ASAYİŞ - 26 Eylül 2025 Cuma 11:32

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin’in ailesi ilk kez konuştu: "Keşke biz bu 109 milyonluk tazminatı almasak da oğlum gelip benden sadece 1 TL harçlık isteyebilse"

A
A
A

Gaziantep'te 4 yaşındayken geçirdiği bademcik ameliyatı sonrası gelişen komplikasyonla engelli kalan Hüseyin Beyaz'ın acılı anne ve babası ilk kez konuştu. "Değil 109 milyon, dünyaları da verseler oğlumuzun sağlığı yerine gelmeyecek" diyen acılı aile ihmal iddiasında bulunurken küçük Hüseyin'in yatağa bağımlı içler acısı hali yürekleri dağladı.

Olay, 2018 yılında Gaziantep'te özel bir hastanede meydana geldi. İddiaya göre, 4 yaşındaki Hüseyin Beyaz, yapılan bademcik ameliyatının ardından gelişen komplikasyonla yaşanan kanama sonucu solunum yolunun tıkanması nedeniyle beyni oksijensiz kalarak engelli kaldı. Yaklaşık 7 yıl önce yaşanan olay sonrası yargı süreci başladı.

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin’in ailesi ilk kez konuştu:

Hastanın ailesi ihmal iddiasıyla davacı oldu, mahkeme rekor tazminata hükmetti

Küçük çocuğun ailesi, ihmali olduğu ve tıbbi yanlış uygulama yapıldığı iddiasıyla hastane ve hekim H.B.'den şikayetçi olarak tazminat davası açtı. Hastane ve hekim ise kanamanın ameliyatın komplikasyonlarından kaynaklandığını savunarak iddiaları reddetti. Tarafların savunmaları, adli tıp raporları ve bilirkişi raporlarının ardından görülen duruşma sonrası mahkeme heyeti ameliyatı gerçekleştiren hekimi sorumlu tutarak yasal faizleriyle birlikte yaklaşık 109 milyon TL'yi bulan rekor bir tazminat ödemesine hükmetti.

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin’in ailesi ilk kez konuştu:

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin'in ailesi ilk kez konuştu

Küçük çocuğun babası Ömer ve annesi Kübra Beyaz, 7 yıllık sürede yaşadıkları zorlu süreci ilk kez anlattı. Geçen zamanda ameliyat öncesi hiçbir sıkıntısı olmayan çocuklarının ameliyat sonrası yatağa bağımlı kaldığını belirten acılı anne-baba, gündem olan tazminat miktarına yönelik tepkilere cevap verdi. Acılı aile, "Değil 109 milyon, dünyaları da verseler oğlumuzun sağlığı yerine gelmeyecek" derken yatağa bağımlı küçük Hüseyin'in içler acısı hali ise yürekleri dağladı.

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin’in ailesi ilk kez konuştu:

"Kanama sonrası oğlumun her şeyini kaybettik"

Yaşanan süreci anlatan baba Ömer Beyaz, "7 yıl önce Gaziantep'te oğlumu bademcik ameliyatı için özel bir hastaneye götürdüm. Sonrasında ameliyat oldu ve 3 gün sonra şikayetlerle çocuk hastalıkları bizi servise yatırdı. 7. günün sonunda da Hüseyin'de çok ciddi anlamda bir kanama meydana geldi. Yani kanama o kadar şiddetliydi ki hemşireyi çağırdıktan sonra hemşire bile hiçbir şey yapamadı ve bize Hüseyin'i çok hızlı bir şekilde acil servise indirmemizi söyledi. Ben de Hüseyin'i hemşirenin yönlendirmesi sonucu çok hızlı bir şekilde acil servise indirdim. Kanamadan sonra yaklaşık 20 dakika kadar oğlumun kalbi durdu, kalp masajı yapıldı ve sonrasında da 60 gün kadar bir Adana Balcalı'ya sevk ettikten sonra yoğun bakımda kaldı. Bu süreçte biz oğlumun her şeyini kaybettik" dedi.

