ÇEVRE - 25 Şubat 2017 Cumartesi 08:58

Arıların en büyük düşmanı ‘Yalancı Bahar’

A
A
A
Arıların en büyük düşmanı ‘Yalancı Bahar’

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, dünyada ve Türkiye’de arı kolonilerinde kış kayıpları yaşandığını, bunun çeşitli nedenlerinin bulunmasının yanında en büyük problemin ise ‘Yalancı Bahar’ olduğunu belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, ‘Yalancı Bahar’ tabir edilen olayı, kışın ortasında havaların ısınması dolayısıyla, arıların dışarıya çıkarak polen ve nektar arayışına, yavru faaliyetlerine başlaması ve daha sonra da havanın soğuması ile kovanlarda toplu ölümler yaşanması olarak ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Oskay, NKÜ’de bal arılarıyla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek, bal arılarının gerek insan yaşamı için sağlıklı beslenmeyi sağlamaları açısından gerekse bitkilerde yaptığı tozlaşma nedeniyle çok önemli olduğunu söyledi.

Bal arılarının besin zincirinin önemli bir parçası olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Devrim Ozkay, "Eğer bal arıları yok olursa, bugün dünya üzerinde açlık yaşanabilir. O yüzden bal arılarını muhafaza etmemiz, korumamız, arıcılığı geliştirmemiz lazım" dedi.

"Yüksek miktarda kış kayıpları yaşıyoruz"

Arıcılığın bazı sorunlar ile karşı karşıya olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, "Özellikle dünyada ve ülkemizde yaşanan kış kayıpları var, bu yılda bölgemizde ve ülkemizde yüksek miktarda kış kayıplarını yaşıyoruz. Bunların arkasında yatan nedenlere gelince, neden bu koloni kayıpları oluyor? Bir çok faktörün bir araya gelmesi ve arıların buna dayanamaması olayı. Bunlardan bir tanesi, sonbaharda iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık. Sonbaharda, bal arıları, doğadan aldıklarıyla yeni, genç popülasyonları, yavruları geliştirmek zorundalar. İşte doğadan eğer polen ve nektar gelmezse, ikisinin dengesi bozulursa, bu sefer arılar genç nüfus oluşturamıyor ve kışa giren yaşlı popülasyonlar kış ortasında yok olup gidiyor" ifadelerini kullandı.

Arıcıların kolonilerini koruyabilmek için dikkat etmeleri gereken noktalar olduğunu belirten Ozkay, "Arıcılarımız özellikle sonbaharda, kolonilerinin bakımlarını yaparken dikkat etmeleri lazım, yiyecek stoklarının tam olmasını sağlamaları lazım, hastalıklarla mücadele etmesi lazım, eğer bunlara dikkat edersek arıcılıkta koloni kayıplarının yaşanmayacağını düşünüyorum. Bunun yanında, etraftaki tarım ürünlerine uygulanan kimyasal zehirlerin de arıları öldürdüğünü biliyoruz, buna da dikkat edilmesi gerekiyor" diye konuştu.

"Yerli arı ‘Yalancı Bahara’ inanmaz"

Arıcıların en büyük korkularından birinin de ‘Yalancı Bahar’ olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, "Bir de ‘Yalancı Bahar’ denen bir olay var, kışın ortasında havalar birden güzelleşiyor, sıcaklık artınca bu sefer arılar aktif hale geliyor, dışarıya çıkıp nektar ve polen aramaya başlıyor. Nektar ve polen getirmek için uçmaya başlıyor, uçma faaliyeti arıların ömrünü kısaltıyor. O nedenle biz bu dönemlerde arıların kovandan çıkmamasını tercih ediyoruz. Tabi bunu nasıl sağlarız? Eğer bulunduğumuz bölgenin arısıyla çalışırsak, yerli arı bunu bilir, yani kışın ortasında yaşanan baharın yalancı olduğunu, etrafta çiçek ve polen bulunmadığını bildiği için kovandan dışarıya çıkmıyor. Ama farklı bir bölge ya da ülkeden gelen koloni varsa onlar bu durumu bilmediği için uçmaya başlıyorlar, yavru faaliyetlerine başlıyorlar. Arkasından da soğuk vurduğu zaman, koloni, yavrulu alanı ısıtamadığı için yavru üşümeleri ve arkasından yavru hastalıkları dediğimiz Amerikan yavru çürüklüğü hastalığı, Avrupa yavru çürüklüğü hastalığı ortaya çıkıyor ve bunlar nedeniyle koloni kayıpları yaşanıyor” dedi.

