GÜNDEM - 14 Aralık 2019 Cumartesi 12:22

Ahıska Sürgününün tanığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye ettiği Kur’an-ı Kerim’in hikayesini anlattı

A
A
A
Ahıska Sürgününün tanığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye ettiği Kur’an-ı Kerim’in hikayesini anlattı

Ahıska Türklerinin sürgününe tanık olan 350 yıllık Kur’an-ı Kerim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a emanet edilmesiyle birlikte sürgün yıllarını tamamladı.

Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 75’inci yılında Ahıska Türkleri Anma Programı'na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye edilen 350 yıllık Kur’an-ı Kerim’in hikayesini İHA’ya anlatan Nedim Aliyev, Sadim Muhammedi ve Güller Aliyev Kur’an-ı okumayı da emanet ettikleri kitaptan öğrendiklerini aktardı. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları’nın (YTB) düzenlediği gecede, ‘oğlum’ diye hitap ettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi tespihini hediye ettiği Güller Aliyev ise tespihe gözü gibi bakacağını söyledi.
Sürgün yıllarında 15 yaşında olan Sadim Muhammedi (90), Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği (SSCB) Lideri Josef Stalin’in kararıyla Ahıska Türklerinin sürgün edilişini anlattı. Muhammedi, 14 Kasım 1944’te yaşanan o kara gecenin hatıralarının hala silinmediğini ifade ederek, “14 Kasım 1944 yılında gece yarısı askerler geldi, evimize çıktı. Yorgan, döşeği üzerimizden attılar, bizi dışarı çıkardılar. Askerler, ‘Siz Orta Asya ülkelerine sürgün oluyorsunuz’ dediler. ‘Bizi niye sürüyorsunuz’ diye sorduk. O dönemde birçok akrabamız, amcamız askerdeydi. Çocuklar hep yetim kaldı. Amcamızın bir oğlu askerden yeni gelmişti, bir bacağını askerde yitirmişti. Gaziydi. O, komutana, ‘Komutan, bak Stalin’in emriyle madalyalarım var. O beni mükâfatlandırmış. Şimdi siz beni ve ailemi nereye sürüyorsunuz’ dedi. Komutan da o vakit bize Stalin’in emrini okudu, ‘Siz 14 Kasım 1944 yılında bütün Ahıska Türkleri, Hemşinliler bir de Kürtler Orta Asya ülkelerine sürgün oluyorsunuz. Ben bu emri tanıyorum. O madalyaları tanımıyorum’ dedi. Bize iki saat verdiler. İki saatin içinde evden alabildiğimiz her şeyi almaya çalıştık. Kimisi evindeki yağı, balı aldı kimisi peynirini aldı. Benim babam kuvvetliydi, bir çuval unu taşıdı. O gecenin sabahı bizi arabalarla Ahıska’ya götürdüler. Vagonların kapıları açık, araba geldiğinde vagonların kapısına geri geri yanaşıyor, içeri girmemizi istiyorlardı. Biz içeri girdikten sonra kapı arkamızdan kilitleniyordu. Biz vagonlara girdik ama içeride ne su var ne yemek var. Ölen olursa da vagondan atılıyordu. Kimi ölüleri de gizliyorduk. İstasyonda durduğumuzda odunları dizer gibi dizdiler üst üste, kadın erkek ayırt etmeden. O ölülerin içinde bir ana, çocuğunu almış kucağına, bağrına basmış emziriyor. Ana da ölü çocuk da ölü. Şimdi ben o görüntüyü hiç unutmuyorum. Gece uykumda da görünce ağlayarak uyanıyorum” şeklinde konuştu.