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin’in ailesi ilk kez konuştu:

"Oğlumdan geriye elimizde sadece zaman zaman bize gösterdiği bir gülümsemesi kaldı"

Olay sonrası oğlunun tamamen yatağa bağımlı hale geldiğini ve sadece çok nadiren gösterebildiği gülümsemesiyle avunduklarını söyleyen acılı baba Beyaz, "Artık oğlum göz teması kuramıyor, görme duygusunu kaybetti. Ağızdan 7 yıldır hiç besleyemedik oğlumu. Hiç hareket edemedi, hareket kabiliyetini de kaybetti, konuşmayı da kaybetti. Yani bir çocuğun yapması gereken her şeyi, bir insanın, sağlıklı bir insanın yapması gereken her şeyi kaybetti. Elimizde sadece bir gülümseme kaldı zaman zaman bize verdiği. Ağlama duygusunu bile kaybetti" dedi.

"Keşke biz bu rakamı almasak da oğlum gelip benden sadece 1 TL harçlık isteyebilse"

Olayı yargıya taşıdıklarını ve dava sürecinin 7 yıl devam ettiğini de belirten baba Ömer Beyaz, özellikle tazminat miktarının çok konuşulmasına tepki gösterdi. Oğlunun tüm insani fonksiyonlarını kaybettiğini ve bunun maddi hiçbir değerle kıyaslanamayacağını belirten baba, "Yaşanan olayda biz tabi davacı olduk süreçte. Ve olay 2 defa adli tıpa, 1 kere de heyete gitti. Ve sonuçta da tüm bu değerlendirmeler sonucunda 7 yıl süren bir adalet arayışımızın sonucunda haklılığımız kanıtlandı. Hem hastane hem doktor ağır kusurlu bulundu. Mahkeme 37 milyon TL'lik bir tazminata hükmetti, yani kazandığımız rakam 37 milyon TL. Bu tazminat bedelinin aslında oğlumun, bu zamana kadar ve bundan sonra bakıcı giderleri ve sağlık giderleriyle ilgili bir rakam olduğunu söyleyebilirim. Son zamanlarda bu rakam çok farklı lanse ediliyor. Toplum barışını etkileyecek şekilde sanki bir meslek grubuna yöneltilmişçesine bir algı oluşturulmaya çalışıyor ama ben öncelikle şunu söylemek isterim. Ben işini layıkıyla yapan doktorlardan her zaman 'Allah razı olsun' diyorum ve demeye de devam edeceğim. Ama ortada çok büyük hata var. Yani Adli Tıp Kurumu'nun gönderdiği raporda 10'a yakın bariz hata var ve bir doktorun yapmaması gereken hatalar var. Bu rakam bizim için gerçekten hiçbir anlam ifade etmiyor. Şunu söyleyeyim. Keşke biz bu rakamı almasak da oğlum gelip benden sadece 1 TL harçlık isteyebilecek pozisyonda olsa. Bu insanı gerçekten çok üzüyor. Yani bizim 7 yıldır yaşadıklarımızı bir kenara bırakıp sadece tazminatı konuşmak, sadece bu süreci anlatmak, sanki burada hatalı biz de mağdur karşı tarafmış gibi bir algı oluşturmak gerçekten insanlıktan, insani değerlerden çok uzak olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi oğlum her şeyini kaybetti. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bizim için. Gelinen noktada maalesef sanki hatalı bizmişiz gibi, bir çocuğun hayatı mahvolmamış gibi, bir anne babanın, bir kardeşin, bir ailenin hayatı yok olmamış gibi sadece tazminatın konuşulması gerçekten beni çok üzüyor" ifadelerini kullandı.

Bademcik ameliyatı sonrası engelli kalan küçük Hüseyin’in ailesi ilk kez konuştu:

"Tazminat miktarının yasal faiziyle 100 milyon TL'nin üzerine geçeceği söyleniyor"

