ASAYİŞ - 29 Temmuz 2015 Çarşamba 08:32

Babalar öldü sıra çocuklarında

A
A
A
Babalar öldü sıra çocuklarında

Savaş baronlarının ailelerinden zorla kopardığı çocuklar, askerî kamplarda canlı bomba ve keskin nişancı olabilmek için ter döküyor.

Kuzey Afrika'da başlayan daha sonra da Orta Doğu'ya sıçrayan Arap baharı, Suriye'de henüz ömrünün baharındaki çocukların sonu oldu. Beşinci yılına giren savaşta cephede çarpıştıracak asker bulamayan taraflar yaşları 10-15 arasında değişen çocuklara yöneldi.

Uluslararası hukuk normlarına göre savaş suçu sayılan bu durum, Suriye'de başta rejim olmak üzere savaşan bütün gruplar tarafından sıradan bir durum olarak kabul ediliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütleri, Unicef ve BM tarafından son 4 yılda birkaç defa rapor edilmesine rağmen çocuk asker kullanımına yönelik herhangi bir yaptırım uygulanabilmiş değil.

RAPORLAR YETERSİZ AMA…

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) haziran ayında yayınladığı çocuk askerlerle ilgili kapsamlı raporda Suriye'de gözlemlere başladıkları 2011 Eylül'den bu yana 194 çocuğun cephede çatışırken ya da canlı bomba olarak gerçekleştirdikleri eylemler sırasında öldüğü kayıt altına alındı.

HRW, cephede çarpışan çocuklardan bazılarıyla bire bir görüştüğünü ve çoğunluğunun ailesinin bilgisi dışında askere alındığının tespit edildiğini açıkladı. Sözde İslamcı grupların “şehadet”, marksist gruplar ve hükümetin ise “zorunlu askerlik” görevi olduğu bahanesiyle çocukları silah altına aldıklarını kaydetti. 

ASKER YOKSA ONLAR VAR

Suriye'de çocuk asker istihdam eden taraflardan biri olan Esad yönetiminin askeri kamplarından biri ise Suriye Muhalif Devrimci Güçler Konseyi (SMDK) tarafından fotoğraflandı. Rejim, savaşın ilk günlerinden itibaren İran, Lübnan, Yemen, Afganistan ve bölge ülkelerindeki Şiiler başta olmak üzere birçok komünist ve sosyalist ülkeden asker desteği aldı. Ancak Esad, Suriye devlet televizyonunda yaptığı açıklamada asker bulmakta güçlük çektiklerini, savaş öncesi 300 bin civarından olan asker sayısının düştüğünü kaydederek hem askerden kaçtıkları belirlenen 70 bin kişi için af ilan etmiş hem de temmuz itibariyle askerlik kampanyası başlattığını duyurmuştu. Esad'ın konuşmasının hemen akabinde ülke genelinde mevcut çocuk askerlere ilave olarak eli silah tutabilir denilen 17 yaşın altındaki yüzlerce çocuğun askeri kamplarda toplandığı SMDK tarafından belgelendi.

İNFAZ TİMİ

Çocuk askerlerin en fazla bulunduğu gruplardan olan IŞİD'te çocuklar canlı bomba, muhalifler arasında istihbarat toplama ve infaz timi olarak görev yapıyor. Zaman zaman yakalanan muhaliflerin infazlarında görüntülenen çocuklara katıldıkları eylemlerin “cihat” olduğu vurgusu yapılıyor. Daha çok rejime muhalif kitleler arasından toplanan çocuklar kamplara alındıktan yöneticilerin isteğine göre ya canlı bomba yapılıyor ya da diğer alanlarda kullanılıyor.

