GÜNDEM - 11 Ocak 2019 Cuma 16:38

Almanya ölüme terk etti, Türkiye’de yaşama tutundu

A
A
A
Almanya ölüme terk etti, Türkiye’de yaşama tutundu

Almanya’da yaşayan 38 yaşındaki Filiz Can, safra kanallarında tümör tespit edilince gezmediği hastane kalmadı ancak hiçbir doktor 2 aydan fazla yaşam şansı vermedi. Umutları tükenen genç kadın, 18 yaşındaki oğlunun araştırmaları sonucunda Türkiye’ye gelerek Prof. Dr. Ünal Aydın tarafından ameliyat edildi. Can, sağlığına kavuşması sonrası mutluluk gözyaşları döktü.

Almanya’nın Frankfurt kentinde 18 yaşındaki oğlu Burak ve 13 yaşındaki kızı Aylin’le yaşayan 38 yaşındaki Filiz Can’ın safra kanallarında tümör tespit edildi. Yapılan tetkikler sonucunda genç kadın Almanya’da ameliyata alındı. Ancak doktorlar cerrahi işlem sırasında ‘bu hasta ameliyat edilemez’ karar vererek ameliyat etmedi. Şansını pek çok hastaneye başvurarak deneyen Filiz Can, her seferinde aynı cevapla karşılaştı. 2 aylık ömür biçilen Can’ın umutları tükendiği sırada, oğlu Burak Türkiye’den Prof. Dr. Ünal Aydın’a ulaştı. Hemen ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen Can, yapılan tetkikler sonrası ameliyata alındı. Filiz Can, yapılan başarılı operasyonla safra kanallarındaki tümörden kurtarıldı.

Filiz Can’ın durumu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ünal Aydın, “Hastamız, safra kanallarındaki tümör nedeniyle Almanya’da ameliyata alınmış. Ameliyat için çok ciddi lojistik hazırlıklar yapılmış. Ameliyat sırasında ise yapılan tüm değerlendirmelerin neticesinde, Avrupa’nın ortasında hasta açılmış ve ‘ameliyat edilemez’ denilerek geri kapatılmış. Ailesi, ‘başka bir şans yok mu?’ diye sormuş ama ancak ilaç tedavisi olabileceğini belirterek 2 aydan kısa bir ömür biçmişler. Hastamızın ailesi, pek çok hastaneyi araştırmış ancak şans verilmiş. Ardından hastamızın 18 yaşındaki oğlu, araştırması neticesinde bizim safra yolları ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirdiğimizi öğrenmiş ve ‘annemi Türkiye’ye götürüyorum’ demiş. Hastanın Türkiye’ye gelmesiyle tüm incelemeleri yeniden yaptık ve hastaya ameliyat şansı verebileceğimizi gördük. Hızlı bir hazırlıktan sonra ameliyatını başarı ile gerçekleştirdik. Filiz Hanım şu anda sağlıklı” dedi.

“Beni ölüme terk ettiler”

Almanya’da bütün umutlarının tükendiğini belirten Filiz Can da "Bütün merkezleri dolaştım, hepsi bana umutsuz bir vaka gibi baktılar ve beni ölüme terk ettiler. Acıyarak gönderdiler. Yorgun ve üzüntülü günler geçirdim. Oğlumun araştırmaları sonucunda Ünal Aydın Hocamızı bulduk ve onun sayesinde hayata yeniden tutundum. Allah’tan sonra bana ikinci hayatı verdi. Allah eline güç kuvvet versin. Çok mutluyum. Çocuklarımla ikinci bir hayatı yaşayacağız. Umutlu, sevinçli, güzelliklerle dolu bir hayata başlayacağız” diye konuştu.

“Oğlu, doktor olmaya karar verdi”

Filiz Can’ın sağlığına kavuşmasında en büyük etkenlerden biri olan 18 yaşındaki oğlu Burak, "Ekonomi bölümünde okumak istiyordum ama şimdi hocamı görünce tıp alanında okumak ve insanlara yardımcı olmaya karar verdim” derken, 13 yaşındaki kızı Aylin de “Almanya’da anneme ümit vermemişlerdi. Ben daha çok gencim ve ne yapacağımı bilmiyordum. Daha 13 yaşındayım. Kendimi kötü hissediyordum. Annemle yaşamanın tadını çıkaramamıştım. Türkiye’ye geldiğimizde operasyon yapıldı ve annem sağlığına kavuştu. Çok mutluyum” ifadelerini kullandı.

“Kendi ülkemi tanımıyordum ama şimdi tanıyorum”

Filiz Can’ın zorlu sürecinde en büyük destekçilerinden biri de görümcesi Nazmiye Can oldu. Nazmiye Can, Filiz Can’ı kız kardeşi olarak gördüğünü dile getirerek, "Almanya’da hepimiz çaresizdik. Hangi hastaneye gittiysek kapılar yüzümüze kapatıldı. Ümitlerimizi yok ettiler, yaşama şansı vermediler. Filiz arkasını döndüğünde herkes ağlıyordu. Çünkü yaşama şansı vermediler, ‘yapacak bir şey yok’ dediler. Şükürler olsun bugünlere ki burada şifa bulduk. Biz kendi ülkemizde böyle doktorların olduğunu bilmiyorduk. 13 yaşında Almanya’ya gittim, kendi ülkemi tanımıyordum ama şimdi tanıyorum" şeklinde konuştu.  

