POLİTİKA - 01 Temmuz 2025 Salı 11:44 | Son Güncelleme : 01 Temmuz 2025 Salı 12:59

Bahçeli: "İslamofobi tehdidine karşı hukuki bir eylem planı hazırlanmasını önemli görüyorum"

A
A
A

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Efendimiz Resulullah (Sallallahü teala aleyhi sellem)’e yapılan iğrenç saldırıyı nefretle lanetliyor, İslamofobi tehdidinin ülke içine kadar sızmasına karşı siyasi, stratejik ve hukuki bir eylem planı hazırlanmasını önemli görüyorum" dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Bir mizah dergisinde Hazreti Muhammed (Sallallahü teala aleyhi sellem)’in karikatürünü yayımlayan dergiyi kınayarak sözlerine başlayan Bahçeli, "Yabancı benzerlerini aratmayacak ilkellikte yayın yapan sözde bir mizah dergisinde Efendimiz Resulullah (Sallallahü teala aleyhi sellem)’e yapılan iğrenç saldırıyı nefretle lanetliyor, İslamofobi tehdidinin ülke içine kadar sızmasına karşı siyasi, stratejik ve hukuki bir eylem planı hazırlanmasını önemli görüyorum" ifadelerini kullandı.

"Türkiye ve dünya gündemini yakinen takip ve not ettik"

Geçirdiği rahatsızlık sebebiyle yaklaşık 5 aylık bir ayrılık yaşadığını dile getiren Bahçeli, "Çalışmalarımızı kesintisiz sürdürdük. Türkiye ve dünya gündemini yakinen takip ve not ettik. İhtiyaç olan her durumda görüş ve düşüncelerimizi aziz milletimizle paylaştık. Ancak fitne durur mu, elbette durmadı, duraklamadı, yayılım ateşine ara vermedi. Yapay zekâyla konuştuğumu ileri süren kabak kafaları, özürlü beyinleri, zehirli dilleri şaşkınlıkla izledik. Dublör kullanılıyor, o değil, yerine robot yapılmış, gerçekler gizleniyor, çoktan öldü diyen şarlatanlara ne yalan söyleyeyim hayretler içinde şahit olduk. Bilmiyorlar ki, taşıdığımız can emanetini alacak sadece ve sadece hikmetinden sual olunmayacak Yüce Allah’tır" diye konuştu

"Orman yangınlarına neden olan faillerin gözünün yaşına bakılmasın"

Her yaz mevsiminde çıkan orman yangınlarında ormanlık alanların küle döndüğünü belirten Bahçeli, "Ormanlar milli servettir. Ormanlar manevi berekettir. Bir ağacın yanması, bir ormanın yok olması esasen ülke ve millet varlığına kast etmektir. İhmalkârlıktan, dikkatsizlikten, düşüncesizlikten, tedbirsizlikten, pervasızlıktan, magandalıktan veya sabotajlardan kaynaklı yangınlar artık tahammül sınırlarından taşmıştır. Geçen hafta ülkemizin farklı il ve ilçelerinde çıkan orman yangınları olağanüstü önlemlerin alınmasını mecburi hale getirmiştir. Yaz aylarında acaba ormanlarımız yine yanacak mı sorusunun devamlı surette aklımıza gelmesi, sonra da korktuğumuzun başımıza gelmesi rutinleşen ve milletimizi derinden yaralayan bir kısır döngü halini almıştır. Başta piknik ateşiyle sigara izmaritinin tutuşturduğu yangınlar sabır taşını bile çatlatacak boyutlardadır. Yalnızca izmarit atılmasından 81, piknik ateşinden de 50 yangının çıkması, sorarım sizlere ihanet değil midir? İzmir Buca’da benzin dökerek kasten orman yangınına sebep olan alçağın menfur eylemi düşmanlık değil midir? Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması, şayet mevzuatta boşluklar varsa derhal takviye ve telafi edilmesi acilen sağlanmalıdır. Bu kapsamda uyulması gereken kanunlar vardır ve bellidir. Yeter ki tam ve eksiksiz tatbik edilsin, yeter ki orman yangınlarına neden olan faillerin gözünün yaşına bakılmasın. Birisi sönen diğeri sökün eden orman yangınlarının Adana, Antalya, Osmaniye, İzmir, Mersin, Muğla, Hatay, Balıkesir, Bilecik, Sakarya, Manisa’yı alevler içinde bırakması hepimizi kahretse de, inanıyorum ki, yanan ormanlarımızın tekrar yeşillenmesi, tekrar eski güzelliğine kavuşması elbirliğiyle mümkün olacaktır. Çünkü yeşil vatanımızı milli namus görüyoruz" şeklinde konuştu.

