GÜNDEM - 08 Eylül 2016 Perşembe 09:37

30 bin TL maaşı bırakıp göreve geldiler

A
A
A
30 bin TL maaşı bırakıp göreve geldiler

FETÖ soruşturmasındaki ihraçlarla pilot sıkıntısı baş gösteren Hava Kuvvetleri, ayrılmak zorunda kalmış pilotları geri alıyor. Sivil havacılıkta 30 bin lira maaşa çalışan pilotlar geri dönüyor.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev alan binlerce askerin ilişiği kesildi. FETÖ bağlantısı yüzünden en çok 'ilişiği kesme' ise Türk Hava Kuvvetleri'nde yaşandı. Çıkarmalar sonucu 'pilot' sayısında kritik eşiğe gelindi. İşte bu noktada bir karar alınarak hava kuvvetlerinden ayrılan pilotlara yuvalarına dönmeleri için dönüş kapısı açıldı.

Pilotlara dönüş imkanı veren bu karardan sonra ilk başvurular ise 6 Eylül tarihinde yapıldı. 6 pilot Ankara'daki karargaha giderek başvuruda bulundu. Başvuruyu yapanları ise Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal makamında ağırladı. Ardından bu anı ölümsüzleştiren fotoğraf internet sitesinde paylaşıldı.

SİVİLE GEÇMİŞLERDİ

Bu 6 pilotun hikayesi ortaya çıktı. Haris Toğar, Doğan Mart, Ertan Uzun, Tolga Çınar, Ersoy Çil ve Mehmet Akif Öz. Hikayelerinin ortak noktası ise sistemli bir şekilde, TSK'dan ayrılmalarının sağlanmış olması.

Bir diğer ortak noktaları sahip oldukları donanım sayesinde ise sivil havacılık sektöründe kendilerine hemen yer edinmeleri. Şimdi TSK'ya dönüş için başvuruda bulundular. Çoğu sivil havacılık sektöründe ortalama 30 bin TL maaş alırken neredeyse üçte bir maaşa dönmeyi hiç tereddüt etmeden düşündüler. Onların ifadesiyle 'Kalbimizin sesini dinledik, çünkü TSK'ya gönül borcumuz var."

'PİLOT İÇİN MASA BAŞI ZOR'

Hava kuvvetlerine dönüş yapmak için başvuran bir diğer eski ordu mensubu Hava Pilot Binbaşı Doğan Mart, 2 Şubat 2009 yılında orduyla ilişiğini kesti. Binbaşı olduktan sonra yaş prosedürü sebebiyle aktif pilotluktan karargah görevine çekileceğini düşündüğü için istifa eden Mart, "Pilotlar için karargahta masa başında çalışmak zordur" dedi. Mart, geri dönme sebebini şu sözlerle ifade etti: "Beni geliştiren, yetiştiren ve bana emek veren hava kuvvetlerinin verdiği bu zor sınavdan sonra, gerçekten gönülden bağlı olan mensuplarına ihtiyacı olduğunu hissettim. Elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım."

'GÖREVİMİ ENGELLEDİLER'

Uzun seneler Çiğli'de uçuş öğretmenliği yaptığını söyleyen Hava Pilot Binbaşı Haris Toğar ise şunları söyledi:

"15 Temmuz'dan sonra beraber çalıştığım, çok yakın arkadaşlarımın FETÖ'nün adamları olduğunu öğrendikten sonra gerçekleri anladım. Bu insanlar beni pasifleştirdiler, en etkin zamanımda harekat merkezine çekerek asıl görevimi yapmamı engellediler. Bende mecburi hizmet süremi doldurunca ayrılma kararı aldım" dedi. Hava kuvvetlerine tekrar dönme nedenini ise şu sözlerle anlattı:

"Ben inşaat işçisi bir babanın çocuğuyum. Bu ülke beni askeri lisede, Hava Harp Okulu'nda okuttu. TSK şu anda yaptığım işi, ailemin rızkını kazandırdı. Orduya tekrar dönerek hizmet etmek boynumun borcu."