Suriye'de savaşın ilk aylarından itibaren varlığını sürdüren El Kaide uzantılı El Nusra Cephesi'nde ise, çocuklar ağırlıklı olarak keskin nişancı olarak eğitiliyor. Kamplarda uzun süreli eğitim alan çocuklar, arazide canlı hedeflere karşı gösterdikleri performanslara göre sertifikalandırılıp cephelere gönderiliyor

PYD TAAHHÜT ETMİŞ

Suriye'de uzun süredir yerleşik olarak siyasal faaliyette bulunan iç savaşın başlamasıyla birlikte silahlı harekete yönelen PKK uzantılı PYD'nin askeri kanadı YPG/YPJ ise PKK'nın çocuk istihdam etme geleneğini Suriye'de sürdürüyor. Suriye'de güvenilir müttefik arayışında olan ABD ile flörtü sırasında saflarındaki çocuk askerler yüzünden uyarılan ve 18 yaş altı 59 çocuğun salıverilmesi için İnsan Hakları Örgütü nezdinde taahhütname imzalayan PYD bu çocuklardan 16'sı kız olmak üzere 43'ünü serbest bırakmıştı. Örgüt, PYD'nin en kısa sürede diğer çocukları da salıvermesini bekledikleri konusunda ısrarlı açıklamalarını sürdürüyor.

SOSYAL MEDYADAN DAVET 

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporunda en dikkat çeken bölüm ise 278 vakada çocukların direkt eylem sorumlusu olarak rol aldığı bilgisi. Ocak 2015'ten itibaren 52 çocuğun katıldıkları eylemlerde öldürüldüğü belirtilirken, propagandalar sonucu başta IŞİD olmak üzere Hizbullah ve diğer radikal grupların Avrupa'dan da çocuk asker toplamaya başladığı kaydedildi. Sadece IŞİD'in 1 Ocak itibariyle bin 100 çocuğu örgüte katılmak üzere sosyal medya üzerinden davet ettiği ifade edildi.
Suriye'de görev yapan insan hakları örgütlerinin ortak raporunda ise IŞİD ve El Nusra'da 2 bin, Hizbullah, Esad rejimi, ÖSO, PYD ve diğer muhalif gruplarda 14-17 yaş aralığında 5 bin 300 çocuk asker bulunuyor.