Yangınlarla mücadelede aktif olarak devreye giren ve sahada çalışan görevlilerle koordineli biçimde faaliyet gösteren Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’na teşekkür eden Bahçeli, orman varlığını, orman canlılarını yakıp kavuran yangınlara karşı devletin her kurumuyla dayanışma halinde olduklarını kaydetti.

"CHP artık kartel partisidir"

CHP’nin 38’inci kurultayıyla ilgili mutlak butlan davasının ve bu dava duruşmasının 8 Eylül tarihine ertelenmesinin kendileri adına herhangi bir değeri olmadığını aktaran Bahçeli, "CHP’nin kendi içinde birlik ve dirlik halinde olması, iç huzur ve dengeyi yakalaması Türk demokrasisinin hayrına olacağı kanaatindeyim. Sosyalist Enternasyonal’in yörüngesinde sorgusuz sualsiz dönerek değil Atatürk’ün izinden yürüyerek istikrarsızlıktan ve sonu meçhul kargaşalardan kurtulacakları düşüncesindeyim. 8 Eylül’den bir gün sonra tarihi bir gün olan 9 Eylül’e bir ve bütün halinde ulaşması CHP için demokratik bir fırsattır. Eğer bu samimi tavsiyelerimiz gerçekleşmezse, bu parti Türk siyasetini nedensellik muhtevasında yozlaştıracak ve yıpratacaktır. Hem siyasi varlığına yazık edecek, hem de Türk demokrasisini zedeleyecektir. Maalesef CHP artık kartel partisidir, yani siyasi hedefleri için devletin kaynaklarını kanun dışı yollardan kullanacak ve şebeke oluşturacak kadar çizmeyi aşmıştır. Bununla mündemiç olmak üzere dehşet veren kanunsuzluk, hukuksuzluk ve yolsuzluk markası olmaya da açık ara namzettir. CHP Genel Başkanı’nın Avrupa’da Türkiye’nin aleyhine konuşması karanlık üslubun, kararmış ve katılaşmış mensubiyet bilincinin somut yankısından başka bir şey değildir. Neymiş, bu zat Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin kongresinde ayakta alkışlanmış. ‘Ya hep beraber ya hiç birimiz’ demiş. Geçiniz bu masalları, gelin de külahıma anlatın bu zırvaları. Yabancıların karşısından nabza göre şerbet veren bir siyasetçinin ülkesini ve milletini tartışması, hatta kötüleme yarışına girmesi utanç duyulacak bir ilkesizlik ve itibarsızlıktır. CHP’nin geleceğini dış güçlerin insaf ve merhametine terk edenlerin Kuvayı Milliye’den kuvayı milliyetsizliğe geçiş yapmaları oldukça üzücüdür" ifadelerine yer verdi.

