POLİTİKA - 12 Ağustos 2019 Pazartesi 10:35

Bakan Akar: 'B ve C planlarımız hazır'

A
A
A
Bakan Akar: 'B ve C planlarımız hazır'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ile müşterek harekat merkezinin önümüzdeki günlerde kurulacağını belirterek, "B ve C planlarımız hazır, kendi faaliyetlerimiz olacak. Koridorun derinliği 30-40 kilometre olmalı, bu konuda adımın atılacağını tahmin ediyoruz" dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak Güvenli Bölge konusunda ABD ile varılan mutabakat kapsamında müşterek harekat merkezinin kısa süre içinde açılacağını belirterek, "Bu müşterek harekat merkezi kurulduktan sonra müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuna uygun bir şekilde ilerlemeyi ve ABD'li müttefiklerimizle beraber hareket etmek arzusuyla bunları söylüyoruz. Ama diğer taraftan da ister 'B', ister 'C planı' deyin eğer bunlar yürümezse kendi başımıza yapacağımız faaliyetlerimiz de hareketlerimiz de olacaktır" dedi.

Milli Savunma Bakanı Akar, TRT Haber'de yayımlanan özel röportajda gündeme ilişkin soruları cevapladı.
Beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve TSK'nın komuta kademesi ile KKTC'de gerçekleştirdiği temaslara ilişkin soru üzerine Bakan Akar, şu cevabı verdi: 

"Kıbrıs, bizler için bir milli davadır. Biz Kıbrıslı kardeşlerimizle kader birliği içinde olduğumuzun bilincindeyiz. Kıbrıslı kardeşlerimizin siyasal eşitliği, güvenliği konularında çok duyarlı olduğumuzu, bu konuda hiçbir şekilde taviz verilmeyeceğini, bunun vazgeçilmez bir konu olduğunu ifade ettik. Görüşmelerin barışçıl yol ve yöntemlerle gerçekleşmesini, çözümlerin uluslararası hukuka uygun şekilde gerçekleşmesini dilediğimizi, temenni ettiğimizi de vurguladık. Biz burada herhangi bir şekilde bir çözümle alakalı çalışma metodu dayatmıyor, herhangi bir metodu da dışlamıyoruz. Ancak sırf müzakere yapmak için müzakere yapmanın da taraflara bir yararının olmadığını da dile getirdik." 

Türkiye'nin garantör devletlerden biri olduğunu anımsatan Akar, "Türkiye'nin garanti ve ittifak anlaşmaları çerçevesinde önemli hak ve sorumluluklarının olduğunu herkesin bilmesi lazım. Bu hak ve sorumluluklarımızı bugüne kadar olduğu gibi aksaksız ve eksiksiz yerine getirmeye devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bu konuda bize ne düşüyorsa bunları bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduk, bundan sonra da aynı şekilde yanlarında olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu. 

"Doğu Akdeniz'de giderek artan enerji gerilimi olduğu ve bunun nasıl aşılacağı"nın sorulması üzerin Akar, "Türkiye'nin ve KKTC'nin içinde olmadığı hiçbir kararın ve çözümün yaşama şansı olmadığını söylüyoruz. Bizim hiçbir oldubittiye müsaade etmeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım. Hakkımızı, hukukumuzu gasbederek yeni birtakım oluşumları gerçekleştirmeye çalışacak girişimlerin başarı şansı olmadığını başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bizler devamlı suretle söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Bununla ilgili atılması gereken ne adım varsa bunlar için de Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve TSK'nın hazır olduğunu herkesin bilmesini istiyoruz" ifadesini kullandı. 

Akar, sorunların uluslararası hukuka uygun şekilde çözülmesi ve ilişkilerin iyi komşuluk ilişkileri içinde devam etmesinin önemine de değindi. 

Barışçıl yöntemlere verilen önemin en güzel örneğinin önce Atina'da sonra da Ankara'da Türkiye ve Yunanistan heyetleri arasında yapılan toplantı ile gösterildiğini vurgulayan Akar, "Biz bu toplantıların devamından yanayız. Dolayısıyla Ege'deki, Doğu Akdeniz'deki, Kıbrıs'taki bütün konularımızı karşılıklı konuşmak ve görüşmek suretiyle görüşmekten yanayız" diye konuştu.

