EKONOMİ - 03 Haziran 2020 Çarşamba 17:49

FİSKOBİRLİK’in yatırımları devam ediyor

A
A
A
FİSKOBİRLİK’in yatırımları devam ediyor

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, yaşanan kriz döneminde birçok büyük firma iflasını açıklayıp konkordato ilan ederken FİSKOBİRLİK’in yatırımlarına devam ederek, istihdam artırdıklarını kaydetti.

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, yaşanan kriz döneminde birçok büyük firma iflasını açıklayıp konkordato ilan ederken FİSKOBİRLİK’in yatırımlarına devam ederek, istihdam artırdıklarını kaydetti. Bayraktar, 10 yıl öncesine göre 30 kat cirosunu artıran FİSKOBİRLİK’in 2020 yılı hedefinin ise 500 milyon lira olduğunu söyledi.


FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, basın mensupları ile bir araya gelerek açıklamalarda bulundu. FİSKOBİRLİK’in 10 yıl öncesine kadar cirosunu 30 kat artırdığını ifade eden Bayraktar, “Giresun büyük bir kuruluş olan FİSKOBİRLİK ve Türkiye’nin önemli bir tarım ürünü olan fındıkla sembolleşmiş bir şehirdir. Biz de FİSKOBİRLİK’i yaşatmak adına her türlü çaba içerisindeyiz. Bugün bakıldığında 10 yıl öncesine kadar entegre faaliyetlerinde cirosunu 30 kat artırdığı görülmektedir. Ana anlamda 20 çeşitte 100 kadar barkotlu ürünümüz bulunmaktadır. Bu ürünlerimiz ülkemizde bütün marketlerde ve onlarca ülkede satılmaktadır. Kapasitemiz ise 5 yıl öncesine kadar 3-5 kat artmış durumdadır. Güçlü bir yapıya sahip FİSKOBİRLİK, kriz döneminde birçok firma iflas edip, konkordato ilan ederken faaliyetlerini sürdürmüştür. Aynı zamanda da 60 kişiye yeni istihdam sağlamıştır. Biz üreterek var olmaya çalışan bir kurumuz ve 2020 yılı ciro hedefimiz" dedi.


FİSKOBİRLİK’in yeni istihdam sağlayacak yatırımlarının bulunduğunu da açıklayan Bayraktar, "Daha önce batı bölgesinde bir kırma fabrikası yapmıştık. Şimdi de orta bölgede Fatsa’ya 750 milyon dolara mal olacak bir kırma fabrikası projemiz son aşamaya gelmiştir. Bu pandemi sürecinde projenin tamamlanması biraz gecikti ancak bu seneki sezona Fatsa’daki kırma fabrikasını yetiştirmeye çalışacağız. Bununla birlikte Giresun merkezde entegre tesisinin bulunduğu alana bir kırma fabrikası yapmıştık ve bir de 500 bin dolara soğutma deposu kuruyoruz. Bulancak ilçemizdeki Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arazimize de yatırım projemiz devam etmektedir. Dolayısıyla FİSKOBİRLİK Giresun’da yatırımlarıyla devam etmektedir. Bu yatırımlar yeni istihdam yeni üretim anlamına gelmektedir” dedi.



“Giresun fındığına sahip çıkıyoruz”


Sadece üretim anlamında değil, ürüne sahip çıkma anlamında da bir çaba içerisinde olduklarını ifade eden Bayraktar, “Bugün bazı çevreler FİSKOBİRLİK Giresun fındığı için ne yaptı eleştirilerinde bulunmaktadır. Bu eleştirilerde bulunanlara hatırlatmak isterim ki Giresun adına üç çeşit fındık tescilletilmiştir. AB sürecinde FİSKOBİRLİK olarak bizim dönemimizde yaptığımız müracaat ve çalışmalar sonucunda Giresun Kalite Tombul Fındık, Giresun Sivri Fındığı ve Giresun Kalın Kara Fındık olmak üzere üç çeşit fındık tescilletilmiştir. Bizim iznimiz olmadan hiçbir fındık Giresun kalite olarak satılamaz. Bu anlamda denetlemeler ve takipler yapılmaktadır. Bu Giresun fındığına sahip çıkmak değil midir. Şu anda kadar 50 firma bizden Giresun Kalite Fındık satmak için yetki belgesi aldı. Yetki vermekle kalmıyoruz, satacakları ürünlerin üzerine Giresun Kalite barkodu da vurulmaktadır” açıklamasında bulundu.