"PKK’nın silah bırakma sürecini tamamlaması bir an evvel sağlanmalı"

Bugüne kadar ödenen bedellere, yürekleri kavuran acılara tekrar katlanılması ve yeniden muhatap kalınmasının söz konusu olmadığını dile getiren Bahçeli, "Türkiye yeni bir döneme geçmiştir. Bu nedenle PKK’nın silah bırakma sürecini tamamlaması bir an evvel sağlanmalı, provokasyon mahiyetli ve hiç kimsenin altından kalkamayacağı yeni çatışmalara yol açacak sivri tahriklere karşı azami derecede dikkat edilmelidir. Onun bunun ne dediğinin, yürüyen kervana taş atmak için nasıl bir pozisyon aldığının hiçbir ehemmiyet ve evveliyatından bahsedilmeyecektir. 27 Şubat İmralı açıklamasına müzahir şekilde, PKK örgütsel varlığını feshettiğini ve silahları bıraktığını 12 Mayıs’ta açıklamıştır. DEM Parti’nin sorumlu ve sonuç odaklı temasları ise kayda değerdir. Kanlı süreç bütünüyle sonlanmalıdır. Kara bir dönem açılmamak üzere kapanmalıdır. Umutlar kabarmalı, barış havası hakim olmalıdır. Bundan geriye dönüş yoktur. Aksi halde doğacak sonuçların bedeli vahim ötesidir. Çağları aşıp gelmiş büyük bir milletin vizyonuna sahip olarak mücadele ahlakımızı diri tutacağız, barış ve kardeşliği kucaklayıp istikbalin yol haritasını çizeceğiz. Milletimizin her ferdine elimizi uzatıp ferah ve selamet dolu bir geleceğin mimarisini Cumhur İttifakı olarak temin edeceğiz" diye konuştu.
Yeni bir dünya savaşının fitilini tutuşturmak için planlı bir rekabet oluşturulduğunu belirten Bahçeli, "Nükleer silahların kullanımıyla ilgili iddialar feci tehditlerin varlığına işarettir. Uçuşan füzeler, hedeflerine çarpan insansız hava araçları, semaları kapatan savaş uçakları, istihbarat kapışmaları, ölen siviller, kaybolan değerler, harap olan medeniyetler, yeryüzünden silinmek istenen Gazze, emzik yerine kanını emen bebekler, kefenlenmiş çocuklar, rezil rüsva olmuş bir dünya gerçeği karşımızdadır. İşte bu ibretlik gerçeğe karşı terörsüz Türkiye milli varlığımızın, iç barış ve huzurumuzun ebedi güvencesi, aşılması mümkün olmayan kale duvarıdır. Siyonist-Emperyalist barbarlığın maksadı bellidir, Türkiye’nin etkisizleştirilmesini temin etmektir. İmajı ve iradesi pırıl pırıl parlayan, A’dan Z’ye gücüne güç katan, savunma sanayinde altın çağını yaşayan, milli birlik ve beraberliğini perçinleyen Türkiye’mizi çekemeyen, rahatsız ve huzursuz olmasını hedefleyen zulüm projeleri devrededir. Bu habis projeleri Allah’ın izniyle yırtıp atacağız. Türkiye’yi canımız ve kanımız pahasına koruyacağız. ‘Türk’süz Türkiye, düzensiz devlet’ yalan ve iftirasına bel bağlayan ucubelerin önce kim olduklarını, neye ve kimlere hizmet ettiklerini açıklamaları siyasi ahlaklarının gereğidir" diye konuştu.

