GÜNDEM - 17 Şubat 2019 Pazar 08:47

Ahmet Arvasi Hoca ‘dirilişe’ çağırdı

A
A
A
Ahmet Arvasi Hoca ‘dirilişe’ çağırdı

“Merhum Seyyid Ahmet Arvasi, fertlerden başlayarak toplumun bütün alanlarında yeni bir dirilişi öngören yazıları ve kitaplarıyla, yeni bir teorik toplum modeli sundu. Onun Ehli sünnet hassasiyeti yüksekti. Arvasi ‘Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz görmek isteyen ve böylece İslam’ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim’ demiştir”

Türk-İslam ülküsünün mimarlarından, büyük mütefekkir Seyyid Ahmet Arvasi Hoca’nın fikirleri, aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ aktüel, hâlâ geçerli… “Asrın Yesevi’si” olarak tanınan Arvasi Hoca’nın ülküsü, vefatının 30. yılında Anadolu’nun farklı köşelerinde konuşulmaya devam ediyor. Türkiye gazetesinin daha evvel Balıkesir ve Tokat’ta organize ettiği panellerin bu seferki durağı “Dadaşlar Diyarı” Erzurum’du… Gazetemizin yanı sıra Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve Fikirevim’in destekleriyle tertiplenen “Asrın Yesevi’si Seyyid Ahmet Arvasi” programı, dün akşam İbrahim Erkal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Gazeteci Hüseyin Sarıkoç’un yönettiği panelde Prof. Dr. Hasan Seçen, Genel Yayın Yönetmenimiz Dr. İsmail Kapan, Yayın Koordinatörümüz Yücel Koç ve yazarımız Prof. Dr. Ramazan Ayvallı konuşma yaptı. Arvasi Hoca’nın hayatının ve fikirlerinin anlatıldığı programa, AK Parti Erzurum Milletvekili ve Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen başta olmak üzere mülki ve idari erkân ile Arvasi Hoca’nın oğlu Murat Arvasi ve Erzurum halkı katıldı.

SEKMEN: İDEALİ BÜYÜKTÜ
Panelden önce konuşma yapan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Ahmet Arvasi Hoca’nın hayatını ilim, fazilet ve İslam ahlakına adadığını belirterek şunları söyledi: Arvasi Hoca, insanların ideoloji savaşlarıyla zihinlerinin bulandırıldığı bir dönemde İslam dininin faziletlerini anlatan ve bu uğurda demir parmaklıklar ardına mahkûm edilen büyük bir mütefekkirdi. Onun en büyük ideali Türk gençliğinin iman ülküsünden asla vazgeçmemesi ve Sevgili Peygamberimizin sünneti seniyesine kendisini adamış bir neslin inşasıydı.

AKDAĞ: ÜLKÜSÜ YAŞATILMALI
Panele katılan isimlerden AK Parti Erzurum Milletvekili Recep Akdağ da, salonu dolduran dinleyicilerin çoğunun genç olmasının umut verdiğini belirterek, “Ahmet Arvasi Hoca’nın kitapları ruh dünyamızı aydınlatıyor. Onun fikirlerini ve ülküsünü iyi öğrenmeli ve gelecek nesillere aktarmalıyız” dedi.