Güvenli Bölge
Suriye'nin kuzeyinde Güvenli Bölge oluşturulması konusunda ABD ile oluşturulan mutabakatın çerçevesi sorulan Bakan Akar, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile görüştüklerini hatırlatarak, "En son da bu konuda bizim tahammülümüzün kalmadığını, görüşmelerin çok uzadığını, Türkiye'nin güvenlik endişelerinin arttığını, buna göz yumamayacağımızı, eğer isterlerse birlikte bazı tedbirler almamız gerektiğini, değilse Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, TSK'nın daha önceki örneklerde olduğu gibi gerekli tedbirleri alma niyetinde olduğunu görüştük" diye konuştu. 

Bunun ardından ABD'nin askeri bir heyeti Türkiye'ye gönderdiğini ve 5-7 Ağustos'ta yapılan görüşmelerde belirli aşamalar katedildiğini belirten Akar şunları kaydetti: "İyi bir başlangıç olduğunu değerlendiriyoruz. Niyetimizi, endişelerimizi, taleplerimizi ortaya koyduk onlar da görüşlerini bize söylediler. Bununla alakalı geldiğimiz nokta, YPG'nin güvenli bölgeden çıkarılmasını, ağır silahlarının toplanmasını dile getirdik. Hava sahasının kontrol ve koordinasyonu, istihbarat değişimi önemli bir konu. Bu konularda da belli noktalarda anlaşmaya, mutabakata varıldı." 

Teröristlerden arındırılacak bölgelere, evlerini terk etmek zorunda bırakılan ve Türkiye'de ikamet eden Suriyelilerin güvenli ve huzur içinde dönmelerini de konuştuklarını dile getiren Akar bunda da büyük ölçüde mutabakat sağlandığını bildirdi. Akar, "Önümüzdeki günlerde çok kısa bir süre sonra müşterek bir harekat merkezinin kurulması ve bu müşterek harekat merkezinin çalışmasıyla bu bahsettiğim aşamaların o merkezdeki ayrıntılı çalışmalarla arazide yerini bulmasını gündeme getirdik. Bu çalışma önümüzdeki günlerde başlayacak" ifadelerini kullandı.

"Gecikmeye tahammülümüz yok"
Konuya ilişkin bir zaman kısıtlamasının olup olmadığı sorulan Akar, "Bazı süreler koyduk. Çünkü daha önceki tecrübelerimizden, bazı gecikmelerin olduğunu, bazı işlerin sürüncemede kaldığını gördük. Bunları yaşamayı kabul edemeyeceğimizi, bunlara tahammülümüzün olmadığını, ne yapacaksak bir program dahilinde yapmamız gerektiğini kendilerine ifade ettik" değerlendirmesini yaptı. 

"Ne kadar bir süre" sorusu üzerine Akar, "Önümüzdeki günlerde müşterek harekat merkezinin açılmasıyla diğer faaliyetler de gerçekleştirilecek. En son söyleyeceğimizi de en başında söyledik. Bu bölgede, ülkemizin güneyinde bir terör koridoru kurulmasına asla izin vermeyeceğimizi açık ve net ortaya koyduk. Bununla ilgili yapılması gereken ne varsa, alınması gereken ne tedbir varsa bunları da almaya kararlı olduğumuzu muhataplarımıza açık bir şekilde ilettik" cevabını verdi. 

Güvenli bölgenin derinliğine ilişkin bir mutabakatın sağlanıp sağlanmadığı sorulan Akar, her ortamda 30-40 kilometrelik bir derinlik gerektiğini ilettiklerini belirtti. Bu mesafenin ABD Başkanı Donald Trump tarafından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a telefon görüşmesinde ifade edildiğini hatırlatan Akar, şunları söyledi: 

"Bu konuda önümüzdeki günlerde de yeni birtakım adımlar atılacağını değerlendiriyoruz. Burada hava sahasının kontrolü ve koordinasyonu çok önemli. Orada da epey ilerleme kaydedildi. Bu müşterek harekat merkezi kurulduktan sonra müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuna uygun bir şekilde ilerlemeyi ve ABD'li müttefiklerimizle beraber hareket etmek arzusuyla bunları söylüyoruz. Ama diğer taraftan da ister 'B', ister 'C planı' deyin eğer bunlar yürümezse kendi başımıza yapacağımız faaliyetlerimiz de hareketlerimiz de olacaktır."

