ASAYİŞ - 15 Kasım 2024 Cuma 13:14

Gürültü yaptığı gerekçesiyle öldürülen çocuğun sanığından pes dedirten savunma

A
A
A
Gürültü yaptığı gerekçesiyle öldürülen çocuğun sanığından pes dedirten savunma

Gaziantep’te gürültü yaptığı iddiasıyla pompalı tüfekle öldürülen 10 yaşındaki Emir Baki Bayındır’ı vuran sanık Mühsün Taşkın ilk duruşmada verdiği ifadede, "Ben çocukları Suriyeli zannediyordum. Türk olan çocukların bu kadar terbiyesiz olduğunu düşünmedim. Bu çocukların mahalleden olmadıklarını bilmiyordum. 20 metre uzaklıktan sıktım diyebilirim. Benim ne çocukla ne de ailesiyle hiçbir düşmanlığım bulunmamaktadır” dedi.


Gaziantep’te gürültü yaptığı iddiasıyla pompalı tüfekle öldürülen 10 yaşındaki Emir Baki Bayındır’ın ölümüyle ilgili davanın ilk duruşması bugün Gaziantep 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya, sanık Mühsün Taşkın, sanık avukatları, maktul çocuğun ailesi, maktul avukatları, görgü tanıkları ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında görevli memur katıldı.


Sanık avukatları, sanığın sağlık sorunlarının olduğunu, sanığın yaşında yanlışlık olduğunu ve bu sebeple sanığın gerçek yaşının ortaya çıkması için kimlik yaşına bakılmasını talep etti.


Duruşmaya SEGBİS üzerinden katılan sanık Mühsün Taşkın, çocukları korkutmak amacıyla ateş ettiğini söyleyerek, “Ben çok pişmanım. Olay günü çocuklar dükkanın önüne gelip bana tahrik edici hareketler yapıyordu. İş yerime taş atıyorlardı. Benim amacımda çocukları korkutmaktı. Daha önce birçok kez çocuklara patates, soğan attım fakat çocuklar beni rahatsız etmekten vazgeçmedi. Orada 5 çocuk vardı. Ben rastgele ateş açtım. Çocuğun öldüğünü bilmiyordum. Ben pandemi döneminde hasta oldum. Aşıdan sonra dilim peltek oldum. Ne yaptığımı hatırlayamaz hale geldim. Oğlumun evine gittim. Silahı ne yaptığımı bilmiyorum. Dükkanımın karşısında kamera var. Oradaki kamera kayıtlarında çocukların bana yaptığı tahrik edici hareketler görünür. Ben bu çocukla aramda herhangi bir sorun yok. Benim tek amacım korkutmaktı. Benimle konuşamadığım için dalga geçiyordu. Ben çocukları Suriyeli zannediyordum. Türk olan çocukların bu kadar terbiyesiz olduğunu düşünmedim. Bu çocukların mahalleden olmadıklarını bilmiyordum. 20 metre uzaklıktan sıktım diyebilirim. Benim ne çocukla ne de ailesiyle hiçbir düşmanlığım bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.



“En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum”


Duruşmada konuşan Anne Tülay Bayındır, sanığın ifadesinin yalan olduğunu söyleyerek, “Olay günü oğlunun yanında arkadaşları vardı. Sanığın ifadeleri hepsi yalan. Görgü tanıkları var. Sanık oğlumu köşeye sıkıştırıp öldürmüş. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” dedi.



“Benim oğlumun da her çocuk gibi sokakta oynamaya hakkı var”


Baba Celal Bayındır, “Benim çocuğum küfür etmez. Bize hiçbir şekilde şikayet gelmedi. Her çocuk gibi benim çocuğumun da oyun oynaması en doğal hakkı. Sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” ifadelerine yer verdi.



Görgü tanıkları dinlendi


Duruşmada konuşan görgü tanığı Emine Şule, “Yemek yapmak için mutfağa gittim. Gözüm pencereye takıldı ve sanığın elinde silah vardı. Sonra camdan aşağı baktım. Aşağıda 2 çocuk vardı. Sanık silahı çocuklara doğru uzatmış şekilde tehdit ediyordu. Sonra ben yemek yapmaya devam ettim. 15 dakika sonra bir ses duydum ve aşağıya baktığımda çocuğu yerde hareketsiz bir şekilde gördüm” şeklinde konuştu.


