SAĞLIK - 26 Kasım 2017 Pazar 10:05

Akciğer enfeksiyonlarına dikkat

A
A
A
Akciğer enfeksiyonlarına dikkat

Kış döneminde meydana gelen akciğer enfeksiyonları hakkında bilgi veren Göğüs Hastalıkları Bölümü Uzmanı Prof. Dr. A. Füsun Ülger, hastalıkların belirtileri ve korunma yollarını anlattı.

Bronşitin, bronş adı verilen hava yollarında salgı artması ve diğer değişiklikler ile ortaya çıkan iltihap olduğunu söyleyen Ülger, "En sık rastlanan tipleri akut ve kroniktir. Akut bronşit hava yollarının salgı zarlarının yangısıdır. Akut bronşit çoğunlukla bakterilere bağlı olarak ortaya çıkar. Genellikle hafif, aktiviteyi az kısıtlayıcı şekilde seyreder ve tamamen geçer. Akut bronşit üst solunum yollarının viral enfeksiyonlarından sonra ya da soğuk algınlığından sonra ortaya çıkar. Kronik sinüzit veya alerjisi olan hastalarda da görünür. Pnömoni, bronşitten sonra ortaya çıkabilen bir komplikasyondur" dedi.

Akut bronşitin belirtilerinin burun akıntısı, fenalık hissi, titreme, hafif ateş, kas ağrısı, boğaz ağrısı, başlangıçta kuru öksürük ve daha sonraları balgam çıkarma olduğunu belirten Koru Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. A. Füsun Ülger, "Hastanın yaşı, genel sağlık durumu ile tıbbi özgeçmişi, hastanın ilaçlara karşı toleransı, akut bronşitin hastada mevcut olan diğer hastalıklar üzerine olabilecek etkisi göz önüne alınmalıdır. Akut bronşit çoğunlukla virüs enfeksiyonlarına bağlı oluştuğundan, antibiyotik tedavisi genellikle gereksizdir. Ancak altta yatan hastalıkların olduğu bazı durumlarda (şeker hastalığı, kronik kalp ve akciğer hastalıkları, bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar ve ilaç kullanımı) antibiyotik kullanımı gerekebilir. Kullanılan tedaviler destek tedavisidir. Bunlar; ateş düşürücü, ağrı kesiciler, öksürük şurupları, sıvı alımının arttırılmasıdır. Gerekirse hava yolunu açıcı tedaviler de eklenmelidir" diye konuştu.

Pnömoni yani zatürrenin, akciğer dokusunda meydana gelen iltihaplanma sonucu oluşan, daha çok küçük çocuklar ile yaşlılarda, kronik bir rahatsızlık sahibi olan kişilerde daha ağır bir şekilde seyreden ve zaman zaman ölümle sonuçlanabilen ateşli bir hastalık olduğunu anlatan Prof. Dr. A. Füsun Ülger, hastalığın kendisini, akciğerde bulunan hava keseciğinin iltihaplanması sonucu, oksijen alış verişini yerine getiremeyerek gösterdiğini söyledi.
Zatürre nedenlerinin akciğerlerde iltihaplanmaya neden olan virüs, bakteri veya mantar gibi mikroorganizmalar olduğunu ifade eden Prof. Dr. A. Füsun Ülger, "Zatürreye yol açan otuzun üzerinde mikroorganizma türü bilinmektedir. Pnömoni yakın temas ile bulaşabilen bir hastalıktır. 1-2 metrelik mesafeden yakın temas kurulması halinde bulaşabilir. Hastalığın sağlıklı kişilere bulaşması, öksürük, aksırık ya da hasta kişilerin konuşması sırasında havaya yayılan damlacıkların doğrudan solunması yoluyla gerçekleşir. Pnömoniye neden olan bakteriler, yakın temas sonucu solunumla beraber vücuda alınır. Üst solunum yollarında, burun ve ağzın birleştiği yerde yerleşip çoğalırlar. Burada gruplar halinde yer alırlar. Kalabalık yerler, kapalı alanlar, insanların toplu halde yaşadığı okullar, askeriye ve yurtlar pnömoninin bulaşma olasılığının fazla olduğu yerlerdir. Salgın şeklinde ortaya çıkabilir fakat soğuk algınlığı kadar bulaşıcı değildir. Bulaşması için en uygun ortam bir arada yaşayan ailedir. Özellikle küçük çocuklar arasında yaygındır" diye konuştu.
Alkol, uyuşturucu maddeler, sigara ve kötü hayat şartları, ağır geçen grip hastalığı pnömoniye ortam hazırlayan etmenler olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. A. Füsun Ülger, genellikle kızamık, boğmaca, grip, difteri, suçiçeği, tifo ve çeşitli bakteri enfeksiyonları ya da vücudu aşırı ölçüde zayıf düşüren hastalıkların seyri sırasında ortaya çıktığını ifade etti.

