GÜNDEM
05 Mayıs 2024 Pazar - 22:31 Beyoğlu’nda Hıdırellez coşkusu Beyoğlu Belediyesi tarafından “Beyoğlu’nda Bahar” temasıyla düzenlenen Hıdırellez şenlikleri vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. Alanı dolduran kalabalık yapılan gösterilerle Hıdırellez’i coşkuyla kutladı. Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen Hıdırellez şenlikleri Kızılay Meydanı’nda düzenlendi. Vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleştirilen şenliklerde sihirbaz, jonglör, ateşbaz, palyaço ve Roman dansı grubu sahne alırken Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney yaptığı açıklamada, "Bütün milli bayramlarımızı, dini bayramlarımızı, manevi bayramlarımızı böyle coşkuyla, bir arada, kaynaşarak kutlayacağız. Her seferinde farklı mahallelerde bir araya geleceğiz. Belediyenin hizmetlerini farklı mahallelerdeki çocuklarımız hissetsin, farklı mahallelerde yaşayan komşularımız hissetsin diye tek bir noktada değil Beyoğlu’nun değişik mahallelerinde bu faaliyetlere devam edeceğiz. Bugün Hıdırellez bahar bayramı doğanın yeniden canlanması demek. Aynı 31 Mart’ta olduğu gibi. 31 Mart’ta da Beyoğlu yeniden canlandı. 31 Mart’ta Beyoğlu’nu hep beraber rengarenk yaptık. Hıdırellez duaların edildiği, darda kalanların çare aradığı, hasta olanların şifa bulmak için dua ettiği, yardıma muhtaç insanların dua ettiği dolayısıyla dileklerin kabul olduğuna inanılan bir gün. Bugün karada darda kalanlara yardım eden Hızır ile denizde zorda kalanlara yetişen İlyas’ın 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece gül ağacının dibinde buluşmasına istinaden kutladığımız Hıdırellez bayramı. Bizler Beyoğlu’nda tüm kimliklere ait bayramları kutlayalım” dedi. Konuşmasının sonlarında Gazze’de zulüm gören insanlara dua eden Güney şunları söyledi: "Bizler Beyoğlu’nun renkliliğini el ele verip birlikte geleceğe taşıyalım. Yine dualarla dileklerle kapatalım. Özellikle Gazze’deki mazlumlara inşallah zulmün son bulduğu günler olsun diyorum. Hastaların şifa bulduğu günler olsun, darda kalanların darına Hıdırellez’in yetişmesini diliyorum. Hepinize buraya katıldığınız için, bu coşkuya destek verdiğiniz için bayramı bizlerle birlikte el ele kutladığınız için çok teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun” ifadelerini kullandı. Güney’in konuşmasının ardından Hıdırellez balonu uçurulurken, etkinlik müzik ve dans gösterileriyle devam etti.