Oğuzhan Halil Özbek - İbrahim Berat Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sultanbeyli’de motosiklet kazası: 3 çocuk babası hayatını kaybetti Sultanbeyli’de meydana gelen motosiklet kazasında 33 yaşındaki Burak Yüce hayatını kaybetti. Kaza anı, arkadan gelen bir motosikletlinin kask kamerasına saniye saniye yansıdı. Olay, dün akşam saat 21.00 sıralarında Sultanbeyli Fatih Mahallesi Atatürk Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, motosiklet sürücüsü Burak Yüce (33), yaya geçidine yaklaşık 150 metre mesafedeki noktadan karşıya geçmeye çalışan yayaya çarptı. Çarpmanın etkisiyle motordan düşen Yüce, önce asfalta ardından kaldırıma savruldu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi çevredeki vatandaşlarca yapılan Yüce’nin boynunun kırıldığı belirlenirken sağlık ekipleri de uzun süre kalp masajı yaptı. Ambulansla hastaneye kaldırılan Yüce, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hayatını kaybeden Burak Yüce’nin üç çocuk babası olduğu öğrenildi. Kaza anları ise arkadan gelen bir motosikletlinin kask kamerasına anbean yansıdı. Polis ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı. "Motosiklet tutkusunun bedeli bazen bir ailenin tamamen dağılması oluyor" Burak Yüce’nin akrabası Ahmet Yılmaz, yaşanan olayın ardından büyük bir üzüntü yaşadıklarını belirtti. Yılmaz, genç yaşta hayatını kaybeden Yüce’nin geride üç küçük çocuğunu bıraktığını belirterek, "Burak kardeşimizi çok talihsiz bir kazada kaybettik. Geride gözü yaşlı bir eş ve üç küçük evlat kaldı. Bu gerçekten çok ağır bir tablo. Ne kadar dikkat edilirse edilsin, şehir içi trafikte motosiklet her zaman büyük risk taşıyor. Bazen sizin hiçbir hatanız olmasa bile başkalarının dikkatsizliği can alabiliyor. Motosiklet bir tutku olabilir ama bu tutkunun bedeli bazen bir ailenin tamamen dağılması oluyor. Gençlerimizden ricamız, hızdan uzak durmaları ve şehir içinde çok daha temkinli olmaları. Bu acıların artık yaşanmamasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Denizli TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan DTO Başkanı Erdoğan’a övgü üstüne övgü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Denizli Ticaret Odası’nı (DTO) ziyaret ederek, DTO Meclis Üyeleri ile bir araya geldi. Başkan Hisarcıklıoğlu, "Denizli ekonomisine değer katan projelere imza atan Denizli Ticaret Odası Başkanımız Uğur Erdoğan’ı, Meclis Başkanımız Salih Sarıkaya’yı, Yönetim Kurulunu, Meclisimizi ve çalışan kardeşlerimi tebrik ediyorum" dedi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, ziyaret ettiği Denizli Ticaret Odası’nda DTO Meclis Üyeleriyle bir araya geldi. İş dünyasının talep ve beklentilerini dinledi; ekonomide yaşananları dile getirdi. DTO Meclis Salonundan taşan kalabalık ve yoğun ilgiden dolayı odayı ziyaretten istişare toplantısına dönüşen buluşmanın başlangıcında DTO Başkanı Uğur Erdoğan, kısa bir konuşmayla konuklarına hoş geldiniz dedi. Ayrıca, üyelerinin beklentilerine ve sektörlerine ihtiyaçlarına dikkati çekti. Odalarının yeni binasının yapımı için de destek istedi. Başkan Erdoğan’ın konuşması, sık sık alkışlarla kesildi. Erdoğan, "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu, Kredi Garanti Konu Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Erdoğan Özegen, Aydın Ticaret Odası Başkanımız Sayın Hakan Ülken, Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Gökhan Maraş, Denizli Sanayi Odası