Osman SAĞIRLI-TÜRKİYE GAZATESİ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta tarhana ve firik vakti Kahramanmaraş’ın adıyla özdeşleşen ve Avrupa Birliği’nden (AB) coğrafi işaret tescili alan ‘Maraş tarhanası’ üretimin başladığı yaz mevsiminde damakları tatlandırıyor. Kahramanmaraş’ın geleneksel lezzetlerinden biri olan Maraş tarhanasında yaz mevsiminin gelmesiyle üretimi hızlandı. Dört mevsim tüketilen doyurucu özelliği ve sağlığa faydası ile bilinen tarhana ve firik tezgahlardaki yerini aldı. Firik, çerezlik cips, çorbalık olarak kendine has tadı ve aromasıyla damaklara lezzet katan tarhana, tok tutma ve organik olmasıyla her kesimin damak zevkine hitap ediyor. Yoğurt, buğday, kekik ve tuz karışımı ile hazırlanan ürün bir günde elde ediliyor. Önce yaş olan tarhana firik olarak, kuruyunca ise tarhana olarak tüketiliyor. Kentteki iş yerlerinde kilogramı 200 liradan satılan tarhana yıl boyunca tüketiliyor. Esnaf Muhammed Ali Günalan, “Tarhana yoğurt ve dövme ile karışımından elde ediliyor. Makinalar ile serilir iki üç saat güneş altında kuruduktan sonra firik olur. Daha sonra bir gün boyunca kurumaya bırakılınca tarhana olur” dedi. Müşteri Serdar Kulaklı, “Kahramanmaraş’ta kolay kolay patates cipslerini sevmez. Hem besleyici hem çok faydalı her yere götürüyoruz” ifadesini kullandı. Esnaf Harun Reşit Özpınar, “Kentimize özgü yöresel lezzet. Sağlığa faydalı çocuk gelişimine faydalı. 6 Şubat depremleri sonrası insanlar birbirleriyle yardımlaşarak devletimizin de desteği ile yaralar sarılıyor. Buğday cipsi olarak adlandırılıyor. Bademli, fıstıklı, biberli, kuru meyvelisi gibi farklı çeşitlerde hazırlanıyor” dedi.
İstanbul Bahçelievler’de 2 ay boyunca dükkanın önünden süt çalan hırsız kamerada Bahçelievler’de bir hırsız, 2 ay boyunca organik köy ürünleri satan dükkanın kapısına bırakılan ürünleri çaldı. Dükkanın kapısına dadanan şüphelinin, sütü çaldığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, Bahçelievler Yenibosna Merkez Mahallesi Mithat Paşa Caddesi’nde organik gıda ürünleri satan bir işletmede meydana geldi. İddiaya göre, her sabah saat 05.00 sıralarında dükkanın önüne gelen sütçüyü kollayan şüpheli, 2 ay boyunca işletmenin kapısına sütçü tarafından bırakılan süt ve yoğurtları çaldı. Bırakılan ürünlerdeki eksikleri fark eden işletme sahibi, sütçünün eksik bıraktığı düşünerek hırsızlığı fark etmedi. Dikkat çekmemek için her gün bir ürün çalan şüpheli, işletme sahibinin 2 ay sonra güvenlik kamerasını izlemesiyle olay ortaya çıktı. Hırsızlığı alışkanlık haline getiren şüphelinin 2 ay boyunca bir gün süt, bir gün yoğurt çaldığını ifade eden dükkan sahibinin, toplam 10 bin liralık zararının olduğu öğrenildi. Kimliği belirsiz şüphelinin, kapının önüne bırakılan sütleri poşetine koyarak çaldığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, kapının önünü kolaçan eden şüphelinin bir süre sonra eşiğe oturarak dışarıda bırakılan sütleri çaldığı görüldü. “Biz sütçü ürünleri bırakmıyor zannediyorduk ama değilmiş, meğer hırsız gelip götürüyormuş” İki aydır yaşanan hırsızlıkla ilgili olarak konuşan isimli işletme sahibi Saime Arslan, “Sütçü her sabah 5’te buraya sütleri bırakıyor. Biz bırakmıyor zannediyorduk. Bir iki aydır devam ediyor. Dün eşim fark ediyor. Kameradan bakıyoruz süt ile yoğurdu alıp gidiyor. Bu iki aydır oluyor. Biz sütçü ürünleri bırakmıyor zannediyorduk ama değilmiş meğer hırsız gelip götürüyormuş. Yoğurtlara dokunmuyor sütleri alıp götürüyor. Bir gün süt alıp gidiyor bir gün yoğurt alıp gidiyor. Adam evinde sütü bittikçe alıp götürüyor. 10 bin liralık bir zararımız var bir ay boyunca her gün 5 litrelik süt alıp gitmiş adam. Şikayetçi olmadık ama böyle devam ederse şikayetçi olmayı düşünüyoruz” dedi.
