YEREL HABERLER - 09 Ocak 2012 Pazartesi 17:46

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ`NİN ORGANİK TARIM MASTER PLANI ÇIKARILDI

A
A
A
DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ`NİN ORGANİK TARIM MASTER PLANI ÇIKARILDI

Gümüşhane Üniversitesi’nin Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) desteği ile yürüttüğü “Vizyon 2023: Doğu Karadeniz Bölgesi Organik Tarım Master Planı” projesi kapanış toplantısı yapıldı.
Mühendislik Fakültesi Çok Amaçlı Salon’da yapılan toplantıya Gümüşhane Valisi Dr. Yusuf Mayda, Belediye Başkan Yardımcısı Bilal Özdener, Rektör Prof.Dr. İhsan Günaydın, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İsmail Yalçın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Irkın, ilçe tarım müdürleri, akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Toplantıda yaptığı konuşmada Gümüşhane ve bölgesinin uzun bir süre sanayinin nimetlerinden faydalanamadığını ve buna bağlı olarak nüfusun sürekli dışarıya göç ettiğini kaydeden Vali Dr. Yusuf Mayda, bundan sonra bu durumun pozitif etkilerini de görmek istediklerini söyledi. Gümüşhane’de gerek Kelkit vadisinde gerekse de merkezde organik tarım ve hayvancılık konusunda çalışmaya müsait alanların yer aldığını dile getiren Vali Mayda, “DOKA’nın teşvikleri ve üniversitemizin gayretleri ile önümüzdeki günlerde somut bir adım atılmasını bekliyoruz. Bölgemizin organik gıda vadisi şeklinde ilan edilmesi yolunda çalışmalar devam ediyor. AB ülkelerinde yalnızca Hollanda’da bulunan Gıda Vadisi örneğine paralel bir düzenleme ile Gümüşhane’de de organik gıda vadisi ilan edilmesi gündemde. DOKA bu yönde bir çalışma içerisine girdi” dedi.
“DOKA BÖLGESEL KALKINMAYI TEŞVİK EDİYOR”
DOKA’nın bölgesel kalkınmayı teşvik ettiğini, kaynakları bölge düzeyinde kullandığının altını çizen Vali Mayda, Gümüşhane’nin de ajansın sağladığı bu katkılarından önemli ölçüde faydalandığını dile getirdi. Vali Mayda, çeşitli projelerle Gümüşhane’ye kayda değer bir kaynak aktarımının sağlandığın ifade eden Vali Mayda, “Son yapılan genel kurul toplantısında Gümüşhane’nin 4 asil projesinin yanı sıra 4 yedek olmak üzere toplam 8 projesi kabul edildi. Proje yapılacak ve o projelere karşılık alınacak kaynak ta ilimize aktarılacak” diye konuştu.
Konuşmasında üniversitenin sosyal ve ekonomik yönden Gümüşhane’ye büyük katkılar sağladığını da belirten Vali Mayda, Rektör Günaydın’dan Tıp Fakültesi talebinde bulunarak, “Biz Üniversitemizin büyümesini istiyoruz. Elden geldiğince yurt ve bina ihtiyaçlarının karşılanmasında destek olmaya çalışıyoruz. Edebiyat fakültemiz açıldı. Bu bağlamda sayın Rektörümüzden altyapısı yavaş yavaş oluşan Tıp Fakültesi’ni de istiyoruz artık” şeklinde konuştu.
Toplantıda konuşan Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Günaydın ise bu tür projelerin bölgenin organik tarım ve hayvancılık potansiyelinin değerlendirilmesinde yeni bir umut ve yeni bir heyecan oluşturması temennisinde bulundu.
Organik tarımın doğayı sömürmeyen, sürdürülebilir bir tarım çeşidi olduğunu kaydeden Rektör Günaydın, organik tarımın Türkiye ve Dünya genelindeki durumundan bahsetti. Üniversite olarak toplumsal yarar oluşturmak istediklerini dile getiren Rektör Günaydın, bilimsel araştırmalar yapmak, projeler üretmek ve sorunlara çözüm üretme amacına uygun olarak Gümüşhane Üniversitesine bağlı 3 meslek yüksekokulunda organik tarımla ilgili programlarının yer aldığını ifade etti.
Projenin 3 ay sürdüğünü ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Trabzon, Rize, Artvin, Giresun, Ordu ve Gümüşhane illeri ile paydaş olduklarını ifade eden proje koordinatörü ve Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Vecihi Aksakal, proje kapsamında paydaş illerde analizler yapıldığını ve çalıştayların da proje sonrasında da devam edeceğini söyledi.
BÖLGE KALKINMASININ ÖNEMLİ DİNAMİĞİ: ORGANİK TARIM
Proje sonucunda bölge kalkınmasının önemli dinamiklerinden birisinin organik tarım olduğunu ve bunun da master planının hazırlandığını dile getiren Aksakal, Doğu Karadeniz bölgesinin sanayileşmede geri kaldığını ve bölge halkının genellikle tarımsal üretimden geçimini sağladığını söyledi. Aksakal, bölgede ağırlıklı tarımdan doları gizli işsizliğin fazlalığına dikkati çekerek, bir diğer dikkat çeken konunun ise bölgenin kırsalda verdiği göç oranının oldukça fazla olduğunu söyledi.
Aksakal, proje ile Doğu Karadeniz illerini kapsayan TR90 bölgesinde; sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için bölgenin organik tarım bakımından mevcut kaynakların, fırsatların ve kısıtlarının analiz edilmesi ve bölge potansiyelinin optimal düzeyde kullanılmasına yönelik stratejiler geliştirerek, bölgeye uygun organik tarım program ve proje alanlarının ortaya konmasının amaçlandığını dile getirdi.
Toplantıda daha sonra Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yıldırım tarafından, “Doğu Karadeniz Bölgesinin Mevcut Tarımsal Durumu” ve Doç. Dr. Bahri Bayram’ın “Doğu Karadeniz Bölgesi Organik Tarım Vizyon ve Stratejileri” konulu sunumları gerçekleştirildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.