EĞİTİM - 04 Eylül 2014 Perşembe 15:55

Bahçeşehir Koleji Çamlıca Kampüsü açıldı

A
A
A
Bahçeşehir Koleji Çamlıca Kampüsü açıldı

Bahçeşehir Koleji’nin Anadolu yakasında açtığı 3 okuldan ikincisi olan Bahçeşehir Koleji Çamlıca, dün gerçekleştirilen törenle açıldı.

Açılış töreni Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel, Bahçeşehir Koleji Üst Yönetimi, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Şenay Yalçın, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Dekanı Türker Kılıç, veliler ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleşti.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Bahçeşehir Koleji Çamlıca Okul Müdürü Berrak Çebi, Çamlıca kampüsünün açılışı dolayısıyla duydukları mutluluğu dile getirerek, “Ülkemizin geleceğine yön verecek olan çocuklarımızın yetiştirildiği Bahçeşehir Koleji ailesine, Çamlıca kampüsü olarak dâhil olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Eğitimin kalitesini içeriği belirler anlayışıyla 21.yy becerileriyle donatılmış, problem çözme yeteneği kuvvetli, araştırmacı, sorgulayıcı ve teknolojiyi doğru kullanabilen bireyler yetiştiriyor ve bu anlayışla dünya okulu vizyonumuzu Türkiye’nin her noktasına taşımaya devam ediyoruz. Çocuklarımızı dünya ile konuşan, dünya ile çalışan ve dünya ile yarışan bireyler olarak hayata hazırlamak temel hedefimizdir. Bahçeşehir koleji yöneticileri, öğretmenleri ve tüm çalışanları ile bu hedefi gerçekleştirme heyecanı içindeyiz’’ dedi.

HEDEFİMİZ DÜNYA MARKASI OLMAK
40 yıldır eğitim ile uğraştığını belirten Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve Dünya Eğitim Girişimcileri Başkanı Enver Yücel, Bahçeşehir Koleji olarak verdikleri eğitim hakkında şunlardan bahsetti: “Anaokulundan üniversiteye yaşam boyu eğitim hizmeti veren Bahçeşehir Koleji Çamlıca Kampüsümüz, anaokulu, ilkokul ve ortaokulu ile çocuklarımızı yaşama en donanımlı şekilde hazırlayacaktır. Bize güvendiğiniz için, çocuklarınızı bize emanet ettiğiniz için sizlere bir kere daha teşekkür ediyorum. Bu güveninize layık olacağız. İlkokul birinci sınıfa başladığım günden bu yana eğitimin dışına çıkmadım. 40 yıldır eğitim ile uğraşıyorum. Dünya’da eğitim adına ne olup bitiyor? Bunların neredeyse tümünü biliyorum. Benim hedefim bir dünya kurumu yaratmak. K12 okullarımızın dünyada tanınır olmasını hedefliyoruz. Kaliteli eğitim her çocuğun hakkıdır diyoruz ve Türkiye’nin her noktasına kaliteli eğitimi götürüyoruz. Öğrencilerimiz mezun olduklarında dünyanın en saygın üniversitelerine gidiyorlar.” dedi.

Öğrencilere 21. Yy becerileri ile donatmayı hedeflediklerini ifade eden Enver Yücel, “Bütün dünya 21. Yy dünyası nasıl bir dünya olacak nasıl bir dünyanın içindeyiz? Gibi sorulara cevap bulmaya çalışıyor. İşte bu 21.yy becerilerini öğrencilere, gençlere kazandırmalıyız ki dünya sorununu ve problemini çözebilsinler. O zaman öncelikli hedef öğrenci iletişimci olsun. İletişim kurabilmesi için bir yabancı dile hatta birden fazla yabancı dile sahip olması lazım. Şuanda dijital bir dünyada yaşıyoruz. Demek ki teknolojiye hâkim onu yöneten yönlendirebilen birisi olması lazım. Dünyanın en büyük sorunlarından biri birlikte yaşam kültürü, insanların artık birlikte nasıl yaşayabileceğini mutlak suretle çözmesi lazım. Anaokulundan itibaren birbiriyle kaynaşabilen bireylerin kültürünü öğrencilere vermeliyiz ki öğrenci ve gençlerimiz gelecek dünyayı ona göre inşa edebilsinler. Yenilikçilik, girişimcilik rekabet edebilen öğrenciler olması gerekiyor” şeklinde konuştı

Törende Okul Müdürü Berrak Çebi tarafından Çamlıca ve birçok Bahçeşehir Koleji kampüsünun inşasını gerçekleştiren Okul Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ömral Yücel’e teşekkür plaketi takdim edildi. Törenin ardından, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel, genel müdürlük yönetim kadrosu, protokol üyeleri ile birlikte fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."