YAZDIĞI MAKALELER BİR KİTAP GİBİYDİ
Milletlere yön veren fikir adamlarının kıymetinin geç anlaşıldığını söyleyen Genel Yayın Yönetmenimiz Dr. İsmail Kapan “Merhum Ahmet Arvasi Hocamız hayatta iken, şüphesiz kendisini el üstünde tutan büyük bir milliyetçi gençlik vardı. Ancak bu demek değildir ki, Arvasi Hoca, toplumun bütün kesimleri tarafından layık-ı veçhile tanındı ve takdir gördü. Ne yazık ki, onun kıymetini bilemeyenler, bırakınız takdir ve taltif etmeyi, asılsız iddialarla sıkıyönetim mahkemelerinde ve hapishanelerde ona cefa çektirmek gibi bir gaflete düştüler” dedi. Arvasi’nin yazarlık anlayışına da temas eden Dr. Kapan “Okuyucularının gayet iyi bildiği üzere, merhum hocamızın her cümlesi bir makale idi… Ve tabii her makalesi de bir kitap muhtevasına sahipti. O, Türkiye gazetesindeki ilk makalesinde ‘Biz, bu sütunda, rengi ve makyajı ne olursa olsun, her türlü emperyalizme karşı çıkacağız. Milletimizi ve beşeriyeti tehdit eden tehlikeleri, bir bir gözden geçireceğiz’ ifadelerini yazmıştı. Hakikaten Arvasi Hocamızın, son nefesini verinceye kadar; üç yıl dört ay devam eden yazılarında (Ki, son nefesini yazı yazarken daktilosunun başında vermiştir), bu prensipler çerçevesinde, her biri bilgi, fikir ve idealizm yüklü makaleler kaleme aldığını görüyoruz. Daha öncekiler gibi, Türkiye gazetesindeki muhteşem yazıları da ilim ve kültür hazinemizin en kıymetli eserleri meyanında, milletimizin irfanına tevdi edilmiştir” diye konuştu.

Ahmet Arvasi Hoca ‘dirilişe’ çağırdı

SÖZDE AYDINLARA DİKKAT ÇEKTİ
Arvasi Hoca’nın, kitaplarında ve makalelerinde, konulara daima mazi, hâl ve istikbal zaviyesinden baktığını kaydeden Kapan “İslâm Dünyasının bilhassa son iki asırda emperyalist zulümler altında bulunduğunu sıkça hatırlatan Arvasi Hoca, Müslümanları bu trajik durumdan kurtarma vazifesinin de yine Müslüman aydınlara düştüğünü belirtiyor. Bu sebeple Arvasi Hoca, sözde aydınların durumuna dikkat çekerek uyarılarda bulundu” ifadelerini kullandı.

TÜRK DEMEK İSLAM DEMEKTİR
Gazetemizin Yayın Koordinatörü Yücel Koç, panelin açılışında yaptığı konuşmaya, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz yazarımız Mustafa Necati Özfatura’yı rahmetle yâd ederek başladı. Koç “Özfatura’nın yanı sıra Tarık Buğra, Ahmet Kabaklı, Yılmaz Öztuna gibi Türkiye’ye mal olmuş birçok yazar gazetemizden geçti. Merhum Seyyid Ahmet Arvasi Hoca da o kıymetli isimlerden biriydi. Arvasi, ‘seyyid’ yani Peygamber Efendimizin torunuydu, aslen Arap’tı. Ancak Türk milletinin İslamiyet’e yaptığı hizmetleri ve Türk’ün yeryüzündeki bütün Müslümanlar için ifade ettiği kıymeti biz Türklere anlatan en büyük mütefekkirlerden biriydi. Yarım asırlık geçmişimizle, bugün de ismini gururla taşıdığımız Türkiye’nin sağdaki en köklü ve en güçlü medya grubu olarak, Arvasi’nin konuşulduğu böyle bir panele imza atmaktan şeref duyuyoruz” diye konuştu. “Türk demek, İslamiyet demektir” diyen Koç sözlerine şöyle devam etti: Seyyid Ahmet Arvasi’nin Türklere olan sevgisi, aynı mübarek soydan gelen büyük İslam âlimi Abdülhakim Arvasi hazretlerinin hislerinin yansıması gibidir. Asırlardır mübarek övgülere mazhar olan bir milletin fertleri olarak, bugün bizleri yeniden dirilişe çağıran büyük mütefekkir Arvasi Hoca’yı anlama mecburiyetimiz var.