Arıların ‘Yalancı Bahar’ tabir edilen zamanlarda dışarı çıkmaması için de üreticilerin bazı önlemler almaları gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özkay, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı: "Üretici, eğer o bölgenin arısıyla çalışmıyorsa, bu sefer bal ve polen stoğu olan arılar bu havalarda dışarı çıkmıyor, bunun dışında kolonide bir açlık olayı varsa, stoklar yeterli miktarda değilse, arı da dışarı çıkıp yiyecek bulma davranışı gerçekleşiyor. İşte arıcılarımız bunun önüne geçmek için o kışın ortasındaki güzel günlerde arılara şeker şurubu vermesi lazım. Şeker şurubu ile beslendiği zaman arı verilen o besinle kendi stoklarını oluşturmaya çalışacaktır. O şurubunda iki birim pancar şekeri bir birim su olarak hazırlanması lazım, bala yakın bir kıvamda olması gerekir. İkinci beslenme olayı da içeride yavru faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için polen gerekli, arıcılarımız o zaman da baharda topladıkları ve difrizde sakladıkları polenler ile kek yaparak veya arı sağlığına uygun ham maddelerden yapılmış ikame polen yemlemesiyle arılarını yemlemeleri gerekiyor." 

Halil Dağ - Yakup Güler

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bahçelievler’de çiğ köfte festivali: 5 ton çiğ köfte dağıtıldı Bahçelievler Belediyesi tarafından gerçekleştirilen "5. Geleneksel Doğu Güneydoğu Çiğ Köfte Festivali" renkli görüntülere sahne oldu. 5 ton çiğ köftenin dağıtıldığı festivale katılan binlerce vatandaş hem yöresel lezzetleri tattı hem de doyasıya eğlendi. Bu yıl 5’incisi düzenlenen "Geleneksel Doğu Güneydoğu Çiğ Köfte Festivali" İstanbul Bahçelievler’de vatandaşların yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır’ın katılımıyla düzenlenen festivalde çiğ köfte dağıtımı, yöresel halk türküleri ve yöresel yemeklerin bulunduğu çeşitli etkinlerde vatandaşlara renkli anlar yaşattı. Binlerce vatandaş, dağıtılan 5 ton çiğ köfteden yiyebilmek için onlarca metre uzayan kuyruklarda sıra olurken, Başkan Bahadır elleriyle yoğurduğu çiğ köfteyi yine kendisi vatandaşlara dağıttı. Ardından ise Güneydoğu bölgesinin yöresel müzik grubu Harfane sahneye çıkarak kulakların pasını sildi. Festivale katılan vatandaşlar ise doyasıya eğlenirken, festivalin gelecek yıllarda da devam edeceği öğrenildi. "Çiğ köfte bizim, Anadolu’nun kültürü" Festivalde çiğ köfte yoğuran ve vatandaşlara dağıtan Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, "Biliyorsunuz ki çiğ köfte bizim, Anadolu’nun kültürü. Bu bir yemek değil, bir kültür, birleştirici bir güçtür. Bizlerin karnını doyurduğu, dinlendiği hatta biraz da eğlendiği bir yemek. Nasıl çiğ köftemizde acısı da var, tatlısı da var, ekşisi de varsa aynı Türkiye gibidir. Bugün 5 ton çiğ köfte dağıtacağız. Bu festivalde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim" dedi.
Kocaeli Selçuk İnan: "Hayatımda hiç bahis oynamadım" Kocaelispor Teknik Direktörü Selçuk İnan, ara transfer dönemi için görüştükleri oyuncular olduğunu belirterek, "İzlediğimiz oyuncular var. Tarkan gidecek. Ahmet belirsiz. Can da ikinci yarının transferi olacak" dedi. İnan ayrıca, "Hayatımda hiç bahis oynamadım. Transfer konusunda oyuncuların ‘Türkiye’de bahis olayları var ve biz Türkiye’ye gelmek istemiyoruz’ söylemiyle henüz karşılaşmadık" açıklamasında bulundu. Trendyol Süper Lig’de sezonun ilk yarısını galibiyetle tamamlayan Kocaelispor’da ibre salı günü oynanacak kupa maçına döndü. Yeşil-siyahlılar, bir günlük aranın ardından Erzurumspor maçının hazırlıklarına başladı. Antrenman öncesi basın mensuplarıyla bir araya gelen Kocaelispor Teknik Direktörü Selçuk