EKONOMİ - 28 Mart 2023 Salı 11:32

Assan Hanil’den sürdürülebilirlik alanında iş birliği

A
A
A
Assan Hanil’den sürdürülebilirlik alanında iş birliği

Assan Hanil, Sabancı Üniversitesi tarafından kurulan teknoloji ticarileştirme ve çekirdek fon şirketi Inovent ile iş birliğine giderek otomotiv endüstrisi için sürdürülebilir çözümler elde etmek adına anlaşmaya imza attı.

Kibar Holding grup şirketlerinden otomotiv tedarik sektörü üreticisi Assan Hanil, sektörün sürdürülebilirlik yolculuğuna katkı sunmaya devam ediyor. Üniversitenin kurduğu teknoloji ticarileştirme ve çekirdek fon şirketi Inovent ile iş birliğine giderek otomotiv endüstrisi için sürdürülebilir çözümler elde etmek adına önemli bir anlaşmaya imza attı.

Ar-Ge ve inovasyon odağındaki çalışmaları sonucu araç hafifletme, enerji verimliliği, biyoplastik hammadde gibi kritik alanlarda projeler üreten şirket ve Sabancı Üniversitesi Inovent arasındaki danışmanlık anlaşmasına yönelik toplantı Assan Hanil Genel Müdürü Atacan Güner, Sabancı Üniversitesi TÜMER (Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi) CEO’su Devrim Özaydın ve Akademik Direktörü Doç. Dr. Burcu Saner Okan’ın katılımıyla gerçekleşti.

Yapılan açıklamaya göre, iş birliği ile birlikte otomotiv endüstrisine yönelik yeni nesil polimer malzeme geliştirilmesi, karbon ayak izinin inovatif çözümlerle azaltılması ve araç hafifletme için çözümler sunulmasına ilişkin ortak projeler üretilmesi ve sektöre dair sürdürülebilir çözümler elde edilmesi hedefleniyor.

“Sektörümüzün geleceğini sürdürülebilirlik faaliyetleri belirleyecek”
Otomotiv sektörünün sürdürülebilirlik yolculuğuna katkı sunmaya devam ettiklerini belirten Atacan Güner, “Artan faaliyetlerimiz ve üretimimizle doğru orantılı bir şekilde sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi de çeşitlendiriyor ve geliştiriyoruz. Bu kapsamda üniversite-sanayi iş birliklerine son derece önem veriyoruz. Sektörümüzün geleceği sürdürülebilirlik faaliyetleriyle belirlenecek. Biz de bu vizyon ışığında ürettiğimiz, özellikle hafifletme odaklı, verimlilik sağlayan ve sürdürülebilirliğe katkı sunan teknolojilerimizi kararlılıkla geliştirmeye devam edeceğiz. Bugün Sabancı Üniversitesi Inovent ile başlattığımız bu değerli iş birliği ile de hem sektörün hem de ülkemizin sürdürülebilirlik yolculuğuna ciddi katkılar sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.