Bursa "Orhan Taylan Sokağın Direniş Hafızası" Sergisi Nilüfer’de Nilüfer Belediyesi, geçen yıl hayatını kaybeden ressam Orhan Taylan’ın çalışmalarını "Orhan Taylan Sokağın Direniş Hafızası" isimli sergide sanatseverlerle buluşturuyor. 1 Mayıs işçi Bayramı yaklaşırken Nilüfer Belediyesi, sokağın direnişini anlatan özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Geçen yıl hayatını kaybeden, 1 Mayıs kutlamalarının simge afişlerinin öncüsü Orhan Taylan’ı da anma niteliği taşıyan, "Orhan Taylan Sokağın Direniş Hafızası" isimli sergi, Nilüfer’de iki ayrı salonda beğeniye sunuldu. Serginin açılışını, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Orhan Taylan’ın eşi Melek Taylan Ulagay ve oğlu Ferhat Taylan birlikte yaptı. Çok sayıda davetlinin de katıldığı serginin açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, çok anlamlı bir sergiye ev sahipliği yaptıklarını ifade ederek, “Orhan Taylan’ın anlamlı ve güzel eserlerine ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Nilüfer Belediyesi her zaman sanata ve sanatçıya sahip çıkmıştır. Bundan sonra da bu anlayış devam edecek. Bu eserleri bizlerle buluşturan ailesine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de Nilüfer’in çok anlamlı bir sergiyi Bursa ile buluşturduğunu vurgulayarak, “Orhan Taylan’ın gezi olayları sırasında sokağın direnişini sanata dönüştürmesi inanılmaz değerli. Ailesine de bu çalışmalara sahip çıktığı için teşekkür ediyorum. Bu sergi çok büyük anlam içeriyor. Verilen mücadeleyi anlatmak açısından bu eserlerin ileri ki yıllara taşınması gerekir. Sanata sahip çıkmak herkesin sorumluluğudur. Bizim aydınlanmamızı kültür-sanat yapacaktır. Nilüfer’deki sanata sahip çıkma anlayışı Bursa genelinde de devam edecek. Bursa sanat kenti olmak zorunda” dedi. Sergi açılışında duygularını ifade eden Orhan Taylan’ın oğlu Ferhat Taylan da emeği geçenlere teşekkür ederek, “Babam burada olsaydı çok mutlu olurdu. 10 yıl önce yaptığı çalışmalarının kamusal alanda sergilenmesine çok sevinirdi. Biz de aile olarak onun emeğine sahip çıkıldığı için çok mutlu olduk” diye konuştu. Orhan Taylan’ın, büyük kısmını 2013 yılında yaptığı Gezi resimleri ile DİSK’le beraber çalıştığı dönemden afişleri, fotoğrafları, çizimleri ve yazılarını buluşturan sergi, aile arşivi yanında DİSK ve salt arşivinden bir seçkiyi de Bursa’ya taşıyor. Sergi, 28 Temmuz’a kadar Nâzım Hikmet Kültürevi ve Meteor I Balat Kültürevi’nde beğeniye açık kalacak.
Bursa Hayat kurtaran hastane çalışanları, sesleriyle mest etti Bursa’da hayat kurtaran hekim, hemşire ve hastane çalışanları, sesleriyle de Bursalılardan büyük alkış topladı. Bugüne kadar bir çok kişinin hayatına dokunan doktor, hemşire ve hastane çalışanları, kurdukları koroyla da sahnede de ne kadar başarılı olduklarını gösterdi. Spordan beslenmeye, kültür sanattan sosyal sorumluluk projelerine kadar bir çok alanda yer alan sağlık çalışanları, ’Türk Halk Müziği Korosu’ konseriyle Bursalıları mest etti. Yılın güzelliklerini anmak ve baharın ritmini yakalamak için sahneye çıkan Medicana Bursa Hastanesi Türk Halk Müziği Korosu, sergiledikleri performansla salonu dolduranlar tarafından ayakta alkışlandı. Verdikleri konserle büyük beğeni toplayan sağlık çalışanlarını tebrik eden Medicana Bursa Hastanesi Genel Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Remzi Karşı, "İlk 4 konserimiz, Türk Sanat Müziği ile ilgiliydi. Bu sefer Türk Halk Müziği konseri verdiler. Türk Halk Müziği’nde coğrafyamızın sesi ile coğrafyamızın ezgilerini birleştiriyoruz. Bu bizler için çok kıymetli. Çünkü kadim uygarlıklardan beri sanat ile tıp bir arada yürümüştür. Bugün müzik ile sanatın en güzel örneklerinden bir tanesini burada vermek için bulunuyoruz. Tüm doktorlarımız, çalışanlarımız yani tüm sağlıkçılar, hastaya ve hastaneye dokunan herkes bizim solistlerimiz. Kurum olarak sporun ve sanatın yanında her zaman bulunmuşuzdur. Bulunmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Şef Kemal Kamalı yönetimindeki koro ve solo eserlerden oluşan konser seyircilerin beğenisini kazanırken, Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt, Medicana Bursa Hastanesi İcra Kurulu Üyesi Dr. Engin Bozkurt, Başhekim Dr. Neşe Tunalı, Başhekim Yardımcısı Dr. Burak Canver, Medicana Sağlık Grubu Hukuk Müşaviri Av. Murat Davarcı, Medicana Bursa Hastanesi Genel Müdür Yardımcıları Mehtap Koçak ve Ayhan Yörük, Tıbbi Kurucu Direktörü Prof. Dr. Serdar Ener, Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Olcay Keskin’de sağlıkçıları bu güzel gecede yalnız bırakmadı.