Ahmet Arvasi Hoca ‘dirilişe’ çağırdı

KİTAPLARINI OKUTMALIYIZ
Paneli yöneten Hüseyin Sarıkoç, Seyyid Ahmet Arvasi’nin millî ve mânevi değerlerin ışığında aydınlık nesillerin yetişmesine öncülük ettiğine vurgu yaparak “Arvasi Hoca bu nesilleri şöyle tarif eder: Kendini Allah ve Resulü’nün davasına adamış, sırf Allah rızası için canını, malını, makam ve mevkiini, din ve devleti için fedaya hazır, ‘ülküsünde fani olmuş’ yiğitlerdir. Hiç şüphesiz bu yiğitler sosyal, kültürel, ekonomik ve politik hayatta, bir taraftan ‘yenileşmeyi, çağdaşlaşmayı, gelişmeyi’, diğer taraftan da bizi biz yapan millî ve mukaddes değerleri ‘korumayı’ kendilerine şiar edinmişlerdir” diye konuştu. Gazeteci Sarıkoç “Arvasi Hoca’yı anlamanın ve gelecek nesillere anlatmanın yolu, hiç şüphesiz kitaplarını okumak ve okutmaktır. Kendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.

EHLİ SÜNNET HASSASİYETİ ÇOK YÜKSEKTİ
Panelde konuşan Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, Seyyid Ahmet Arvasi’nin Ehl-i sünnet hassasiyetini anlattı. Prof. Dr. Ayvallı “Ehli Sünnet itikadı, Peygamber Efendimizin ve Eshâb-ı kirâmın ve onların yolunda bulunan İslâm âlimlerinin bildirdikleri doğru inanıştır. Arvasi Hoca, kaleme aldığı ‘İlmihâl’ kitabının önsözünde şöyle yazar: ‘Elinizde bulunan bu kitabın arkasında, binlerce ciltlik bir ‘kitaplık’ var... Önce, dilimizde mevcut bulunan bütün ‘İlmihâl’ kitapları gözden geçirilmiş, başta İmâm-ı A’zam, İmâm-ı Gazâlî ve İmâm-ı Rabbânî hazretleri olmak üzere, pek çok Ehli Sünnet vel-Cemâat yolunun büyüğüne ait eser ve bilgiler toplanmış, Allah ve Resûlü’nün emir ve ölçüleri, mümkün olan hassasiyetle takip edilmiş ve bütün bunlardan sonra, günümüzün sosyolojik, psikolojik, pedagojik ve fennî gelişmeleri de nazar-ı dikkate alınarak, bir senteze gidilmeye çalışılmıştır. Bu sentez yapılırken, İslâm’dan asla ve kat’a taviz verilmemiş, Ehli Sünnet vel-Cemaat yolunun berrak aydınlığı, ısrarla takip edilmiştir...’ Aslında bu cümleler, onun yüksek Ehl-i Sünnet hassasiyetini ifadeye kâfidir” diye konuştu.

Ahmet Arvasi Hoca ‘dirilişe’ çağırdı

ASRINA DAMGASINI VURDU
Arvasi’nin geçtiğimiz asra damgasını vurduğunu belirten Ayvallı şunları söyledi: Merhum Seyyid Ahmet Arvasi Bey, fertlerden başlayarak toplumun bütün alanlarında yeni bir dirilişi öngören yazıları, yaptığı ateşli konuşmaları, kaleme aldığı gazete makaleleri ve kitaplarıyla, yeni bir teorik toplum modeli sunmaktadır. Yine Seyyid Ahmet Arvasi Bey’i doğru bir şekilde tanıyıp anlayabilmek için, onun kitaplarındaki şu ifadelere kulak vermek lazım: ‘Ben İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam’ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıklardan gelsin, isterse çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım.