Ceren Atmaca - Halil Karahan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Pembe Zakkum çiçeklerinden görsel şölen Adana’nın Kozan ilçesinde her yıl nisan ve mayıs ayında açmaya başlayan zakkum çiçekleri dağlarda görsel bir şölen oluşturuyor. Memi Mahallesi’nde dağ yamaçlarını saran zakkumların çiçek açmasıyla kartpostallık görüntüler ortaya çıktı. İlçede açık hava stüdyosuna dönen yamaçlar fotoğraf ve doğa tutkunlarının akınına uğruyor. Dağ yamacında ormanlık alanda yetişen zakkum çiçekleri pembe ile yeşilin buluşmasıyla farklı bir güzellik ortaya çıkarıyor. Çocukları ile birlikte fotoğraf çekimi ve öz çekim için bölgeye geldiklerini aktaran Bestami Akgöç, "Her yıl baharda bu güzel şöleni izlemeye geliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından buraya fotoğraf çektirmeye geliyorlar. Bu çiçek zehirli ama görüntüsü çok güzel. Kuran’da da ismi geçen bir çiçek. Ölüm çiçeği, cehennem çiçeği olarak biliniyor. Bunu koparmıyoruz ve sadece görsel güzelliği ile fotoğraf çektirmeye geliyoruz. Doğa harika herkesi buraya bekliyoruz. Belediyemizde destek verirse burası doğa turizmine kazandırılır diye düşünüyoruz” dedi. Ailesi ile bölgeye gelen Reyhan Akgöç ise, "Babam ile fotoğraf çekimi için geldim. Her yıl buraya geliyorum ve pembe çiçekler çok güzel" diye konuştu. Doğaya hayran kaldığını ve Mersinden bölgeye geldiğini söyleyen Seda Can Ulaş, “Fotoğraf çekimine geldik. Harika bulduk. Keşfedilmeye değer" ifadelerini kullandı.
Trabzon Yeni Zigana Tüneli 4 mevsim sürücülere kesintisiz ulaşım sağlıyor Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerindeki Yeni Zigana Tüneli hizmete girmesinin üzerinden geçen 1 yılda kesintisiz ulaşım imkanı sağlarken, 15 binin üzerinde araç tüneli kullanarak geçiş yaptı. Yapımına Nisan 2016’da başlanan tünel, 3 Mayıs 2023’te hizmete girmişti. Sürücülerin korkulu rüyası haline gelen Zigana Geçidi’nde keskin virajlar ve rampaların yanı sıra kar, sis, taş düşmeleri gibi risklerin bulunduğu Trabzon-Gümüşhane karayolu Zigana Tüneli’nin hizmete girmesiyle sorunları ortadan kaldırmış oldu. Doğu Karadeniz ve Kafkasları, Ortadoğu ve İran’a bağlayan Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde bulunan Tarihi İpek Yolu güzergahındaki Yeni Zigana Tüneli açılışının ilk senesinde 15 binden fazla aracın geçişine ev sahipliği yaptı. Gümüşhane’nin Torul ilçesi Köstere köyü mevkisi ile Trabzon’un Maçka ilçesi Başarköy köyü arasında her biri 14,5 kilometre uzunluğunda inşa edilen çift tünelle Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Yeni Zigana Tüneli ile Trabzon-Gümüşhane arasında mesafe yaklaşık 30 dakika azaldı. Zamandan 60 milyon TL’ye yakın, akaryakıttan 150 milyon TL’ye yakın olmak üzere 200 milyonun üzerinde tasarruf da sağlayan tünel, ayrıca karbon salınımının da azaltılmasına katkı verdi. Keskin virajlar ve rampalar projeyle ortadan kalktı Türkiye’nin en uzun karayolu tüneli olan Zigana Tüneli hizmete girmesiyle Gümüşhane, Trabzon Limanı’na daha da yaklaştı ve yolun geometrik standardı daha da yükselmiş oldu. 100 kilometre olan güzergah 10 kilometre kısaltarak 90 kilometreye düşürülürken, özellikle kış aylarında yağışın ve karın yoğun olduğu geçitte keskin virajlar ve rampalar da bu projeyle ortadan kalktı. Zigana Tüneli ile birlikte sürücülere konforlu, güvenli ve ekonomik bir ulaşım imkanı sağlanırken, dik yamaçlardan taş düşmesi gibi olayların da yaşandığı Trabzon-Gümüşhane karayolunda yeni Zigana Tüneli ile bu problemler tarih oldu. Yeni Zigana Tüneli’nin hizmete açılmasıyla binlerce aracın geçiş sağladığı Zigana Geçidi artık sessizliğe bürünürken, sürücüler Zigana Tüneli ile 4 mevsim rahat ve konforlu ulaşım yaşamaya başladı. “Çok çilemiz vardı” Zigana Tüneli ile artık rahat bir ulaşım sağladıklarını belirten Okay Reis, “Güzel