AÇIĞI KAPATMA YÖNTEMLERİ

Açığı kapatabilmek için ayrılan pilotların alınması dışında iki yönteme daha başvuruldu. İlk olarak pilotaj eğitimi veren üniversiteler öncelikli olmak üzere üniversitenin ara sınıf öğrencileri alınacak. Dört yıllık eğitim ve öğretimlerini başarıyla tamamlayan adaylar lisans diplomasına sahip pilot adayı teğmenler olarak mezun olacak. Diğer bir seçenekte ise pilotaj bölümlerinden mezun olanların alımı yapılacak.

PİLOT ALIMI İÇİN 3 FORMÜL

Türk Hava Kuvvetleri pilot açığını kapatmak için hava kuvvetlerinden ayrılan pilotların dışında iki yöntem daha uyguluyor. Bunlardan bir tanesi pilotaj eğitimi veren üniversiteler öncelikli olmak üzere üniversitenin ara sınıf öğrencileri alınacak. Diğer bir seçenekte ise, pilotaj bölümlerinden mezun olmuş pilot adaylarının alımı yapılarak personel açığı kapatılmaya çalışılacak.

'TUZAK KURDULAR'

Binbaşı Ersoy Çil, gönül verdiği pilotluktan FETO yüzünden ayrılmak zorunda kalanlardan. F4 savaş uçağı pilotu olan Çil'i TSK'dan uzaklaştırmak için çok uğraşmış FETÖ. Onun ağzından hikayesini dinleyelim: "2008 yılında Malatya'da görev yaparken internet üzerinden tuzak kurdular bana. Kuzenim olmayan bir kişiyi kuzenim gibi gösterdiler ve bu kişinin terör örgütü ile bağlantısı olduğunu iddia ettiler. Ancak yaptıkları bununla sınırlı kalmadı. 2010 yılında ise Ergenekon terör örgütü üyesi iddiasıyla benim ve eşimin telefonlarını dinlemişler. Bunda da başarılı olamayınca 2014 yılındaki rutin sağlık kontrolleri sırasında TSK ile ilişiğimi kestiler. Çünkü kontroller sırasında yüksek tansiyon tespit ettiler. Mayıs ayında yapılan kontrolde, şimdinin FETÖ firarasi kardiyalog bende yüksek tansiyon bulunca uçamaz raporu verdi ve ardından TSK ile ilişiğim kesildi. 2015 yılının ocak ayında ise sivil havacılığa geçtim. Yapılan sağlık kontrollerinde ne tansiyon ne de başka bir sağlık sorunu çıktı. Özel sektörde uçmaya devam ediyorum."

'GÖNÜL BAĞIM VAR"

Ersoy Çil, TSK'ya neden döndüğünü şöyle anlattı: "Babam asgari ücret ile 4 çocuğunu okuttu. Beni ailem ve bu halkın vergileri okuttu. Bu üniformayı devletim sayesinde giyebildim. Kalbimin sesini dinledim ve gönül bağım olan TSK'ya dönüş için başvuru kararı verdim."

SAĞLIK SORUNUNDAN

Yüzbaşı pilot olarak ordudan ayrılan Mehmet Akif Öz ise o dönemlerde sağlık sorunları nedeniyle aktif uçuş pilotluğundan alındığını söyledi. Periyodik yıllık sağlık muayenelerinde hiper tansiyon tespiti yapıldığı ve jette uçabilmek için tansiyon limitinin üstünde olduğunu belirten Öz, 2016 Haziran ayında ordudan emekli oldum. Şuanda hava kuvvetlerinin personel ihtiyacı var. Geri dönmemdeki tek sebep bu ülkeye ve orduya olan borcum" diye konuştu.

'BURASI BABA OCAĞIM'

Hava Pilot Binbaşı Ertan Uzun. Uzun ordudan ayrılmadan önce Eskişehir'de 111. Filo'da pilotların kalkış uçuşlarını gerçekleştiren pilot olarak görev yaptığını söyledi. Son darbe girişiminden sonra gelişen süreç üzerine bu kararı aldığını ifade eden Uzun, "Ben Artvin'in Şavşat ilçesinde bir dağ köyünden çıktım. Annem ve babamdan sonra sahip olduğum her şeyi hava kuvvetlerine borçluyum. Burası benim baba ocağım. Ocağımızda bir yangın çıktı, bizde bu saatten sonra elimden gelen her şeyi yapmak için geri dönmek istiyorum" dedi. 

Esra Can Sinav – Vatan gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.