BÜTÜN ÇABASI TÜRKLERİN AZİZ OLMASI İÇİNDİ
Prof. Dr. Hasan Seçen, Ahmet Arvasi’nin akademik bir ilim adamı olmasının yanında, insanı manevi yönüyle de ele alan bir düşünce adamı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Seçen “Milliyetçiliği, mensup olduğu milleti dünyada ve ahirette aziz etmek davası olarak gören Arvasi, ömrünün son anına kadar çalıştı, bir rol model olarak binlerce öğrenci yetiştirdi, onlarca eser bıraktı. Öyle inanıyorum ki, yarınlarda değeri bugüne göre daha iyi anlaşılacaktır” dedi. “Arvasi’nin fikir sisteminde; ilim objektif gerçeği, sanat subjektif gerçeği, din ise mutlak gerçeği arama faaliyetidir” diyen Seçen şöyle konuştu: Arvasi, günümüzde İslam’ın en büyük kavgasını materyalizme karşı verdiğini; materyalistlerin, sahte bir pozitivizm maskesi takınarak kendilerini ilmî, karşısındakileri ise ilim dışı olmakla itham ettiklerini; oysa, materyalizmin sanıldığından çok daha fazla olarak, ilmî ve mantıki desteklerden mahrum olduğunu dile getirir. Materyalistler, her şeyi, maddenin bir tezahürü sayarak bütün oluş ve kıpırdanışları, ‘maddenin dönüşümleri’ olarak yorumlar ve her şeyin maddeden gelip yine maddeye döneceğini savunurlar. Onlara göre madde, ezelî, ebedî ve mutlak varlıktır. Kısaca, materyalistler, maddeyi tanrılaştırmaktadırlar. Nitekim, biz Müslümanlar ‘Allah yaptı’, ‘Allah yarattı’ derken, onlar, ‘doğa yaptı’, ‘doğa yarattı’ diyerek bu telakkilerini açıkça ortaya koyarlar.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yaralı pelikanın yürek ısıtan dostluğu Adana’da yaralı halde bulunarak tedavi altına alınan pelikanın, kendisini tedavi eden görevliyle kurduğu bağ görenlerin içini ısıttı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Adana Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince Yumurtalık ilçesindeki bir lagünde avcı kuşların saldırısıyla yaralanan pelikan bulundu. Koruma altında tutularak tedavisine başlanan pelikanın, bir hafta sonra doğaya salınmasının planlandığı belirtildi. Yaralı pelikanı hem tedavi eden hem de onunla gece gündüz ilgilenip yemeğini yediren görevli Kazım Baykurt, hayvanın avcı kuşların saldırısına uğradığını, göğüs kısmında yara bulunduğunu ifade etti. Baykurt, tedavi sürecinde pelikanla aralarında özel bir dostluk oluştuğunu söyleyerek, "Yemeğini vermem nedeniyle aramızda bir bağ oluştu. Balıkla besliyoruz, akşamları da ilaçlarını veriyorum. Bana karşı hiç saldırgan değil. Hatta sakin ve uyumlu davranıyor" dedi. Pelikanın, kendisine alıştığını belirten Baykurt, hayvanın zaman zaman başkalarına karşı temkinli davrandığını ancak kendine karşı güven duyduğunu, gün geçtikçe aralarındaki bağın daha da güçlendiği dile getirdi. Baykurt, "Bir hafta sonra doğal yaşam alanına bırakacağız. Gitmesine üzülüyorum çünkü aramızda güzel bir dostluk oluştu. Ama ne kadar alışsak da onların yeri doğa. İyileştikten sonra özgürce yaşaması için ait olduğu yere bırakacağız" diye konuştu.
Van Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.
