GENEL - 01 Ağustos 2018 Çarşamba 14:32

Fındık toplamaya gelen mevsimlik tarım işçilerinin zor yaşam şartları

A
A
A
Fındık toplamaya gelen mevsimlik tarım işçilerinin zor yaşam şartları

Fındık toplamak için çeşitli illerden gelmeye başlayan mevsimlik tarım işçilerinin bazıları belli bir konaklama alanında yer bulamadığı için ya araçların içinde ya da derme çatma çadırlarında konaklıyor.

Fındık toplamak için çeşitli illerden gelmeye başlayan mevsimlik tarım işçilerinin bazıları belli bir konaklama alanında yer bulamadığı için ya araçların içinde ya da derme çatma çadırlarında konaklıyor.


Fındık toplamak için değişik illerden gelen mevsimlik tarım işçileri için Giresun’da bu sene belli bir alan ayrılmış olsa da gelen binlerce kişiye yeterli olmuyor. Bunun yerine işçiler çalışacakları bahçe sahibinin göstereceği yerde barınmaya çalışıyor. İşverenin de yer göstermemesi halinde kendi çözümlerini uyguluyorlar. Fındık toplamak için gelen işçilerin bazıları ya araçlarının içinde ya kasasında ya da kurdukları derme çatma çadırlarında barınıyor. Gün boyu büyükleri anne ve babaları fındık bahçesinde çalışırken çocukları ise yalnız başına kalıyor.



“Geçimimiz mevsimlik işçi”


Fındık toplamak için değişik illerden gelen mevsimlik tarım işçileri ise bu durumdan dert yanıyor. Malatya’dan geldiğini ifade eden Elif Kaya isimli çiftçi, çalışmak için binlerce işçi geldiğini ama herkes yetecek kadar barınma alanları olmadığı için bu durumu yaşadıklarını söyledi. Kaya, “Çadır kurmuyoruz. Bütün millet yol ve dere kenarlarında kendilerine yer buluyorlar. Ya çadırlarımızda ya da araçların içerisinde kalıyoruz. En önemlisi de içme suyu ve tuvalet sorunudur. Biz buna da razıyız ancak belediye yetkilileri buralarda dahi kalmamıza müsaade etmiyor. Biz de geçim derdindeyiz. Bazı yerlerde olduğu gibi Giresun’da da güzel barınma yerleri yapılmış fakat gelen binlerce işçiye yetecek kadar yer yok. Bu nedenle de barınma yerlerinde yer bulamayanlar da bizim gibi böyle açık alanlarda kendilerine yer bulmaya çalışıyor. Bizlerde böyle fındıkta, kaysıda, pamukta, zeytinde çalışarak geçimizi sağlıyoruz” dedi.



