GÜNDEM - 29 Temmuz 2020 Çarşamba 17:21

Bakan Koca'dan Bilim Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalar

A
A
A
Bakan Koca'dan Bilim Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalar

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Korona Virüs Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Vatandaşların Kurban Bayramı'nı kutlayan Bakan Koca, gelecek bayramların daha mutlu, daha sağlıklı, daha yakın ve esenlik içinde geçmesi temennisinde bulundu.

Geride bıraktığımız Ramazan Bayramı sürecinde salgına yönelik sıkı tedbirlerin uygulandığını hatırlatan Koca, “COVID-19 hastalığına karşı uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması; akrabalarımızla, arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle bir araya gelmemize mani oldu. Buruk geçen Ramazan Bayramı, eski bayramları bize tam manasıyla özletti. O günden bu yana değişen şeyler var. 1 Haziran'dan itibaren normalleşme sürecine geçtik. Alınan tedbirlerle sonuçlar arasındaki ilişkiyi yakından tecrübe ettik. Kurban Bayramı'nı mevcut şartlarda, ruhuna en uygun şekilde yaşamanın yolunu biliyoruz. Kurban Bayramı, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışmayı esas alan bir bayramdır. Gelenek ve göreneklerimizle bayramı daha da zenginleştiriyoruz. Kurban Bayramı'nın ruhuna uygun olan, bayramı sosyal dayanışma içinde geçirmemizdir. Kabul edersiniz ki bunun bir anlamı da, hastalığa karşı dayanışma içinde olmaktır. Yapılan iyilikler artarken, hastalık da kontrol altında tutulmalıdır. Kurban Bayramı sırasında, korona virüs konusunda risk alırsak, kendimizi ve başkalarını korumak için gerekli dikkati göstermezsek, bu bizlere ağır bir vebal yükler” diye konuştu.

Koca, Kurban Bayramı'nda dikkat edilmesi gereken hususları üç grupta toplayarak açıklayacağını belirtti. Tedbirlerin hala devam ettiği kurbanlık alımı ve kurban kesimiyle ilgili dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin konuşan Koca, “Kurbanlık alışverişleri belediyeler tarafından belirlenen ve denetlenen yerlerden yapılmalıdır. Hayvan satış alanlarında olabildiğince kısa kalınmalıdır. Müşteriler ve satıcılar arasında el sıkışma usulüyle pazarlık yapılmamalıdır. 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan kişiler hayvan satış ve kesim alanlarında bulunmamalıdır. Kurbanlar, belediyelerin belirlediği kesim yerlerinde kesilmelidir. Kesim, tercihen işin ehli tarafından, mümkün olan en az katılımla yapılmalıdır. Maske, mesafe ve el temizliği kurallarına her aşamada dikkat edilmelidir” dedi.

Bayramda kılınacak namazlarda alınması gereken tedbirlere ilişkin bilgi veren Koca, “Bayramın ilk günü Cuma gününe denk gelmektedir. Biri bayram namazı, diğeri Cuma namazı olmak üzere, iki namaz cemaatle kılınacak. Cemaatle kılınacak bu namazlarda şu tedbirlere uyulmalıdır. Abdest, namazdan hemen öncesine bırakılmamalı, cami şadırvanında alınmamalıdır. Abdest evde alınmalıdır. Aksi takdirde sosyal mesafe ve maske kuralına uymak imkânsız hale gelebilir. Bayram ve Cuma namazına herkes kendi seccadesi ile gitmelidir. Secde sırasında halı veya seccadelere virüs bulaşması kolayca mümkündür. Virüs dış ortamda bir süre canlı kalmakta, başkasına bulaşabilmektedir. Bu yüzden kendi seccadenizi kullanmanızda ısrar ediyoruz. Maske ve sosyal mesafe kuralı, bütün bayram boyunca geçerli kritik kuraldır. Saflarda yan yana gelen her iki kişi aralarında mutlaka boşluk bırakmalıdır. Saflar sıklaştırılmamalı, seyrek tutulmalıdır. Camilerin içinden çok, mümkün olduğunca, açık hava kullanılmalıdır. Vaaz ve namaz süreleri, Diyanet İşleri Başkanlığımızın belirttiği üzere kısa tutulmalıdır. Namaz sonunda, cemaat, en arka saftan başlayarak, düzenli şekilde dağılmalıdır. Bayramlaşma amacıyla sıra oluşturulmamalı, gruplaşma meydana gelmemelidir” ifadelerini kullandı.