Mahkeme heyetinin verdiği 37 milyon TL'lik tazminat kararının detaylarını açıklayan ve yasal faizlerle paranın 100 milyon TL'yi aştığını vurgulayan Ömer Beyaz, "37 milyon TL'ye tazminat cezası verdi Gaziantep Tüketici Mahkemesi Hüseyin'in bakıcı giderleri için. Fakat dava 7 yıldır devam ediyor. O nedenle bu rakamın yasal faiziyle 100 milyon TL'nin üzerine geçeceği söyleniyor. Benim de aslında elimde net bir rakam yok, ben de bilmiyorum. Ama tabii sosyal medyada birçok rakam dolaşıyor. 100 milyon üzeri faiziyle beraber geçecektir. Ama ana para 37 milyon TL. Ya ben aslında şunu söylemek istiyorum. Yani karşı taraf o kadar canımızı yaktı ki sadece oğlumuzu bizden almadı bu süreçte. Oğlumuzun tedavi giderlerini kısabilmek için bu tarz çocukların 10 yıl yaşayacağını ve bakıcı giderlerinin 10 yıl üzerinden hesaplanmasının gerektiğini bile söylediler. Yani bir anne-babanın herhalde hayatında yaşayacağı en zor olaylardan bir tanesiydi. Biz engelli bireyler anne babası olarak hayatta hiçbir zaman sıralı ölüm isteyemeyiz. Çünkü biz evladımızla aynı anda Allah bizi alsın deriz. Çünkü benim oğlum bana muhtaç, benim kucağıma muhtaç, benim sesime muhtaç, benim elime muhtaç. Bunun karşılığını hiçbir şey ödeyemez. Ama onlar 'bu tarz çocuklar 10 yıl yaşar' diyecek kadar da vicdani boyutlarını kaybetmişler. Bugün yine çıkıp Türkiye'de ameliyatların yüksek rakamlara ulaşması istenmiyorsa işte bu tazminatların bu rakamlara ulaşmaması gerektiği söyleniyor. Yani resmen aba altından sopa göstererek toplumun barışına, toplumun düşmanlığa iten açıklamalar yapılıyor. Ortada bir hata var. Bu hatanın da bir bedeli var. Bu bedeli konuşmak yerine bence yapılan hatalardan ders çıkarmak, bu hataları konuşmak ve bir daha hiçbir ailenin canını yakmamak çok önemli" şeklinde konuştu.

"Bazı şeyler ne yazık ki geri gelmeyecek, oğlumun her şeyini çok özledim"

Acılı anne Kübra Beyaz ise 7 yıldır yaşadıklarını anlatırken zor anlar yaşadı Anne Beyaz, "Bizim hayatımız bir gecede değişti. Yani 7 yılın bizim için bir tarifi yok. Hangi cümleleri kurarsak kuralım bunu tarif edemeyiz. Yani süreçle alakalı inanın sosyal medyada dolaşan ve sadece rakamın gündeme gelmesi bizi inanılmaz yıprattı ve üzdü. Yani bunun bir maddi karşılığı yok. Yani bu davanın zaten kaybedeni biziz. Bazı şeyler ne yazık ki geri gelmeyecek. Her şeyini özledim çünkü yani üç buçuk yaşında kadar sağlıklı iken bir anne evlatla neler yaşayabilir? İnanın birçok şeyi yaşadım. Yani beni kucağına yatırıp saçımı okşayan evladımdı. Gece yatarken bile uyurken bile ben hani sesimi çıkartmasam bile dönüp dönüp öperdi beni. Şimdi biz onu bol bol öpüyoruz ama onun da içinden böyle bir şey hissiyatını verdiğini aldığını biliyoruz. Yani çok şey kaybolduğu için hani hangi birini anlatabilirim bilemiyorum, bazı şeyler gelmeyeceği için ne yazık ki tarifi yok yani. İnanın söylenecek çok şey var ama kadarcık zamana bunlar zaten sığdırılamaz" diye konuştu.