"Bir şekilde aksilik çıktığında..."
"ABD, Türkiye'yi oyalamak için böyle bir anlaşma yaptı" şeklindeki görüşler hatırlatılarak, "ABD'nin samimiyetine inanıyor musunuz" sorusu üzerine Akar, şu karşılığı verdi: 

"Samimiyet subjektif bir olay. Biz bunun yerine çok somut, şu anda sizlerle paylaşamayacağım hedefler koyduk, zamanla ilgili kontrol noktaları belirledik. Bunlara uyulduğu sürece birlikteliğimiz, beraberliğimiz iş birliğimiz memnuniyetle devam edecektir. Eğer bunlarda uyumsuzluk olduğu takdirde beklemeye tahammülümüzün olmadığını kendilerine tekrar tekrar söyledik. Eğer böyle bir şey olmazsa o zaman tek başına hareket etme inisiyatifimizi kullanma hakkımızın doğacağını, bu konuda da hiçbir tereddütümüzün olmadığını dile getirmiş bulunuyoruz. Temennimiz, müttefikimiz olan ABD'nin yaptıkları konuşmalar, verdikleri sözler çerçevesinde doğal bir şekilde bu sürecin ilerlemesine gayret göstereceklerine inanıyoruz. Ama herhangi bir şekilde aksilik çıktığında bu işin tarafımızdan devam ettirileceğini, kendi planımızı uygulamaya koyacağımızı da söyledik. Önemli bir konu olarak da muhatabımız olan askeri heyetin başkanına da PKK'dan hiçbir farkı olmayan YPG'ye özellikle silah ve mühimmat desteklerinin sonlandırılmasının acilen gerekli, zorunlu olduğunu, müttefiklik, stratejik ortaklık adına bunun şart olduğunu da açık ve net söyledik. Tedbir almalarını bekliyoruz."

"Saldırılara misliyle mukabele edeceğimizi dile getirdik"
İdlib'de Rusya Federasyonu destekli rejimin havadan, karadan "acımasız ve ahlak dışı" saldırılarını sürdürdüğünü ifade eden Akar, hazirandan itibaren 400 civarında masum insanın hayatını kaybettiğini söyledi.
Akar, sözlerine şöyle devam etti: 

"Zaman zaman bizim oradaki 12 gözlem noktamıza da bazı saldırılar oluyor. Bunu da biz çok açık bir şekilde ifade ettik Rusya nezdinde. Burada yapılan saldırılara karşı misliyle mukabele ettiğimizi, edeceğimizi açık bir dille dile getirdik. Onlar da bunun kaza ile olduğunu izah etmeye çalışıyorlar." 

Bakan Akar, bölgedeki hayatın normalleşmesini sağlamak amacıyla gerekli tedbirlerin alınması konusunda Rusya ile temasları sürdürdüklerini kaydetti.

Terörle mücadele
FETÖ ile mücadele konusundaki soru üzerine Bakan Akar, "Yeni bilgiler, belgeler, veriler çıktıkça, istihbarat örgütlerimizden, adli makamlar tarafından bilgiler geldikçe bu mücadele devam ediyor. Bu konuda TSK son derece hassas ve dikkatli bir şekilde, büyük bir ciddiyetle bu mücadeleyi sürdürmektedir. Bununla ilgili yapılması gerekenler tereddütsüz yapılmaktadır. 15 Temmuz'dan bugüne kadar 17 bin 499 kişi TSK'dan ihraç edildi. Bunların dışında da 6 bin 353 personelle ilgili işlemler devam etmektedir" diye konuştu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkin, caydırıcı ve saygın statüsünü devam ettirdiğini vurgulayan Akar, "Bu hainler içimizden temizlendikçe güçleniyoruz." diye konuştu. 

Terör örgütü PKK ile yapılan mücadelede gelinen noktanın sorulması üzerine Akar, geçen yıl terörle mücadele operasyonlarının daha da arttığını belirtti. Bu kapsamda küçük operasyonlar hariç orta ve büyük çaplı 105 operasyon yapıldığını kaydeden Akar, "Hava harekatlarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Hava harekatlarını ele aldığımızda Kıbrıs Harekatı sırasında 211 hava harekatı yapıldı. Bizim son dönemdeki iç güvenlik harekatlarında ise 476... Dolayısıyla bu konudaki kararlılığımızı açıkça ortaya koyduk" şeklinde konuştu. 