“Sakarya’ya çikolata fabrikası kurma iddiası asılsız”


Giresun kamuoyunda FİSKOBİRLİK’in Sakarya’ya çikolata fabrikası kuracağı yönündeki haberlerin asılsız ve yersiz olduğunu ifade eden Bayraktar, "FİSKOBİRLİK Giresun’da varlığını sürdüren bir kurumdur. Giresun FİSKOBİRLİK ve fındıkla sembolleşmiş bir şehirdir. Giresun’da yeni yatırımlarımız görmezden gelinirken doğruluğu olmayan bir eleştirilerle kurumun itibarını zayıflatmak istenmektedir. Olayın aslı şudur. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı fındık üretiminde önemli bir yer tutan Sakarya’ya kendi imkanlarıyla bir çikolata fabrikası kuracağını açıklamıştır. Bize de biz bu işte acemiyiz, bize yardımcı ol denilmiştir. Aynı şekilde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da bir düşüncesi bulunmaktadır. Biz şimdi FİSKOBİRLİK olarak yapmayın mı diyelim, yoksa bize ne sizin yatırımınızdan mı diyelim. Yapacakları yatırımlar kendilerinin yatırımlarıdır ve FİSKOBİRLİK ile ilgili hiçbir ilişkileri bulunmamaktadır. Keşke başka belediye başkanları da fındığa katma değer sağlayacak bu tür yatırımlar için çalışma yapsa biz de yardımcı olsak. Bizim zaten entegremizde çikolata üretimimiz vardır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Fidan: "Ülkem kendi içinde fikir olarak birçok konuda bölünürken Filistin meselesinde tek yürek olması tarihi andı" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Türkiye ziyareti sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) hitabında ortaya çıkan görüş birliğine ilişkin, "Ülkem kendi içinde birçok konuda bölünürken, fikir olarak tabii ki, Filistin meselesinde tek yürek olması, tek vücut olması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin şahsında bunu Sayın Abbas’a göstermesi bence tarihi bir andı" dedi. Dışişleri Bakanı Fidan, Filistin merkezli bir televizyon kanalının programında Gazze’deki ateşkes, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin ile ilgili açıklamaları, Kudüs’ün geleceği hakkındaki soruları cevapladı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistinlilerin tehcir edilmesi gerektiği açıklamalarına ilişkin soru üzerine Bakan Fidan, "Filistin tehciri kabul edilemez. Bu türden tekliflerin biz ciddiye alınması gerektiğini düşünmüyoruz. Bu biraz tarihi bilmemek, anlamamak manasına gelir. Biz İslam dünyası olarak, Türkiye olarak, Arap dünyası olarak ve uluslararası toplumun kahir ekseriyeti bu görüşün arkasında. Dünyada bu görüşün desteklenmesinden daha fazla desteklenen başka bir siyasi proje yok. Fakat ne acıdır ki bu kadar büyük bir genel kabule sahip iki devletli çözüm projesi pratikte hayata geçirilemiyor" diye konuştu. "Rehineleri kurtardıktan sonra onu tutacak başka hiçbir şey yok" İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun rehinelerin serbest bırakılmasından sonra savaşı tekrar devam ettirme ihtimali ve Gazze’de sağlanan ateşkes anlaşmasına dair beklentilerinin neler olduğu sorusuna Bakan Fidan, şu cevabı verdi: "Bu senaryo maalesef geçerliliğini koruyan bir senaryo. İnşallah olmaz. Bizim bütün dileğimiz 7 Ekim’den bu yana devam eden soykırımın durması ve ulaşılan ateşkesin devam etmesi, Gazzelilerin tekrar yurtlarına