Uğur Dönek - Said Vakkas Yağcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Akran zorbalığına maruz kalan 13 yaşındaki çocuğun kafatası titanyum parçalarıyla yeniden oluşturuldu Konya’da futbol antrenmanı sonrası okul arkadaşının başına taşla vurduğu çocuğun kafatası parçalandı. Çocuğun kafatası titanyum parçaları ile yeniden oluşturulurken, olay sonrası 6 gün tutuklu kalıp tahliye olan çocuk sosyal medya hesabından "Baba tahliye" paylaşımı yaptı. Olay, geçtiğimiz 8 Aralık Pazartesi günü meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Meram Mehmet Beğen Ortaokulu 8. sınıf öğrencisi Hasan Berat Güldağı, kendisi gibi 8’inci sınıfa giden 13 yaşındaki T.F. ile birlikte futbol antrenmanına gitti. İddiaya göre, antrenman çıkışışında T.F., Hasan Berat’ın bacağına taş attı. Hasan Berat’ın tepki göstermesi üzerine T.F. yerden aldığı taşla kafasına vurup olay yerinden kaçtı. Kafasında derin yarık oluşan Hasan Berat, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Hasan Berat Güldağı’nın parçalanan kafatası titanyum parçalarla yeniden oluşturuldu. Konya Şehir Hastanesi’nde 5 gün yoğun bakımda 5 gün ise normal odada gözetim altında tutulan Hasan Berat’ın kalıcı hasar riski olduğu öğrenildi. "Çocuğumun düşme vakasından daha kötü bir vaka olduğunu fark ettim" Hasan Berat’ın yaralandığı günü anlatan babası Taha Yasin Güldağı, "Olay günü ben çarşıdaydım. Meram Devlet Hastanesinden bana telefon geldi, güvenlikler aradı ‘oğlunuz düştü acile gelmeniz lazım’ dediler. Ben de direkt acile doğru giderken arka arkaya aramaya başladılar ‘çabuk olun, acele edin’ diye. Acile gittiğimde çocuğumun düşme vakasından daha kötü bir vaka olduğunu fark ettim. Hemen doktor tomografi istemiş çektirdik, çektirdiğimiz de çocuğumun kafatasının kırıldığını, parçalandığını ve beyin zarının yırtılıp beyinde hava olduğunu öğrendim. Oradan acil Konya Şehir Hastanesi’ne sevk ettiler. Konya Şehir Hastanesi’ne ambulansla geldikten sonra burada Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanımız gelerek çocuğumu direkt yoğun bakıma yatırdı. Tetkikler yapıldıktan sonra beyinde kanama olduğunu bu kanamadan dolayı da hemen ameliyata alamayacaklarını söylediler. İlaç tedavisiyle yoğun bakımda bekletip ameliyat yapacaklarını söyledikten sonra sabaha doğru 6 gibi tekrar ameliyata alacağız diye aradılar ve ameliyata girdi. Doktor ameliyattan sonra açıklama yaptı bize. Kafatasında kırıklar çok ince olduğu için kemikleri yerine koyamamışlar, bundan dolayı da titanyum parça takmışlar, yırtılan beyin zarını dikmişler. Ameliyatımızın güzel geçtiğini söyledi doktorumuz" dedi. Baba Taha Yasin Güldağı şöyle devam etti: "Oğlumun anlattığına göre futbol antrenman okul seçmeleri varmış. Okul seçmelerinden çıkıyorlar arkadaşıyla. Bu arkadaş şakalaşırken, ilk ayağına taş atıyor, çocuğun canı açıyor ‘niye atıyorsun’ diye dönüyor. Döndüğü anda da parke taşından büyük taşı kaldırmış gerilerek kafasına vuruyor. Hastanedeki işleri hallettim, yoğun bakımdaki işimizi halledince de polis merkezine gittim şikayetçi oldum. Şikayetten sonra polislerimiz çocuk şubede çocuğu alıyor. Sabah da savcılık tutuklanma vermiş, tutuklu yargılanmasını istemiş. Tutuklu yargılanmasından dolayı çocuğu tutukladılar ama benim anlayamadığım olay, biz daha hastanede yatarken bu çocuğu serbest bırakıyorlar. Bu çocuğun instagram sayfasında çocuk sanki güzel bir şey yapmış gibi ‘baba tahliye’ paylaşımı yaparak bir de böyle mafya türü bir şarkı müzik ekliyor" dedi. "Okula çok gitmek istemiyorum bir daha bu durum yaşanabilir" Olayda yaralanan