Bayram günlerinin nasıl geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklamalarda bulunan Koca, “65 yaş ve üstü büyüklerimizle, kronik hastalığı olanlar; sağlık şartları bu vecibeyi üzerlerinden alıyorsa, lütfen bayram namazına gitmesin. Mezar ziyaretleri, kalabalık ihtimali varsa, mutlaka arife ve bayram günleri sonrasına ertelenmelidir. Bu bayramda makbul olan ziyaret, yüz yüze ziyaret değildir. Bayramlaşmalar mümkün olduğu kadar telefonla yapılmalıdır. Eğer ziyaret, korona virüsün hayatımıza girmediği günlerde olduğu gibi yüz yüze gerçekleşecekse, kişi sayısı az, ziyaret süresi çok kısa tutulmalıdır. Başka aile ve konukların bir araya geldiği kurban yemekleri verilmemelidir. Yoksullara, komşulara et dağıtılacaksa çok dikkatli olunmalıdır. Bu bayramda merhamet ve iyiliğin ikinci anlamı; kendimizi ve toplumu korumaktır. Bayram günlerinde bir araya gelmek eğer zaruri ise, açık ortamlar tercih edilmelidir. Evinizin bahçesindeki buluşma, evin içindeki buluşmadan daha güvenlidir. Eğer eve ziyaretçi alınmışsa, ev havalandırılmalıdır. Bayram boyunca hasta ziyaretinden uzak durulmalıdır” diye konuştu.

Bakan Koca, el öpmeyi, el öptürmeyi, tokalaşmayı, sarılıp öpüşmeyi gelecek bayramlara ertelemek gerektiğinin altını çizerek, bayram sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli hususun bu olduğunu kaydetti. Bu Kurban Bayramı'nın hep birlikte verilecek bir sınav olduğunu aktaran Koca, “Bu Kurban Bayramı, hayatımızda, el öpmediğimiz, birbirimize sarılmadığımız ikinci bayram olarak yer alacaktır. Bu içimizde bir burukluktur ama olması gereken budur. El öpme, kucaklaşma, el sıkışma geleneğimizi gelecek bayramlara erteleyelim. Gelenekler, hayatın devamı için vardır. Güzel geleneklerin bu bayrama mahsus terkinde maksat, sağlığa hizmettir. Bildiğiniz gibi, baştan itibaren yapılan değerlendirmelerde, Kurban Bayramı'na yönelik kısıtlama gündeme getirilmemiştir. Fakat size kısıtla geçirdiğimiz Ramazan Bayramı konusunda bilgi vermek isterim. Ramazan Bayramı döneminde uygulanan kısıtlamaların tamamı düşünüldüğünde, 10 gün sonraki sonuç, günlük vaka sayılarında yüzde 15 azalma olmuştur. Ayrıca, aynı tarihler dikkate alındığında, entübasyona giren günlük hasta sayısında yüzde 21, yoğun bakıma giren günlük hasta sayısında yüzde 19, hastaneye yatırılan hasta sayısında ise yüzde 8 düşüş gerçekleşmiştir. Vefatlar, yüzde 29 azalma göstermiştir. Uygulanan tedbirlerin başarısı ortadadır. Bunlar, kısıtlarla birlikte gönüllü katılıma dayalı sonuçlardı. Şimdi maske mecburiyeti olmakla birlikte, sonuç veren kısıtları koyacak olan sizlersiniz. Önceki bayramda elde ettiğimiz sonucu, şimdi gönüllü kısıtlarla hedefleyelim. Kurban Bayramında işi öyle ciddiye alalım ki, bayram sonrası gözümüz vaka tablosunda olmasın. Artık tecrübelerle biliyoruz ki: Tedbir, sonuçtur” şeklinde konuştu.

