SPOR - 27 Mayıs 2017 Cumartesi 22:16

Advocaat’tan Mehmet Ekici ve Sosa açıklaması

A
A
A
Advocaat’tan Mehmet Ekici ve Sosa açıklaması

Fenerbahçe Teknik Direktörü Dick Advocaat, 1-1 biten Trabzonspor maçının ardından açıklamalarda bulundu.

Hollandalı teknik adam Dick Advocaat, Trabzonspor beraberliği sonrasında açıklamalarda bulundu. Sezonu değerlendiren Advocaat, “Daha önce de söyledim; bu lig son derce kuvvetli bir lig. Bireysel anlamda iyi oyuncuların olduğu fiziksel anlamda da iyi bir lig. Bizim takımımız çok çalışkan oyunculardan kurulu. Bu akşam da bunu gördük. Ama kalite biraz daha iyi olsa işler daha farklı olabilirdi. Gelecek yıl bunu daha iyi yapmak gerekiyor bana göre. Aynı zamanda, Fenerbahçe’de geçirdiğim bu sezondan çok keyif aldım. Fenerbahçe çok büyük bir takım. Doğru işler yapılırsa önümüzdeki sezon şampiyonluğa oynayacaktır. Ben bunu sezon ortasında söyledim ama çok geçti bizim için. Bu akşam 54. maçımızı oynadık. Oyuncularımı mücadele ve çalışma anlamında suçlayamam. Burada başka konular geçerli” ifadelerini kullandı.

“FİNANSAL DURUMUMUZ ÇOK İYİ DEĞİLDİ”

Devre arasında takımın yaptığı tek transferin Karavayev olduğu hatırlatılan Hollandalı teknik adam, “Yönetimin kararı değildi bu oyuncuyu almak. Biz ekstra bir oyuncu istedik. Ama finansal durumumuz çok iyi durumda değildi, sadece kiralama yapabilecek durumdaydık. Sow da 6 hafta bizimle değildi. Bu vermiş olduğumuz paraya bakarsak bu oyuncudan ne bekleyebiliriz ki? Mevcut durumda maaşlara ve verilen bonservislere bakıyoruz, özellikle Avrupa’daki takımlarda bu durum pek aynı değil. Mevcut şartlarda Galatasaray ve Beşiktaş için de bu durum geçerli” diye konuştu.

“EKİCİ İÇİN BAŞKA TAKIMIN 2 MİLYON EURO VERMESİ ÇOK TUHAF”

Devre arasında Trabzonspor’dan Mehmet Ekici’yi transfer etmek istediklerini ancak diğer takımın Ekici’yi Trabzon’da tutmak için 2 milyon Euro önerdiğini söyleyen Advocaat, “Diğer takımın kim olduğunu siz biliyorsunuz? Benim için çok tuhaf bir durum bu. Hangi kulüp olduğunu bilmiyorum ama siz eğer başka bir kulüpte oynamasın diye bir oyuncuya 2 milyon Euro veriyorsanız bu tuhaf bir durumdur. Ama bize karşı kazanamayacaklardı, bunu anlıyorum. Bizde fark yaratabilirdi Mehmet Ekici. Bizim ihtiyacımız olan bir isimdi. 6 sol kanat, 3 sağ kanat, 4 forvet var. O yüzden durum iyi değil bizim için. İyi çocuklar, hepsi çalışkan isimler ama sizin daha fazlasını beklemeniz gerekiyor, eğer üst düzeyde oynamak istiyorsanız. Ama şuna eminim, yönetim önümüzdeki sezon bu tarz oyuncuları getirmek için elinden geleni yapacaktır. Bu sezon yapamadı, çünkü ben çok geç geldim” dedi.

“SOSA’YI İSTEDİK AMA OLMADI”

Kulübe geç katıldığını ve bu durumun kendisi için zorluk oluşturduğunu söyleyen Advocaat, “Geç kalmamızın ötesinde hemen Avrupa maçı oynamamız gerekiyordu. Aralık ayında ne istediğimizi biliyordum. Brezilya’da denedik, İtalya’da denedik. Sosa’yı istedik ama zordu bu dönemde. Yönetim, istediğimiz 3 oyuncuyu getirmek için her şeyi yaptı. Ya oyuncu gelmek istemedi, ya da kulüpleri vermek istemedi. Önümüzdeki sezon da aynısı olacaktır” açıklamasında bulundu.

“DAHA FAZLASINI BEKLEMEK OLMAZDI”

Adanaspor maçında takımın başında olacağını ifade eden Advocaat, maçta taraftarların Obradovic tezahüratları yapmasıyla ilgili olarak da, “Basketbol takımımızın koçu bu desteği hak ediyor. Harika oyunculardan kurulu bir takımı var. Onun ismini duymaktan yana hiçbir sıkıntım yok. İnsanlar başarılı isimleri severler. O kazandı, ben kazanamadım. Bu sezon böyle geçti. Ama bu kadroyla alabileceğimiz her şeyi aldık. Şu anda ligi 3. sırada bitirebiliriz. Kupada yarı finale çıktık. Avrupa Ligi’nde de Manchester United ve Feyenoord’un bulunduğu gruptan çıktık. Avrupa Ligi’nde içeride namağlup tamamladık, çok fazla taraftarımız vardı. Bundan daha fazlasını beklemek olmazdı” diye konuştu.

“GEÇEN SENE HARİKA İSİMLER VARDI”

İstedikleri futbolcuları kadroya katamadıklarını söyleyen Advocaat, ”Yönetim her şeyi yaptı ama neticede istediklerimiz olmadı. Beşiktaş ve Başakşehir’le yarışabilmek için neleri yapabileceğimizi biliyorduk. Başakşehir devre arasında yedek kulübesine bile takviye yaptı. Sizi daha iyi noktalara getirebilecek isimleri kadroya katmak istersiniz. Bu sezon deplasman karnemiz daha iyi. Fenerbahçe camiası her zaman popüler isimleri burada görmeyi sevmiştir. Geçen sene harika isimler vardı. Meireles, Nani, Diego gibi. Aralık ayında Sosa’yı, Brezilyalı oyuncuyu, Ukraynalı oyuncuyu buraya getirebilseydik onlarla yarışabilirdik. Ben bir teknik direktör olarak bu takımın nelere ihtiyacı olduğunu biliyorum. Ama olmadı, bunun için de kimseyi suçlayamam” dedi.

“HEPİNİZE BAŞARILAR DİLERİM”

Basın toplantısında son olarak gazetecilere teşekkür eden Dick Advocaat, “Bu akşam iç sahadaki son maçımdı. Deplasmanda 1 maçımız daha var. Hepinize sezon boyunca hem benimle hem Fenerbahçe’yle yaptığınız işbirliği için teşekkür ederim. Tabii ki sizden hep olumlu haberler bekleyemeyiz. Sizler de yorumcu olarak eleştirilerinizi yapacaksınız. Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Eğer önümüzdeki maçta içinizden bazılarını göremezsem, hepinize şimdiden başarılar dilerim” diyerek sözlerini noktaladı.

Bozhan Memiş 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.