Başkanımız Sayın Selim Kasapoğlu, Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Fevzi Çondur ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Türkay Dereli ile Ticaret Odası Meclis Başkanım ve Denizli ekonomisine can ve yön veren çok kıymetli sektör temsilcisi dostlarım, bugünkü toplantımıza hoş geldiniz. Bu aslında toplantı da değil bir ziyaretti fakat gösterdiğiniz yoğun ilgi ve katılım için teşekkür ederim; buluşmamız büyük bir toplantıya vesile oldu, istişareye dönüştü. Onun için Denizli Ticaret Odası ailesi ve başkanı olarak şahsım ve ekibim adına sizlere hoş geldiniz şerefler verdiniz diyerek teşekkür ediyorum" dedi. Kısa çalışma ödeneği desteği istedi Başkan Erdoğan, üyelerinin elinin güçlendirilmesi için özellikle emek yoğun sektörlere yönelik kısa çalışma ödeneği desteğinin bir an önce ve yeniden aynı şartlarda başlatılması gerektiğini söyledi ve bunun hayata geçirilebilmesi için de TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan destek istedi. Erdoğan, "Sayın Başkanım, kıymetli hazırun, biliyorsunuz pandemi sonrası piyasalarda, ticarette, sanayide ve ihracatta birçok aksaklık birçok eksiklikle karşı karşıya kaldık ve bunlarla ilgili Denizli Platformu olarak başta Rifat başkanımız olmak üzere ne var ne yoksa yaşadığımız sıkıntıları ve talepleri sizler adına bizler ilgili yerlere ulaştırdık. Hatta genel problemlerle ilgili birkaç dosya hazırladık ve kendilerine sunduk, sorunlarınıza çare aradık; çoğunu da kısa zamanda çözdük. Sayın Başkanımızın Denizli’ye teşriflerini duyan farklı sektörlerdeki dostlarımızın bize iletmiş olduğu talepler de var, onları da bir dosya halinde kendilerine takdim edeceğim; ama genel anlamda tüm sektörleri etkileyen konularla gibi ana başlıklar noktasında birkaç kelam edeceğim. Ondan sonra da Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan TOBB Başkanımızdan bir iki talebimiz olacak. Sayın Başkanım, biz şunu arzuluyoruz hem pandemi hem de depremler döneminde devletimizin ve sizlerin vermiş olduğu güçlü destekle, arzuluyoruz sorunu aşmayı bildik. O zaman olduğu gibi bugün de emek yoğun sektörlerimizde kısa çalışma ödeneğinin derhal devreye alınması elzemdir! Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizlerin en büyük arzusu üretim, istihdam ve ihracat diyoruz. Fakat artık dünyayla, Avrupa’yla rekabet etme şansını kaybetme durumuna geldik. Arzumuz şudur; geçenlerde bunu sayın bakanlarımıza da anlattık 40 yıldır çalışmış olduğumuz Avrupa ülkelerindeki müşterilerimizi kaybetmeme adına fiyat indiriyoruz ve az zararla işlerimizi yürütmeye çalışıyoruz. Denizli Ticaret Odası ailesi olarak bu gördüğünüz kardeşlerimizden, sahadan biri olarak da şunu ifade edeyim ki işlerimizle bazı sektörlerimizde kısmı bir düşüş var fakat şunu da söylemeliyim, tüm sektörlerimizde zarar eden bilanço sayımız her geçen gün artıyor! Onun içindir ki özellikle ihracata verilen Merkez Bankası’nın döviz bozdurma oranı yüzde 2 idi; bizlerin de talebi, sizlerin de girişimiyle 3’e çıkarttık. İhracat yapan firmalarımızda dönemsel olarak bunun artırılması gerekiyor; bu bizim talebimiz ve Merkez Bankası Başkanına da bunu söyledik. Bu oranın %5’e çıkarılması, ihracatçımıza bir nebze de olsa nefes aldıracak. Sayın Başkanım, beni günde en az 10 kişi krediyle ve finansmanla ilgili arıyor; üyelerimiz haklılar da Ticari kredilerde bankaların da bazen yapabileceği bir durum yok fakat ticari kredilerde büyüme