DÜNYA - 29 Kasım 2023 Çarşamba 11:01 | Son Güncelleme : 29 Kasım 2023 Çarşamba 11:17

AB Adalet Divanı'ndan skandal başörtüsü kararı

A
A
A
AB Adalet Divanı'ndan skandal başörtüsü kararı

Avrupa Birliği (AB) Adalet Divanı (CJEU) üye ülkelerdeki kamu idarelerinin, çalışanların iş yerlerinde başörtüsü gibi dini inanç sembollerini taşımayı yasaklayabileceğine hükmetti.

AB Adalet Divanı'ndan yapılan açıklamaya göre, Belçika'nın Liege kentine bağlı Ans Belediyesi, istihdam şartlarını değiştirerek personellerin "tarafsızlık gereği dini veya ideolojik inancını simgeleyen işaretler taşımasını" yasakladı. Kararın ardından başörtülü bir personel, din özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle Liege İş Mahkemesi'ne başvurdu. Liege İş Mahkemesi'nin belediyenin söz konusu yasağının AB hukukuna aykırı olup olmadığına karar verememesi nedeniyle dava, AB'nin üst düzey mahkemesi olan AB Adalet Divanı'na taşındı.

Skandal karar

AB Adalet Divanı ise "bir kamu idaresinin tamamen tarafsız bir idari ortam oluşturmayı hedefleyen katı tarafsızlık politikasının, meşru bir amaçla nesnel olarak haklı görülebileceğine" hükmetti. Kararda üye ülkelerdeki yetkililerin, teşvik etmeyi amaçladıkları kamu hizmetinin tarafsızlığını tasarlama konusunda takdir yetkisine sahip olduğu ifade edildi. Kararda, "Ancak bu hedefe tutarlı ve sistematik bir şekilde ulaşılmalı ve hedefe ulaşılması için alınan önlemler kesinlikle gerekli olanlarla sınırlı olmalı" denildi. Söz konusu gerekliliklere uyulduğunun doğrulanmasının ise ulusal mahkemenin görevi olduğu belirtildi.

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'nden karara tepki: "ABD hükümeti kınamalı"

AB Adalet Divanı'nın skandal kararına Washington merkezli Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'nden (CAIR) tepki geldi. Yapılan yazılı açıklamada, ülkenin en büyük Müslüman sivil hakları ve savunuculuk örgütü olan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi, ABD Dışişleri Bakanlığı'na, Avrupa Birliği'nin üst düzey yöneticilerinin, işverenlerin çalışanların başörtüsü gibi dini inanç sembolleri taşımasını yasaklamasına izin veren kararını kınaması çağrısında bulundu. Açıklamada, "CAIR, mahkemenin kararının ABD Uluslararası Dini Özgürlük Yasası'nın (IRFA) dini hakların ihlali tanımına uyduğunu ve bu nedenle ABD hükümetinin güçlü bir şekilde kınanmasını gerektirdiğini belirtiyor" ifadeleri kullanıldı. Ayrıca, Uluslararası Dini Özgürlük Yasası'nın "din özgürlüğü ihlallerinin kınanmasını, temel din özgürlüğü hakkının teşvik edilmesini ve diğer hükümetlere bu konuda yardımcı olmayı" içerdiği hatırlatıldı.

"Bu kararlar açıkça Müslümanları hedef alıyor"