Bütün bunlarla birlikte, salgın hastalığın kişileri aşan etkisi üzerinde düşünmek gerektiğini vurgulayan Bakan Koca, şu ifadeleri kaydetti:
“Ülkemizin herhangi bir şehrinde tehdit edici düzeydeki vaka artışı, okulunu özleyen çocuğumuz için endişe kaynağıdır. Dünya Sağlık Örgütünün bu son günlerde uyardığı yönde, Eylül'de, İkinci Dalga başlangıcı ise ekonomiler açısından büyük risktir. Yatan hasta sayımızın artması, şu anda hizmet verilebilen diğer hastalarımız için arzu edilmeyen sonuçtur. İlk günlerdeki konuşmalarımdan itibaren belirttiğim gibi, salgınla mücadele, bir ülkenin bütün insanlarının katılımıyla gerçekleşir. Bunun bilincinde olan halkımıza minnet borçluyuz. Çünkü halkımız, tedbirlere uyarak, ekonomiden eğitime, üretimden hizmet sektörüne, tüm alanlarda ülkemizin iyiliğine katkıda bulunduğunu yakinen idrak ediyor. COVID-19 hâlihazırda önümüzde duran, tedbirlerle gücü kırılacak engeldir. Salgınla mücadelede daha istekli, daha kararlı olmalıyız. Güven duygusuna sahip olacağımız bir sosyal hayat başta olmak üzere, mücadele sebeplerimiz gün geçtikçe artıyor. Mücadele, bir süredir, bölgelere göre değişen tedbirlerle yürütülüyor. Şehirler bazında gerekli kararları gereken her durumda alan, Valilerimizin başkanlık ettiği İl Hıfzıssıhha Kurullarıdır. Valilerimizin başkanlık ettiği İl Hıfzıssıhha Kurulları gelişmelere göre radikal önlemler alma yetkisine sahiptir. Ciddi artışların olduğu illerimizde söz konusu radikal önlemleri Bakanlık olarak son derece isabetli buluyoruz. Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu’daki bazı illerimizde kararlardan önemli sonuçlar elde ettik. Bu kurullara, alınan kararların uygulamalarını denetleme yetkisine sahip İçişleri Bakanlığımıza çalışmaları için teşekkür ediyorum.”

Son günlerde, medyada ve sosyal medyada yer alan test kitlerine ilişkin iddialara yanıt veren Koca, “Test kitlerimizin doğru sonuç verme oranının yüzde 40 olduğu ileri sürülüyor. Bu oran, gerçeğin yarısını bile ifade etmekten çok uzaktır. Test kitlerimizin doğru sonuç verme oranı yüzde 90’ın üstündedir. İkinci bir konu olarak, bir Amerikan ilaç şirketinin, ürettiği ilacın daha yaygın kullanılması amacıyla rüşvet verdiğinden söz ediliyor. Bu itham veya iddialarla ilgili konu Bakanlığımızca da soruşturulmaktadır” dedi.

Bakanlıkta bazı yöneticilerin görevlerinden ayrılmasının ve görev değişikliklerinin bazı iddialarla ilişkilendirilmesine ilişkin konuşan Koca, “Bunları aslı olmayan iddialarla ilişkilendirmeyi doğru bulmuyorum. Bunlar Bakanlığın rutin işleyişi içinde doğaldır. Bazı görev değişimlerinin bir araya gelmesinin özel bir anlamı yoktur” dedi.