05 Mayıs 2024 Pazar - 22:20 Beyoğlu’nda Hıdırellez coşkusu yaşandı Beyoğlu Belediyesi tarafından “Beyoğlu’nda Bahar” temasıyla düzenlenen Hıdırellez şenlikleri vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. Alanı dolduran kalabalık yapılan gösterilerle Hıdırellez’i coşkuyla kutladı. Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen Hıdırellez şenlikleri Kızılay Meydanı’nda düzenlendi. Vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleştirilen şenliklerde sihirbaz, jonglör, ateşbaz, palyaço ve Roman dansı grubu sahne alırken Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney de açıklamalarda bulundu. Güney alanı dolduran kalabalığın Hıdırellez şenliklerini kutlarken şu sözleri sarf etti, “Bütün milli bayramlarımızı, dini bayramlarımızı, manevi bayramlarımızı böyle coşkuyla, bir arada, kaynaşarak kutlayacağız. Her seferinde farklı mahallelerde bir araya geleceğiz. Belediyenin hizmetlerini farklı mahallelerdeki çocuklarımız hissetsin, farklı mahallelerde yaşayan komşularımız hissetsin diye tek bir noktada değil Beyoğlu’nun değişik mahallelerinde bu faaliyetlere devam edeceğiz. Bugün Hıdırellez bahar bayramı doğanın yeniden canlanması demek. Aynı 31 Martta olduğu gibi. 31 Martta da Beyoğlu yeniden canlandı. 31 Martta Beyoğlu’nu hep beraber rengârenk yaptık. Hıdırellez duaların edildiği, darda kalanların çare aradığı, hasta olanların şifa bulmak için dua ettiği, yardıma muhtaç insanların dua ettiği dolayısıyla dileklerin kabul olduğuna inanılan bir gün. Bugün karada darda kalanlara yardım eden Hızır ile denizde zorda kalanlara yetişen İlyas’ın 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece gül ağacının dibinde buluşmasına istinaden kutladığımız Hıdırellez bayramı. Bizler Beyoğlu’nda tüm kimliklere ait bayramları kutlayalım” dedi. Konuşmasının sonlarında Gazze’de zulüm gören insanlara dua eden Güney şunları söyledi, “Bizler Beyoğlu’nun renkliliğini el ele verip birlikte geleceğe taşıyalım. Yine dualarla dileklerle kapatalım. Özellikle Gazze’deki mazlumlara inşallah zulmün son bulduğu günler olsun diyorum. Hastaların şifa bulduğu günler olsun, darda kalanların darına Hıdırellez’in yetişmesini diliyorum. Hepinize buraya katıldığınız için, bu coşkuya destek verdiğiniz için bayramı bizlerle birlikte el ele kutladığınız için çok teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun” ifadelerini kullandı. Güney’in konuşmasının ardından Hıdırellez balonu uçurulurken, etkinlik müzik ve dans gösterileriyle devam etti. (AU-
05 Mayıs 2024 Pazar - 21:59 Şişli’de Hıdırellez coşkuyla kutlandı Şişli’de Hıdırellez Şenliği kapsamında birbirinden renkli etkinlikler ve konserler düzenlendi. Şişli Belediyesi tarafından Hıdırellez Şenliği düzenlendi. Etkinliğe, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve çok sayıda vatandaş katıldı. Etkinlik alanı, renkli ışıklarla aydınlatıldı ve süslendi. Konser, yarışma, karaoke, dans gösterileri, kına yakma, taç yapım ve çiçek yapım atölyesi, yüz boyama, saksıda toprağa gül fidesi dikimi ve kontrollü ateş yakma alanı yapıldı. “Şişli için çalışacağım” Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, “Hepinizin Hıdırellez’i, baharı, bahara merhabası kutlu olsun. Hıdırellez bize birliğimizi beraberliğimizi, hoşgörüyü, kardeşliği ve barışı hatırlatır. Hepimizin bahara yakışır bir şekilde kardeşçe, hoşgörü ile birlikte nice güzel günler yaşarız. Ben Şişli’de her günü bahar gibi yaşayacağımız bir Şişli için çalışacağım. Bunun için söz verdim. Hepinizin dilekleri kabul olsun” ifadelerini kullandı. Hıdırellezde huzur ve mutluluk dileyen Lerna Aker isimli vatandaş, "Toplum olarak hepimize mutluluk ve huzur diliyorum. Mutlu olmadıkça huzurlu olamıyoruz. Hepimize huzur diliyorum. Geleceğe güzel baka bilelim ki hayatlarımız aydınlansın” diye konuştu. Hıdırellez etkinliklerine katılan Ayşen Korhan isimli vatandaş, “Hıdırellez güzel bir vesile. İnanç olarak inanmanın ötesinde herkesin güzel şeyler dilediği, güzel bir gün. Baharın gelişi herkese kutlu olsun” dedi.
