POLİTİKA - 14 Haziran 2022 Salı 14:44

Bakan Akar’dan Yunan parlamenterlere sert tepki

A
A
A
Bakan Akar’dan Yunan parlamenterlere sert tepki

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu ortak toplantısında Türkiye aleyhinde söylemlerde bulunan Yunan parlamenterlere sert tepki gösterdi.

NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu ortak toplantısı İstanbul'da başladı. Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu Raporunun görüşülmesinin ardından açılış oturumunda Bakan Akar da hitap ederek Türkiye’nin savunma ve güvenlik konularındaki yaklaşımlarını paylaştı.

Konuşmasının ardından Akar, parlamenterlerin sorularını yanıtladı. Litvanyalı ve İspanyol milletvekillerinin Ukrayna’daki gelişmeler ve NATO bağlamındaki sorularına cevap veren Akar, Yunan bir parlamenterin sorusu sırasında “Kıbrıs’ın kuzeyinde işgaliniz sürüyor” ifadesini kullanması üzerine sert tepki göstererek, şunları söyledi:

“Kıbrıs’ın kuzeyine işgal derseniz, başından kavga etmek istiyorsunuz demektir. Türkiye Kıbrıs’ın kuzeyinde işgalci değildir. Orada 1974’e kadar katliamlar, darbeler yapıldı. Rumların dahil hayatları tehlikeye girdi. Biz 1974’te Barış Harekatı’nı yaptık. 1974’ten şu ana kadar hem güney hem kuzey barış, huzur içinde yaşıyor. Bunu görmek lazım. Yanlı olmamak lazım. 2014’te BM’nin Annan Planı’nı çözüm olsun diye tüm eksikliklerine rağmen Türkler kabul etti. Rum tarafı kabul etmedi.”

Terör örgütü PKK/YPG’nin 40 bin insanımızı öldürdüğünü, FETÖ’nün 251 kişiyi katlettiğini vurgulayan Akar, “Biz terör belasından ülkemizi, milletimizi kurtarmak için yoğun şekilde gayret gösteriyoruz. Bu konuda kararlıyız. Bizim başka bir amacımız yok. Eğer siz bizim mücadele ettiğimiz, halkımıza zarar veren, 40 bin kişiyi öldüren, 251 kişiyi katleden PKK/YPG’ye, FETÖ’ye orada kampta yer verirseniz bunun adı müttefiklik olmaz, bu dostluğa aykırıdır. Bu durum ittifaka da zarar verir, müttefiklik ruhuna da aykırıdır. “
“Lavrion kampını bilmeyen yok”

Yunan parlamenterin “Öyle bir şey yok” demesi üzerine Bakan Akar, “Yok demeyin. Yunanistan’daki Lavrion kampını bilmeyen yok. Aynı şekilde İsveç’te de PKK/YPG’liler her şeyi yapıyor. Bunun ne insanlık, ne demokrasi ne de insan hakları ile alakası var. Teröristlere bu kadar fırsat verilirse bizim de bu insanlarla beraber olmayı istemememiz gayet normal” diye konuştu.
Başka bir Yunan milletvekilinin “Türk Hava Kuvvetleri Yunan adalarının üzerinden uçuyor” sözleri üzerine Akar, şu yanıtı verdi:

“Yunan uçakları 27 Nisan’da ana karamıza gelerek Datça, Didim, Dalaman’da hava sahamızı ihlal etti. Siz o kadar kilometre uzaktan, Yunanistan’ın ana karasından, Türkiye’nin ana karasına gelip hava sahamızı ihlal edeceksiniz, bundan sonra bizim ne yapmamızı bekliyorsunuz? Bunların radar görüntüleri var, müttefik ülkelerle de paylaştık. Biz de 28 Nisan’da bunların karşılığını verdik.”

“Yunan nezaketine uygun değil”

Türkiye ve Yunanistan arasındaki problemlerin çözümünün görüşmelerle olabileceğini tekrar tekrar vurgulayan Akar, şu açıklamalarda bulundu:

“Biz her zaman ve ısrarla sorunların uluslararası hukuk, iyi komşuluk ilişkileri ve diyalogla çözümünden yana olduğumuzu ifade ettik. Bunların birincisi istişari görüşmeler, diğeri ayrıştırma usulleri üçüncüsü ise güven artırıcı önlemler toplantıları. Güven artırıcı önlemler toplantılarını önemsiyoruz. Çünkü sorunların tarihi, hukuki, siyasi birçok boyutu var. Uzmanların bir araya gelerek bunları detaylı çalışması lazım. İlk üç toplantı yapıldı. Dördüncü toplantı için Yunan tarafını Ankara’ya beklediğimizi belirttik. Ancak iki yıldır cevap alamadık. Bu toplantılara destek verin, dönünce parlamentonuzda bu konuyu anlatın, Türk-Yunan tarafları olarak sorunlara birlikte çözüm bulalım.”

Akar’ın sert cevaplarının ardından Yunan parlamenterlerden biri “Size teşekkür etmeyeceğim” demesi üzerine, Akar, “Bu Yunan nezaketine uygun bir davranış değil” karşılığını verdi.

Bakan Akar terörle kesintisiz mücadeleye vurgu yaptı

İttifak içindeki en büyük ikinci orduya sahip Türkiye’nin, NATO'nun misyon ve operasyonlarına en çok asker katkısında bulunan ilk üç ülke arasında bulunduğunu, finansal katkı anlamında ise ilk sekiz ülke içinde yer aldığını aktaran Akar, NATO’nun 70 yıldır güvenilir bir müttefiki olan Türkiye'nin riskler ve tehditler karşısında her zaman kendine düşen görevleri yerine getirdiğini ifade etti.