bir tünel oldu. Önceden Zigana Dağını kullanıyorduk. Zorlu bir yoldu. Şimdi ise duble yolda gidiyoruz” derken, Yunus Ayar ise Trabzon-Gümüşhane karayolunun tünel ile kısaldığını kaydederek “Zaman zaman tüneli kullanıyoruz. Yolumuz kısaldı. Daha rahat bir yolculuk yapıyoruz. Zorluk kalmadı. Eski Zigana yolunda zorlu çekiyorduk. kardan dolayı buz oluyordu. Sürekli inip çıkamıyorduk. Şimdi çift şeritli yok. Hem biz hem araçlarımız rahatladı” şeklinde konuştu. Özellikle kış aylarında zorluk yaşadıklarını vurgulayan Erkan Yılmaz da “Çok güzel bir yol oldu. Hem yolumuz kısaldı hem de kış aylarında zorluk çekiyorduk. Araçlarımız kardan dolayı kayıyordu. Artık tünele giriyorsun 10 dakikada Torul’dan çıkıyorsun” diye konuştu. Zigana Geçidi’nde kış aylarında araçlarına zincir bağlayarak yola çıktıklarını dile getiren Abdurrahman Köprü ise “Gümüşhane Zigana dağı yolunu çok kez kullandım. Artık çok rahat. Önceden zincir bağlayıp yola çıkıyorduk. Yapanlardan Allah razı olsun. Önceden çok çilemiz vardı” ifadelerini kullandı.
Van Urartuların mühendislik harikası 2 bin 800 yıllık Keşiş Gölü eski günlerine kavuşuyor Urartu Kralı tarafından 2 bin 800 yıl önce yaptırılan Keşiş Gölü, karların erimesi ve son yağışların etkisiyle tekrar canlanarak yaban kuşlarına ev sahipliği yapmaya başladı. Son 4 yıldır ülke genelinde yaşanan kuraklık, birçok göl ve barajlar kurumaya neden olurken, bu göllerden biri de milattan önce 685-645 yıllarında hüküm süren Urartu Kralı II. Rusa tarafından Erek Dağı’nın eteklerinde akarsu vadisinin önünü kapattırmasıyla oluşturulan Turna (Keşiş) Gölü idi. Geçtiğimin son yıldır yaz mevsimlerinin yağışsız ve kurak geçişi sebebiyle kurumaya yüz tutan Gürpınar ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve Erek Dağı eteklerindeki 2 bin 500 rakımlı Keşiş Gölü, karların erimesi ve son yağışların etkisiyle tekrar canlanarak göçmen kuşların konaklama ve üreme alanı oldu. “Suları çok verimli kullanmamız lazım” Konuyla ilgili bilgi veren Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Van Gölü havzası son yılların en yağışlı dönemini geçiriyor. Bu yağışların neticesinde havzada yıllarca karada olan sulak alanların birçoğu artık suyla buluştu. Özellikle Karasu Sulak Alanı olsun, diğer sulak alanları olsun ve şu andaki bulunduğumuz Erek Dağı’nın doğusundaki keşiş Gölü olsun buraların hepsinin suyla dolduğunu görüyoruz. Bu çok çok sevindirici bir durum. Çünkü dünyadaki her şey su ile başladı, su varsa devam edecek. Bu suları bizim çok verimli kullanmamız lazım. Özellikle şehir merkezinden geçerek Van Gölü’ne dökülen Akköprü Deresi’nin yıllardır hiç olmadığı kadar gürül gürül aktığını görüyoruz. Artık yağışların azaldığı ve daha çok güneşli havaların olduğu yaz mevsimine giriyoruz. Bu sebepten dolayı özellikle gölet ve barajlardaki suyu peyder pey çok yavaş bir şekilde kullanılması lazım. Van Gölü’ne giden her bir damla su kullanılabilir su olmaktan çıkıyor. Göletlerde, barajlarda ve sulak alanlarda biriken suların mümkün olduğunca bu alanlarda tutularak yavaş bir şekilde Van Gölü’ne bırakılması lazım. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki yıllar yine böyle yağışlı geçer ve havzada yıllardır kuru olan sulak alanlar daha da bol su ile dolar” dedi. “Buradaki suyun varlığı havza için ümit veriyor” Şu andaki bulundukları alanın Erek Dağı’nın doğusundaki Keşiş Gölü olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Geçen sene buralara geldiğimiz zaman gölünün kıyı çizgisinin çok daha gerilerde olduğunu ve içerisindeki adacıklar olduğunu görüyorduk. Şu anda su neredeyse yol kenarında kadar gelmiş durumda. Bu durum adeta Keşiş Gölü’nün etrafına da yansımış. Biyoçeşitliliği çok daha canlı, etraf kuş sesleriyle dolu. Buradaki suyun varlığı havza için ümit veriyor” diye konuştu.