GÜNDEM - 22 Ekim 2014 Çarşamba 09:29

30 yıldır çamurlu kuyu suyu içiyorlar!

A
A
A
30 yıldır çamurlu kuyu suyu içiyorlar!

Manisa’nın göbeğinde 32 haneli Fatıştımarı Hafız Küme evlerinde 30 yıldır yaşayan vatandaşlar şebeke suyu yerine kuyu suyu kullanıyor.

Çocukların sürekli hastalandığı, birçok vatandaşın böbrek rahatsızlığı çektiği mahalle sakinleri, artık şebeke suyu kullanmak istediklerini belirterek yetkililerden yardım istedi.
Manisa’nın Yunusemre ilçesi Barbaros Mahallesindeki Fatıştımarı Hafız Küme Evlerinde yaşayan 170 kişi, yıllardır kuyu suyu kullanıyor. Tulumba vasıtasıyla kendi kurdukları sistemle evlerine su çeken vatandaşlar özellikle kışın çamur gibi akan su nedeniyle sürekli hastalıklarla boğuştuklarını belirtti. Belediye tarafından kanalizasyon sistemi yapılan elektrikleri olan ve yolları asfaltlanan bölge halkı artık insan gibi yaşamak ve şebeke suyu kullanmak istediklerini söyledi.

Mahalle sakinlerinden Fadime Erikli, sularının sürekli çamur gibi aktığını belirterek, “Kendi imkanlarımızla suyu arıtıyoruz. Kış oldu mu arıtmaya rağmen sularımız çamur gibi akıyor. Biz de mecburen içiyoruz. Arıtmayla arıtarak içiyoruz. Her sene çamaşır makinesi değiştiriyorum. Her hafta çocuklarımı hastaneye götürüyorum. Bana ‘Ne suyu içiyorsunuz’ diye soruyorlar. 'Hazır su içir' diyorlar. Devamlı hazır su içerecek durumda değiliz. Bu suyu içtikleri için sürekli hastalar. Enfeksiyon kapıyorlar boğazları iltihap oluyor. Şuan biraz normal ama kış oldu mu yine çamur akıyor. 20 yıldır bu haldeyiz” dedi.

Yirmi yıldır aynı çileyi çektiklerini söyleyen yedi çocuk annesi Hamide Aydın, “Suyumuz yok, bizimle ilgilenen de yok. Biz burada dert çekiyoruz çamur içiyoruz, diğer insanlar suyu temiz içiyor. Çamaşır makinelerimiz hep bozuldu. İki senedir elimde yıkıyorum. Bu şekilde yaşıyoruz bu şekilde yaşayan başka insan var mı bu dünyada? 7 çocuk baktım burada babasız durumumuz iyi değil. Bize kim su getirse Allah ondan razı olsun. Başka bir şey istemiyoruz” şeklinde konuştu.

"HALKIN SAĞLIĞI İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLATILMALI"
Barbaros Mahallesi Muhtarı Siyami Alak da, Barbaros Mahallesi Fatıştımarı Hafız Küme evlerindeki vatandaşların elektrik ve kanalizasyonları olmasına rağmen suları olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Suların çok sağlıklı olmadığını düşünüyoruz. Bu yüzden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün, Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi’nin, sayın kaymakamımız ve sayın valimizin bu konuda duyarlı olmasını istiyorum. Bu suya baktığınızda suyun içilemez halde olduğunu zaten görüyorsunuz. Belediye başkanlarımızı bu konuda göreve davet ediyorum. Buranın suyu sağlık açısından çok sakıncalı. Çocuklarımızın ve vatandaşlarımızın geleceği için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum. Burada şebeke suyu olmadığı için su kuyularından su ihtiyaçlarını gideriyorlar. 200 metre ötede Kuşlubahçe var. Orada su var burada yok. Vatandaşlarımızın burada sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeleri için gereken işlemlerin yapılmasını istiyoruz.”

‘MANİSA’NIN GÖBEĞİNDE SU YOK’
Manisa’nın göbeğinde ‘temiz suya hasret’ yaşam sürdüklerini belirten mahalle sakini Efraim Özdemir de, “30 senedir burada oturuyorum. Belediye başkanlarımıza muhtarlarımıza söyledim. Bugüne kadar bize su vermediler. Vermedikleri için bizde mecburen tulumba suyu kullanıyoruz. Bunlarda sağlıklı değil. Türkiye’nin en ücra köşesindeki evde su var burada Manisa’nın göbeğinde en merkezi yerinde su yok” dedi.

"SU YÜZÜNDEN BÖBREĞİMİ KAYBETTİM"
İçme suyu yüzünden bir böbreğini kaybettiğini anlatan Bahattin Aydın, “Bir böbreğimi bu suyun yüzünden kaybettim. Tek böbrekle yaşıyorum. Çocuklar 10 yaşında 12 yaşında böbrek taşı düşürüyorlar, böbreklerinin hepsi kum hepsi taş” diye konuştu. Sekiz yaşındaki Mert Erikli ise, “Biz bu suları içtikten sonra hasta oluyoruz ve okula gidemiyoruz. Hep hastanelerde dolaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

"RUHSATLARI OLMADIĞI İÇİN ŞEBEKE SUYU VERİLMİYOR"
Manisa Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşleri Daire Başkanlığı (MASKİ) tarafından yapılan yazılı açıklamada, "bahsi geçen konutlara, ruhsatları olmadığı için şebeke suyu verilemediği" belirtildi.
Yasa gereği, belediyelerin ruhsatı olmayan konutlara su şebekesi bağlamasının suç olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Bu binalara örnek Manisa’da bazı mahallelerde, aynı durumda olan aboneler vardır. Geçmiş zamanda hükümet tarafından çıkarılan af yasası kapsamında, bazı mahallelerde aynı durumda olan aboneler, aftan yararlanmış ve su şebekesi çekilmiştir. Ancak geçmiş dönemde çıkan bu aftan Barbaros Mahallesi’nde bahsi geçen konut sahiplerinden sadece iki-üç konut sahibi başvurmuştur. Ancak bin 400 metre hat çekileceğinden, bu konut sahipleri hat bedelini ödemeye yanaşmamış ve bu abonelere de şebeke suyu verilememiştir. Aynı zamanda bu konutların olduğu bölgede, imar planı olmadığı ve yol güzergâhları belli olmadığından da hat çekilememektedir. Ruhsatı olmayan binalara af çıkarma yasası hükümetin elinde olduğundan belediyeler bu konuda bir çalışma yapamamaktadır. İmar planı olmayan ve ruhsatı olmayan bu konutların şebeke suyundan yararlanması söz konusu değildir."

ERSAN ERDOĞAN-SADIK CANGEL 
MANİSA 
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”