SAĞLIK - 21 Haziran 2021 Pazartesi 11:03

Türkiye’nin yaptığı El-Bab Hastanesi yılda 230 bin hastaya şifa kapısı oluyor

A
A
A
Türkiye’nin yaptığı El-Bab Hastanesi yılda 230 bin hastaya şifa kapısı oluyor

Fırat Kalkanı Harekatı ile terörden arındırılan Suriye’nin El Bab kentinde Türkiye’nin katkılarıyla yapılan El Bab Hastanesi, bölge halkına hizmet vermeye ve şifa kapısı olmaya devam ediyor.

Fırat Kalkanı Harekatı ile terörden arındırılan Suriye’nin El Bab kentinde Türkiye’nin katkılarıyla yapılan El Bab Hastanesi, bölge halkına hizmet vermeye ve şifa kapısı olmaya devam ediyor. Yılda ortalama 230 bin hastanın kabul edildiği hastanede 112 Acil Servis hizmeti de veriliyor.


Terörden arındırılan El Bab’da yaşam kalitesinin arttırılması için birçok çalışma yapılıyor. Huzur ve güven ortamının sağlandığı El Bab’ta sağlık hizmetleri de modern hale getirildi. Türkiye’nin yaptığı 60 bin metrekare alana kurulu El Bab Hastanesi, 200 yatak kapasitesi ve 9 noktada sağladığı 112 Acil Sağlık hizmeti ile yıllık 230 bin hastaya şifa kapısı oluyor. Bölge halkı ile Türk personellerin görev yaptığı hastanede, korona virüse karşı da 3’ü yoğun bakım olmak üzere toplam 26 yatakla hizmet veriliyor.


Hastane hakkında bilgi veren El-Bab Hastanesi Başhekimi Dr. Ahmet Şahbaz, bölgede hastane dışında 9 noktada 112 ekiplerinin bulunduğunu ve hastane dışında da iki noktada aşılama yaptıklarını kaydetti.



“Günde bin hasta kabul ediyoruz”


2020 yılında 230 bin hastaya müdahale ettiklerini belirten Dr. Şahbaz, “El-Bab Hastanesi, 9 noktada 112 ambulans hizmeti verdiğimiz güzide bir hastanemizdir. Büyük ölçüde problemlerimizi yerel olarak burada hallediyoruz, vakaların bir kısmını Türkiye’ye göndermek durumunda kalıyoruz. Yıllık biz 230 bin hasta kabul ediyoruz polikliniklerimizde. Bunların 70 binini acil poliklinikten kabul ediyoruz, günde ise toplamda bin hasta kabul ediyoruz. Yatan hasta sayısında bu yılın tam istatistikleri net değil ama 2020 yılında yaklaşık 20 bin hastamızı yatarak tedavi etmişiz, 230 bin hastamızı da ayakta tedavi etmişiz” dedi.



“112’de 83 personel, 14 ambulans çalışıyor”


Ambulans hizmetleri hakkında da bilgiler veren Dr. Şahbaz, “112’de 83 personelimiz var, ambulans sayımız ise 14. Geçtiğimiz ay içerisinde bin 21 hastamıza hizmet vermişiz. Diyaliz ünitemizde 72 hastamıza hizmet veriyoruz. Ortalama günlük diyaliz seans sayımız 26’dır” ifadelerini kullandı.



“Sağlık çalışanları dahil bin 750 kişi aşılandı”


Korona virüse karşı bölgede verilen mücadele hakkında da bilgiler veren Başhekim Dr. Ahmet Şahbaz, “Aşılama konusunda ise sayın valimizin gözetiminde burada da çalışma yapıyoruz. Özellikle sağlık çalışanları başta olmak üzere bin 750 kişiye aşı yapıldı. Bunların bin 100’ü sağlık çalışanıdır. Aşılarımız devam etmektedir. Hastanemiz dışında da iki noktamızda aşılamaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.



“230 korona virüslü hastaya müdahale ettik”


Korona virüste şu ana kadar hastanede 230 hastaya müdahale ettiklerini, 26 kişinin de hayatını kaybettiğini açıklayan Dr. Şahbaz, “Korona virüs yönünden yaklaşık ocak ayından bu yana 230 tane hastaya yataklı tedavi hizmeti verdik ama maalesef bu süreç içerisinde 26 tane hastamız hayatını kaybetti. Covid-19 için 22 yatak artı 4 tane yoğun bakım yatağı olmak üzere hizmet veriyoruz. Personelimizin tamamı deneyimlidir. Burada hem Türk hem de yerli personelden istifade ediyoruz” diye konuştu.