“Allah bizi, bizden ayırmasın” 

Sürgünde vagonlarla taşındıklarını söyleyen Muhammedi, bölgede bulunan köylere gelişigüzel 3-5 aile olarak dağıtıldıklarını belirterek Stalin’in emriyle köyler arası ziyaretin yasak olduğunu zamanları da anlattı. Muhammedi, Stalin ölene kadar her ay sonunda kaçmadıklarını beyan eden belgelere imza attıklarını söyledi. 5 Mart 1953 yılında Stalin öldükten sonra azat edildiklerini fakat Gürcistan tarafından kabul edilmediklerini aktaran Muhammedi, “Her ay sonunda Stalin ölene kadar imza atmak zorundaydık, ‘ben buradayım’ diye. Stalin öldükten sonra kayıtlara baktılar ki; 33 milyon kişi sürgün edilmiş. Bunlar da gerçek Müslümanlar; Kırım Türkleri, Ahıska Türkleri, Çeçen, İnguş. Stalin öldükten sonra onun emirleri kalktı. 1956’dan sonra bir karar çıktı. ‘Bütün sürgün olanlar vatanına kavuşsun’ diye. Ama Gürcüler bizi kabul etmedi. ‘Armut dalda, dal yerde. Bülbül ötmez her yerde. Vurdu felek dağıttı. Her birimiz bir yerde’ Allah bizi, bizden ayırmasın” dedi.
“Bilseler ki Kur’an-ı Kerim ninemin koynunda, parçalayacaklardı” 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Rahime Nine’nin koynunda kaçırdığı Kur’an-ı Kerim’in hikayesini anlatan Nedim Aliyev (85), “Baskılar 1936 yılında başladı. Bizim hocalarımızı, mollaları götürüyorlardı ara sıra. Onlardan sonra da sıra bize geldi. Bizim evde 100 yaşında ninem vardı, kör bir halam vardı, dedem vardı. O dönemde Kur’an-ı Kerim kimin evindeyse onu götürüyorlardı. Okusun ya da okumasın fark etmez. Ninem, bizim evdeki Kur’an-ı gizlemiş. Eve askerler gelip bir şey bulamayınca amcama, ‘Sen Türkiye’ye gitmiş gelmişsin. O yüzden bizimle geleceksin’ dediler. Sonra amcamdan bir daha haber alamadık, öldürdüler. 1944 yılında sürgün başladı. Sürgünde toplanma yerinde babam ağlayarak nineme sordu, ‘Ana, Kur’an’ı ne yaptın?’ diye. Ninem, koynunu göstererek sus işareti yaptı. Bilseler ki Kur’an-ı Kerim ninemin koynunda, parçalayacaklardı” diye konuştu.

“75 yıl boyunca Kur’an-ı Kerim’de bizimle sürgündeydi, gaziydi” 

Mal vagonlarına yüklenerek sürgüne zorlandıkları yıllardan da bahseden Nedim Aliyev, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a emanet ettiği Kur’an için sürgününü tamamladığını belirterek, “Bizleri mal vagonlarına koydular. Kapılar kilitlendi ama su yok. Bir zaman sonra babam baltayla vagonun zemininde bir yer açtı. Oradan erkekler ve kadınlar kar taşıdı. Karı topladılar, getirdiler bir tenekeye koydular ama eridikten sonra bir yudum içme hakkımız vardı. Çok içersek başkalarına kalmazdı. O ninemin koynunda taşıdığı Kur’an-ı Kerim 350 yıllık. Özbekistan’da indik vagonlardan. Pencereleri olmayan evlere götürdüler bizleri, aç, susuz. 25 çocuk bir döşekte yatıyorduk. Stalin öldükten sonra bizi azat ettiler. Bizim sürgünde olduğumuz 75 yıl boyunca Kur’an-ı Kerim’de bizimle sürgündeydi, gaziydi. Onu saklaya saklaya bugünlere getirdik. Onunla çocuklarımızı okuttuk. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizi yanına çağırdı, bize sahip çıktı. Ben de 350 yıllık Kur’an-ı oğlum Erdoğan’a emanet ettim. Erdoğan, emanetimi aldı, cemaate gösterdi. Biz o Kur’an-ı Kerim’i yerine getirdik. Müslüman ülkeye getirdik, yüreğimiz ferahladı. Sanıyoruz ki; sürgünden yeni kurtulduk” ifadelerini kullandı.

