GÜNDEM - 12 Ekim 2025 Pazar 10:55

Gaziantep’te dev kazanlar pekmez yapımı için kaynıyor

A
A
A
Gaziantep’te dev kazanlar pekmez yapımı için kaynıyor

Gaziantep’te bağlardan toplanan üzümlerin imece usulüyle sıkılarak kazanlarda kaynatılmasıyla elde edilen pekmez, doğal üretim yöntemlerinin kattığı lezzetle talep görüyor.


Asırlardır geleneksel yöntemlerle hazırlanan ve "şifa kaynağı" olarak nitelendirilen üzüm pekmezinin sofraya uzanan zahmetli yolculuğu başladı. Kentin verimli topraklarında yakıcı güneşin tatlandırdığı ve bölgede "dökülgen" olarak adlandırılan üzümler, geleneksel yöntemlerle işlenerek pekmez haline getiriliyor.



Dev kazanları kurarak zahmetli ve telaşlı bir çalışma içerisine giriyorlar


Pekmez, cevizli sucuk ve pestil gibi şire ürünlerinin büyük bir bölümünün karşılandığı kentte üreticilik yapan vatandaşlar, sonbahar mevsimi ile birlikte yıl boyunca özverili bir bakımının ardından bağlardan topladıkları üzümleri pekmez yapmak için dev kazanları kurarak zahmetli ve telaşlı bir çalışma içerisine giriyorlar. Üzümün pekmeze dönüştürülmesi için hummalı bir mesai harcanırken, güneş doğmadan önce üzüm bağlarının yolunu tutan çiftçiler, binbir emek ve zahmetle her türlü bakımlarını yaptıkları üzümleri toplayıp evlerinin avlularına getiriyor.



Pekmezin zorlu yolculuğu


Toplanan üzümleri sepet ve kovalara doldurarak, ayaklarına giydikleri çizmelerle ezip suyunu çıkaran çiftçiler, elde ettikleri suyu odun ateşinde büyük kazanlarda saatlerce kaynatıyor. Ezilen üzümün suyu posasından ayrılıyor. Ardından da "tort" olarak adlandırılan kazanda bağlardan ve Antep fıstığı bahçelerinden budama zamanında toplanan odunlarla kaynatılıyor. Belirli bir süre sonra kazanın altındaki ateş söndürülüyor ve dibine çöken tortu, cubur gibi parçalar ile üste çıkan köpük kısmı alınarak beklemeye bırakılıyor. 2 saat dinlendirilen ve içindeki tüm tortulardan arındırılan üzüm suyu tekrar kazanlara konularak kaynatılmaya bırakılıyor.



Her aşaması için binbir emek


Yaklaşık 3 saat odun ateşinde kaynatıldıktan sonra şıra halindeki üzüm suyu, pekmez kıvamını alırken, kaynatma esnasında sürekli bir kişi kazanın başında delikli süzgeç ile karıştırma işlemi yapıyor ve iyice berraklaşan şerbet son olarak bakır kazana aktarılıyor. Her aşaması için bin bir emek verilirken kaynayan pekmezin üzerinden köpüğü alınarak daha sonra ise bir süre soğumaya bırakılıyor. Kentte bağbozumu döneminde çiftçilerin pekmez ve diğer şire ürünleri hazırlama mesaileri yaklaşık bir ay sürüyor.



Her evin önünden kazanlarda kaynayan pekmez kokusu yayılıyor


Şehitkamil ilçesinin kırsal Bedirkent Mahallesi’nde bağbozumu döneminin ardından hemen her evin önünden kazanlarda kaynayan pekmez kokusu yayılıyor. Binbir zahmetle toplanarak özenle işlenen üzümler, şifa kaynağı üzüm pekmezi, pestil ve cevizli sucuk olarak sofralarda yer buluyor. Köy halkı uzun uğraşlar sonucu elde ettikleri pekmezleri günlük olarak tüketirken bazıları ise satışını yaparak ev ekonomisine katkı sağlıyor.



