EKONOMİ - 11 Temmuz 2019 Perşembe 15:20

Türkiye’nin ilk glutensiz un ve bulgur tesisi Gümüşhane’ye kuruluyor

A
A
A
Türkiye’nin ilk glutensiz un ve bulgur tesisi Gümüşhane’ye kuruluyor

Son dönemde glutensiz besin kaynaklarına artan rağbet ve çölyak hastalarının aradığı ürün olmasının yanında ballı bir bitki olması nedeniyle arıcılığa da katkı sağlayan ‘Karabuğday’ bitkisi için Türkiye’de ilk olan un ve bulgur tesisinin temeli Gümüşhane’de atıldı.

Son dönemde glutensiz besin kaynaklarına artan rağbet ve çölyak hastalarının aradığı ürün olmasının yanında ballı bir bitki olması nedeniyle arıcılığa da katkı sağlayan ‘Karabuğday’ bitkisi için Türkiye’de ilk olan un ve bulgur tesisinin temeli Gümüşhane’de atıldı.


Kelkit ilçesine bağlı Öbektaş beldesinde bir tarım şirketi tarafından deneme üretimleri gerçekleştirilen karabuğday un ve bulgur tesisi için temel atma töreni gerçekleştirildi.


Öbektaş Beldesi, Esentepe Mahallesinde 27 bin 500 metrekare arsa üzerine kurulacak tesisin temel atma törenine temel atma törenine Vali Yardımcısı Ali Arıkan, Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, Kelkit Belediye Başkanı Aziz Nas, Gümüşgöze, Öbektaş Belde Belediye Başkanları, Köse Belediye Başkanı, şirket yöneticileri, siyasi parti temsilcileri, birim müdürleri ve vatandaşlar katıldı.


Eylül ayında hizmete açılarak ilk karabuğday ununu üretmesi beklenen tesisle ilgili bilgi veren Tamtarım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Tayyar Gürsoy, geçen yıl deneme üretimi yapılan karabuğdayla ilgili tesisin Türkiye’de ilk olacağını ve yaklaşık 4 milyon liraya mal olacağını söyledi.


Yerli ve özel üretim makinelerle kurulacak tesiste her bir platformun ayrı binalarda olacağını kaydeden Gürsoy, “Bu yıl 700 dönüm arazide ekim yaptırdık. 100 dönümü şirketimize ait. 600 dönüm araziye çiftçiye tohum desteği verdik. 120-130 ton civarında karabuğday bekliyoruz” dedi.


Karabuğday’la ilgili bir süredir ciddi çalışma ve araştırma yaptıklarını, geçtiğimiz yıl da deneme üretimi yaptırıldığını dile getiren Gürsoy, “Geçtiğimiz yıl Tarım İl Müdürlüğümüz desteğiyle tohum alarak çiftçiye dağıttık. Tüm ekim yöntemlerini de denedik. Dönümden İyi hazırlanmış tarlada dönümde 170 kilo aldık. Çiftçi bunu benimsedi. Çiftçi için karlı bir üretim. Buğdayın 750 kuruş olduğu yerde bunu geçen yıl biz 3 liradan aldık. Gübre de istemiyor. Çiftçiler sürekli denemeler yapıyor bununla ilgili. En büyük teşekkürü çiftçiye ediyoruz” diye konuştu.


Karabuğday’ın bölge için gelecekte herkesin umudu olacağını kaydeden Gürsoy, “580 dönümü Öbektaş’ta, Kaş 15 dönüm ve Gümüşgöze’de de 30 dönüm, Karaçayır köyünde ekildi. 2-3 yıl sonra Gümüşhane’nin Kelkit ilçesi ve civarı bundan mükemmel ekmek yiyecek. Sulamanın başlamasıyla daha da artacak verim. Nadas ta gerekmiyor. Bu yıl 7 ton tohum dağıttık çiftçimize. Ekim bittikten sonra da ekmek isteyen çok oldu. Ekmek isteyenlere biz gücümüzün yettiği kadar tohum desteği vereceğiz. Bölgemizde alternatif ürün oldu” ifadelerini kullandı.


Çiftçiler için yeni bir gelir kapısı olan karabuğday katma değeri oldukça yüksek ve insan sağlığı için de son derece faydalı bir ürün. Gluten içermediğinden çölyak hastaları ve glütensiz beslenenler için alternatif olabilecek bir ürün. Diğer buğday çeşitlerinin aksine çiçekli ve ballı bir bitki olması nedeniyle arıcılık için de bir gelir kaynağı. Lif oranı oldukça yüksek bir besin olan Karabuğday yapılan çalışmalar sonucunda ekolojik olarak bölgeye uyum sağladığı tespit edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”