dönmesi, normal hayatlarına başlayabilmeleri. Bu konuda uluslararası toplum olarak elimizden geleni yapıyoruz. Fakat Netanyahu’nun zihni tabii ortada. Zaman zaman kendisi de bunu göstermekten çekinmiyor. Rehineleri kurtardıktan sonra onu tutacak başka hiçbir şey yok. Tutacak sadece uluslararası toplumun gerçekçi bir tavır koyması, yani İsrail’i tamamıyla izolasyon altına alan bir tavır koyması. Biliyorsunuz anlaşmaya garantör olan üç tane devlet var: Mısır, Katar ve Amerika Birleşik Devletleri. Amerika’nın burada İsrail üzerinde bu anlaşmanın hükümlerine tâbi tutacak bir zorlama yapması gerekiyor. Bunun olmadığı bir yerde tekrar Amerika desteğiyle Netanyahu bir savaş başlatırsa Amerika’nın zaten diplere vurmuş olan kredisi daha da fazla dibe vuracak ve uluslararası sistemdeki bu çarpıklık bir krizin devam etmesini sağlayacak." "Günün sonunda yine orman kanununun geçerli olduğunu görüyorsunuz" İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını uluslararası toplumun neden durduramadığı sorusuna Bakan Fidan, "Amerika’nın kayıtsız şartsız desteği var. Yani bu bir matematik meselesi, ona bakmak lazım. Adalet meselesi olmaktan, hak ve hukuk meselesi olmaktan çıktı ve matematiğe döndü, güç matematiğine dönüştü. Gücü daha fazla olan, yanlış veya doğru olduğuna bakmaksızın kan dökmeye yol açıyor. Buna orman kanunu diyoruz biliyorsunuz. İnsanlık binlerce yıl daha iyiye doğru evrilirken ahlaken, hukuken, sistem olarak, anlayış olarak ama günün sonunda yine orman kanununun geçerli olduğunu görüyorsunuz" cevabını verdi. "Bu zulüm döngüsü bir yerden kırılacak" Bakan Fidan, "Kudüs’ün geleceğini mevcut şartları da göz önünde bulundurarak nasıl buluyorsunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizlerin Kudüs’ün kimliğini korumak için sarf ettiğiniz çabalardan bahseder misiniz, Müslüman ve Hristiyanlık kutsalları hakkında?" şeklindeki soru üzerine şunları söyledi: "Kudüs meselesi, Filistin meselesinin önemli bir sembolüdür. Orada hayatını kaybeden aziz, muhterem Filistinli kardeşlerimizin yanı sıra bizim için diğer bir önemli husus da dinimizden kaynaklanan Kudüs ve Mescid-i Aksa’dır. Buranın üzerinde oynanan oyunlar, Kudüs’ün tamamıyla Yahudileştirilmesi, uluslararası kimliğinden, Müslüman kimliğinden, Hristiyan kimliğinden çıkarılması ve buraya tek dinli bir yaklaşımın getirilmesi tabii ki kabul edilemez. Burada Ürdün’le yakın çalışıyoruz. Ürdün’ün buradaki duruşuna destek veriyoruz. İslam ülkeleriyle bu konuda yakınlaşmamız var, ciddi çalışmalarımız var. Ama maalesef İsrail yine kendisine sağlanan destekle Kudüs’te de her türlü provoke edici adımı atmaya devam ediyor. Aslında medeniyetin geldiği noktada, burası uluslararası tevhidi dinlerin temsil edildiği bir barış şehri, bir buluşma şehri olabilirdi. Fakat İsrail hem Müslümanlara ait hem Hristiyanlara ait bütün sembolleri silmede, orayı domine etmede ısrarlı. Bu böyle gider mi? Ben bunun böyle gideceğini düşünmüyorum. Bu zulüm döngüsü bir yerden kırılacak." "Ülkem kendi içinde fikir olarak birçok konuda bölünürken Filistin meselesinde tek yürek olması tarihi andı" Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmi ziyarette TBMM’de