İnan ligin ilk yarısını, transfer ve kupa maçlarını değerlendirdi. Kupada grup aşamasının başladığını belirten İnan, "Lig ve kupa olarak baktığımızda ilk yarının artık son maçı. Kupada ilk maçı evimizde oynayacağız. O yüzden bunu bir avantaj olarak görüyoruz. İnşallah kupaya galibiyetle başlamak istiyoruz. Dünü izinli geçirdik. Bugün maçın hazırlıklarına başlayacağız. Bu maçı kazanıp ilk yarıyı böyle bitirmek istiyoruz" dedi. "Kupa maçında yorgun oyuncularımızı riske etmemek için dinlendireceğiz" Takımın Avrupa hedefleri için oldukça önem arz eden kupa maçındaki kadro seçimi için Selçuk İnan, "Tüm oyuncularımızı değerlendireceğiz. Tabii ki çok yorgun olan oyuncularımız var. Onları riske etmemek adına dinlendireceğiz. Oynaması gereken, şans vermemiz gereken oyuncular var ama en nihayetinde genel olarak baktığınızda takımdaki bütün oyuncular neredeyse aynı oranda süre aldılar, o yüzden as oyuncu ya da yedek oyuncu diye ayırt etmiyorum. En sağlam olan kimse, en güçlü takım kimse onlarla sahaya çıkacağız. Bu maçı önemsiyoruz. Gerçekten de kupada hedefimiz var" diye konuştu. "Önce futbolcularla, sonra yönetimle görüşülecek" Transfer konusunda yönetimle herhangi bir rapor sunup sunmadığı ve sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda İnan, "Rapor halinde değil, bir ilk görüşmemiz oldu tabii başkanımızla. 14 yabancı oyuncumuz var. Önce onları dinlemek lazım. Ayrılık talebi olacak mı, olmayacak mı onları bilmemiz gerekiyor. Şu anda böyle bir durum söz konusu değil. Ama transfer yapmak sezon başı çok zordu, devre arasında iki katı daha zor. Çünkü elimizde oyuncularımız var. Hangi oyuncularımızın hangi durumda olacağını bilmiyoruz. Başkanımız da yapmış olduğumuz görüşmede ihtiyaç halinde nerelere transfer yapılır diye görüşmemiz oldu. Belli başlı oyuncular da var kafamızda. Netlik kazandıkça zaten sizinle paylaşacağız. Ama ben yine de tekrar edeyim. İyi bir takım takımımız var. İyi oyuncularımız var. Herkes canla başla mücadele ediyor. Hepsinden de son derece memnunum. Transferler sıcak oluyor. Ayrılıklar her an olabilir. Hep beraber göreceğiz, gelişmeleri sizlerle paylaşırım" ifadelerini kullandı. "4 Ocak’ta Antalya’ya gidiyoruz" Devre arası kamp programını da paylaşan başarılı genç teknik adam, "Antalya kampı neredeyse kesin gibi. Ayın 30’unda toplanacağız ve 4 Ocak’ta Antalya kampımız başlayacak. 5 gün buradayız. İyi bir kamp programı yaptık" şeklinde konuştu. "2-3 transfer bizim için başarıdır" Mevcut kadronun ligin ikinci yarısında yeterli olup olmamasına dair 40 yaşındaki teknik adam, "14 yabancı oyuncumuz var. Bakalım, ne olacağını bilmiyoruz. Çok kolay işler değil. Cezamız var, Türk oyuncu konusunda. 5 transfer istesek de 5 transfer yapamayız. 2-3 transfer yapabilirsek ki bizim için başarıdır, o da yeterlidir bizim için. Oyuncularımıza güveniyoruz. Sezon başında oyuncuların geç gelmesi, henüz hazır olmaması dezavantajdı. Oyuncularımızı hazırlarken sakatlık riski olacağını biliyorduk ki yaşadık bunları da. Devre arasında daha temkinliyiz. Oyuncularımız bizimle beraber. İnşallah daha az sakatlığın olduğu ikinci yarı yaşarız" dedi. "Hayatımda hiç bahis oynamadım" Selçuk İnan, transferde yabancı oyunculara yoğunlaşacaklarını belirtti. Hiç bahis oynamadığının altını çizen İnan, "Hayatımda hiç bahis oynamadım. Hayatımda hiç öyle bir şeyim hiç olmadı. Ekibimle de bu konuda hiç konuşma yapmadım. Zaten federasyon başkanımız bütün açıklamaları yaptı. Eğer bir suç varsa zaten adli makamlar da bu görülüyor. Daha önce de zaten görüşlerimi sizinle paylaştım. Ama transfer konusunda oyuncuların ‘Türkiye’de bahis