Hastalığın en sık görülen belirtilerinin üşüme ve titreme ile yükselen ateş, sarı veya yeşil renkte balgam çıkartmak, göğüs ağrısı, kuru ve hırıltılı öksürük, soluk alındığı zaman sırta çivi batırılıyormuşçasına duyulan ağrı hissi, şiddetli baş ağrısı, yorgunluk, solunum hareketleri ve öksürüğe bağlı olarak şiddetlenen göğüs ağrısı, yaygın vücut ve kemik ağrısı ve halsizlik olduğunu söyleyen Prof. Dr. A. Füsun Ülger, tedavinin antibiyotikler, yatak istirahati, ateş düşürücüler, öksürük kesici ilaçlar, oksijen alınması, su kaybını karşılayacak ölçüde sıvı alınması, bol vitaminli ve yüksek kalorili diyet ve hastanın çok iyi beslenmesiyle gerçekleşebileceğinin altını çizdi.

Dengeli düzenli beslenerek, aşı yaptırarak, sigara içmeyerek, alkol alımından kaçınarak, vitamin ve mineralleri düzenli olarak alarak, hastalığın ortaya çıkmasında korunulabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. A. Füsun Ülger, kardiyovasküler hastalığı olanların, kronik akciğer hastalığı bulunanların, diyabet hastalarının, alkoliklerin, karaciğer sirozu olanların, beyin-omurilik sıvısı kaçağı olanların, dalağı işlev görmeyen veya alınmış hastaların, hodgkin hastalarının, lenfomalı hastaların, multipl miyeloma vakıalarının, kronik böbrek yetmezliği olanların, nefrotik sendrom vakalarının, organ nakledilenlerin, kemoterapi veya radyoterapi görenlerin, AIDS’li hastaların, huzurevlerinde yaşayanların ve 65 yaşın üzerindeki herkesin zatürre aşısı yaptırması gerektiğini dile getirdi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Balıkçılar ‘vatandaş uygun fiyata balık yesin’ diyerek ihracata kısıtlama istedi Akdeniz’de balık avının sona ermesinin ardından denizde kurulu olan çiftliklerde yetiştirilen balıkların fiyatlarında yapılan artışların diğer balıkların da fiyatını yükselttiğini söyleyen balıkçılar, ihracata kısıtlama istedi. Akdeniz’de 15 Nisan’da başlayan av yasağı 15 Eylül’e kadar devam edecek. Av yasağının başlamasından 3 hafta sonra özellikle denizde kurulu olan çiftliklerde yetiştirilen ve balıkların fiyatının belirlenmesinde etkin olarak kabul edilen levrek ve çipura türlerine yüzde 30 civarında zam geldi. Ortada balık fiyatlarının artmasına neden olacak bir gelişme olmadığına değinen balıkçılar, artışa tepki gösterdi ve tavukta olduğu gibi balıkta da ihracatın kısıtlanmasını istedi. 15 Nisan itibarıyla av yasağının başladığını hatırlatan Mersin Balıkçılar Derneği Başkanı Adnan Polat, "Uluslararası avcılık dediğimiz 12 milden sonra avcılığımız serbest, yine balık çeşitliliğimiz sürüyor" dedi. "Şu anda 250 TL’ye satmak zorunda kalıyoruz" Balık çeşitlerinde azalma olduğuna da dikkat çeken Polat, "30-40 çeşit balığımız varken şu an 10-15 çeşide düştü. Tazelik devam ediyor, çipura, levrek özellikle bu kültür balığına halkımız kılçıksız olması sebebiyle çok alıştı. Ancak sabah itibarıyla yüzde 30-40 zam yedik. Normalde 150 liraya aldığımız balık 200 liraya çıktı, 40-50 lira zam getirdiler. Bir hafta öncesine kadar 170 liraya 180 liraya çipura, levrek satıyorduk, şu an 250 liraya satmak zorunda kalıyoruz. Fiyatları duyan müşterilerimizin çoğu geri çekiliyor. ’Ben bir hafta önce 50 liraya aldım, birden 50 lira zam olur mu’ diyorlar" şeklinde konuştu. Polat, çipura ve levrek fiyatlarının diğer balık fiyatlarını belirlemede etken olduğunu, sardalyanın kasasını 300-400 TL’ye aldıklarını ancak onların da 700 TL’ye çıktığını kaydederek ihracatın kısıtlanmasını istedi.
Bursa Başkan Dalgıç: "Mudanyalılar deprem korkusuyla yaşamamalı" Bursa’nın Mudanya ilçesinde muhtemel bir deprem felaketine hazırlıklı olmak amacıyla üç farklı yöntemle çalışma başlattıklarını açıklayan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Öncelikle depreme karşı Mudanyalıların can güvenliğini sağlamak istiyoruz” dedi. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı ve BGC Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretinde açıklamalarda bulunan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, deprem riskine karşı ilk olarak Mudanya’nın yapı envanterinin çıkarılacağını söyledi. Halkın can güvenliğini sağlamanın kamunun öncelikli görevi olduğunu ve bu amaçla Mudanya’yı depreme karşı hazırlamak için projeler üretildiğini ifade eden Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, binaların güçlendirilmesi için üç farklı yöntem uygulanacağını kaydetti. Başkan Dalgıç konu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı; “İlk iş olarak Mudanya’daki yapıların envanterini çıkaracağız. Dönüşümde uygulayacağımız üç farklı yöntemin birincisi, çürük olduğu belirlenen yapıların yıkılarak yerlerine yeşil alan yapılması ve hak sahiplerinin daha güvenli bölgelere taşınması. Yani bir anlamda hem yapı stoğunda seyreltme yapılacak hem de Mudanya’ya yeni yeşil alanlar kazandırılacak. İkinci yöntemimiz yerinde dönüşüm çalışmaları olacak. 8 - 10 katlı yüksek binalara izin vermeden, çürük yapıların yerinde dönüşümünü sağlayacağız. Bir diğer yöntemimiz ise yatırımcı bularak ada bazında gerçek anlamda kentsel dönüşüm çalışmaları yapmak olacak.” Depreme hazırlık çalışmaları kapsamında Güzelyalı mahallesinin daha sorunlu bir bölge olduğunu söyleyen Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Bilindiği gibi Alüvyon, akarsular tarafından taşınan kil, kum, çakıl taşı gibi parçaların, suyun akış hızının azalması sonucu birikmesiyle meydana gelen tortulardır. Ne yazık ki Güzelyalı’nın zemini Alüvyon. Bu nedenle Güzelyalı’da zemin çok sıkıntılı. Burada Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle mahalle bazında bir kentsel dönüşüm başlatabiliriz” dedi. Mudanya Belediyesi’nin mali durumuna ve kurumsal yapısına ilişkin de bilgi veren Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Mali açıdan zor durumdayız ama gerekli dokunuşları yaparak belediye hizmetlerinin aksamadan devamını sağlayacağız. Personel sayımız çok fazla. İller Bankası’ndan ayda 14 milyon TL gelirken, sadece personel maaşı ödemelerimiz 38 milyon TL düzeyinde. 110 bin nüfusa yaklaşık 750 personelle hizmet veriyoruz. Bu sayıyı azaltacağız ve mülk satışlarıyla mali disiplini sağlayacağız. Mudanya Belediyesi’nin 110 milyon SGK, 20 milyon TL de vergi borcu var. Yaklaşık son 25 yıldır gelir getirici hiçbir çalışma yapılmamış. Belediyeye gelir getirici projeler üreteceğiz. Belediyemizin insan kaynakları ve finans departmanları yetersiz. Bunları düzenlerken Mudanya Belediyesi’nde kurumsallaşmayı da sağlayacağız.” Mudanya’nın doğal ve tarihi değerlerinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini sözlerine ekleyen Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Çok önemli değerlerimiz var. Sahilleri kullanma hakkının Mudanya Belediye’sine verilmesi için Büyükşehir Belediyesi’nden yetki devri isteyeceğiz. Toplam 45 kilometrelik sahil bandının temizlik, bakım ve işletme hakkını aldığımızda gelir getirici projeler üretebiliriz” dedi. Ziyarette Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne ve Bursa basınına ilişkin bilgi veren BGC Başkanı Nuri Kolaylı da, Bursa basının, özellikle yerel sorunları gündeme taşıyarak yol gösterici nitelikte yayın yaptığına dikkat çekti. Bursa’nın köklü basın kuruluşlarına sahip olduğunu ve en güçlü yerel medyanın Bursa’da görev yaptığını söyleyen BGC Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin 550 üyesiyle sektöre ve sektörde çalışan basın mensuplarına hizmet ürettiğini, sektörde yaşanan en büyük sorunun ise ’meslek yasası eksikliği’ olduğunu kaydetti. Meslek Yasası eksikliği nedeniyle bilgi birikimine sahip olmayan, basın meslek etik kurallarını bile bilmeyenlerin sektörde istihdam edilebildiğine dikkat çeken BGC Başkanı Kolaylı, "Sektörümüzde ne yazık ki tehdit ve şantaja varan sözde haberlere şahit oluyoruz. Bu kişileri BGC’ye üye almıyoruz, üye ise üyeliklerine son veriyoruz. Başka bir yaptırım uygulayamıyoruz. Rapor halinde detaylarıyla hazırlayarak Ankara’da siyasi parti temsilcilerine sunduğumuz Basın Meslek Yasası TBMM’de görüşülerek kabul edilirse, basının eski saygınlığını kazanması yönünde önemli bir mesafe almış olacağız, tehdit ve şantaja dayalı sözde haberciliği engelleyeceğiz" dedi. Ziyarete Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın yanı sıra, Başkan Vekili Fuat Kars, Başkan yardımcıları İhsan Altıkardeş, Hakan Işıkkent ve Ahmet Akhan, Genel Sayman Tevfik Fikret Sönmez, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Ali Ekmekçi, Ersin Yıldıran, Nejat Kırbulut, Musa Öztürk ve Cemal Ekentok ile BGC Genel Sekreteri Sinan Tunç katıldı.