ve 5 gün yoğun bakımda kalan Hasan Berat Güldağı da, "Biz başta okul antrenmanına gittik. Beraber çıktıktan sonra ilk başta benim ayağıma bir avuç kadar bir taş attı. Ondan sonra ben orada durdum baktım, yanına gittim. ‘Ne yapıyorsun benim yürümeme engel oldun’ filan dedim. Sonra geldi bana büyük taş şöyle kaldırdı vurdu kafama. Ondan sonra çok kanadı, böyle yer filan hep kan oldu. Herkes yardım etti, peçeteyle filan bastım ondan sonra ablalar geldi beni arabasıyla götürdü hastaneye. Ondan sonra orada zımba attılar. Yoğun bakımda yattım 5 gün, 5 gün de normal serviste yattım. Okula gitmek çok istemiyorum bir daha bu durum yaşanabilir. Bugün bana yapan yarın başkasına da yapabilir" diye konuştu.
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde başarılı akademisyenler ödüllendirildi Akdeniz Üniversitesi’nde, dış kaynaklı projelerde başarı sağlayan akademisyenlere teşekkür belgelerinin takdim edildiği 2025 Yılı Dış Kaynaklı Proje Teşekkür Belgesi Takdim Töreni düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi’nde, dış kaynaklı projelerde başarı gösteren öğretim üyelerine teşekkür belgelerinin takdim edildiği 2025 Yılı Dış Kaynaklı Proje Teşekkür Belgesi Takdim Töreni, Senato Salonu’nda düzenlendi. Törende konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, "Bugün, çalışan, üreten ve üniversitemizi ulusal ve uluslararası arenada temsil eden siz değerli akademisyenlerimizle bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Burada, yalnızca proje üretmiş olmanın değil; bilimi, emekle ve kararlılıkla ileri taşımanın gururunu birlikte yaşıyoruz. Üniversitelerin en temel ve vazgeçilmez görevi, hiç kuşkusuz bilim üretmektir. Ancak hepimizin çok iyi bildiği gibi, bilimsel üretim; güçlü bir altyapı, sürdürülebilir bir finansman ve nitelikli insan kaynağı gerektirir. Üniversitemizin öz kaynakları sınırlıdır ve bu nedenle araştırma kapasitemizi geliştirmek için dış paydaşlarla kurduğumuz iş birlikleri hayati önemdedir. İşte sizler, bu bilincin somut temsilcilerisiniz. Ulusal ve uluslararası fon kaynaklarına erişerek üniversitemize kazandırdığınız projelerle yalnızca maddi destek sağlamıyor; aynı zamanda bilimsel görünürlüğümüzü, araştırma derinliğimizi ve kurumsal itibarımızı da güçlendiriyorsunuz" dedi. ’’Bu başarıda emeği geçen tüm öğretim üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum’’ Rektör Özkan, "Bugün geldiğimiz noktada rakamlar da bu başarının açık bir göstergesidir. 2025 yılı itibarıyla, üniversitemizde 105’in üzerinde dış kaynaklı ulusal ve uluslararası proje, 115 milyon TL’nin üzerinde bir bütçeyle yürütülmektedir. Yine 2025 yılı içerisinde, 5’i uluslararası olmak üzere 69 ulusal dış kaynaklı yeni projemiz kabul edilmiş; bu projelerin toplam bütçesi 85 milyon TL’yi aşmıştır. Bu tablo, Akdeniz Üniversitesi’nin araştırma ekosisteminin ne denli güçlü bir noktaya ulaştığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu başarıda emeği geçen tüm öğretim üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum. Sizlerin özverisi, kararlılığı ve gayretleriniz, üniversitemizde yürütülen bilimsel çalışmaların niteliğini her geçen gün daha ileriye taşımaktadır. Bu vesileyle, üniversitemize değer katan tüm hocalarımızı bir kez daha tebrik ediyor; başarılarınızın artarak devam etmesini diliyorum" şeklinde konuştu. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, konuşmalarının ardından törene katılan akademisyenlerle sohbet etti. Tören akademisyenlere belge takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimi ile son buldu. Törene, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, Prof. Dr. Şükrü Özen ve Prof. Dr. Cengiz Toker ile ödül alan akademisyenler katıldı.
