DÜNYA - 09 Mayıs 2025 Cuma 22:24 | Son Güncelleme : 09 Mayıs 2025 Cuma 22:27

ABD’de gözaltına alınan Türk doktora öğrencisi Öztürk’ün serbest bırakılmasına karar verildi

A
A
A
ABD’de gözaltına alınan Türk doktora öğrencisi Öztürk’ün serbest bırakılmasına karar verildi

ABD’de Vermont Bölge Mahkemesi Federal Yargıcı William Sessions, Filistin’i desteklediği gerekçesiyle gözaltına alınan Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün derhal serbest bırakılmasına hükmetti.

ABD’de 25 Mart’ta Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) tarafından Filistin’i desteklediği gerekçesiyle gözaltına alınan Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk'ün davası görüldü. Vermont Bölge Mahkemesi’ndeki kefalet duruşmasında Federal Yargıç William Sessions Öztürk’ün tutuklanmasının, ifade özgürlüğünü güvence altına alan Birinci Değişiklik ve usulüne uygun yargılanma hakkını garanti altına alan Beşinci Değişiklik hükümlerini ihlal ettiğini belirterek, "Gözaltında tutulmasının devam etmesi mümkün değil" dedi.

"Sadece düşüncesini ifade etti"

Mahkeme, Öztürk’ün geçen yıl Tufts öğrenci gazetesinde yayımlanan ve İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını eleştiren bir köşe yazısına ilişkin ise, bu yazının dışında hiçbir delilin sunulmadığını vurguladı. Yargıç Sessions, "Şiddet çağrısı, suç bağlantısı ya da tehdit yok. Sadece düşüncesini ifade etti. Bu yazının, anayasa tarafından korunan siyasi ifadenin tutuklamanın doğrudan gerekçesi yapılması çok ciddi bir anayasal sorun teşkil ediyor" ifadelerini kullandı. Mahkeme, Öztürk’ün Somerville, Massachusetts’teki evine seyahat kısıtlaması olmadan dönebileceğini belirtti.

Astım krizleri ve sağlık riski öne çıkarıldı

Öztürk’ün avukatları, müvekkillerinin Louisiana’daki ICE gözaltı merkezinde 12 kez astım krizi geçirdiğini ve yeterli tıbbi desteğe ulaşamadığını mahkemeye sundu. Duruşma sırasında Öztürk’ün krizi yeniden tetiklenirken, doktoru da ifade verdi. Avukatları, bu durumun ciddi sağlık risklerine neden olduğunu ve derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.

Tufts Üniversitesi ve akademik çevrelerden destek
Tufts Üniversitesi Başkanı Sunil Kumar da mahkemeye sunduğu belgede Öztürk’ü savunarak, "Tutuklanmasını gerektirecek herhangi bir faaliyet içinde bulunduğuna dair elimizde bilgi yok" dedi. Üniversite, Öztürk’e serbest bırakılması halinde barınma desteği sağlayacağını bildirdi.

Federal sistemde yetki karmaşası ve yer değişiklikleri
Öztürk’ün tutukluluğuna ilişkin dava, Massachusetts, Vermont ve Louisiana eyaletleri arasında yetki tartışmalarına neden olmuştu. Yargıç Sessions, Öztürk’ün Vermont’a transfer edilmesi gerektiğine karar verdi. Trump yönetimi karara itiraz etse de, temyiz mahkemesi bu itirazı reddetti.

Dava süreci devam ediyor

Öztürk’ün tutuklamasının anayasal olup olmadığını değerlendirecek ana duruşma 22 Mayıs’ta yapılacak. Bu süreçte Öztürk, serbest bırakılarak davasını dışarıdan takip edebilecek.

"Sonuçlanmamış davalar hakkında yorum yapmıyoruz"

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Genel olarak, devam eden veya sonuçlanmamış davalar hakkında yorum yapmıyoruz" denildi.

Ne olmuştu?

Massachusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Rümeysa Öztürk, 25 Mart'ta yerel saatle 17.15 sıralarında Boston kentinde evinin yakınlarında ABD İç Güvenlik Bakanlığına bağlı Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) ajanları tarafından gözaltına alınmıştı. Fulbright bursu alan ve doktora eğitiminin son yılında olan Öztürk, arkadaşlarıyla iftara gitmek için evinden çıktığı sırada durdurulmuş ve etrafı bir anda yüzleri kapalı 6 sivil ICE görevlisi tarafından sarılmıştı. Öztürk, itirazlarına rağmen yaklaşık 2 dakika sonra kelepçelenerek bir araca bindirilmişti.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Filistin destekçisi Öztürk'ün "Hamas'ı destekleyen faaliyetlerde bulunduğu" iddia edilmiş, İç Güvenlik Bakanlığı'ndan bir sözcü Öztürk'ün Louisiana eyaletindeki ICE İşlem Merkezi'ne transfer edildiğini söylemişti. Boston Bölge Mahkemesi, ise Öztürk'ün sınır dışı edilmesini geçici olarak durdurmuştu.
Öztürk, Mart 2024'te üniversite gazetesine yazılan ortak bir makalede okulun Filistin destekçisi harekete yönelik tutumunu eleştirmişti. Üniversite'nin "Filistin soykırımını kabul etmesi" istenen yazıda, okul yönetiminin İsrail ile bağlantılarını kesmesini talep edilmişti.

