SPOR - 17 Eylül 2019 Salı 12:27

52 yıl önce maçta ölen Sivasspor taraftarlarını tek başına andı

A
A
A
52 yıl önce maçta ölen Sivasspor taraftarlarını tek başına andı

17 Eylül 1967’de oynanan Kayserispor - Sivasspor maçında çıkan olaylarda ezilerek hayatını kaybeden 43 taraftarı, o dönemde Sivasspor’un formasını giyen ‘Çolak Selo’ lakaplı 74 yaşındaki Selahattin Elbay, mezarları başında tek başına andı.

Kayseri’de 17 Eylül 1967’de oynanan Kayserispor-Sivasspor maçına Sivas’tan 40 otobüs, 20 minibüs ve trenle çok sayıda taraftar gitmişti. Maçın 25. dakikasında Küçük Oktay’ın golü sonrası karşılaşmada olaylar çıktı. Taşlı, bıçaklı ve sopalı kavgadan korunmak isteyen Sivasspor taraftarları da tribünlerden çıkmak istedi. Çıkış kapısının içeriye doğru açılması nedeniyle çıkan izdihamda 38'i havasızlıktan olmak üzere 43 kişi hayatını kaybetmişti.

Olayın yıl dönümü nedeniyle Sivasspor’da o dönem forma giyen eski futbolcu 'Çolak Selo' lakaplı Selahattin Elbay, ezilerek ölenlerin Yukarı Tekke’de bulunan mezarlığına tek başına gelerek dua etti.
Selahattin Elbay, Türk futbol tarihinin 'en kara günü’ olarak tarihe geçen anları İHA'ya anlattı.

“Böyle olaylar tekrar yaşanmasın”

Elbay, söz konusu sezonda Kayserispor ile ligin 5. maçına çıktıklarını ve mücadelenin büyük bir coşku ile başladığını söyleyerek, “1967-1968 sezonunda Sivasspor, Beyaz Grup'ta mücadele ediyordu. Ligler başladıktan 5 maç sonra Kayserispor deplasmanına gittik. Sivas’tan da çok sayıda 5 binin üzerinde taraftar gelmişti. Maç büyük bir coşku içerisinde başladı. Karşılaşma normal şartlar altında giderken, 25. dakikada bir gol yedik. Hatta gol, top auta çıkmıştı, hakem korner verdi. Kornerden gelen topu Küçük Oktay kafayla bizim filelere gönderince 1-0 yenik duruma düştük. O arada taraftarların hakeme tepkisi, olayların bir başlangıcı oldu. Haksız bir gol yemiştik. Devre bu şekilde sonuçlandı. Maçın ikinci devresi oynanmadı. Her iki takım da hükmen yenik sayıldı. O maçta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, Yiğidolar’a Allah’tan tekrar rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun. Dünya futbol tarihine kara bir leke olarak geçen bu maçın, tekrar tezahüre edilmemesi en büyük dileğimdir. Spor; dostluk, barış, kardeşliktir. Her zaman centilmenlik ön planda olsun. Böyle olaylar yaşanmasın. Tekrar ölmüş kardeşlerimize, Yiğidolar’a rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun, yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun” dedi.

“Gittikçe unutulmaya yüz tuttu”

Selahattin Elbay, mezarlık ziyaretinin gittikçe unutulduğunu vurgulayarak, “O maçta oynayan ve Sivas’ta yaşayan tek kişiyim ben. Her sene söyle geliyorum. Daha önceki senelerde kalabalık olarak gelirdik. Fakat gittikçe artık unutulmaya yüz tuttu. Ben her zaman tek başıma kabristana gelirim ve Fatiha Suresi'ni okurum. Artık duygulanıyorum. Nasıl ki diğer kulüpler, mesela bir kulüp başkanı 70 sene önce ölmüş, bütün gazeteciler, basın mezarı başında o kulübün başkanı anılıyor. Burada da 43 tane Yiğido'muz rahmetlik olmuşlar. Bunlar neden anılmıyor? Bunlara neden rahmet dilenmiyor? Beni son derece derinden üzüyor bu konu” şeklinde konuştu.

Oğuzhan Sarzep - Veysel Korkmaz

 

 

 


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."