SAĞLIK - 02 Haziran 2020 Salı 13:51

Kadınların korkulu rüyası: Polikistik over sendromu

A
A
A
Kadınların korkulu rüyası: Polikistik over sendromu

Medical Park Gaziantep Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ümit Çınkır, Doğurganlık çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrinolojik rahatsızlıklardan biri olan Polikistikover Sendromu (PKOS) hakkında bilgi vererek bu rahatsızlığın her 100 kadından yaklaşık 10–15’inde görüldüğüne dikkat çekti.

Polikistikover Sendromu’nun kadınlarda erkeklik hormonu fazlalığı ve adet düzensizliği ile karakterize edildiğini, bu rahatsızlığın toplumda sık karşılaşılan bir kompleks bozukluk olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

‘’ Polikistikover Sendromu’nun nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, hastalık genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkabilmektedir. Polikistikover Sendromu’nun ortaya çıkmasında etkili olan unsurlar, genellikle overlerin fonksiyonlarını düzenleyen hormonların (gonadotropin) dinamiğindeki değişiklikler, steroidogenez eksiklikleri, insülin salınım ve etki bozuklukları ile birlikte genetik faktörler ön plana çıkmaktadır. Polikistikover Sendromu hastalarında genellikle insülin direnci zayıflığı ve obezite sık görülen bir bulgular olarak öne çıkmaktadır. Polikistikover Sendromu’nda insülin direnci ve kandaki insülinin normalden yüksek olduğu (hiperinsülinemi ) overde androjen sentezini ve ayrıca seks hormonu bağlayıcı globülin düzeyinde azalmayla serbest testesteron düzeyini artırmaktadır. Hastalarda androjen fazlalığı (hiperandrojenizm) biyokimyasal ya da klinik olabilir. Biyokimyasal hiperandrojenizm başta testesteron olmak üzere serum androjenlerindeki artışa bağlı olarak hastalarımızda genellikle tüylenmede (hirşutizm) artış görülmektedir. Akne, ciltte yağlanma ve erkek tipi saç dökülmesi de hiperandrojenizme bağlı olarak karşımıza çıkabilmektedir. Polikistikover Sendromu olan hastalarımızın menstrual öykülerinde adet aralıklarının 21 günden kısa ya da 35 günden uzun olması oldukça öne çıkan bir durumdur. Ancak Polikistikover Sendromu olan kişilerin \%20’lere ulaşan oranda adetlerinin düzenli olabileceği de bildirilmiştir. Bu hastalarda uzun dönemde glukoz intoleransı, tip 2 diyabet, dislipidemi, obezite, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve depresyon da oluşabilmektedir. Bu anlamda, tedavi hedefleri androjen fazlalığının kontrol edilmesi, adet düzensizliğinin düzeltilmesi ve doğurganlığın (fertilite) sağlanması şeklinde sıralanabilir. Hiperandrojenizm tedavisinde farmakolojik yaklaşımlar androjenlerin baskılanması ve hedef organ etkilerinin azaltılması şeklindedir. Tedaviye yanıt en erken altı ay sonunda ortaya çıkmaktadır. Bu süre dahilinde hastalarda motivasyon kaybı oluşmaması ise yerinde bir karar olacaktır. Başarılı tedavi için farmakolojik ajanlar, mekanik/kozmetik yöntemler ile birlikte kullanılmalıdır. Hastalarda insülin direnci mevcut ise yaşam tarzı değişikliklerine ilaveten medikal tedavi seçeneği de hasta bazında değerlendirilmelidir. Ayrıca bu rahatsızlık hastalarda uzun dönemde diğer sağlık problemlerine neden olabildiği için bu hastalığın yakından takip ve tedavisi planlanmalıdır.’’ diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Rus kardeşler, Bodrum’da sergi açtı Rus ikiz kardeşlerin Valentina ve Helen Chernykh’in “Yansımam” isimli resim sergisi, Muğla’nın Bodrum ilçesinde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Ressam olan dedeleri ve babalarının yolundan giden Valentina ve Helen Chernykh isimli ikiz kardeşler, ilçedeki bir mekanda resim sergisi açtı. Yaşamın her anında var olan güzellikleri ve insan ruhunun özünü yakalamaya çalışan Moskova eğitimli sanatçılardan Valentina hayata güzelleme yaparken Helen portreleriyle insan ruhuna ışık tutuyor. İki ressamın Bodrumlu sanatseverlerle buluşan eserleri, büyük beğeni