Karslı vatandaştan duyarlı davranış
05 Mayıs 2024 Pazar - 11:41 Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Hekimlerden Gazze için sessiz yürüyüş
05 Mayıs 2024 Pazar - 11:20 Hekimlerden Gazze için sessiz yürüyüş Antalya’da çeşitli hastanelerde görev yapan hekimler ve sağlık çalışanları İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını düzenledikleri ‘Sessiz Yürüyüş’ ile protesto etti. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye yönelik saldırılarında 210 gün geride kaldı. 210 günde 34 bin 622 kişi hayatını kaybederken, saldırılarda 53 sağlık merkezi ve 32 hastane ise hizmet dışı kaldı. Antalya’da çeşitli sağlık kurumlarında görev yapan hekimler İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla ‘Sessiz Yürüyüş’ gerçekleştirdi. Muratpaşa Camii avlusundan başlayan yürüyüşte hekimler ‘Terör, soykırım ve işgale karşı hekimlerden sessiz yürüyüş’ yazılı pankart açtı. Ellerinde Türkiye ve Filistin bayrakları ile sessiz bir şekilde yürüyen hekimler Kapalıyol olarak bilinen Kazım Özalp Caddesi’nde basın açıklaması yaptı. "Sağlık hizmeti verilemiyor" Tüm zorluklara rağmen Gazze’de var güçleri ile görev yapan doktor ve sağlık çalışanlarını desteklediklerini belirten grup üyesi Muhammed Azad Demir, "Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak sessiz yürüyüşümüzün 25. haftasında Gazze için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. İsrail’in 7 Ekim’den itibaren 7 aydır devam ettirdiği saldırıları neticesinde 35 bin kişi şehit oldu ve 100 bine yakın kişi ise yaralandı, 19 binden fazla çocuk ise yetim kaldı. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır. Saldırılardan önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken şu anda Gazze’nin kuzeyindeki hastanelerin tamamı ve güneyindeki hastanelerin çoğu sağlık hizmeti veremez durumda" dedi. 35 hastaneden 2’si aktif Şu anda Gazze’de ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden 3 hastane bulunduğunu ve bunlardan da sadece 2’sinde aktif olarak ameliyat yapılabildiğini belirten Demir, "Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş ve birçoğu da çalışan, 6 aydır maaş almadan çalışmaya devam eden doktor ve sağlık görevlilerinin şehit edilmesi, tutuklanması veya göçe zorlanması nedeniyle sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir. Özellikle Gazze’nin kuzeyindeki bazı hastanelerde hemen hemen hiç tıbbi malzeme kalmamış ve güney-kuzey arası bağlantı neredeyse tamamen kesildiğinden malzeme tedarik edilemez hale gelmiştir" ifadelerini kullandı. "Gazze toplama kampına dönüştü" Gazze’nin en büyük hastaneleri olan Şifa Hastanesi ve El-Nasır Hastanesi’nin bombalanarak hizmet dışı kaldığının altını çizen Sessiz Hekimler Platformu üyesi Muhammed Azad Demir, "Gazze halkı abluka altında açlığa mahkum ediliyor. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkum ediliyor. İsrail, Gazze’yi bir toplama kampına dönüştürmüş, insanlar için güvenli bir liman aramaları imkansız hale gelmiş, son sığınakları olan hastaneler dahi bombalanarak insanlık dışı bir vahşete imza atılmaktadır. Bu vahşete sessiz kalmak, insanlığın vicdanını ayaklar altına almak demektir" şeklinde konuştu.