olayları var ve biz Türkiye’ye gelmek istemiyoruz’ söylemiyle henüz karşılaşmadık. Bundan sonraki süreçte transfer görüşmesi yaparken böyle bir şeyle karşılaşarak zaten sizinle paylaşırım ama şu an için görüştüğümüz oyuncularla ‘Bundan dolayı Türkiye’ye gelmek istemiyoruz. Orada oynamak istemiyoruz’ diyen bir oyuncu olmadı. Dolayısıyla da böyle bir daralma söz konusu değil şu an için. Kafamızda belli başlı oyuncular var. Görüştüğümüz oyuncular var. Netlik kazandıktan sonra biz de girişimlerimizi yapacağız" dedi. "Tarkan Serbest ayrılacak, Ahmet belirsiz, Can takımda kalacak" Yerli oyuncular konusunda takımdan ayrılması netleşen isimleri de sözlerine ekleyen Selçuk İnan, "Yerli oyuncu havuzunda da; aslında cezamız var. Ayrılıklar olabilir, olacak. Tarkan (Serbest) büyük ihtimal bir daha bizimle olmayacak. Devre arasında onların yerine Türk oyuncu en önemli transfer politikamız olabilir. Ahmet Sağat’ın durumu henüz net değil. Can’ın (Keleş) da ufak bir problemi vardı. O problemle hep mücadele etmek zorunda kaldı. Çok değer verdiğim, beğendiğim, sevdiğim bir oyuncu. O da farkında. O bize, biz ona yardım edeceğiz. Çünkü Can gerçekten çok önemli bir oyuncu. 2. yarı bizim önemli bir transferimiz olarak görüyorum, yeni bir transfer gibi" değerlendirmesinde bulundu. "Sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum. Mutlaka çözülecektir" Alacakları nedeniyle kulübün transferine tedbir koyduran eski futbolcu Josip Vukovic’e yapılması gereken ödemenin akıbeti ve transfere etkisiyle ilgili olarak ise Selçuk İnan şunları söyledi: "Başkan ile hep görüşüyoruz. Gerçekten çok büyük mücadele veriyor. Burada sizin huzurunuzda da teşekkür etmek istiyorum. Bir şekilde sorunları çözmeye çalışıyor. Ondan dolayı bir sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum. Mutlaka çözülecektir. En azından biz görüşürken bunu söyledi dedi. Herkes çok emek veriyor. Siz biliyorsunuz şehrin önde gelen insanları hep bizimle beraber. Başta belediye başkanımız olmak üzere hepsi yardım etmeye çalışıyor kulübe. Ondan yana bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum."
Kırıkkale Darp, gasp, şantaj: Çıplak görüntüleri için 100 bin lira istediler Kırıkkale’de darbettikleri gencin 12 bin lirasını gasp edip çıplak görüntüleri için 100 bin lira isteyen 2 şüpheli adliyeye sevk edildi. Olay, dün saat 02.45 sıralarında Nene Hatun Caddesi üzerindeki bir market önünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, oto yıkamacıda çalışan D.E.U. (19), araçla olay yerine gelen M.K. (21), Ö.F.Ö. (18) ve kimliği henüz tespit edilemeyen 3 kişi tarafından darbedildi. Şüphelilerin, mağdurun 12 bin lirasını zorla aldığı, olay sonrası ise M.K.’nin mağduru telefonla arayarak kendisine ait olduğu öne sürülen çıplak görüntüler üzerinden 100 bin lira talep ettiği iddia edildi. Hastaneden darp raporu alan mağdurun şikayeti üzerine İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ekiplerince çalışma başlatıldı. Yürütülen teknik ve fiziki takip sonucunda M.K. ile Ö.F.Ö., düzenlenen operasyonla yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 2 şüpheli, sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edilirken, olayla bağlantılı olduğu değerlendirilen ve kimliği henüz belirlenemeyen 3 kişinin yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdüğü bildirildi. Haklarında "yağma", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "kasten yaralama" ve "şantaj" suçlarından adli işlem başlatılan şüphelilerin GBT sorgulamasında daha önce de benzer suçlardan kayıtlarının bulunduğu öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.