"Üyeler ne kadar güçlüyse, İttifak da o kadar güçlüdür” diyen Akar, bazı müttefiklerin Türkiye’ye yönelik savunma sanayii alalındaki kısıtlamalarının kaldırılmasının önemine değindi. NATO’nun önemli bir ittifak olduğunu söyleyen Akar, “Bu ruhla hareket ederek Finlandiya ve İsveç'in Türkiye'nin terör örgütleri, özellikle PKK/YPG ve FETÖ ile ilgili meşru güvenlik kaygılarını daha anlayışla karşılayacaklarına ve bunlara karşı hem söylemsel hem de aksiyon olarak sağlam bir duruş sergileyeceklerine inanıyoruz. NATO ve AB'nin ve diğer müttefiklerin, terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'nın örgütlenmesi, kaynak sağlaması ve propaganda faaliyetleri yapmasını engellemelerini beklemek hakkımızdır. Büyük bir küresel tehdit olmaya devam eden teröre karşı tetikte olmalıyız. Türkiye olarak, DEAŞ, El Kaide, PKK/YPG/PYD, FETÖ ve diğer terör örgütleri ile kesintisiz bir şekilde hepsiyle aynı anda mücadele ediyoruz. PKK eşittir YPG. Onlar aynı madalyonun farklı yüzleri. İstihbarat raporları ve açık kaynaklarda da yer aldığı gibi aynı hiyerarşi altında çalışırlar, aynı radikal, ayrılıkçı ideolojiye sahipler, aynı liderliği, hedefleri paylaşıyorlar ve aynı şiddet yöntemlerini kullanıyorlar. Ayrıca insan, uyuşturucu, silah kaçakçılığı, etnik zulüm, zorunlu göç faaliyetlerinin tümü İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü gibi bağımsız kurumların raporlarında da ayrı ayrı belgelenmiştir. Bir terör örgütünü diğerine karşı ticari, stratejik ve geçici bir ortaklık adı altında desteklemenin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Tek düşmanımız terör, tek hedefimiz de teröristlerdir. Bunu yaparken de komşularımızın sınırlarına ve toprak bütünlüğüne her zaman saygı duyuyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ne Kürt halkıyla ne de başka bir etnik kökenle sorununun olmadığını vurgulayan Akar, “Nasıl DEAŞ İslamiyeti temsil etmiyorsa aynı şekilde PKK/YPG de Kürt kardeşlerimizi temsil etmiyor. Bölgedeki Kürtleri PKK/YPG ile özdeşleştirmek Kürt kardeşlerimize hakarettir. Bu terör örgütü nerede olursa olsun Türkiye ve diğer tüm ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır" dedi.

"İki ülke arasındaki sorunlar diyalog olmadan çözülemez"

Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlara işaret eden Akar, "Türkiye olarak, Yunanistan ile olan tüm sorunların uluslararası hukuk, iyi komşuluk ilişkileri, karşılıklı saygı, İttifak ve diyalog ruhuyla barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulmasını içtenlikle diliyoruz. İki ülke arasındaki sorunlar görüşmeler, toplantılar, ziyaretler kısacası diyalog olmadan çözülemez" diye konuştu.

Bölgenin zenginliğini adil bir şekilde paylaşmaktan ve birlikte barışçıl bir gelecek inşa etmekten yana olduklarını belirten Akar, "Ne yazık ki bazı belli Yunan politikacılar, kendi siyasi ve kişisel hırsları için, sanki Yunan halkının bile aleyhine olan olumlu çabaları baltalamak istercesine, gerilimi tırmandıran kışkırtıcı eylemler ve söylemler peşinde koşuyorlar. NATO üyeleri olarak, İttifak içindeki yapay silah programlarına ve İttifak içerisinde İttifaklara ihtiyacımız yok. Bazı Yunan akademisyenler, emekli diplomatlar ve generaller de gerçekçi ve olumlu çabaları görmekte, desteklemektedir. Şunun da altını çizmeliyim ki, Yunan dostlarımız ikili meseleleri doğrudan ve iyi niyetle ele almak yerine AB ile konuşuyorlar. İkili meseleleri AB'nin, ABD'nin veya NATO'nun sorunlarıymış gibi çerçeveliyorlar. Üçüncü tarafları ikili meselelere dahil etmek yardımcı olmaz. Bu sadece sorunları daha da zorlaştıracaktır" dedi.

Türkiye'nin büyüyen bazı ülkelerin aksine, hiçbir zaman yayılmacı olmadığını ifade eden Akar, şöyle devam etti:

"Komşumuz ve müttefikimiz Yunanistan'a mesajımız, Türkiye'nin Yunanistan veya başka bir ülke için bir tehdit olmadığıdır. Kimsenin toprakları ve hakları üzerinde hiçbir iddiamız yok. Aksine Türkiye güvenilir, güçlü ve inandırıcı bir müttefiktir. Tek amacımızın uluslararası hukuk ve anlaşmalar çerçevesinde hak ve menfaatlerimizi korumak olduğunun altını çizelim. Türkiye ise bu önemli meseleleri çözmek için ikili görüşmeleri vurgulamaktadır. Bu bağlamda, istişare görüşmeleri, ayrıştırma usulleri toplantıları ve Güven Artırıcı Önlemler Toplantıları aktif çalışmalarımız sayesinde günümüze kadar devam etmiştir. Örneğin, Yunanistan ile askeri Güven Artırıcı Önlemler konulu 4. tur müzakereleri düzenlemeye yönelik uzun süredir devam eden davetimize hala olumlu bir yanıt bekliyoruz. Yunanistan'dan henüz bir yanıt gelmedi."

Oğuzhan Halil Özbek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.