Ankara Bakan Bolat: "Son 2 buçuk senede Reklam Kurulu, 593 milyon lira idari para cezası uyguladı" Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Son 2 buçuk yıllık bir sürede Reklam Kurulunun kendisine iletilmiş şikayetleri birebir inceleyerek aldığı kararlar sonucunda 593 milyon lira idari para cezası uyguladı" dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘28’inci Geleneksel Tüketici Ödülleri’ ile ‘Ortaokullar Arası Resim Yarışması Ödül Töreni’ne katılarak, tüketicinin korunmasına yönelik çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Bolat, bilinçli tüketicinin güçlü ekonominin temeli olduğunu belirterek, Ticaret Bakanlığı olarak adil ve rekabetçi piyasa anlayışıyla üretici ve tüketicinin haklarını koruduklarını, bu çalışmaların Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda saha denetimleriyle yürütüldüğünü ifade etti. "Kesesine, zevkine uygun işletmeleri tercih etmede bir kolaylık olacak" Fiyat etiket yönetmeliğinde önemli bir değişim gerçekleştirdiklerini söyleyen Bolat, "Vatandaşlarımızın günlük hayatlarında sıklıkla hizmet aldığı lokanta, restoran, kafe, pastane benzeri işletmelerde menü ürünlerin ve fiyatların iş yeri dışında görünür bir şekilde sergilenmesi, masa üstlerinde basılı evrakta sergilenmesi ve ’karekod’ uygulamasıyla da buna ulaşmanın mecburi hale getirilmesini sağladık. Bu yeni değişiklikle belli kriterin üzerindeki bu işletmeler fiyat listelerini elektronik sistem üzerinden Ticaret Bakanlığımıza aktarmakla yükümlü olacaklar ve tüketicilerimiz bunları bir sistem üzerinden girerek rahatlıkla kontrol etme imkanı bulacaklar. Kesesine, zevkine uygun işletmeleri tercih etmede bir kolaylık olacak. Buradaki sloganımız da doğru etiket şeffaf ticarettir" açıklamasında bulundu. Bolat, Fiyat Etiket Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeyle ürünlerin ambalaj ağırlığı olan daranın zorunlu olarak düşüleceğini, böylece tüketicinin net ağırlık üzerinden ürün satın alacağını belirtti. Abonelik sözleşmeleri, bankacılık ve iletişim hizmetleri, elektrik, su, gaz ile internet alışverişleri başta olmak üzere tüketici sözleşmelerinin denetlendiğini vurgulayan Bolat, haksız uygulamalara karşı gerekli tedbirlerin alındığını ve kurallara uymayanlara mevzuat kapsamında cezai işlem uygulandığını ifade etti. "Son 2 buçuk yıllık bir sürede Reklam Kurulu, 593 milyon lira idari para cezası uyguladı" Güvenilir reklamın, yapıcı rekabet ve sağlıklı işleyen bir piyasa anlamına geldiğini ifade eden Bakan Bolat, şu ifadelere yer verdi: "Reklam var gerçekten ürünü tanıtır ama reklam var olmayan bir şeyi pazarlamaya, aldatmaya yönelik oluyor. Bu noktada da Ticaret Bakanlığımız bünyesinde bir reklam kurulumuz var. Bu reklam kurulunun üyeleri arasında ilgili meslek kuruluşlarından temsilciler yer alıyor. Bizim Ticaret Bakanlığı olarak o kurulda sadece 2 üyemiz var. Profesyonelce çalışan, gerçekten işini doğru yapan bir kuruluş reklam kurulu. Tüm televizyon, radyo, yazılı basın ve internet reklam reklamlarını titizlikle denetlemektedir. Bu nedenle Rekabet Kurulunun çalışmaları giderek artan bir öneme sahip olmakta. Göreve geldiğimizden bu yana son 2 buçuk yıllık bir sürede Reklam Kurulunun kendisine iletilmiş şikayetleri birebir inceleyerek aldığı kararlar sonucunda 593 milyon lira idari para cezası uyguladığını da sizlerle paylaşmak istiyorum." "Denetlediğimiz ürünlerdeki güvensizlik oranı yüzde 