Teröristleri inlerinde etkisiz hale getirmeyi amaçladıklarını ifade eden Akar, başta Irak olmak üzere tüm komşuların toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını da vurguladı. Akar, teröristlerin inlerine tek tek gireceklerini kaydederek "Terörle mücadele konusundaki kararlılığımız terör örgütünün sözde yöneticileri tarafından anlaşıldı ama biz alttakilerin de gerçekleri görmesini bekliyoruz" dedi. 

Akar, Türk milletini terör belasından kurtarmaya kararlı olduklarını vurguladı.

S-400 tedariki
Rusya'dan S-400 tedarikine ilişkin soru üzerine, Akar, birinci filonun birinci bataryasının teslimatının tamamlandığını hatırlattı. "Ağustos-eylül ayında ikinci bataryanın intikali söz konusu" diyen Akar, "Bir taraftan kurulum, diğer taraftan eğitimlerle aralık ayının sonunda ilk harekat yeteneği dediğimiz hususlar ve daha sonra tam harekat yeteneği dediğimiz hususlar Nisan 2020 için planlanmış durumda. Bunlar gerçekleşecek. Bunlar adım adım ilerliyor." diye konuştu. 

Akar, yer seçimi, teşkilat ve kurulum faaliyetlerinin devam ettiğini belirttiği Patriot konusundaki görüşmelerin de ABD'lilerle sürdüğü bilgisini paylaştı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Başkan Vekili Özdemir: "Finike’nin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalarımızı yapıyoruz" Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, Finike’de ziyaretlerde bulundu. Özdemir, portakal bahçesini gezerek ve üreticilerle bir araya geldi. Başkan Vekili Özdemir, Büyükşehir Belediyesi olarak Finike’nin öncelikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar sürdürdüklerini söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, Finike ziyareti kapsamında ilk olarak Finikeli üretici Salih Baysarı’nın portakal bahçesi ve portakal paketleme tesisini gezdi. Hasattan paketlemeye uzanan süreci yerinde inceleyen Büşra Özdemir, Finike portakalının bereketini, üreticinin gücünü ve bu toprağın değerini korumaya, desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Partililerle bir araya da gelen Büşra Özdemir, Muhittin Böcek’i iki gün önce ziyaret ettiğini belirterek, "Finikeli hemşehrilerine çok selamı var. Büyükşehir Belediyesi’nin Finike’de hayata geçireceği projeler kaldığı yerden devam ediyor. Finike’nin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalarımızı yapıyoruz" dedi. "Ekiplerimiz Antalya’nın her noktasında büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürüyor’’ Başkan Vekili Özdemir, Büyükşehir Belediyesi olarak Muhittin Böcek’in hayata geçireceği plan ve projeleri aksatmadan sürdürdüklerini belirterek, "Ekiplerimiz Antalya’nın her noktasında büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürüyor. Finike’nin ihtiyaçları ve muhtarlarımızın talepleri doğrultusunda hizmetlerimiz tüm hızıyla sürecek" dedi.
Gaziantep Gaziantep’te 16 öğrenci icazet merasiminde hafızlık belgelerini aldı Gaziantep’te düzenlenen icazet merasiminde hafızlığını tamamlayan 16 öğrenci, dualar eşliğinde taç giyip hafızlık belgelerine kavuştu. İl Müftülüğüne bağlı Kur’an kurslarında öğrenim gören ve hafızlığını tamamlayan 16 kız öğrenci için icazet merasimi düzenlendi. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı Şahinbey Müftülüğü Nazire Eruslu Kur’an Kursunda düzenlenen merasim Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Merasimde, hafız öğrenciler de Kur’an-ı Kerim’den süreler okudu. Ardından kursların faaliyet ve başarılarını anlatan sinevizyon gösterimi katılımcılara izletildi. Açılış konuşmasını yapan İl Müftü Vekili Şakir Aktaş, hafızlık sürecinin önemine vurgu yaparak, hafız öğrencileri ve ailelerini tebrik ederek emeği geçen herkese teşekkür etti. Şahinbey İlçe Müftüsü Mehmet Arslaner de, "Hafızlığı bitiren öğrencilerimizin mutluluğuna ortak olduk. Nazire Eruslu Kur’an kursumuzda hafızlığını bitiren 16 öğrencimiz ile hazırlık eğitimini tamamlayıp