kısıtlaması devam ettiği sürece bizim bu problemleri aşma şansımız yok. Bu büyüme sınırı kaldırılmalı. En azından bu süreçte kalkmalı diye düşünüyoruz. Yine ihracatımızın da en etkilendiği konulardan biri de şu; Eximbank’tan kullanmış olduğumuz kredilerde özellikle de döviz kredilerinde %15 fazla teminat isteniliyor. Oysaki bizim halimiz zaten belli; sıkıntımız hat safhada. Onun için sadece ana para kadar teminat alınmalıdır. Bir başka talebimiz de bu teminatlardaki komisyonların en azından bir süreliğine kaldırılması, üreticimize ve ihracatçımıza katkı sağlayacaktır diye düşünüyoruz. Ayrıca özellikle faiz ve enflasyondaki yükseklik ile faizdeki enflasyondaki geri gelmenin sahaya yani piyasaya yansımadığının da farkındayız. Sayın Başkanım, 2025 yılı Denizli Ticaret Odamızın projeler ürettiği bir yıl oldu. Projeci bir odayız. 2026 yılı da inşallah yapmış olduğumuz projelerimizi Denizli’mizde uygulama yılı olacak; buradan da ilan ediyoruz. Tüm bunları, üyelerimizin istek ve beklentileri ile bir dosya haline getirdik, size de sunacağız. Bu arada değerli dostlar bizim bir hayalimiz, arzumuz olan Denizli’ye uzun yıllar hizmet edecek akıllı binamızı, Denizli Ticaret Odasının binasının temelini inşallah ocak ayının içinde atacağız. Sayın Başkanım, bu konuda sizin de maddi manevi desteklerinizi bekliyoruz" diye konuştu. Başkan Erdoğan’ın konuşması, salondakiler tarafından uzun süre alkışlandı. Hisarcıklıoğlu: "DTO ile Başkanı; Paris, Berlin ve Londra ayarında iyi bir örnektir" Denizli’ye 18’inci gelişi olduğunu ifade eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Yine hayırlı işler için geldik. Uğur kardeşimin de biraz önce ifade ettiği gibi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak Buldan’da, Sarayköy’de ve Babadağ’da yaptırdığımız okulların açılışlarını gerçekleştirdik. Denizli’de daha önce de Merkezefendi’deki okulumuzun açılışını yapmıştık. Ayrıca Acıpayam ve Tavas’ı da bitirdik; inşallah ilk fırsatta onların da açılışını yapacağız. Böylelikle sizlerin talebi üzerine yaptığımız toplam 6 okulumuzu Denizli’mize kazandırmış olduk; bunlarla da gurur duyuyoruz. Ticaret Odamız, burada bizlere ev sahipliği yapıyor. Bu sayede sizlerle de bir araya gelip istişare etmek istedik. Denizli Ticaret Odamız, hepimizin gurur duyması gereken bir noktada; niye derseniz? Ölçüm diye bir şey var; 2001’den itibaren başlattığımız dünyadaki odaların yıldızlaması sistemiyle Türkiye’deki odaların da yıldızlanması sizi aynı konuma getirdi. Nedir bu? Nasıl otellerde yıldızlama var ya bir yıldız ya iki yıldız ya da beş yıldız gibi; odalarda da dünyada özellikle Avrupa’da yıldızlama sistemi var. Bunun için gerekli akreditasyonu Denizli Ticaret Odası yapmış. Vermiş olduğu hizmetler standardı itibarıyla tam beş yıldızlı hizmet veriyor. Değerli kardeşim, bana ‘ya Uğur sana oy veriyor, ondan dolayı işini yaptınız’ da diyebilirsiniz fakat bugünkü Türkiye’de bunlar normal işler diye aklınıza gelebilir; ancak bunu ben vermiyorum, keşke bütün odalara versek. Uluslararası akredite kuruluşu gelir ve denetler; hem de her yıl odanın haberi de olmadan. Tekrar tüm Denizli’yi istişare ederler, ona göre puan verip devam ettirler. Bu kapsamda Denizli Ticaret Odası olarak Uğur’la hepiniz gurur duymalısınız. Burada örnek bir kalite yönetimi anlayışı var. Burada başta Uğur Başkanımız ve meclis başkanımız olmak üzere tüm yönetim kadrolarındaki meclis üyesi kardeşlerim, genel