CAIR Ulusal İletişim Direktörü İbrahim Hooper ise yaptığı açıklamada, "Avrupa Birliği Adalet Divanı, Müslüman kadınların iş yerinde başörtüsü takma hakkını reddederek din özgürlüğünün temel ilkelerini ayaklar altına aldı. Bu karar ve Avrupa ülkelerindeki geçmişteki kararlar, açıkça Müslümanları hedef alıyor ve İslam'ın kamusal alanlardaki görünürlüğünü ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Dışişleri Bakanlığı'nı, ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası'nda belirtilen ilkelere aykırı olan bu kararı kınamaya çağırıyoruz. Müslüman, Sih, Yahudi ve Hıristiyan topluluklarının üyeleri de dahil olmak üzere dini inançlarla ilişkilendirilen kıyafet veya sembollere sahip tüm inançlardan kişilerin, bu sembolleri iş yerinde giymelerine izin verilmelidir" ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır 43 yaşındaki kadın 25 tüp bebek denemesinin ardından 20 yıl sonra çocuk sahibi oldu Diyarbakır’da yaşayan 43 yaşındaki kadın, 20 yıllık evliliğinde 25 başarısız tüp bebek denemesinden sonra çocuk sahibi oldu. Adalet-Murat Güven çifti, 20 yıllık evliliklerinde çocuk sahibi olamayınca tedavi almaya karar verdi. Güven çifti, bu süre zarfında Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya illerinde başvurduğu kliniklerde aldığı tedaviler ve 25 tüp bebek denemesi olumsuz sonuçlandı. Güven çifti, son bir kez Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Hakan Çoksüer’e başvurdu. Çoksüer, 43 yaşındaki Adalet Güven’e teşhisi koyduktan sonra önce psikolojik destek sundu, daha sonra aşama aşama tedavi işlemini yaparak 20 yıl sonra başarılı sonuç alındı. Prof. Dr. Hakan Çoksüer, hastanın ileri yaş ve ileri derecede yumurta tembelliği nedeniyle kendilerine geldiğini, daha önce İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya’da tedavi denemesi yapıldığını ve 25 başarısız tüp bebek denemesinden sonra kliniklerine geldiğini söyledi. Hastaya daha önce histereskopi ve birçok uygulama yapıldığını, çoğu işlemlerin tüp bebek uygulaması esnasında iptal olduğunu belirten Çoksüer, “Yumurtaların kalitesiz ve zayıf olmasından dolayı tüp bebek uygulaması yapılmamış. Bazı merkezlerde hastaya erken menopoz teşhisi konulmuş. Bazı merkezlerde yumurtaların kalitesi çok zayıf olduğu söylenmiş. Bazı merkezlerde döllenme problemi olduğu söylenmiş ve bazı merkezlerde ise tüp bebek yapılmış ama başarısız olmuş” dedi. “Hastaya hemen tüp bebek tedavisine geçmedik, önce hastaya ön tedavi uyguladık” Hastanın kliniklerine geldiğinde ciddi anlamda psikolojik sıkıntısı olduğunu aktaran Çoksüer, şöyle konuştu: “Biz, önce bunu detaylı konuştuk ve en önemlisi güven olduğunu söyledik. Hastayı muayene ettiğimizde FH hormonlarının çok ileri derecede yüksekti. AMH hormonu düşük olarak izlenmişti. Bize rahim duvarı da ince olarak geldi. Hastamızı tedaviye aldık. İlk önce yumurtalıklarını aktive etmek için eksozom tedavisi, her iki yumurtayı PRP ağırlıklı tedavi yaptık. Beraberinde akupunktur ve fitoterapi uygulaması yaptık. Yumurtalıkların aktivitesini artırmaya çalıştık. Belli bir tedavi uygulamasından sonra artık hastaya tüp bebek uygulaması yapabileceğimizi söyledik. Hastaya hemen tüp bebek tedavisine geçmedik. Önce hastaya ön tedavi uyguladık.” Tüp bebek uygulamasından sonra düşük dozda ilaç verdiklerini söyleyen Çoksüer, “Amacımız, yumurta kalitesinin bozulmaması ve elde edeceğimiz yumurtaların döllenme kapasitesinin artırmak için bu uygulamaları yaptık. Beraberinde daha iyi döllenmesi için piezo elektrik uygulama yaptık, döllenme şansını artırdık. Daha sonra iyi kalitede embriyomuz oluştu. Embriyo oluştuktan sonra durum transfer aşamasına geldi. Transfer esnasında da öncesi ve sonrasında akupunktur uygulaması yaptık” şeklinde konuştu. Hastanın ilk test yaptığında kendilerine ağlayarak bilgi verdiğini kaydeden Çoksüer, “‘Hocam testim pozitif, acaba bir yanlışlık olabilir mi?’ Hasta, gözyaşlarına boğuldu. Bize bildirdi, bende de mutluluk gözyaşları oluştu. Hasta, bir hafta sonra gebelik kesesini görmek için geldi. Bir hafta sonra gördük, o mutluluk anını görmek müthiş bir duyguydu. 10 gün sonra tekrar kontrole çağırdık. O kalp atışı ve hastanın şu söylemi beni çok etkiledi. ‘Bu kalp atışı hayatımda görebileceğim en güzel ses, bebeğimin kalp atışını duymaktı.’ Buna tanıklık etmekte mesleğimizin en güzel duygusal anlarındandır” diye konuştu. Hasta Adalet Güven ise, 20 yıllık evli olduğunu, 20 yıl boyunca çocuğu olmadığını dile getirdi. İstanbul, Ankara, Diyarbakır’da doktorlara gittiğini belirten Güven, “Çare bulamadık. En son Hakan hoca ile tanıştık. 25’inci tüp bebek denemesi. Umutsuzdum, Hakan hoca zorla tedavi başlattı. Her gelişimde umutsuzdum, ağlıyordum, psikolojim bozuluyordu. Hakan hocanın hatırını kırmadım, çocuğumuz dünyaya geldi” ifadelerini kullandı.
Aydın Aydın’da zeytinin yağa dönüşüm yolculuğu başladı Aydın’da zeytin sezonunun başlaması ile birlikte zeytinyağı yapımı için yağhanelerde yoğunluk yaşanmaya başlarken, binbir zahmetle toplanan zeytinlerin de yağa dönüşüm yolculuğu başladı. Türkiye’de en yüksek zeytin ağacı varlığına sahip olan illerden olan Aydın’da zeytin sezonu hareketliliği devam ediyor. Bu yıl zeytin üreticilerinin beklediği yağmurların olmaması sebebiyle zeytinlerde beklenen büyüme olmazken, üreticiler tarafından toplanan zeytinlerin de yağhane yolculuğu başladı. Çiftçilerin önemli geçim kaynaklarından biri olan zeytinler özenle ağaçlardan toplanarak yağhanelere getiriliyor. Yapraklarından ve dal parçalarından ayrılıp yıkanan zeytinler, kırma ve ezme işlemlerinin ardından zeytin, hamur kıvamına getiriliyor. Son sistem teknoloji ile donatılan yağhanelerde sıkılan zeytinlerden elde edilen zeytinyağlarının litre fiyatı üreticileri de mutlu ediyor. Zeytin sezonu ile birlikte işleri yoğunlaşan yağhane sahipleri ise talepleri yerine getirmek için tam kapasite ile çalışmalarını sürdürerek çiftçilere hizmet ediyor. Zeytinlerini sıktırmaya getiren üreticilerinden Naime Mert, kuraklıktan bu yıl zeytinlerin küçük kaldığını ifade ederek, “Zeytinler bu sene iyi. Yalnız yağmur yağmadığından zeytinler çok küçük kaldı. Yağmur olsaydı daha güzel olacaktı. Zeytini sıktıranlardan kimisi 11 kiloda kimisi 7 kiloda yağ buluyormuş. Zeytinin iri olmasına göre değişiyor, küçükler daha az yağ veriyor tabi” dedi. “Kuraklıktan dolayı sezon geç başladı” Bu sene zeytinde et oranının az olması sebebiyle asit oranlarının iyi olduğunu ifade eden zeytinyağı sıkım tesisi işletmecisi Onur Efe Şengün, “Bu yıl sezonumuz biraz geç başladı. Yağmurların geç yağmasından dolayı. Normalde Kasım başı gibi dip zeytinlerimiz gelmeye başlardı. Yani yazın yere dökülen dip zeytinlerimiz toplanmaya başlanırdı. Bu sene yaklaşık bir buçuk ay kadar yağmurların geç gelmesinden dolayı sezon da geç başladı. Aslında şu anda sezonun başlarındayız diyebiliriz. Anca başladı adam akıllı sezon. Zeytinliklerimizi gezdiğimizde bazı zeytinlerimiz kurumuş durumda. Yazınki kuraklıktan dolayı. Ama böyle dere yataklarında, dağlardan süzülen suyla birlikte pınarların kenarlarında olan zeytinlerimiz dört kilogramda beş kilogramda bir kilo yağ elde ederken on iki, on üç kilogramda yağ elde edilen zeytinliklerimiz de mevcut kuraklıktan dolayı. Yani zeytinin küçük olmasından dolayı yağ oranı da bunu etkiliyor. Ama bu senenin şöyle güzel bir yönü var. Zeytinde et oranı az olduğu için asit çıkmıyor. Hep sıfır dört, sıfır beş asit olarak ilerliyoruz. Sıkım ücretleri bu yıl bir tonda 2 bin 500 yüz TL olarak devam ediyoruz. Geçen yıl 2 bin TL idi. Bu yıl 2 bin 500 yüz TL” dedi.