Türkiye’nin katkılarıyla yapılan hastanede modern teknoloji kullanılıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kaza süsü verilen cinayette sanıklar hakim karşısına çıktı AK Parti Develi İlçe Başkan Yardımcısı Eyüp Aslantürk’ü kaza süsü vererek öldüren sanıkların yargılanmasına başladı. Sanık B.E., "Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi" dedi. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G. ile tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma veren tutuklu sanık B.E. annesi hakkında asılsız ve çirkin sözler sarf ettiğini öne sürdüğü maktulü, kardeşi K.S.Y, bacanağı F.P. ve arkadaşı B.G. ile evinden alıp, korkutup bırakmayı amaçladığını söyledi. Olay günü, K.S.Y, F.P. ve B.G. ile maktulün evinin bulunduğu yere bırakıp iş yerine döndüğünü ifade eden B.E, diğer 3 sanığın evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiğini, tanınmamak için kar maskesi takarak eve gittikleri ve maktulü aldıklarını ifade etti. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanık ile yolda karşılaştıkları iddia eden B.E, "Maktulü bağ evine götürdük. Bende kar maskesi yoktu. Maktul beni tanıdığı için aracımdan inmedim, yüzümü görmesini istemedim. B.G. veya F.P. maktulün nefes almadığını söyledi. Baktım, nabzı atmıyordu. Daha önceden hastanede çalışmamdan dolayı bildiğim için, maktulü sert bir yere yatırarak kalp masajına başladım ve suni teneffüs yaptım. Kardeşim de ara ara bana yardım etti. Kaburgasındaki kırık kalp masajı esnasında oldu. Kendisini darp ettiğimiz iddiası doğru değildir. Panik yaptığımız için 112’yi aramak aklımıza gelmedi. Bulunduğumuz yer Erciyes yoluna yakın olduğu için aracıyla oraya bırakalım dedim. Farlarını açık bırakalım, trafik yoğun olduğu için yoldan geçenler görür yardım eder diye düşündük. Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi. Biz şehir merkezine döndük" dedi. Sanık K.S.Y. ise maktulün annesi hakkında ağza alınmayacak laflar sarf ettiğini öne sürerek, maktulü korkutmak amaçlı bu eyleme giriştiğini, ancak olay bu noktaya geldiği için de pişman olduğunu belirtti. Sanıklar F.P. ve B.G. de maktulü kendilerinin öldürmediğini ve kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini öne sürerek, beraatini ve tahliyesini talep etti. Tutuksuz sanıklar M.T. ile kocası A.T. de herhangi bir dahilleri olmadıkları olayı daha sonra öğrendiklerini iddia ederek beraatlarını talep etti. Maktul Eyüp Aslantürk’ün eşi A. Aslantürk ise karşı tarafın aile dostu olduğunu ve aralarında bir husumet bulunmadığını söyledi. Eşinin son zamanlarda karşı tarafın bir yakınıyla gönül ilişkisi olduğunu kaydeden A. Arslantürk, "Eşimin kalp rahatsızlığı vardı. Daha öne kalp krizi geçirmişti. Son zamanlarda tavırları da değişmişti. Karşı tarafın bir yakınıyla görüşüyordu. Hayatında başka kadınlar da vardı. Telefonunda uygunsuz resimler gördüm. Bunu daha sonra çocuklarıma da anlatım. Netleştirip ona göre yoluma bakacaktım. İlk kez burada anlatıyorum. Şikayetçiyim" diye konuştu. Müşteki iki kardeş de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, adaletin yerini bulmasını istedi. Mahkeme başkanı tarafından yeniden söz verilen sanıklar ise maktulün kalp rahatsızlığı ve gönül ilişkisine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını anlattı. Duruşma eksiklerin giderilmesi için ileri bir tarihe ertelendi. Olay Hacılar ilçesi Erenler Caddesi’nde 50 SF 514 plakalı otomobille geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiği zannedilen Eyüp Aslantürk’ün (57) ölümüyle ilgili şüphe üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. 5 ay süren detaylı soruşturma sonucu 4’ü tutuklu 6 şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar B.E, K.S.Y, F.P. ve B.G’nin ’tasarlayarak öldürme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye azmettirme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye azmettirme’ suçlarından cezalandırılmaları talep edildi. Tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. için de ’tasarlayarak öldürmeye yardım etme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım etme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye yardım etme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye yardım etme’ suçlarından ceza talep edilen iddianame, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanık, müşteki ve tanık beyanlarına yer verilen iddianamede, Eyüp Aslantürk’ün ölümüyle ilgili detaylı bilgiler yer aldı. Hazırlanan iddianamede sanık M.T’nin maktulün ailesini misafir ettiği olay gününde sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G.’nin eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçtikleri belirtildi. İddianame şu bilgilere yer verildi: "4 sanığın B.E’nin kullandığı araçla güvenlik kameralarına yakalanmamak için arka yollardan maktulün evinin bulunduğu yere gittiği, plan doğrultusunda sanıklardan K.S.Y.’nin evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiği tespit edilmiştir. 3 sanığı evin arka kapı tarafına bırakan B.E.’nin aracıyla iş yerine geri döndüğü, evin kapısını açan maktulü darbeden kar maskeli 3 sanığın maktulün ağzını bez ve koli bandıyla, ellerini de plastik kelepçeyle bağladığı belirlenmiştir. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanığın B.E.’nin nişanlısının üzerine kayıtlı parselde bulunan bağ evine gitmek üzere yola çıktığı, yolda sanıklardan B.E.’nin de aracıyla kendilerine katıldığı, sanıkların maktulü bağ evinin kömürlük olarak kullanılan deposuna götürdüğü tespit edilmiştir. Sanıkların sandalyeye oturttukları maktulü ağzı bağlı olarak darp ettikleri, göğsünde kaburga kırıkları oluşacak şekilde darp edilen maktulün olay yerinde hayatını kaybettiği belirlenmiştir. Sanıkların olaya trafik kazası süsü vermek amacıyla maktulü öldürdükten sonra aracının şoför koltuğuna taşıdığı, F.P.’nin maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y.’nin oturduğu, B.E.’nin aracıyla takip ettiği, F.P.’nin vitesi boşa alarak araçtan indiği ve aracı iterek su kanalına doğru yönlendirdiği tespit edilmiştir. Aracın çok fazla ilerlemeden durduğu, sanıkların diğer araç ile olay yerinden ayrıldığı belirlenmiştir."