"Katı ve sıvı olarak iki çeşit pekmez yapımımız var, hem kendimize yapıyoruz hem de satıyoruz"


Pekmez yapan çiftçilerden Hüseyin Duru, bağlardan topladıkları üzümlerden yöresel tatlar üretmek için başlayan mesailerinin devam ettiğini söyledi. Bakır kazanlarda ve odun ateşinde üzümleri pekmeze dönüştürdüklerini belirten Duru, "Bu mevsimde bağlarımızdan topladığımız üzümleri köy meydanına getiririz. Üzümün bir kısmını pekmez yaparız bir kısmını şire ürünleri yaparız. Pekmez için üzümler erkekler tarafından ayaklarına giydikleri çizmelerle ezip suyunu çıkarırız. Daha sonra tortlanır. Daha sonra pekmez aşamasına geçilir. Kazanlarda 3-4 saat kaynar ve kaynadıktan sonra da bir müddet dinlendiririz. Katı ve sıvı olarak iki çeşit pekmez yapımımız var. Hazırlanan pekmezlerin bir kısmını evimiz için ayırırız, bir kısmını çocuklarımıza veririz ve geri kalanını da satarız" dedi.



"Sıvı pekmezin bir litresini 500 liradan, katı pekmezi ise 600-700 liradan satıyoruz"


Katı ve sıvı pekmezi ayrı ayrı hazırladıklarını belirten Duru, "Hazırladığımız sıvı pekmezin bir litresini 500 liradan, katı pekmezi ise 600-700 liradan satıyoruz. Pekmezimizi asırlardır geleneksel yöntemlerle hazırlıyoruz. Pekmezi dökülgen üzümden yapıyoruz. Başka üzümden pekmez yapmayız" diye konuştu.



Gaziantep’te dev kazanlar pekmez yapımı için kaynıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Ankaralı Coşkun’dan İzmirli çifte açılan davaya ilişkin açıklama İzmirli çiftin düğünlerinde seslendirdikleri ’Ne Bilsin Eller’ şarkısı sosyal medyada viral olunca, eserin sahibi Ankaralı Coşkun uzlaşma için 300 bin lira talep ederek dava açtı. Eserin sahibi Coşkun Direk, davanın düğünde şarkının söylenmesinden değil, çiftin bu şarkıyı izinsiz kullanarak çektikleri klipte yer vermelerinden dolayı açıldığını belirtti. İzmir’de yaşayan konservatuar mezunu Hasan Başkaya ve amatör olarak şarkı söyleyen memur Öznur Başkaya, 2023’ün Haziran ayında dünya evine girdiler. Müzik tutkunu Başkaya çifti, düğünlerinde Ankaralı Coşkun’a ait ’Ne Bilsin Eller’ şarkısını söyleyerek çıktı. Çift, hem bu günlerini ölümsüzleştirdi hem de düğüne katılanlardan büyük alkış aldı. Şarkı söyledikleri video, sosyal medyada; özellikle de düğün sayfalarında paylaşıldı ve eserin sahibi Ankaralı Coşkun da videolardan birinin altına yorum yazarak çifti tebrik etti. Başkaya çifti, büyük ilgi gören görüntülerin ardından beklemedikleri bir süreçle karşılaştı. Eserin sahibi Ankaralı Coşkun olarak bilinen Coşkun Direk’in, videonun yayılması üzerine çift hakkında şikayetçi olduğu ve uzlaşma için 300 bin lira talep ettiği ortaya çıktı. "Şarkıya izinsiz klip çektiler" Çıkan haberlerin ardından Çoşkun Direk, kendisine ait eserin izinsiz kullanılıp klip çekildiğini belirterek sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bugün magazinsel bir konuyla karşılaştım. Sözde bir olay üzerinden, bir hanımefendi ve beyefendinin düğünlerinde benim "Ne Bilsin Eller" isimli eserimi çıkış şarkısı olarak okumaları nedeniyle güya ben onları mahkemeye vermişim. Evet, bir mahkeme süreci var; ancak bu işlemi ben başlatmadım. Eserlerim tamamen koruma altında olduğu için hukuki takip avukatlarım ve şirketim tarafından yürütülmüş. Fakat önemle belirtmeliyim ki, bu dava düğünde benim eserimi okumalarıyla ilgili değildir. Bahsettiğim hanımefendi ve beyefendi tamamen başka bir sebeple hukuki sürece dahil edilmişler. Buna rağmen, şahsımı karalamak ve bir linç kampanyası oluşturmak amacıyla olayı medyaya çarpıtarak servis etmişler ve sanki sorun eserimi okumalarıymış gibi bir algı oluşturmaya çalışmışlardır. Oysa bunun konuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Benim eserlerimi herkes okuyabilir; zaten insanlar okusun diye paylaşıyorum. Bu manipülasyon nedeniyle avukatıma manevi tazminat davası açılması talimatını da verdim; hukuki süreç manevi yönden de başlatılmıştır. Haklıyı ve haksızı o zaman siz daha iyi ayırt edersiniz." ifadelerini kullandı.