Dilek Kaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir 6 gündür kayıp olan öğretmeni bulmak için çalışmalar devam ediyor Eskişehir’de 6 gündür kayıp olan 51 yaşındaki Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı, bulmak için AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinesindeki 40 kişilik ekip, havadan ve Porsuk Çayı’nın içinde arama çalışmalarını sürdürüyor. Eskişehir’de 6 gün önce kaybolan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Öğretmenin son görüldüğü yer olan Porsuk Çayı’nın Gökmeydan Mahallesi kısmında Eskişehir İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 9, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi’nden (OBAK) 5, Dorlion Arama Kurtarma’dan (DAK) 4, MEB Arama ve Kurtarma Birimi’nden (AKUB) 5, Şişecam’ın Acil Vaka Ekibi (SAVE) 4, itfaiyeden 6,Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) 5 ve Sivil Arama Kurtarma Derneği’nden (SARTEM) 2 çalışan olmak üzere toplam 40 kişilik ekiple aramalar, öğretmenin kaybolmasının 6’ıncı gününde devam etti. Havadan dron ve su da ise hem ekiplerin girmesi hemde botlarla yapılan aramalar sabah saatlerinde başladı. Ankara’dan ve Bursa’dan getirilen özel burunlu köpeklerin işaret ettiği yerde arama çalışmaları yoğunlaştı. Ekiplerin kıyı taraması da sürüyor. Tuncay Arslan’ın yakınlarının da çalışmaları yakından takip ettiği bölgede gözlendi. AFAD Eskişehir İl Müdürü Aslan Mehmet Coşkun çalışmaları sahada koordine edip yakından takip ediyor.
Kahramanmaraş MADO’dan "Salep Manifestosu" MADO, Anadolu’nun kadim lezzetlerinden biri olan salebe yönelik yaklaşımını "Salep Manifestosu" ile kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda salebin bir içeceğin yanı sıra, kültürel miras, doğaya saygı ve sürdürülebilir üretim vurgusu öne çıktı. MADO tarafından yapılan açıklamada, salebin Anadolu’nun bin yıllık topraklarında, Torosların eteklerinde yetişen orkide köklerinden elde edildiği hatırlatılarak, her fincanın bu coğrafyanın belleğini taşıdığı ifade edildi. Salebin geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir sembol olduğuna işaret edildi. Kültürel miras olduğu da vurgulandı. Manifestoda, MADO’nun salebi yalnızca bir ürün değil, kültürel bir miras olarak ele aldığı belirtildi. Bu kapsamda Türkiye’de tescilli salep yetiştiriciliği yapan ilk markalardan biri olunduğu, kendi tarlalarında üretim yapıldığı ve orkide koruma ile yaygınlaştırma projelerinin yürütüldüğü kaydedildi. Salep üreticilerine alım garantisi sunularak sürdürülebilir tarımın desteklendiği aktarıldı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirildiği, Salep çalıştayları ve farkındalık programlarıyla üreticiler, öğrenciler ve kamuoyunun bilgilendirildiği ifade edildi. "Katkısız ve sürdürülebilir üretim" Doğallık ve saflık başlığı altında, ürünlerde katkı maddesi ve sentetik aroma kullanılmadığı belirtilirken, salep orkidesinin doğadaki dengesini korumak amacıyla kontrollü kök kullanımı ve sürdürülebilir hasat uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Manifestoda, gerçek salebin sabır ve ustalık gerektirdiği vurgulandı. MADO üretim sürecinde geleneksel yöntemlerin çağdaş tekniklerle birleştirildiği, her aşamanın deneyimli ustalar tarafından denetlendiği belirtildi. Salep kıvamı ve aromasının nesiller boyu korunan orijinal MADO reçetesiyle sağlandığı, bu bilgi birikiminin usta-çırak eğitim programlarıyla aktarıldığı kaydedildi. MADO’nun salebi yalnızca kış mevsimiyle sınırlamadığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de soğuk salep ürününü ilk kez ticarileştiren marka olduğu hatırlatıldı. Soğuk salep ve incirli, Antep fıstıklı, Türk kahveli gibi yeni çeşitlerle genç neslin damak zevkine hitap edildiği ifade edildi. "Her Mevsim Salep" vizyonu doğrultusunda global lansmanlar gerçekleştirildiği bildirildi. MADO, Salep Manifestosu kapsamında salebi çeşitlendirmeyi, geliştirmeyi ve yeniliklerle zenginleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı. Soğuk salep çeşitleri ve farklı tat kombinasyonlarıyla salebin geleceğin içeceği haline getirilmesinin hedeflendiği belirtilirken, salebin Türk mutfak kültürünün evrensel elçisi olarak dünyaya tanıtılacağı vurgulandı. Orkide koruma ve sürdürülebilirlik konusunda da daha kapsamlı adımlar atılacağı ifade edildi.