topladı. Açılışta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Helen Chernykh, “Çalışmalarım gerçekçilik ve simgecilik türlerinde. Ben iki stili karıştırmayı seviyorum. Hissettiklerimi, gündelik yaşamı resmediyorum. Ruhuma dokunan şeyleri resmediyorum.” dedi. Valentina Chernykh insanları mutlu eden, olumlu şeyleri resmettiklerini dile getirerek “İnsanların resme baktıklarında mutlu olmalarını istiyorum. O yüzden resimlerimi parlak renklerle yapıyorum. Olumsuz durumları resmetmiyorum. Bugün burada bu sergiyi açtığımız için çok mutluyuz. Burasını çok seviyorum. Hep burada bir sergi açmak istemiştim” diye konuştu. Valentina Chernykh, sergide aynı eserde kendi portrelerini resmettikleri iki ayrı çalışmanın yer aldığını söyledi. İki ressamın 33 eserinin yer aldığı My Reflection (Yansımam) isimli sergisi, bir ay boyunca ziyaret edilebilecek.
İstanbul Kasımpaşa Mevlevihanesi, 99 yıl aranın ardından hizmete giriyor İstanbul’da üçüncü en büyük Mevlevihane olan Kasımpaşa Mevlevihanesi 99 yıl aradan sonra hizmete açılacak. Üç yüz sene boyunca Osmanlı medeniyetinde insan yetiştiren irfan ocakları arasında yer alan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan Kasımpaşa Mevlevihanesi, 11 Mayıs Cumartesi günü kapılarını açıyor. 17’nci yüzyılın mirası, İstanbul’un Galata ve Yenikapı Mevlevihanesinden sonra üçüncü büyük Mevlevihane olan Kasımpaşa Mevlevihanesi, 99 yıl aradan sonra yeniden kapılarını açmaya hazırlanıyor. Kurulduğu tarihten itibaren üç yüz sene boyunca Osmanlı medeniyetinde insan yetiştiren irfan ocakları arasında yer alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan Mevlevihane, 99 yıl aradan sonra yeniden hizmet etmek için açılıyor. İnsan ve İrfan Vakfı tarafından aslına uygun restore edilen yapı, tasavvuf, eğitim ve sanat alanlarında insanların yetişmesine hizmet etmek 11 Mayıs Cumartesi günü açılacak. Mevlevihane’nin bahçe kısmında bulunan atölyeler öğrencilere hizmet verecek. Öğrenciler bir yandan Tarihi Mevlevihane’de eğitim görürken, öte yandan kurulan bu atölyelerde el sanatı gibi alanlarda kendilerini geliştirebilecek. “Mevlevilik kültürüne geniş bir katkı sağlayacağını düşüneceğimiz çalışmalar olacak” Kasımpaşa Mevlevihanesi hakkında bilgi veren İlyas Ozan Kaya, “Kasımpaşa Mevlevihanesi İstanbul’un açılan 3. Mevlevihanesi. 1650’li yıllarda Sırrı Abdi Dede önderliğinde açılıyor. Daha sonra da 1925 yılına kadar hiç inkıyada uğramadan 300 yıl boyunca medeniyetimizin ihtiyacı olan insan yetiştirme vazifesiyle görevini devam ettiriyor. 1925’te tekkeler kapatıldıktan sonra günümüz tarihine kadar burası çeşitli amaçlar için kullanılmış. Önce Semaver Güreş Kulübü olarak kullanılmış, güreş müsabakalarına ev sahipliği yapmış. Harem kısmı ilkokul olarak kullanılmış. Daha sonra ihtiyaç sahiplerine odalar vakıflar tarafından kiralanmış. Bir süre sonra da 1970’li yıllardan sonra da yanarak kül olmuş. 2016 yılında da devlet büyüklerimizin gayretleri ve hüsnü niyetleriyle Hüseyin Vassaf Bey’in Sefine’sinde altın kafestir dediği bu güzel mekan ihlal edilmeye başlanmıştır. Bugün de inşallah çok kısa bir süre sonra açılışımızı gerçekleştireceğiz ve mekan olarak aslına rücu ederek insanlığa hizmet etmeye devam edecek. Bura tıpkı eskiden olduğu gibi tasavvuf eğitim ve sanatlarıyla birlikte bu zamanda da hizmet etmeye gayret edeceğiz. Bu minimalde Mesnevi ve Mesnevi Hanlık çalışmalarımız olacak aslına ve geleneğe uygun bir şekilde. Mevlevilik kültürüne geniş bir katkı sağlayacağını düşüneceğimiz çalışmalar olacak” ifadelerini kullandı. “Evliya Çelebi’yi bütün dünya tanıyorsa bu Mevlevihane’de Abdullah Dede’nin tabiriyle başlıyor” Mevlevihane’nin Evliya Çelebi üzerinde etkisini ve tarihi önemini vurguladığı hikayeyi anlatan Kasımpaşa Mevlevihane’sinin kurucu temsilcisi Abdurrahman Tevruz. “Evliya Çelebi bu minyatürde anlattığımız Zehra Kaku hocamızın yaptığı hikâye de şöyle; Evliya Çelebi 1630 yılında bir rüya görüyor. Bunu kendi