“Sürgünden, esirlikten kurtuldu” 

Kaynanasından emanet aldığı Kur’an-ı Kerim kitabıyla önce kendisi daha sonra 7 çocuğu ve yaşadıkları köyde birçok çocuğa Kur’an okumayı öğreten Güller Aliyev (75), “O Kur’an benim canımdı. O Kur’an kaynanamdan bana kalmıştı. Benden ayrı o Kur’an’dan 7 tane çocuğum da faydalandı. Köydeki çocuklara da Kur’an’ı o kitaptan öğrettim. 57 senedir benimle beraberdi. Ben onu çok önemsiyorum. Allah nasip etti ki; şimdi daha güzel yerde. Sürgünden, esirlikten kurtuldu. Cumhurbaşkanımıza ve YTB’nin başkanına çok teşekkür ederim” dedi.

“Ölene kadar oğlum Erdoğan’a ve Türk milletine dua ederek saklayacağım” 

‘Vatan’ şiirini okurken gözyaşlarına hakim olamayan Güller Aliyev, elinden bırakmadığı tespihi de ‘oğlum’ diye hitap ettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kendisine hediye edildiğini belirtti. Tespihin taliplisinin çok olduğunu da sözlerine ekleyen Güller Aliyev, ölene kadar tespihin kendisinde kalacağını ve gözü gibi bakacağını belirterek, “Elimdeki tespihi de Cumhurbaşkanı oğlum Recep Tayyip Erdoğan bana hediye etti. Ölene kadar oğlum Erdoğan’a ve Türk milletine dua ederek saklayacağım. Elimden bırakmam bunu. Çok istiyorlar benden bu tespihi ben ölünce de oğluma bırakacağım” ifadelerini kullandı.  