Mahkeme heyeti, olay günü Emir Baki Bayındır’ın yanında olan arkadaşının ifadesinin alınmasına ve eksik hususların giderilerek sanığın tutukluluğunun devamına hükmederek davayı 31 Ocak 2025’e erteledi.



Ne olmuştu ?


Olay, Şahinbey ilçesi Güzelvadi Mahallesi’nde 26 Ağustos tarihinde akşam saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, 10 yaşındaki Emir Baki Bayındır aynı mahallede esnaflık yapan manav Mühsün Taşkın tarafından fazla ses yaptığı iddiasıyla pompalı tüfek ile vurularak ağır yaralandı. Çevredeki vatandaşlar tarafından hemen yakındaki özel bir hastaneye götürülen 10 yaşındaki çocuk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Emir Baki Bayındır’ın cenazesi, Adli Tıp Kurumu morgundaki otopsi işlemlerinin ardından Yeşilkent Mezarlığı’nda toprağa verilirken katil zanlısı tutuklandı.



Gürültü yaptığı gerekçesiyle öldürülen çocuğun sanığından pes dedirten savunma

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa barajlarında korkutan tablo Kurak bir sonbahar geçiren Bursa’da barajlardaki su oranları, endişelendirmeye devam ediyor. Şehrin içme suyu ihtiyacının karşılandığı Doğancı ve Nilüfer Barajlarındaki oranlar yağmurun yağmadığı her geçen gün daha da azalıyor. Aralık ayına girdiğimiz günlerde Doğancı ve Nilüfer Barajlarındaki su oranları son 10 yılın en düşük seviyelerini gösteriyor. Geçen yıl 4 Aralık’ta Bursa’nın içme suyu ihtiyacını sağlayan Doğancı Barajı’nda doluluk oranı yüzde 71, Nilüfer Barajı’nda ise yüzde 38 ve ortalama doluluk oranı yüzde 54,5 olarak gösterirken, bugün iki barajın ortalama doluluk oranı yüzde 12.7’e kadar düştü. Yetkililer, su kullanımı konusunda vatandaşları tasarruflu olmaları konusunda uyardı. Geçtiğimiz ay Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey yaptığı açıklamada, Doğancı ve Nilüfer barajlarında su seviyeleri kritik düzeylere yaklaştığını belirterek, su tasarrufuna özen göstermeye, kaynakları daha dikkatli kullanmaya davet etmişti. Bozbey, yaptığı açıklamada şu cümlelere yer vermişti; "İklim değişikliği nedeniyle Bursa’nın içilebilir su ihtiyacını karşılayan Doğancı ve Nilüfer barajlarında su seviyesi kritik seviyelere yaklaştı. Geçtiğimiz kış aylarında yeterli yağmur ve kar yağmaması, iklim değişikliği ile küresel ısınmanın da etkisiyle Doğancı ve Nilüfer barajlarımızdaki su seviyeleri kritik düzeylere yaklaşmıştır. Her geçen gün yaşam alanlarımızı ve geleceğimizi tehdit eden bu zor şartlara karşı vatandaşlarımızın desteği çok önemli. Bu süreçte her damlanın değerini bilmek zorundayız. Duyarlı vatandaşlarımıza su tasarrufuna özen göstermeye, kaynaklarımızı daha dikkatli kullanmaya davet ediyorum.”
Ankara 3 ayrı operasyonda 67 milyon liralık uyuşturucu ele geçirildi Ticaret Bakanlığı İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirilen 3 ayrı narkotik operasyonunda 67 milyon Türk lirası değerinde uyuşturucu madde ele geçirildi. Gümrük Muhafaza ekiplerinin gerçekleştirdiği ilk operasyonda, Ambarlı Limanı’na gelen bir konteyner mercek altına alındı. Şüpheli değerlendirilerek x-ray tarama sistemine sevk edilen konteynerde yapılan detaylı kontroller sonucu konteynerin alt kısmına mıknatıslarla tutturularak gizlenmiş her tarafı kapalı bir demir kutu içerisinde yaklaşık 12 kilogram kokain cinsi uyuşturucu madde ele geçirildi. İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ve Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ikinci operasyonda, riskli olduğu değerlendirilen bir tır takibe alındı. Bahse konu tır cinsi araçta hassas burunlu narkotik dedektör köpeğinin katılımıyla gerçekleştirilen arama ve kontrollerde aracın muhtelif kısımlarında bulunan şüpheli paketlerin içerisinde 16 kilogram kokain ve 20 kilogram ecstasy ele geçirildi. Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza ekiplerince, kaçakçılıkla mücadele kapsamında yürütülen hedefleme çalışmaları kapsamında Sabiha Gökçen Havalimanı’na gerçekleştirilen son operasyonda ise, Türkiye’ye giriş yapmak üzere havalimanına gelen yolcuların bagajlarının taranması esnasında, hassas burunlu narkotik dedektör köpeklerinin bir valize tepkisi üzerine, valiz x-ray tarama sistemine sevk edildi. Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekipleri, İstanbul’da gerçekleştirdiği üç ayrı operasyonda, farklı türlerde ve 67 milyon Türk lirası değerinde onlarca kilogram uyuşturucu maddeye geçit vermedi. Olaylarla ilgili soruşturmalar, ilgili Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde devam ediyor. Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza ekipleri, zehir tacirlerine yönelik mücadelesini başta gümrüklü sahalar olmak üzere ülkenin her noktasında kararlılıkla devam ettiriyor.
İzmir Modern keçeyle dünyaya açıldı İzmir’in Tire ilçesinde yaşayan keçe ustası Arif Cön; mesleğini modernleştirdi, geliştirdi, tasarladı ve sadece yurt içine değil tüm dünyaya satışlar yapmayı başardı. Kaybolmaya yüz tutan mesleklerin mutlaka yeniliği yakalaması gerektiğini ifade eden 3. kuşak keçe ustası Cön, “Farklı şeyler ürettiğinizde meslekler devam ediyor ve insanlar buna ilgi duyuyor. Dokunmak lazım, formatlamak lazım, modern hale getirmek lazım, zamana ayak uydurmak lazım” dedi. Tire ilçesinde yaşayan 3. kuşak keçe ustası Arif Cön, 1924 yılında dedesinin başlattığı ve babasının devraldığı keçecilik mesleğini devam ettiriyor. Koyun yününden yapılan keçelere hayat veren Cön, artık keçeciliği eski yöntemlerle değil yeni yöntemlerle yapıyor. Kaybolmaya yüz tutan mesleği modernleştirerek zamana ayak uyduran Arif Cön, dede yadigarı atölyesinde; şal, atkı, fular, yelek, panço, ceket, çanta gibi ürünleri imal ediyor. Tire’nin keçeleri; Amerika, Kanada, Almanya gibi ülkelere de ulaşıyor El emeği göz nuru ürünleri atölyede özenle yapan Arif Cön ve ekibi, ürüne göre yünleri özenle yerleştiriyor, sabunlu su ile hafif ıslatıp makine yardımıyla sıkıştırıyor. Makineden çıkan ve kumaşa kilitlenen keçeler, daha sonrada terzilere gönderiliyor, doğal boyalarla süslenerek rengarenk ürünler olarak piyasaya gidiyor. Modern keçeciliğin temsilcisi Arif Cön, ürünlerini internetten de satışa sunarken, Tire’nin keçeleri sadece yurt içine değil; Amerika, Kanada, Almanya gibi ülkelere de ulaşıyor. Keçecilikte modernleşme sayesinde ayakta kaldıklarını anlatan Arif Cön, “Bütün el sanatlarında yeni bir şey denemek çok zordur ve kendi dükkanımız olmasaydı bu gelişim olmazdı. Ben birinin yanında çırak olsaydım, bu gelişime ayak uyduramazdım. Dokunmak lazım, formatlamak lazım, modern hale getirmek lazım, zamana ayak uydurmak lazım; ama bunu o 80 yaşındaki, 75 yaşındaki ustadan beklemek de ayıp oluyor. Onun yanına bir genç oturtabilirsek o sayede onu şekillendirebiliriz” dedi. “Eskiden