kitabında yazdığı için biliyoruz. O rüyasını Abdullah Dede’ye anlatıyor. Üsküdar’dan Kasımpaşa Mevlevihane’sine geliyor. Bu odada Abdullah Dede’ye rüyasını anlatmak üzere müsaade istiyor. Abdullah Dede de “Buyur evlat” diyor. Evliya Çelebi rüyasında Peygamber efendimizi(sallallâhu aleyhi ve sellem) görüyor ve ona “Şefaat ya Resulallah” diyeceğine “Seyahat ya Resulallah” diyor. Sonra dilim sürçtü diyor ve çok üzülüyor rüyasında. Abdullah Dede de, “Halbuki sana söylettiler” diyor Evliya Çelebi’ye. Seyahatnameyi, Evliya Çelebi’yi bütün dünya tanıyorsa bu odada bu Mevlevihane’de Abdullah Dede’nin tabiriyle başlıyor” dedi.
İstanbul Eczacıbaşı Dynavit, Kathryn Plummer’ı renklerine bağladı Eczacıbaşı Dynavit yeni sezon transfer çalışmaları kapsamında ABD’li smaçör Kathryn Plummer’ı kadrosuna kattı. Eczacıbaşı Dynavit, İtalya Ligi ve CEV Şampiyonlar Ligi’nin son şampiyonu ABD’li smaçör Kathryn Plummer’ı transfer etti. Plummer’ın transferiyle ilgili kulüpten yapılan yazılı açıklamada, "Plummer, çok güçlü ve çok kaliteli bir oyuncu. Oyun sistemimize direkt katkı yapabilecek kapasitede yetenekleri var. Final maçlarındaki tecrübesi ve İtalyan Ligi’ndeki kazandığı başarılar iyi bir transfer yaptığımızın göstergesidir. Kendisini aramızda görmekten dolayı çok mutluyuz" denildi. Transferle ilgili konuşan Kathryn Plummer, "Sporda köklü bir geçmişe sahip bu kadar prestijli bir kulübün parçası olmaktan büyük heyecan duyuyorum. Yeni takım arkadaşlarımla ve teknik ekiple tanışmayı ve nihai hedeflerimize ulaşmak için onlarla çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Gelecek sezon grubumuzun özel olacağını düşünüyorum. Birlikte neler başarabileceğimizi görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Genel olarak yeni bir kültür ve yaşam tarzı öğrenmeye ve ailemi de kulübe dahil etmeye hevesliyim. Teşekkürler Kaplanlar" dedi. ABD Milli Takımı’nda da oynayan 1998 doğumlu oyuncu, kariyerine Tstreet Volleyball Club’ta başladı ve sırasıyla Standford Üniversitesi Voleybol Takımı, Saugelle Team Monza, Denso Airybees ve Prosecco Doc Imoco Volley Conegliano takımlarında forma giydi.
Eskişehir ANAKARİYER’den 9 Mayıs Avrupa gününe özel etkinlik Anadolu Üniversitesi Kariyer ve Mezun Merkezi (ANAKARİYER) tarafından 9 Mayıs Avrupa Günü kapsamında “AB’nin Bütünleşme Süreci İçerisinde Birliğin Kültür Politikası: ‘Farklılık’ ve ‘Çeşitlilik’” etkinliği düzenlendi. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erhan Akdemir’in konuşmacı olarak yer aldığı etkinlik Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezi Salon Anadolu’da gerçekleştirildi. Anadolu Üniversitesi Kariyer ve Mezun Merkezi Müdürü Doç. Dr. Seda Tekeli başta olmak üzere, pek çok öğrenci katılım gösterdi. “AB, Türk kamuoyu tarafından yanlış biliniyor” “AB’nin Bütünleşme Süreci İçerisinde Birliğin Kültür Politikası: Farklılık ve Çeşitlilik” etkinliğinde konuşmacı olarak yer alan Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erhan Akdemir konuşmasında AB’nin bir araya gelme sürecinden bahsetti. Doç. Dr. Akdemir konuşmasına şöyle devam etti: “Avrupa Birliği’nde yirmi yedi farklı ülke, kültür, dil mevcut. Bu da yirmi yedi farklı düşünce demek. AB’de farklılıklara saygı duyan, ortak kültür mirası anlayışı var. Avrupa Birliği kültür farklılıklarını çeşitlilik olarak algılamaktadır. 2022 yılında başlayan ve 2025 yılında tamamlanması öngörülen ‘AB Jean Monnet Module’ kapsamında hazırladığımız projemiz ile AB bütünleşme sürecinde Birliğin kültür politikasını dersler, eğitim programları ve etkinlikler gibi çeşitli araçlarla siz değerli katılımcılarımız gibi öğrencilerimize ve insanlara aktarmaya, onları bilinçlendirme çalışıyoruz.” “AB’nin Bütünleşme Süreci İçerisinde Birliğin Kültür Politikası: Farklılık ve Çeşitlilik” etkinliği soru cevap kısmının ardından ANAKARİYER Müdürü Doç. Dr. Seda Tekeli’nin Doç. Dr. Erhan Akdemir’e teşekkür belgesi takdim etmesiyle sona erdi.