Emin Kuvat - İbrahim Berat Yılmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Trendyolmilla yeni uygulamasını Hadise’li reklam filmiyle tanıttı Trendyolmilla, “Kendini Yansıt” mottosuyla farklı tarz ve beklentilere uygun, erişilebilir fiyatlı koleksiyonlarını kullanıcılarla buluşturduğu yeni uygulamasını, ünlü sanatçı Hadise ile çektiği reklam filmiyle tanıttı. Trendyolmilla, herkesin kendinden bir parça bulduğu ürünlerini kullanıcılarla buluşturduğu yeni uygulamasını ünlü sanatçı Hadise ile tanıttı. Hadise’li reklam filmi, Trendyolmilla’nın “Kendini Yansıt” mottosundan ilham alıyor. Uygulamanın farklı tarzların buluşma noktası olma özelliğinden yola çıkan reklam filminde Trendyolmilla, Trendyol Man, Trendyol Curve, Trendyol Modest ve Edit by Trendyol markalarının karakteristik özelliklerini temsil eden oyuncular yer alıyor. Hadise, uygulama ile herkesi kendi tarzını yansıtmaya çağırıyor. Farklı tarzlar, erişilebilir fiyatlar Uygulama, erişilebilir fiyatlarla kullanıcıları en son moda ürünlerle buluşturuyor. Trendyolmilla uygulaması ile tek tıkla en yeni ürünler, özel konsept koleksiyonlar, en popüler kategoriler kolaylıkla incelenebiliyor. Kampanyalı ürünler, özel fiyatlar ve son fırsatlar ile herkes, tarzını yansıtacak ürünlere avantajlı önerilerle ulaşabiliyor. Uygulama, influencer iş birliklerine yer verdiği uygulama içi videolarla da herkesi farklı kombin fikirleri ile buluşturuyor. Uygulama 1- 15 Mayıs tarihleri arasında platformdan ilk kez alışveriş yapacaklara özel kampanyası ile de belli miktar ve üzeri alışveriş yapan kullanıcılara indirim ve ücretsiz kargo imkânı sunuyor. ’Made in Türkiye’ imzalı son moda ürünler Yerli ürünleri ve üreticileri destekleyerek yurt dışına ulaştıran, kadın girişimciliğini ve istihdamını güçlendirmeye katkı sağlayan Trendyol, bu anlayışını yeni uygulamaya da taşıyor. Trendyolmilla uygulaması Google Play ve Apple Store uygulama mağazalarından mobil cihazlara indirilebiliyor. Platforma ayrıca trendyol-milla.com/ adresinden de ulaşılabiliyor.
Adana Çöl tozlarıyla alerjik rinit ve astım şikayetleri arttı Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ülkü Tuncer, baharın gelmesiyle birlikte alerjik vakalarda artış olduğunu belirterek, "Özellikle çöl tozlarının gelmesiyle beraber alerjik rinit, astım, rinosinüzitler, kulak iltihapları, boğaz şikayetleri arttı. Çöl tozlarına karşı kapı ve pencereleri kapalı tutmak gerekir, sık duş almanın da faydası olur" dedi. Acıbadem Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ülkü Tuncer, havaların ısınması ve ilkbaharın gelmesiyle çiçeklerin açıp polenlerin arttığını hatırlatarak, "Şimdi çöl tozları da gelmeye başladı. Dolayısıyla alerjik rinit, astım, alerjik rinitten sonra görünen rinosinüzitler, kulak iltihapları, boğaz şikayetleri arttı. Bugünlerde de özellikle burun tıkanıklığı, burun akıntısı, burun kaşıntısı ve sık sık hapşırmayla bize başvuruyor hastalar. Eğer bu dönemi atlatmaya çalıştılar ve atlatamadılarsa rinosinüzite, sinüzite dönüşüyor veya astım ataklarıyla birlikte geliyor" diye konuştu. Prof. Dr. Tuncer, küçük çocuklarda ise kulakta sıvı toplanması yani "seröz otit" denilen klinik durumu bu mevsimde daha sık gözlemlediklerini söyledi. "Solunum yolları alerjenlere tepki gösteriyor" Alerjinin aslında genetik bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Ülkü Tuncer, "Kişiler doğuşsal olarak alerjik olabilir. Bebeklerde daha çok ciltte oluşan reaksiyonları görüyoruz. Yaş büyüdükçe yerini alerjik rinit ve astıma devrediyor. Alerjik rinit aslında burnun alerjenlere karşı gösterdiği hiperaktivite olarak düşünülmeli. Sadece burun göstermiyor bu hiperaktiviteyi, tüm solunum yolları alt solunum yolları da aynı tepkiye dahil oluyor. Dolayısıyla alerjik riniti olanların yüzde 30 kadarında astım, astımı olanların da neredeyse yüzde 60-70’inde alerjik riniti görüyoruz. Yani ikisi aslında iç içe geçmiş durumda" dedi. "Sürekli alerji durumunda sabah kalkınca hapşırma görülür" Alerjinin mevsimsel mi yoksa yıl boyu mu olduğunu bireylerin gözlemlemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tuncer, bu şekilde alerjenin tespit edilebileceğini izah etti. Yıl boyu olan alerjide kişilerin sabah kalktığında hapşırma, burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, öksürük, burun akıntısı şikayetlerinin başladığını dile getirdi. Durum böyleyse evdeki alerjenleri, en başta ev tozu, halı tozları, evdeki evcil hayvanlar, küf gibi gibi etkenleri veya gıda alerjisini düşünmek gerektiğine işaret eden Tuncer, "Ama mevsimselse, bazı mevsimlerde artıyorsa daha çok polenleri düşünmek lazım. Polenleri düşünüyorsak evin havalandırılmasına çok özen göstermek lazım. Öğleden önce evi havalandırmamak lazım. Özellikle burada çöl tozunun gelişiyle beraber bu gibi durumlarda pencereleri, kapıları kapalı tutmaya çalışmak lazım. Eve gidince mutlaka duş almanın çok faydası olur. Saçı, vücudu yıkamak, giysileri değiştirmek de etkilidir" diye konuştu. "Kulaktaki sorun işitme kaybına yol açabilir" Bu önlemlerin her zaman yeterli olmadığını ifade eden Prof. Dr. Tuncer ilaçlarla da burnu rahatlatmak gerektiğini, eğer rinosinüzit geliştiyse, bunun tedavi edilmesi gerektiğini anlattı. Rinosinüzitin çocuklarda özellikle kulakta hiç farkına varmayabileceğine dikkat çeken Tuncer, "Alerjik riniti olan çocuklar farkında olmadan kulaklarda da sıvı toplanabilir. İşitme kaybına yol açar. Ağrı yapmaz, ateş yapmaz. Kimse de fark etmez bunu. Çocuk televizyonun sesini çok açar veya öğretmen çocuğunuz az duyuyor diye uyarıda bulunur. Bu konularda dikkatli olmak lazım. Özellikle alerjisi olan çocuklarda muayeneyi belli aralıklarla yaptırmak gerekli" dedi.