de Bursa’ya taşıyor. Sergi, 28 Temmuz’a kadar Nâzım Hikmet Kültürevi ve Meteor I Balat Kültürevi’nde beğeniye açık kalacak.
Bursa Hayat kurtaran hastane çalışanları, sesleriyle mest etti Bursa’da hayat kurtaran hekim, hemşire ve hastane çalışanları, sesleriyle de Bursalılardan büyük alkış topladı. Bugüne kadar bir çok kişinin hayatına dokunan doktor, hemşire ve hastane çalışanları, kurdukları koroyla da sahnede de ne kadar başarılı olduklarını gösterdi. Spordan beslenmeye, kültür sanattan sosyal sorumluluk projelerine kadar bir çok alanda yer alan sağlık çalışanları, ’Türk Halk Müziği Korosu’ konseriyle Bursalıları mest etti. Yılın güzelliklerini anmak ve baharın ritmini yakalamak için sahneye çıkan Medicana Bursa Hastanesi Türk Halk Müziği Korosu, sergiledikleri performansla salonu dolduranlar tarafından ayakta alkışlandı. Verdikleri konserle büyük beğeni toplayan sağlık çalışanlarını tebrik eden Medicana Bursa Hastanesi Genel Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Remzi Karşı, "İlk 4 konserimiz, Türk Sanat Müziği ile ilgiliydi. Bu sefer Türk Halk Müziği konseri verdiler. Türk Halk Müziği’nde coğrafyamızın sesi ile coğrafyamızın ezgilerini birleştiriyoruz. Bu bizler için çok kıymetli. Çünkü kadim uygarlıklardan beri sanat ile tıp bir arada yürümüştür. Bugün müzik ile sanatın en güzel örneklerinden bir tanesini burada vermek için bulunuyoruz. Tüm doktorlarımız, çalışanlarımız yani tüm sağlıkçılar, hastaya ve hastaneye dokunan herkes bizim solistlerimiz. Kurum olarak sporun ve sanatın yanında her zaman bulunmuşuzdur. Bulunmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Şef Kemal Kamalı yönetimindeki koro ve solo eserlerden oluşan konser seyircilerin beğenisini kazanırken, Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt, Medicana Bursa Hastanesi İcra Kurulu Üyesi Dr. Engin Bozkurt, Başhekim Dr. Neşe Tunalı, Başhekim Yardımcısı Dr. Burak Canver, Medicana Sağlık Grubu Hukuk Müşaviri Av. Murat Davarcı, Medicana Bursa Hastanesi Genel Müdür Yardımcıları Mehtap Koçak ve Ayhan Yörük, Tıbbi Kurucu Direktörü Prof. Dr. Serdar Ener, Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Olcay Keskin’de sağlıkçıları bu güzel gecede yalnız bırakmadı.
Gaziantep Menengiç kahvesi her mevsim beğeni topluyor Gaziantep’teki Tarihi Tahmis Kahvesi’nde hazırlanan Gaziantep’in tescilli içeceği menengiç kahvesi her mevsim yerli ve yabancı turistlerin beğenisini topluyor. Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan ve tarihi dokusuyla ön plana çıkan Gaziantep’te, yaklaşık 400 yıllık bir geçmişe sahip olan tarihi tahmis kahvesi, her mevsim yaptığı menengiç kahvesiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Menengiç kahvesi kendine has aroması, lezzeti, rengi ve kokusuyla dikkat çekiyor. Diğer yandan içerisinde kafein bulunmaması kahve tiryakilerinin yanı sıra kafeinsiz içecek tercih edenlerin de ilgisini çekiyor. Gaziantep’e farklı bölgelerden ve dünyanın çeşitli şehirlerinden gelen turistler, şehrin tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmenin yanı sıra bu eşsiz kahve lezzetini tatma fırsatını buluyorlar. Gaziantep’in turizm potansiyelini artıran bu tarihi içecek, şehrin gastronomi ve kültür turizmine olan katkısını da gözler önüne seriyor. “Menengiç kahvesinin 400 yıllık hatırası var” Tarihi Tahmis Kahvesinin geçmişini anlatan, Gaziantep’te tarihi ve lezzet yönünden en uğrak noktalarından biri olduğunu belirten işletme sahibi Mehmet Hilmi Bağcı, “Tarihi Tahmis kahvesi yaklaşık 400 yıllık geçmişe sahip bir mekan ve Osmanlı’nın ilk kahvelerinden biri diyebiliriz. Tahmis kahvesi, vazgeçilmez lezzetlerden olan menengiç kahvesi ile insanların dinlenme noktası. İnsanların gelip kahvelerini içtiği, sohbet ettiği tarihi bir yer. Menengiç kahvesi ise özel bir kahve, Gaziantep’e gelen misafirler muhakkak buraya gelerek kentimizin kültürel ve vazgeçilmez olan menengiç kahvesini içerler. Bir kahvenin 40 yıllık hatırı varsa burada yaptığımız menengiç kahvesinin 400 yıllık hatırası var” dedi. “Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisi var” Turistlerin yoğun ilgi gösterdiğini söyleyen Bağcı, menengiç kahvesinin sağlıklı olduğunu ifade etti. Bağcı, “Gaziantep’e gelen yerli ve yabancı turistler kentin çeşitli turistik yerlerini gezdikten sonra muhakkak buraya gelirler. Bizlerde onlara elimizden geldiğince güzel bir şekilde hizmet etmeye çalışıyoruz. Bizim hem fiyatımız uygun hem de sağlıklı bir ürün. Çocukların ve hanımların içmesinde hiçbir problem yok. Doğal bir malzemelerle ve yerli üretim kahvemizi yerli sunumlarla müşterilerimize sunuyoruz” ifadelerini kullandı. “Ben buraya ön yargılı bir şekilde gelmiştim” İstanbul’dan Gaziantep’e gezmeye gelen ve menengiç kahvesine ön yargılı bir şekilde yaklaştığını söyleyen Elif Borluk kahveyi içtikten sonra çok beğendiğini ve fikrinin değiştiğini söyledi. Borluk, “Bence menengiç kahvesi çok güzel. Ben buraya ön yargılı bir şekilde gelmiştim. Sade Türk kahvesi sevdiğim için içemem diye düşündüm ama bayağı güzeldi. Sütlü Türk kahvesine benziyor. İnternetten, sosyal medyalardan duyarak görerek geldik. Kuzenimle birlikte İstanbul’dan günübirlik bu lezzeti tatmak için geldik. Herkesin bu lezzeti tatması gerekiyor. herkese tavsiye ediyorum” diye konuştu.