sekreterimiz ve tüm çalışanlarımızı kutluyorum, hep beraber kutlayalım; Allah kendilerinden razı olsun. Biliyorsunuz basın da buradayken şunu da söyleyelim Bizim yapmış olduğumuz bu hizmetlerde para pul aldığımızı zannediyorlar. Oysaki neredeyse %99’u maaşsız çalışıyorlar. ‘İnsanın en hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ prensibiyle çalışıyoruz; bir kuruş da para almıyorlar, hatta hep cepten gidiyor. Ben seçilen başkanlara ‘bak göreceksin cebinden gidecek, evinden gidecek, arkadaşı geçtim dostundan da gidecek. Bana diyorlar ki sen Kayserilisin. Bir menfaatin faydan olmaz mı? Kayserili menfaati olmadığı işi yapar mı? Burada böyle bir şey yok. Allah rızası için yapıyoruz. Dostumuz, ahbabımız artıyor. Çevren çok oluyor ancak özel hayat da bitiyor; yılda yaklaşık 364 bin kilometre yol kat ediyoruz, 181 gün evde yatmıyoruz. Menfaatse bizim menfaatimiz bu. Kardeşlerimiz çoğalıyor; Türkiye’nin zenginliklerini de görüyoruz. Bu dünyaya yalan diyorlar; yalansa gerçek bir dünya da vardır herhalde. İnşallah gerçek dünyada bu sınavı geçenlerden oluruz. İnsanlara faydalı olabiliyorsan bu makamlarda, kazanç işte bu kardeşim. Benim oda ve borsa başkanlarım da bu prensiple çalışıyorlar, hepsini de çok yakından tanıyorum. Bak işte Denizli Ticaret Odası Paris, Berlin Londra ayarına gelmiş hizmet vermede" dedi. Eleştirilere bizzat kendisi yanıt veren Hisarcıklıoğlu, "Bazıları diyor ki ‘Ne yapıyor ticaret odaları?’ Daha ne yapsın kardeşim? Canını mı alacaksın adamın?" diyen Başkan Hisarcıklıoğlu, oda ve borsa başkanlarının kendisiyle birlikte gecesini gündüzüne katmış bir şekilde, hiçbir şahsi beklentisi olmadan hatta kendi özel hayatında da vererek çalıştıklarının altını çizdi, teşekkür etti. Sözleri sık sık alkışlarla da bölünen Hisarcıklıoğlu, konuşmasında önlerinde güzel bir Denizli örneği olduğunu da vurguladı. Başkan Hisarcıklıoğlu, "Bu adam, bu oda, proje fabrikası gibi çalışıyor; ben takip ediyorum. Üretiyor, Denizli’nin marka değerini büyütüyor; Avrupa’da örnek gösterilen bir merkez haline geldi. Başta tekstil olmak üzere şehrimize yeni kaynaklar sağlıyor. Şehrin önde gelen isimlerini bir araya getirdi; Yüksek İstişare Kurulunu kurdu. Bu şehrin hafızası açısından da bu çok önemli. Bundan dolayı teşekkür ederim; ortak aklı hayata geçiriyor Denizli Ticaret Odası. Şehrin, sektörlerin, iş dünyasının geleceğini ve yol haritasını hazırlıyor. Tüm bu çağdaş ve öncü yaklaşımlarından dolayı başta başkanım ve meclis başkanım olmak üzere tüm yönetim kurulu ve meclis üyelerimiz ile oda çalışanlarımızı kutluyorum. Uğur kardeşim aynı zamanda benim Ankara’da da mesai arkadaşım; genel idare kurulumuzun üyesi olarak Odalar ve Borsalar Birliği’mizin politikalarına yön veriyor. Ayrıca Ticaret Odaları Konseyi’mizde; sizlerin dertlerini ve sıkıntılarını oradaki platformda hükümet yetkililerine aktarıyorlar. Bunun yanında TOBB’un kurduğu kara gümrük kapıları da var. Türkiye eğer bugün 270 milyar dolarlık ihracatı tıkanmadan, sorun çıkmadan yapabiliyorsa kara gümrük kapılarında onunla ilgili odaların oluşturmuş olduğu bir şirket var Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret AŞ; işte onun sayesinde. Onun yönetiminde de Uğur kardeşim var. Odalar Birliğimizdeki en önemli şirket; çünkü ihracatçımızın rahatlıkla girip çıkmasını ve işini modern bir şekilde yapabilmesini sağlayan bu gümrük kapları. Bu Türkiye’nin ilk ve tek projesi; Birleşmiş