hafızlık eğitimine başlayan 11 öğrencimiz için program düzenledik. Öğrencilerimize başarılar diliyor, onlara emek veren çok kıymetli kurs idaremize ve Kur’an kursu öğreticilerimize teşekkür ediyoruz" diye konuştu. İlahilerin seslendirildiği merasimde öğrencilerin gösteri ve sunumları sonrası hafızlığını bitiren öğrenciler ile hafızlığa yeni başlayan öğrencilere hediye takdimi gerçekleşti. Taç giyme töreninde duygusal anlar Merasimin en özel bölümü olan taç giyme anlarında, öğrencilerin aileleri sahneye çıkarak evlatlarına eşlik etti. Hafız kızlara, babaları tarafından hem taç giydirildi hem de güller takdim edildi. Protokol üyeleri de öğrencileri tek tek tebrik etti. 16 öğrenci hafızlık belgesini aldı İcazet merasiminde hafızlığını tamamlayan 16 öğrenciye belgeleri takdim edilerek hafızlık süreçleri resmen taçlandırıldı. Programda büyük bir coşku ve gurur yaşandı. Merasime, İl Müftü Vekili Şakir Aktaş, İl Müftü Yardımcısı Aziz Aktan, Şahinbey İlçe Müftüsü Mehmet Arslaner, okul müdürleri, Kur’an kursu öğreticileri, öğrenci velileri ve öğrenciler katıldı.
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş, Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi Başkanı Woo Wonshik ile görüştü TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Geçen yıl anayasaya aykırı olarak ilan edilen sıkıyönetim karşısında Meclisi toplayarak, milli iradeye sahip çıkarak, Meclisin etrafını askeri tanklarla çevirmiş olmalarına rağmen o yasayı kabul etmediniz, reddettiniz ve sıkıyönetimin gerçekleşmesine müsaade etmediniz. Bu tarihi liderliğiniz dolayısıyla tebriklerimi ifade etmek isterim" dedi. Kurtulmuş, Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi Başkanı Woo Wonshik ile görüştü. Kore Cumhuriyeti’nde geçen yıl sıkıyönetimin ilan edilmesine ilişkin Kurtulmuş, "Sizi bir kez daha tebrik etmek isterim. Güney Kore tarihi bakımından fevkalade önemli bir liderliğe imza attınız. Geçen yıl anayasaya aykırı olarak ilan edilen sıkıyönetim karşısında Meclisi toplayarak, milli iradeye sahip çıkarak, Meclisin etrafını askeri tanklarla çevirmiş olmalarına rağmen o yasayı kabul etmediniz, reddettiniz, sıkıyönetimin gerçekleşmesine müsaade etmediniz. Bu tarihi liderliğiniz dolayısıyla tebriklerimi ifade etmek isterim" dedi. Demokrasi dışı güçlerin milli iradeye müdahalesiyle çok kez karşılaşmış olan bir ülke olarak bu liderliğin ne kadar önemli olduğunu gayet iyi anladıklarını dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Bizler 75 yıllık çok partili siyasi hayatımızda beş kez darbeyle, bir kez de darbe teşebbüsüyle karşılaşmış olan bir milletiz. Biraz sonra ziyaret edeceğiz. Benzer bir durum bizde de gerçekleşti. 2016 yılının 15 Temmuz gecesinde FETÖ’cü terör çetesi Meclisi de kuşatarak, yukarıdan silahlarla bombalayarak milli iradeyi durdurmak istedi. Aynen sizin yaptığınız gibi o zamanki Meclis Başkanımızın riyasetinde milletvekili arkadaşlarımız bir araya gelerek bu demokrasi dışı saldırıya karşı yekvücut olarak mücadele etti ve milletimiz kazandı." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kısa bir zaman önce Kore Cumhuriyeti Devlet Başkanı Lee Jae Myung’ı Türkiye’de ağırladığını dile getiren Kurtulmuş, "Fevkalade güzel, üst düzey bir görüşme gerçekleşti. Çok sayıda anlaşma karşılıklı olarak imzalandı. Şimdi bu anlaşmaların karşılıklı olarak meclislerimizden geçirilmesiyle ahdi zeminin sağlanması Türkiye-Güney Kore arasındaki ilişkilerin çok daha güçlenmesine vesile olacaktır" ifadesini kullandı. Hükümetler arasındaki bu iyi ilişkileri, parlamentolar tarafından da destekleme arzusunda olduklarını ifade eden Kurtulmuş, dostluk gruplarının, ihtisas gruplarının karşılıklı ziyaretlerinin ve özellikle uluslararası asamblelerdeki Türk ve Kore Cumhuriyeti heyetlerinin yakın çalışmasının iki parlamentoyu daha da yakınlaştıracağını vurguladı. Gelecek dönemde Asya’nın