yaptığı konuşma hatırlatılarak, Filistin ve Türkiye yönetimleri arasında yeni bir ziyaretin gerçekleşme ihtimalinin sorulması üzerine Bakan Fidan, "Geçtiğimiz ağustosta Sayın Abbas’ın davetimiz üzerine Türkiye’ye yaptığı ziyaret ve Millet Meclisi’nde yaptığı konuşma tarihi bir andı. Ben de Millet Meclisi’nde bulundum ve konuşmayı dinledim. Bizim Millet Meclisimiz biliyorsunuz 600 vekilimizden oluşuyor, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve çeşitli partilerinden seçilmişler. Ondan fazla partiye mensup milletvekillerimiz var. Birçok konuda biz Türkiye’de tartışırız. Zaten demokrasi de bunu gerektiriyor. Meclis yoğun bir tartışma zeminidir, fikirlerin bölündüğü bir yerdir. Fakat Sayın Abbas konuşma yaparken bütün vekillerin kalkıp alkışlaması, sözünü kesmesi sürekli ve ona verilen destek tarihi bir andı. Gerçekten ülkem adına gururlandım. Ülkem kendi içinde birçok konuda bölünürken, fikir olarak tabii ki, Filistin meselesinde tek yürek olması, tek vücut olması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin şahsında bunu Sayın Abbas’a göstermesi bence tarihi bir andı. Bu sembolizm açısından önemliydi. Bu ateş sönmeyecek, bu destek bitmeyecek. Önümüzdeki günlerde yeni görüşmelerimiz olacak, yeni bir araya gelmelerimiz olacak. Bizim Filistin yönetimine desteğimiz zaten kesintisiz devam ediyor. Hangi alanda bizden destek isterlerse, iş birliği alanı ortaya çıkarsa biz onu veriyoruz. Filistinli kardeşlerimize elimizden gelen her türlü desteği vermeye de devam edeceğiz. Bu konuda Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz çok hassas. Diğer İslam ülkeleri ile devam eden iş birliği çalışmalarımız var" ifadelerini kullandı. "Kalıcı bir çözüm getirilmediği sürece sürekli biz daha büyük bir savaşla karşılaşacağız" Birinci Gazze Savaşı’ndan itibaren konuya dahil olduğunu vurgulayan Fidan, "O dönemde babam rahmetli olmuştu. İki gün cenazesinde durabildim. Üçüncü gün Şam’a gitmem gerekmişti. O zaman Hamas yönetimi Şam’daydı. Bu savaşın durdurulması için arabuluculuk, müzakere çalışmaları vardı. O günden itibaren ben olanlara baktığımda şunu görüyorum; zaten geçen seneki savaş ortaya çıkınca biz dedik ki sadece ateşkes değil, olması gereken aynı zamanda iki devletli çözüme de şimdi çalışmak. Birinci, İkinci Gazze Savaşı’nda ve diğer çatışmalarda hep biz ateşkes için arabulucu olduk. Hemen bu çatışma dursun, ateşkes olsun, ölüm dursun diye. Ama şunu gördük; kalıcı bir çözüm getirilmediği sürece sürekli biz daha büyük bir savaşla karşılaşacağız. Dolayısıyla bu savaş başlar başlamaz ateşkesin yanına hemen iki devletli çözümü de koyduk ki bir daha bu savaşı görmeyelim. Bakın bizim bu soruna bir siyasi çözüm bulmamız lazım. İsraillilerin de barış içerisinde uzun yıllar bölgede emin şekilde yaşamasının yolu, Filistinlilerin de yaşamasının yolu, bölgenin daha fazla provoke edilmemesinin yolu buradan geçiyor. Ama siz bırakın Filistinlileri, Mısır’ın elindeki, Ürdün’ün elindeki, Suriye’nin elindeki, Lübnan’ın elindeki toprağı da almak isteyen, İsrail’i daha da toprak olarak büyütüp yaygınlaştırmak isteyen bir projenin sahibiyseniz, tabii ki iki devletli çözüm istemezsiniz, oyalarsınız onu" dedi.