Rektör Çomaklı: “Şimdiki neslin gelecek nesillere karşı taşıdığı sorumluluğun bilinciyle çalışmalarımızı yürütüyoruz”
05 Mayıs 2024 Pazar - 11:19 Rektör Çomaklı: “Şimdiki neslin gelecek nesillere karşı taşıdığı sorumluluğun bilinciyle çalışmalarımızı yürütüyoruz” Üniversitede yapılması planlanan çalışmaları değerlendirmek ve gündem maddelerini görüşmek üzere rutin olarak gerçekleşen Senato ve Yönetim Kurulu Toplantısının bu haftaki oturumu, Biyoçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezinde düzenlendi. Toplantı öncesi, Biyoçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde yer alan Atatürk Üniversitesi Biyoçeşitlilik Bilim Müzesinin (ABMM) açılışını gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı, yaklaşık bir yıldır misafir kabulüne başlayan müzenin resmi açılışını, Senato ve Yönetim Kurulu Toplantısıyla birlikte yaparak tarihe bir not düştüklerini ifade etti. Törene Rektör Yardımcıları, Üniversite Genel Sekreteri, Senato ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile merkez çalışanları katıldı. Rektör Çomaklı: “Şimdiki Neslin Gelecek Nesillere Karşı Taşıdığı Sorumluluğun Bilinciyle Çalışmalarımızı Yürütüyoruz” Açılış töreninde kısa bir konuşma gerçekleştiren Rektör Çomaklı, ekosistemdeki her bir yaşam şeklinin benzersiz olduğunu ve dünyadaki her organizmanın, insan için değerli olsun veya olmasın, var olma hakkına sahip olduğuna vurgu yaptı. Şimdiki neslin gelecek nesillere karşı sosyal bir sorumluluğunun varlığından bahseden Çomaklı: “Bu sorumluluk, dünyadaki tüm canlı organizmaların korunmasının gerekliliğini de bizlere yüklemektedir. Günümüzde tehdit altında olan biyoçeşitliliğimizi korumak ve gelecek nesillere aktarabilmek için gerekli önlemler almak oldukça önemlidir. Daha göreve gelmeden önce önemine vakıf olduğumuz bu alana yönelik ilk çalışmalarımızı yönetime gelir gelmez gerçekleştirdik ve merkezimizin kurulumuna başladık. Üniversitemizin öz kaynakları ile yürütmüş olduğumuz bu çalışma kısa sürede önemli bir seviyeye ulaştı. Ülkemiz başta olmak üzere birçok dünya üniversitesi ile iş birliği içerisinde projelerine devam eden merkezimiz, aynı zamanda bünyesinde barındırdığı Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi ile toplumla iç içe bir süreç yürütüyor” dedi. Dünyadaki birçok canlı türünü içinde barındıran ve bu doğrultuda 7’den 70’e herkesin ilgisini çeken Biyoçeşitlilik Müzesinin özellikle çocukların hayal güçlerini geliştirmesi ve yaşadıkları dünyayı daha yakından tanıması açısından oldukça önemli olduğunu belirten Rektör Çomaklı, Doğu Anadolu’nun kesişim noktasında yer alan Erzurum’a kazandırmış olmanın gururu içerisinde olduklarını söyledi. Prof. Dr. Gültekin: “Uluslararası Bilim İnsanlarıyla Ortak Araştırmalar Yürütüyoruz” Merkez Müdürü Prof. Dr. Levent Gültekin ise Uygulama ve Araştırma Merkezinde hayvanlar ve bitkiler alemi laboratuvarı ile taksonomi ve moleküler sistematik gibi temelde 4 laboratuvarın bulunduğunu, uluslararası bilim insanlarıyla ortak araştırmalar yürütüp eğitim ve uygulama laboratuvarıyla topluma bilgi aktardıklarını belirterek, Doğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere dünyanın her noktasını yoğun bir şekilde taradıklarını ve buldukları özel türleri koruma altına aldıklarını, ayrıca gelecek nesillere karşı olan sorumluluklarını da yerine getirmek için yoğun bir gayret sarf ettiklerini ifade etti. Müzede 250 Bin Bireyden ve 10 Bin Türden Oluşan Koleksiyon Mevcut Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde kurulan Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi hakkında da bilgi paylaşımında bulunan Prof. Dr. Levent Gültekin; müzede, Doğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye ve dünyanın dört bir yanından 60 yılda toplanan 250 bin birey, 10 bin türden oluşan koleksiyonun özenle muhafaza edildiğini söyledi. Dev mamut, dinozor ve balina replika koleksiyonlarının yanı sıra çok sayıda türden oluşan bitki, böcek, memeli hayvan, sürüngen, balık ve milyonlarca yıl öncesine ait fosilin bulunduğu müzede, üniversitenin öz kaynağı ve Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın destekleriyle üst düzey bilimsel araştırmaların yapıldığını belirten Gültekin, biyoçeşitliliğin korunması ve eğitim anlamında topluma katkı sunulmasının hedeflendiğini dile getirdi.
Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti
05 Mayıs 2024 Pazar - 11:05 Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.
Sokak köpekleri ilçe sakinlerinin hayvanlarını telef etti
05 Mayıs 2024 Pazar - 10:54 Sokak köpekleri ilçe sakinlerinin hayvanlarını telef etti Rize’nin Ardeşen ilçesinde sokak köpekleri vatandaşların ahırlarına girerek hayvanlarını telef ediyor. Ardeşen ilçesinde sokak köpekleri vatandaşların hayvanlarını telef ediyor. İlçeye bağlı Fırtına Mahallesi’nde yaşayan Mustafa Kemal Yazıcı, ahırında beslemek için 5 tane keçi ve 3 tane oğlak aldı. Yazıcı, küçükbaş hayvanlarını beslemeye başladıktan 2 gün sonra ahıra tekrardan geldiğinde şaşırdı. Hayvanlarının sokak köpekleri tarafından ahıra girip telef edildiğini gören Yazıcı, duruma çok üzüldü. Yazıcı’nın bütün hayvanları telef olurken bir tane oğlağı sağ kaldı. Aynı durumun yaşandığı Elmalık Mahallesi’nde ise Emin Kızılhan’a ait keçiler de sokak köpekleri tarafından telef edildi. İlçe sakinlerinin ahır ve kümeslerinde bulunan yaklaşık 15 keçi ve 150 tavuk başıboş köpekler tarafından telef edildi. İlçe sakinleri, sokak köpekleriyle ilgili tedbirlerin alınmasını istedi. "Büyük bir mağduriyet yaşadık" Aldığı keçileri sadece 2 gün besleyebildiklerini ifade eden Mustafa Kemal Yazıcı, "Kendimize beslemek için keçi aldık. Ben alırken akrabalarım da almak istedi. Onlara da aldım. 5 tane keçi, 3 tane de oğlak getirdim. 2 gün burada besleyebildik. İkinci günün sonunda vahşileşen köpek, ahırın sacını sökerek içeri girdi. Bütün hayvanlarımıza saldırdı. Sadece bir oğlağımız dışında bütün hepsini boğazlayarak telef etti. Bir tanesinin kalçasını kırmıştı. Oda 2 gün yaşayabildi. Burada büyük bir mağduriyet yaşadık. Başıboş köpeklerin sokağa aç bir şekilde salınmaları hem insanlar için hem de hayvanlar için tehlike arz ediyor. Tavuklarımıza, keçilerimize, buzağılara saldırıyor. Sadece bize değil komşularımızın keçilerine, buzağılarına da telef ettiğini duyduk. Bu büyük bir problem" ifadelerini kullandı. "Köpekler keçileri hep boğazlamışlar" Keçilerinin sokak köpekleri tarafından telef edildiğini belirten Emin Kızılhan, "Sabah namazına kalktım. Abdest alıyordum. Aşağıda hareketlilik olduğunu fark ettim. Dışarıya çıktım ki bir keçim dışarıda duruyordu. Koştum baktım ki kapı açık. Oradan içeriye baktım. Köpekler kapıyı zorlayarak içeriye girmiş. Bir tane keçi kaçtı. İçerideki keçiler etrafta dolanınca kapı üzerlerine kapanmış. İçeriye baktığımda bir keçinin yerde olduğunu fark ettim. İçeriye girince köpek üstüme gelmeye başladı. Hemen kapıyı üzerine çektim. Dışarıya kaçtım. İki kapıyı da açtım. İki tane köpekle karşılaştım. Korkuttum onları, bir anda kaçmaya başladılar. Köpekler keçileri hep boğazlamışlar. Yemediler ama bıraktılar. Keçiler can çekişiyordu" şeklinde konuştu.