Erzurum Furkan Akar ve Denis Örs’ün hedefi olimpiyat madalyası İtalya’nın Milano ve Cortina kentlerinde 6-22 Şubat 2026 tarihlerinde düzenlenecek 25. Kış Olimpiyat Oyunları’nda Short Track (sürat pateni) branşında Türkiye’yi temsil edecek olan Furkan Akar ve Denis Örs’ün hedefi madalya almak. 2022 Kış Olimpiyatları’nda mücadele eden Furkan Akar ve ilk kez olimpiyatlarda yarışacak olan Denis Örs, İtalya’nın Milano ve Cortina kentlerinde 6 - 22 Şubat 2026 tarihlerinde yapılacak olan 25. Kış Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek için çalışmalarına devam ediyor. Erzurum Palandöken Buz Pateni Salonu’nda antrenmanlarını sürdüren Furkan ve Denis, oyunlarda ay-yıldızlı formayı en iyi şekilde temsil edeceklerini söylediler. Artur Sultangaliyev: "500 metrede kota almak büyük başarı Short Track Milli Takımı antrenörleri Mükerrem Deniz ve Burak Akar, sporcuların olimpiyat öncesi en iyi şekilde hazırlandıklarını belirttiler. Türkiye Short Track Milli Takımı Başantrenörü Artur Sultangaliyev, "Olimpiyatlara iki kota alarak tarihi başarıya imza attık. Çok mücadele etmek lazım, taktik kurmak, aynı anda hızlı karar vermek gerek. Özellikle 500 metrede kota kazanmak aslında daha zor. Kısa mesafe olduğu için son süratle baştan sona hız yapmak lazım. Uzun mesafelerde yavaş başlayıp sonuna doğru hızlanıyorsun, o daha kolay. Ondan dolayı 500 metrede kota almamız bizim için büyük başarı. Furkan Akar daha önce olimpiyatlara katıldı. Tecrübeli ve ondan beklentimiz de yüksek. Avrupa şampiyonasında üçüncü oldu, elit sporcularla yarışmış sporcumuz, bu olimpiyatta da büyük başarı getirebilir. Denis Örs de iyi hazırlanıyor. Ondan da umutluyuz" diye konuştu. Furkan Akar: "Yazın sıkı ve zorlu bir çalışma yaptık" Short Track Milli sporcusu Denis Örs en iyi şekilde çalışarak başarılı olmayı hedeflediklerini vurgularken, Furkan Akar da olimpiyat tecrübesi olduğunu ve bunu en iyi şekilde değerlendireceğini belirterek, "Yaz kamplarımız oldu. Yurt içinden ve dışından kamplar yaptık. Buzda da çalışmaya devam ediyoruz. Olimpiyattan önce Avrupa şampiyonası var. Oradan bir madalya olarak olimpiyatlara motivasyonlu gitmek istiyorum. Federasyon ve bakanlığımızın ciddi destekleri var. Bu da bize güç veriyor. Ocak ayında Hollanda’da Avrupa şampiyonası olacak. Burada olimpiyattaki rakiplerimizi daha iyi tanıma, hatalarını öğren fırsatımız olacak. 2023 yılındaki Avrupa şampiyonasında bin metrede bronz madalya ile ülkemi temsil etmiştim. Bu şampiyonadan da bir madalya alarak olimpiyata daha motive gitmeyi istiyorum. Olimpiyatlarda 500 metrede yarışacağım. Hedefim ilk 5. İnşallah kürsüde de yer almak istiyorum" dedi.
Erzurum Başkan Sekmen; "Yerli üretimi güçlendireceğiz" Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Tortum ve Uzundere ilçelerinde incelemeler yaptı, "Her mahallemize dokunmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, konu ile ilgili yaptığı değerlendirmede "AK Parti Erzurum İl Başkan Yardımcımız Halil Ergün ve AK Parti Tortum İlçe Başkanımız Hasan Yazıcı kardeşlerimle Tortum ilçemizin Kale Mahallesi’nde yürüttüğümüz çalışmaları yerinde inceledik. Devam eden hizmetlerimizi adım adım takip ederken, kıymetli hemşehrilerimizle de hasbihâl eyledik. Her fırsatta hemşehrimizin yanında olmayı, onların taleplerini dinlemeyi ve gönül gönüle yol yürümeyi en büyük vazife kabul ediyoruz. Erzurum’umuzun her köşesine hizmet götürmek, her mahallemize dokunmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi. Büyükşehir Belediyesinin iştiraklerinden ÇETAŞ A.Ş. bünyesinde, Uzundere’de kurulan ÇETAŞ Fidan Üretim Merkezini de gezerek incelemelerde bulunduklarını vurgulayan Başkan Sekmen, " Bu topraklar; emekle yoğrulmuş, alın teriyle değer kazanmış ve geleceğe umut taşıyan en kıymetli varlıklarımızdandır. Tarımın ve üretimin olduğu her yerde bereket, emek ve gelecek vardır. Yerli üretimi güçlendiren, toprağı yeniden umutla buluşturan bu kıymetli çalışmada emeği geçen tüm mesai arkadaşlarıma gönülden teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.