Milletler tarafından dünyaya örnek gösterilen proje. Birleşmiş Milletler’e, Türkiye’den buraya giren tek proje, tek kuruluş olan bu şirketi yöneten idare edenlerin başında Uğur kardeşim geliyor. Bütün oda ve borsalarım adına kendisine teşekkür ediyorum. Bilgisinden, tecrübesinden ve çalışkanlığından da ki çok çalışkandır zaten bu salondan da belli, istifade ediyorum. Sizleri de Ankara’da en iyi şekilde temsil ediyor kardeşim. Denizli’nin meselelerini kendisine aktardığınızda her sıkıntıyı, her talebi dile getiriyor. Biraz sonra bunlarla ilgili dosyaları da verecek bana; ilgili makamlar nezdinde bakacağız. Bazıları diyorlar ki Odalar Birliği ve odalar ne iş yapıyorlar? Bizim görevimiz belli... İki tane yasa var bizim görev ve yetkimizi sınırlayan; 5174 sayılı Yasa ve Anayasanın 135’inci maddesi. Buna göre kurulmuş, 5174 sayılı Yasa’ya göre de bütün sınırları çizilmiş. Eğer parasal işlerde yanlış iş yaparsak mal varlığımızla sorumluyuz; bütün kazancımızla, daha önceki ailemizden kalan mal varlığımızla da sorumluyuz. Öteki taraftan da diyor ki ‘kardeşim senin görevin sıkıntıları dertleri yerelden alacaksın halkın iradesi ile seçilmiş olan kişilere aktaracaksın. Burada başlıyor burada bitiyor görevimiz. Yani sizin sıkıntılarınızı Uğur kardeşim alacak Ankara’da bize aktaracak, ki yapıyor da Allah razı olsun. Ben de bunları Ankara’da çözecek makamlara, Cumhurbaşkanımıza, bakanlara ve bürokrasiye götüreceğim. Biz kanun ya da yönetmelik çıkarmayız, para basamayız. Biz bunların hiçbirini yapamayız! Bize verilen yetki bu, bu kadar Demokraside herkesin çizdiği kurallar çerçevesinde hareket etmesi lazım. Sizlerin Uğur kardeşimin elinden bize aktardığınız bu sorunları Sayın Cumhurbaşkanımızın nezdinde, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, Ticaret Bakanımız ve bütün bakanlıklarla hatta merkez bankası başkanı olmak üzere bürokratla da bir araya gelerek hepsini tek tek söyledik, yine söyleyeceğiz" diye konuştu.
İstanbul Puan sistemi kuryeler için hayati risk oluşturuyor Ülke çapında sayıları 200 bini aşan kuryeler, puanlama sistemiyle hız yapmaya zorlanıyor. Yavaş kalan cezalandırılıyor, puanı düşen sistem dışına atılıyor. Motorlu kuryeler, müşteri ve işveren memnuniyeti uğruna canlarını riske atıyor. Pandemi döneminden itibaren sayılarında büyük artış olan motorlu kuryeler, bir yandan kent koşuşturmacasının vazgeçilmez parçası olurken diğer yandan ölümle hayat arasında gidip gelen çalışma düzeninin içine sıkışmış durumda. Trafikte sık sık şikâyet konusu olan, ‘hız yapıyorlar’, ‘kural tanımıyorlar’ denilerek eleştirilen motorlu kuryelerin hikâyesinin arka planında ise görünmeyen, konuşulmayan bir sistem yatıyor. Bu sistemin merkezinde, puanlama ve performans baskısı bulunuyor. Her teslimat sonrası verilen puanlar, kuryenin günlük kazancından sistemde kalıp kalamayacağına kadar pek çok kritik başlığı belirliyor. Kuryeler, kurallara uyduklarında siparişi geç götürmekle, hız yaptıklarında ise canlarını tehlikeye atmakla karşı karşıya kalıyor. Öte yandan teslimat puanları, platformlar arasında dolaşan referans sistemine dönüşmüş durumda. Bir uygulamada düşük puan alan kurye, başka bir şirkete başvurduğunda aynı gerekçeyle reddedilebiliyor. Bu durum, bütün geçimini bu işten sağlayan kuryeleri bir anda işsiz ve borçlu bırakabiliyor. 2021-2025 yılları arasında Türkiye genelinde 224 motokurye trafik kazalarında hayatını kaybetti.