En büyük dramı çocuklar yaşıyor


Fındık işçilerinin en büyük dramı ise aileleri fındık bahçesinde çalışırken barınma yerlerinde kalan çocuklar arasında yaşanıyor. Anne ve babaları çalışırken barınma yerlerinde kalan çocuklara bakmanın da oldukça güç olduğunu anlatan Kaya, “Barınma yerinde çocuklara bakmak ve yemek yapmak için kalan birileri oluyor ama bütün işlere yetişmek kolay olmuyor. Onlarca çocuğa bir kişinin bakması onlara göz kulak olması tabi ki de zor ama başka çare de yok” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Griple aynı belirtileri gösteren ölümcül virüsle ilgili aile hekimlerine uyarı Hitit Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurcan Baykam, zehirli keneler sebebiyle bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının griple aynı belirtileri gösterdiğini belirterek, “KKKA hastaları ilk günlerde grip benzeri şikayetlerle sağlık kuruluşlarına başvuruyor. Özellikle aile hekimlerinin KKKA ihtimalini da göz önüne alarak mutlaka ayırıcı tanı içerisinde gözden geçirerek, buna göre tetkik ve takibini yapması gerekiyor” dedi. Havaların ısınmasıyla birlikte Çorum’da kene vakaları görülmeye başladı. Hitit Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları-Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurcan Baykam, zaman zaman ölümle sonuçlanan hastalıkla ilgi hem vatandaşları hem de aile hekimlerini uyardı. KKKA’nın havaların ısınmasıyla kendisini gösteren ve vakaların arttığı bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Baykam, “Kenelerin belirli bir sıcaklıkta aktif oldukları ve taşıdıkları virüsü insanlara bulaştırdıkları bir hastalık. Bu hastalığın gelişmesi, insanların kene teması yoluyla bu virüsü alması yılın sıcak günleri ve aylarında oluyor. Hava sıcaklığı arttığında vakaların gelmeye başladığını görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte hem ilimizde hem de diğer illerde vakalar görülmeye başlandı” diye konuştu. "Aile hekimleri dikkatli olmalı" Zehirli keneler yoluyla bulaşan KKKA’nın griple aynı belirtileri gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Baykam, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi öyle bir hastalık ki ilk günlerinde gribe benzer şikayetlerle başlıyor. Ateş, halsizlik, kırgınlık, eklem ağrısı gibi şikayetlerle karışabiliyor. Hem kişinin kendisi hem de hekimlerin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. İnsanlar ’grip oldum’ diye geçiştirmemeli. Hayvancılıkla uğraşıyorsa, kene ile teması varsa, kene tutunma öyküsü varsa son günlerde bu şikayetler KKKA olabileceğini akla getirmeli. Hekimlerimiz de bu konuda duyarlı olsun, KKKA’yı aklına getirerek, buna yönelik tetkik ve tedavilerini yapsın. Özellikle aile hekimlerimiz dikkat etmeli. KKKA hastaları ilk günlerde grip benzeri şikayetlerle sağlık kuruluşuna başvuruyor. Bu durumları sorgulayıp KKKA ihtimalini da göz önüne alarak mutlaka ayırıcı tanı içerisinde gözden geçirerek, buna göre tetkik ve takibini yapması gerekiyor” şeklinde konuştu. "Keneyi görür görmez vücuttan uzaklaştırmalıyız” Keneden korunmak için öncelikle kene ile temasın ortadan kaldırılması gerektiğini anlatan Prof. Baykam, “Tarlaya, bahçeye giderken olabildiğince ciltte açıkta bölge bulunmamalı. Kene özellikle ayaklardan yukarı tırmandığı için pantolonun çizme ya da çorap içine sokularak, kenenin cilde temasının önlenmesi gerekiyor. Öte yandan tarlada, bahçede çalışan ya da hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız eve döndüklerinde mutlaka vücutlarında kene olup olmadığını kontrol etmeli. Kene tutunduktan sonra ne kadar kısa sürede vücuttan uzaklaştırılırsa virüsü vücuda enjekte etme oranı azalıyor. Keneyi görür görmez vücuttan uzaklaştırmalıyız” diye konuştu. "Kenenin uzun süre vücutla teması riskli bir durum" Vücuda yapışan bir kene görüldüğünde yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Nurcan Baykam, “Keneyi mutlaka bir bariyerle ya da pens ile ya da ele alınan bir kağıt veya kumaş parçası olabilir keneye temas etmeden vücuttan uzaklaştırmamız gerekiyor. Zaman aldığı için keneyi vücuttan uzak tutmak için illa bir sağlık kuruluşu veya hekime gitmek şart değil. Ama çok yakında sağlık merkezi varsa gidilebilir. Ancak bunun için zaman harcayıp kenenin uzun süre vücutla teması riskli bir durum. Bu yöntemler kullanılarak kenenin bir an önce vücuttan uzaklaştırılması gerekiyor. Tarlada, bahçede ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız evlerine döndüklerinde mutlaka kontrol yapmalı” şeklinde konuştu.