1,1 kadar geriledi" Bolat, güvensiz ürüne karşı ‘sıfır tolerans’ ilkesi çerçevesinde piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerinin yürütüldüğünü söyleyen, "Burada 2011 yılında yüzde 32 olan denetlediğimiz ürünlerdeki güvensizlik oranı yaptığımız bu etkin çalışmalarla yüzde 1,1 kadar geriletilmiştir, düşürülmüştür. Tüketicilerimizin güvenli ve sağlıklı ürünlere ulaşmasını sağlamak noktasında ayakkabı, oyuncak gibi ürünlerin plastik ürünlerinin posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla ithalat aracılığıyla basitleştirilmiş gümrük beyanname kapsamında ülkemize getirilmesi de kısıtlanmıştır. Çünkü laboratuvar analizleri sonucunda bunların ciddi bir oranının maalesef insan sağlığına aykırı olduğu görülmüştür ve bu konuda derhal önlemler alınmıştır" ifadelerini kullandı. "Yasa dışı uygulamalara karşı 2 buçuk yılda 4,7 milyar liralık cezai uygulama yapılmıştır" Yasa dışı uygulamalara karşı verilen cezalara değinen Bolat, sözlerine şu şekilde devam etti: "Tüketicilerimizin taraf oldukları o abonelikler ve sözleşmelerdeki haksız ve yasa dışı uygulamalara karşı da 2 buçuk yılda 4,7 milyar liralık cezai uygulama yapılmıştır. Ürün güvenliği açısından yaptığımız denetimler sonucunda 100 milyon lira ve şehirlerimizde İl Ticaret Müdürlüklerinin denetimleriyle de 1,4 milyar lira fiyat etiketi cezaları uygulanmıştır. Toplamda son 2 buçuk yılda sadece tüketici korunmasına, piyasa gözetimine yönelik aldığımız tedbirlerin denetlenmesi sırasında toplam 6,8 milyar lira idari para cezası uygulandı." Bolat, Ticaret Bakanlığının koordine ettiği Tüketici Hakem Heyetleri çalışmalarına da değinerek, "211 noktada Türkiye genelinde heyetlerimiz çalışıyor. Bugüne kadar ki ortalama süre yaptığımız çalışmalarda 190 küsur günden 94 sonuç alma gününü düşürtmüştük. Yeni reformlarla da bunu daha da aşağılara, 90 gününde altına indireceğiz. Tüketici Hakem Heyetlerinde de son 2 buçuk yılda yaklaşık 2 milyon dosya sonuca bağlanmıştır. Bunun tutarı 21 milyar Türk lirasıdır. 21 milyar liralık uyuşmazlıklar, ihtilaflar yaklaşık 2 milyon dosyada heyet tarafından sonuca bağlanmıştır. Mahkemeleri, yargıyı da fazlaca meşgul etmeden gerçekleşmiştir" ifadelerine yer verdi. Bakan Bolat, cep telefonu, bilgisayar, tablet, akıllı saat, oyun konsolu ve modem gibi ürünlerde ‘kullan-at’ anlayışı yerine onarım ve yeniden satış modelini teşvik etmek amacıyla yaklaşık 2 yıl önce yenilenmiş ürün sisteminin hayata geçirildiğini belirterek, bu uygulamanın Dünya Bankası ile Uluslararası Tüketici Koruma ve Uygulama Ağı (ICPEN) tarafından 2024 yılında ödüle layık görüldüğünü ifade etti. Aynı zamanda Bolat, Ticaret Bakanlığının sorumluluğunda bulunan tüketici mevzuatının dinamik yapısı ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda, tüketicilerin daha ileri düzeyde korunması amacıyla 2024 yılında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklikler yapıldığını ve bu kapsamda 7 yönetmeliğin güncellendiğini dile getirdi. Öte yandan, Bolat, şans oyunları reklamları ve elektronik sigara gibi alanlara yönelik ciddi yaptırımlar getirileceğini vurgulayarak, yılbaşı indirimleri, yeni yıl fırsatları ve ‘efsane kasım’ gibi kampanya adı altında yapılan indirimli satış reklamlarının da yakından takip edildiğini, alınan tedbirler ile idari ve cezai kararların düzenli olarak kamuoyuyla paylaşıldığını söyledi. Bakan Bolat’ın konuşmasının ardından program ödül takdimleri ile devam etti. Ödülleri takdim eden Bolat, İhlas Haber Ajansı Ekonomi Muhabiri Kemal Diri’ye de Tüketici Özel Ödülü’nü verdi.