önemli güç merkezlerinden birisi olacağını belirten Kurtulmuş, "Türkiye olarak Asya ile ilişkilerimize önceki dönemlerden daha fazla önem atfediyoruz. Özellikle 2019’dan itibaren başlatılan ‘Yeniden Asya girişimi’yle Asya’daki bütün ülkelerle ilişkilerimizi çok daha ileri noktaya götürmek istiyoruz. Kaldı ki Güney Kore, Asya’daki bizim en önemli müttefiklerimizden birisidir. Hem tarihi ve kültürel yakınlığımız hem de Asya’daki ikinci ticaret ortağımız olması bakımından Güney Kore bizim için çok önemlidir. Aynı şekilde biz de kan kardeşi olarak Güney Kore için çok önemli olduğumuzu biliyoruz. Bu dostane ilişkileri çok daha ileri noktalara taşımak mümkündür" şeklinde konuştu. Türkiye’nin ve Kore Cumhuriyeti’nin dünya çapında fevkalade deneyimli şirketlerinin bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Her iki ülkenin karşılıklı yatırımlarının artırılmasının ötesinde, özellikle Türkiye’nin etkisinin fevkalade büyük olduğu Orta Asya ve Afrika’da da Güney Kore ile müşterek iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. İki ülke arasındaki kapasite fevkalade önemli iş birliklerine de müsaittir. Özellikle bilim, teknoloji, inovasyon ve yüksek teknolojiler alanında iş birliği yapabilecek çok güçlü insan gücüne ve teknolojik altyapıya sahip olduğumuzu belirtmek isterim" diye konuştu. Filistin davası konusunda Kore Cumhuriyeti’nin tutumunu takdirle karşıladıklarını ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Filistin’in masum ve mazlum halkına karşı destek olunması, yardımların gönderilmesi ve onların içinde bulunduğu zor durumdan kurtarılması konusundaki tavrınızı olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Yine aynı şekilde Filistin meselesinde iki devletli çözümden yana tavrınız da takdire şayandır. Ümit ederim ki bu doğru tavrımızı, doğru istikamette ilerleyen tavrınızı en kısa süre içerisinde Filistin devletini resmen tanıyarak olgunlaştırırsınız. En son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde 11 Batılı ülke Filistin’i tanıdı. Asya’nın büyük güçlerinden birisi olan Güney Kore’nin de tanınmasıyla birlikte çok güçlü bir destek verilmiş olur. Böylece Güney Kore olarak tarihin doğru tarafında durduğunuzu bütün dünyaya ilan etmiş olursunuz" Wonshik, iki ülke arasında tarihi bağların bulunduğuna işaret ederek, Kore Savaşı’nda Türkiye’nin 20 binden fazla asker göndererek Kore Cumhuriyeti’nin özgürlüğünü ve demokrasisini korumaya yardım ettiğini söyledi. Wonshik, Ayla filminde olduğu gibi Türk askerlerinin sadece savaşmadığını, savaş yetimleri için Ankara Okulunu kurduğunu, yetimlere bakarak eğitimler verdiğini anlatarak, Kore Cumhuriyeti halkı olarak buna karşı minnettar olduklarını ifade etti. Wonshik, 6 Şubat 2023’te Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketi sırasında Kore Cumhuriyeti hükümeti ve halkının da hızla yardıma koştuğunu dile getirdi. Geçen sene aralık ayında Kore Cumhuriyeti’nde sıkıyönetim ilan edildiğini ve halkın Meclise koştuğunu, milletvekillerinin hızla Meclise geldiğini anlatan Wonshik, anayasaya uygun bir şekilde bu sıkıyönetimi iptal etmeye çalıştıklarını ifade etti. Görüşmede, NATO PA Türk Delegasyonu Başkanı AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Kore Cumhuriyeti Parlamentolar Arası Dostluk Grubu üyeleri AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, AK Parti Karabük Milletvekili Cem Şahin, AK Parti Ankara Milletvekili Kurtcan Çelebi, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Türkiye’nin Seul Büyükelçisi Murat Tamer yer aldı. Kurtulmuş ve Wonshik, daha sonra FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında bombalanan Meclis’teki alana karanfil bıraktı. TBMM Genel Kurul Salonu’nu ziyaret ederek milletvekillerini selamlayan Kurtulmuş ve Wonshik, bir süre Genel Kurul çalışmalarını takip etti.
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.