Samsun Üniversite-sanayi arasındaki dijital köprüyü kuracak mobil uygulama: ’JobSocial’ Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ve üniversitenin Teknoloji Transfer Ofisi(TTO) iş birliğinde geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli milli iş odaklı sosyal ağ projesi “JobSocial” isimli mobil uygulama, bünyesindeki uzman arama motoru ile akademik bilginin hızlı bir şekilde sektöre aktarılmasını sağlarken aynı zamanda içerisindeki diğer özelliklerle de gençlere iş bulma ve staj imkanı sunuyor. OMÜ’de akademisyenlerden ve öğrencilerden oluşan 10 kişilik bir ekip tarafından yapılan “JobSocial” mobil uygulaması barındırdığı yapay zeka özellikleri sayesinde fark oluşturuyor. Mobil uygulamada bulunan makale, patent, proje paylaşımları ile gönderi yayınlama, uzman, uzmanlık ve firma arama motoru, iş ilanı verme, arama, staj ilanı verme, arama ve yapay zeka destekli iş ilanı ile CV eşleştirme özellikleri ile uygulama üniversite-sanayi arasındaki dijital köprüyü kuruluyor. "Önce Türk dünyasına, sonra bütün dünyaya hizmet edecek bir forma dönüştürülecek” Uygulama hakkında bilgi veren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Ondokuz Mayıs Üniversitesi olarak tamamen yerli ve milli bir sosyal ağ ile bilginin kontrol edilmesini, değerlendirilmesini ve bilgi üzerinde yeni atakların yapılabilmesini sağlayacak yeni bir sosyal platform oluşturduk. Uygulama marketlerinde yer alan bu platform, akademik bilginin hızlı bir şekilde sektöre aktarılmasını sağlıyor, öğrencinin staj ya da iş arayışında, sektörün nitelikli çalışan arayışında doğrudan eşleştirme yapan bir yapay zeka desteğini kullanıyor. Arzu edilen şey, üniversitedeki uzman kadronun sektörün ihtiyacını karşılayacak şekilde en hızlı bir şekilde buluşturulmasıdır. Burada yerli ve milli olması, verinin bizim elimizde olması, veriye sahip olmayanın yönetemeyeceğini, kendi geleceğini kontrol edemeyeceğini biliyoruz. Yaşadığımız dünyada verinin analiz edilmesi, verinin kontrol edilmesi ve verinin uygun isimlerle en kısa sürede buluşturulması hedefleyen bir ağdır. Burada sadece OMÜ değil, Türkiye’deki akademik birikimin tamamının, Türkiye’deki sektörünün tamamına hatta bunun bir sonraki adımda önce Türk dünyasına, sonrasında bütün dünyaya hizmet eder bir forma dönüştürülecek. Öncelikle bizim birinci derecede muhatabımız üreten sektördür. Üretilen patentlerin doğrudan onlara düşmesi, ilgi duydukları patentle doğrudan ilgilenmelerini sağlamaktır. Kendi sorunlarıyla alakalı bir uzman arayışı ve bu uzmanın nerede olduğu yapay zekâ aracı ile sektöre sunmak istiyoruz. Diğer işlemlerin ikili işlemlerin arkasından gelmesi gerekiyor. Önümüzdeki günlerde yapacağımız görüşmelerle bütün teknoloji ve transfer ofislerinin, üniversitelerinin bunu kullanmalarını arzu ediyoruz. Proje yaparken uzman bulma konusunda kendilerine kolaylık sağlayacak. Öğrenci açısında baktığınızda staj ararken, iş ararken doğrudan başvurabileceği nitelikli iş bulma imkanı sağlayacak. Üreticinin de aradığı nitelikle insanı bulma noktasında doğrudan yapay zekanın eşleştirmesiyle gerçekleştiren bir ağ olduğu için her iki tarafa ciddi bir imkan sağlıyor. Bizim açımızdan önemli olan üniversitedeki birikimin sahneye çıkması ve topluma sunulmasıdır. Bütün üniversitedeki patentlere erişim imkanı veya üretilen patentlerin doğrudan ilgililerin ekranına düşmesi sağlamaktır” dedi. "İçerisinde güçlü arama motoru sayesinde istediğiniz uzmanlığa sahip kişileri bulabiliyorsunuz” OMÜ Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Öğr. Görevlisi ve aynı zaman proje koordinatörü İsmail İşeri, “Yerli ve milli sosyal ağ projesidir. OMÜ ile TTO iş birliğinde geliştirildi. Projenin en önemli özelliği üniversite ve sanayi arasındaki dijital köprüyü oluşturmaktır. Bu özelliği sayesinde akademide oluşan bilgi birikiminin en hızlı şekilde paylaşımlara ilgi duyan kişilere ulaşmasını sağlayacak. Burada kişilere, firmalara özel sektör çalışanlarına ve tüm akademisyenlere oluşan bilginin paylaşılmasını sağlıyoruz. Uygulama 2,5 yıllık bir emek sonucu ortaya çıktı. İçerisinde çok önemli özellikle var. Bunlardan birincisi yapay zeka temelli bir eşleştirme algoritmasıdır. Örneğin yapay zeka alanında çalışan bir akademisyenim. Yapay zeka ile ilgili bir makale paylaştığımda bu makalenin yapay zeka alanın ilgi duyan sosyal ağdaki diğer kullanıcılara ulaşmasını sağlıyor. Bilgi en hızlı şekilde doğru kişilere ulaşmasını sağlıyor. Bilginin daha hızlı şekilde ürüne dönüşmesi ve ülkemize katma değer oluşturması anlamında da bu proje önemli bir göreve soyunmuş durumundadır. Uygulamada aslında firmalar çok büyük kolaylık sağlıyoruz. CV’leri içeriklerine göre yapay zeka ile iş ilanları ile eşleştirerek daha hızlı kullanıcı deneyimi sunuyoruz. Bir uzmanlık arama motoru özelliği de görüyor. İçerisinde güçlü arama motoru sayesinde istediğiniz uzmanlığa sahip kişileri bulabiliyorsunuz” diye konuştu.