bu bedenle, dizle ve ayakla yapılıyordu. Şuan makineyle yapıyoruz” Cön, “Biz farkında olmadan; bize ait olan, bizim kültürümüz olan, bizi biz yapan değerleri taşıyan bu insan hazineleri teker teker eksiliyor. Bu da bizim için trajik bir durum” diye konuştu. Sıkıştırılma işleminin eskiden beden yardımıyla yapıldığını ifade eden Cön, “Koyun yününün sıkıştırılmış haline keçe deniyor. Bu sıkıştırma işleminde bir fark var; eskiden bu bedenle, dizle ve ayakla yapılıyordu. Şuan makineyle yapıyoruz” şeklinde ifadelerine yer verdi. Modern keçe yöntemini anlatan keçe ustası Arif Cön, “Altına bir kat yün koyuyoruz. Daha sonra üzerine ipeği açıp, ipeğin üzerine; tekrar yün koyuyor, sabunlu su veriyor, katlıyor ve sıkıştırıyoruz. Bu şekilde alttaki yünün kumaştan geçip, üstteki yünü tutmasını sağlıyoruz. Tek bir seferde dövmek yetmiyor; tekrar yönünü çevirip, tekrar dövüyorsunuz. Sonrasında; yıkayıp, ütülüyoruz ve müşteriye hazır hale getiriyoruz. Kimyasal kesinlikle yok içerisinde. İlk çağlardan beri kullanılan bir malzeme keçe ve dünyadaki ilk tekstil malzemesidir. Boya işleminde de biz kök boyası kullanırız; kanserojen içermeyen, Avrupa Birliği belgeli boyalar kullanıyoruz ki yurt dışında takılmasın” ifadelerine yer verdi. "Farklı şeyler ürettiğinizde meslekler devam ediyor" Cön, şöyle devam etti: “Farklı şeyler ürettiğinizde meslekler devam ediyor ve insanlar buna ilgi duyuyor. Bizim hep müşterimiz doğallıktan yana. Bu nedenle her ülkeye satışımız var; yurt içine, Amerika’ya, Kanada’ya yolluyoruz, Almanya var. Yurt dışına da gittik, fuarlara da katıldık ve bunlar bizim tanıtımızda büyük rol oynadı. Diğer mesleklerde de çabalandığında, o mesleği de kurtarabilirsiniz. Yeter ki öyle bir gayretimiz olsun ve bunu yapacak genç ekibimiz olsun.”
Samsun Başkan Sandıkçı: “Canik’te teknolojiyi üreten nesilleri titizlikle yetiştiriyoruz” Samsun’un Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, öğrencileri bilim ve teknoloji eğitimleriyle buluşturmaya devam ettiklerini söyledi. Canik Belediyesi, ilçede gerçekleştirdiği yapay zekâ eğitim programıyla Bilişim Uzmanı Müminhan Bilgin’i vatandaşlarla bir araya getirdi. Canik Özdemir Bayraktar Keşif Kampüsü’nde gerçekleşen ve ilginin yoğun olduğu eğitim programında Bilişim Uzmanı Müminhan Bilgin yapay zeka sistemleri, yapay zeka türleri ve yapay zeka algoritmaları hakkında öğrencilere ve vatandaşlara bilgiler verdi. Siber güvenlik ve yapay zeka alanında eğitim programları gerçekleştirdiklerini, bu alanlarda uzman isimleri öğrenciler ve vatandaşlarla bir araya getirmeye devam ettiklerini ifade eden Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, ilçede teknolojiyi üreten nesilleri titizlikle yetiştirdiklerini kaydetti. Başkan İbrahim Sandıkçı, "Öğrencilerimiz başta olmak üzere her yaş grubundan vatandaşımızı, bilim ve teknoloji alanında uygulamalı eğitim, seminer ve konferans programlarıyla buluşturmaya devam ediyoruz. Siber güvenlik, veri güvenliği ve dijital ortamlarda kişisel verilerin korunmasına yönelik farkındalık oluşturan programlarımızla, alanında uzman isimleri öğrencilerimizle ve hemşehrilerimizle bir araya getiriyoruz. Bilim ve teknoloji alanındaki eğitimlerimizle çocuklarımızı ve gençlerimizi yeni nesil teknolojilerle buluşturuyor, teknoloji okuryazarı nesilleri toplumumuza kazandırıyoruz" şeklinde konuştu.