SAĞLIK - 29 Temmuz 2021 Perşembe 17:14

Kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalığında EECP tedavisi

A
A
A
Kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalığında EECP tedavisi

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zarema Karben, günümüzde ölüm nedenlerinin başında yer alan koroner arter hastalığının tedavisinde, stent ya da bypass için uygun olmayan hastalara ‘doğal bypass’ olarak adlandırılan EECP tedavi yöntemi uygulandığını söyledi.


SANKO Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı da olan Prof. Dr. Karben, EECP’nin (Enhanced External Counter Pulsation), herhangi bir risk oluşturmayan, hastane yatışı ya da girişimsel işlem gerektirmeyen, kolay uygulanan bir tedavi yöntemi olduğunu kaydetti.


EECP tedavisi


Çin’de kullanılmaya başlanan ve ABD’de 1995 yılında FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onayı alan EECP yönteminin, 1000’in üzerine merkezde uygulandığını ve araştırmalara göre koroner arter ve kalp yetmezliği olan hastalarda ciddi iyileşmeler sağlandığını belirten Prof. Dr. Karben, şöyle devam etti: “Ülkemizde 9 merkezde uygulanan EECP tedavisinin temelinde özel bir kompresyon cihazı ile kalbin kılcal damarlarının kuvvetlendirilip yenilerinin gelişmesinin sağlanması bulunuyor. Böylece, kalp kasının daha iyi beslenmesi destekleniyor. Bu nedenle bu yöntem ‘doğal by-pass’ olarak anılıyor. Araştırmalar EECP yönteminin etkisinin hastaların yüzde 88’inde 5 yıla kadar sürdüğünü gösteriyor.”


Tedavinin uygulanması


EECP tedavisi için herhangi ön hazırlığa gerek olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Karben, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşlem sırasında EECP masasına yatırılan hastanın bacaklarına ve kalça etrafında özel şişen manşonlar, göğsüne EKG elektrotları bağlanır. EKG yardımı ile EECP cihazı, hastanın kalp atışları ile zamanlaması yapılır. Cihaz manşonları kalp atışları ile uyumlu bir şekilde şişirip söndürmeye başlar. Tedavi esnasında hastalar hiçbir rahatsızlık hissetmediği gibi, televizyon izleyip, kitap okuyabilir, kulaklık ile müzik dinleyebilirler. EECP tedavisi seansı bir saat sürer ve tüm tedavi süresi 35 seans gerektirir. Seans sonrası hastalar günlük yaşamlarına devam edebilirler.”


Etkisini göstermesi


Bilgisayar kontrollü olan EECP cihazının kalbin gevşeme anında manşonları şişirip, pompalama döneminde söndürdüğüne vurgu yapan Prof. Dr. Karben, cihazın etkileri konusunda şu bilgileri paylaştı: “Kalbi besleyen koroner arterler kalbin gevşediği zaman kanla dolar. Bu gevşeme döneminde EECP manşonları şişmesi sonucu kan basıncı ve koroner arterlere giden kan miktarı da artar. Kalbin pompalama döneminde manşonlar söner, kan basıncı düşer ve kalbin iş yükü azalmış olup kalbin performansı artar. EECP tedavisi ile yüksek basınçlı kanla doldurulan koroner damarlar genişler ve bu damarlar arasındaki bağlantı dalcıkları (kollateraller) açılarak yeni kılcal damarların oluşmasını ve az kanlanan kalbin bölgelerinin daha iyi kanlanmasını sağlar. Bu nedenle EECP tedavisi ‘doğal bypass’ olarak tanımlanmaktadır.”


Kimlere uygulanır


Prof. Dr. Karben, EECP tedavisi uygulanacak kişileri ve durumlarını şöyle özetledi: “Koroner arterlerde ciddi daralma ve kalp yetmezliği olan, bypass veya stentleme için uygun olmayan (damar yapısı ince, yaygın hasta veya damarda darlık ulaşılması zor noktada ise), bypass gereken, fakat yüksek risk nedeni ile operasyon yapılamayan hastalarda, daha önce bypass ve stentleme tedavisi edilmiş, tekrar daralma gelişmiş ve damar yapısından dolayı tekrar müdahale edilemediği durumlarda uygulanır.”


Sakıncalı durumlar


Prof. Dr. Karben, EECP tedavisi için sakınca yaratabilecek durumları ise şöyle anlattı: “Ciddi kalp kapak hastalığı, özellikle aort kapak yetmezliği, karın (abdominal) aort bölgesinde ciddi genişlemeler, bacak atar damarlarda ciddi darlık, bacak toplar damarların tıkanması ya da pıhtı olanlar, ciddi kan rahatsızlığı, özellikle pıhtılaşma bozukluğu olanlar, bacak derisinde ciddi yaralar, gebelik, kontrol altına alınamayan yüksek tansiyon, ciddi ritim bozukluğu olan durumlar.”


Tedavinin yararları


Prof. Dr. Karben, kalbe giden kan akımının artması ve kalbin iş yükü azalması sonucu kalp performansının yükselmesini sağlayan EECP tedavisinin diğer yararlarını ise şu şekilde sıraladı: “Kalp yetmezliği olan hastaların kalp kasının güçlenmesi ve kalp yetmezliği bulgularının azalması. Tıkanmış kalp damarlarının çevresinde yeni kılcal damarların gelişmesi. Göğüs ağrılarının (angina pektoris) azalması. Hastanın yaşam kalitesinin artması. Kalp damarlarının yanı sıra tüm organ damarların kan dolaşımının artması. Bundan çeşitli organların kanlanma azalmasına bağlı hastalıkların tedavisinde yararlanılmaktadır. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve cinsel güç kaybı olan hastalarda olumlu etkiler gözlenmektedir. Baş ağrısı, baş dönmesi dikkat zayıflığı ve uykusuzluk şikayetlerinin azaldığı, ruhsal durumun ve depresif halin iyileşmesi hastanın daha iyi ve enerjik hissetmesi gibi psiko-sosyal yönden de olumlu etkiler gözlenmektedir.”


EECP tedavisi sırasında ve sonrası önerilen egzersizlerin düzenli yapılmasının önemine değinen Prof. Dr. Karben, diyetlere uyulması, sigara içilmemesi, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, ritim bozukluğu, yüksek kolesterol için verilen ilaçların düzenli kullanılması konularına hastaların dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.