Bilim Kurulunun, Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosunda bazı veri açıklamaları için başlık ve adlandırma değişikliğine gitme konusunun ele alındığını belirten Koca, “Bunun amacı uluslararası karşılaştırmalarda kolaylık sağlanmasıdır. Hasta tablomuzda yoğun bakımda olan ve entübe edilen hastalarımız yerine, entübe edilmiş veya henüz edilmemiş de olsa kan oksijen düzeyi belli düzeyin altına düşen hastaları ağır hastalar olarak duyurmaya devam edeceğiz. Ayrıca hastalarımızda kritik eşik olan zatürre oranını da sizlerle düzenli paylaşacağız” ifadelerini kaydetti."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın Özel Yüksek Teknoloji Koleji ezber bozuyor: TÜBİTAK’ta 45 proje ile zirveye yerleşti Aydın’da eğitim paradigmasını değiştiren Özel Yüksek Teknoloji Koleji, TÜBİTAK 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’na tam 45 proje ile başvurarak kırılması güç bir rekora imza attı. Okul kurucusu Suat Erez, "Bu başarının verdiği güçle, lisedeki üretim kültürünü ortaokul seviyesine taşıyacak mesleki eğitim odaklı ortaokulun müjdesini veriyorum" dedi. Sadece sınav odaklı değil, üretim ve yenilik odaklı bir vizyon benimseyen Yüksek Teknoloji Koleji; 20 Bilimsel Araştırma, 24 Mühendislik Tasarımı ve 1 Ortaokul Projesi ile sahadaki farkını ortaya koydu. Yenilenebilir Enerji ve Endüstriyel Otomasyon gibi geleceğin sektörlerine nitelikli iş gücü ve mühendis adayı yetiştiren okulun, bu istatistiklerle öğrencilerini hem akademik çalışmaya hem de teknik uygulama becerisine eş zamanlı olarak hazırladığının kanıtladı. "Sözümüzü tuttuk, gençlerimizle gurur duyuyoruz" Rekor başvurunun, uygulanan eğitim modelinin başarısı olduğunu vurgulayan Okul Kurucusu Suat Erez "Yola çıkarken öğrencilerimizi sadece test çözen değil, geleceğin teknolojisine yön veren bireyler olarak yetiştireceğiz dedik. Bugün ortaya koyduğumuz 45 farklı proje, bu sözün ispatıdır. Öğrencilerimiz; atölyelerde, laboratuvarlarda bizzat üreterek; 20 proje ile teoriyi, 24 mühendislik tasarımı ile pratiği birleştirdiler. Bu başarı, mezunlarımızın üniversite ve kariyer yolculuğunda onlara büyük bir avantaj sağlayacaktır" dedi. "Aydın’dan Avrupa’ya teknoloji köprüsü" Vizyonlarının ulusal başarılarla sınırlı kalmadığının altını çizen Erez, TÜBİTAK başarısının küresel hedefler için bir basamak olduğunu belirtti. Erez, "Onaylanan ERASMUS+ projemizle öğrencilerimizin Avrupa standartlarında eğitim almalarını sağlıyoruz. Bizim öğrencimiz Aydın’da üretecek, dünyada söz sahibi olacak" ifadelerini kullandı. "Mesleki Ortaokulu altyapısını kurduk" Suat EREZ, lise kademesindeki bu üretim kültürünü daha erken yaşlara taşıma hedefini ise şu sözlerle duyurdu: "Lisede ulaştığımız başarı gösterdi ki; çocuklarımız doğru yönlendirildiğinde harikalar oluşturuyor. Bu kültürü temelden vermek adına, Milli Eğitim Bakanlığı’mızın vizyonu ve yönetmelikleri çerçevesinde, ‘Mesleki Eğitim Odaklı Ortaokul’ konusundaki tüm altyapı hazırlıklarını tamamladık. Yüksek Teknoloji Koleji olarak biz, Bakanlığımızın belirleyeceği stratejiler doğrultusunda Türkiye’de bu eğitimi veren öncü kurumlardan biri olmaya, atölye ve kadromuzla hazırız."
İstanbul PAYCO Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri’ne 2. dalga operasyon: 28 gözaltı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PAYCO Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş.‘ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ikinci aşama operasyon düzenlendi. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 28 şüpheli gözaltına alındı. Öte yandan 620 milyon TL değerinde; 29 mesken, 3 iş yeri, 14 araç, 32 arsa ve tarlaya el konuldu.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PAYCO Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. ile şirket yetkilileri hakkında yasadışı bahis ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası denetim raporu ile Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor incelendi. Her iki raporda da yasadışı bahis ve yasadışı forex/dolandırıcılık faaliyetlerinden elde edilen suç gelirlerinin, elektronik para ve ödeme hizmeti sunan kuruluşlar üzerinden sistematik şekilde finansal sisteme sokulduğu ve çok sayıda şirket üzerinden aklandığı belirlendi.Öte yandan eylemin bireysel bir faaliyet değil örgütlü bir yapılanma tarafından yürütüldüğü de tespit edildi. Soruşturma kapsamında elektronik para kuruluşu bünyesinde 1 örgüt lideri, liderliğe bağlı 3 yönetici, bu yöneticilerin talimatları doğrultusunda operasyonel düzeyde faaliyet yürüttüğü değerlendirilen 7 örgüt üyesinden oluşan hiyerarşik bir suç örgütü yapısının oluşturulduğu ve çok sayıda yüksek riskli ve suçla bağlantılı finansal hareket belirlendi. Bu kapsamda 5 Aralık’ta düzenlenen operasyonda 11 şüpheli gözaltına alınırken, şüphelilere ait malvarlıklarına ve Payco Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. şirketine, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği kararıyla el konuldu.Şüphelilerden 9’u tutuklanıp 2’si ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, soruşturmanın derinleştirilmesi ve elde edilen yeni deliller doğrultusunda, örgüt yapılanması içerisinde yazılım mühendisi, bilgi teknolojileri (İT) personeli ve proje yöneticisi sıfatlarıyla görev yapan şüphelilerin yasadışı bahis ve yasadışı forex/dolandırıcılık faaliyetlerinden elde edilen suç gelirlerinin transfer edilmesine ve gizlenmesinde rol aldıkları ve "para nakline aracılık etme" suçunu işledikleri tespit edildi.Örgüt hiyerarşisi içerisinde suç gelirlerinin yazılımsal altyapılar üzerinden yönlendirilmesi, elektronik para hesaplarının yönetimi ve finansal akışların gizlenmesi faaliyetlerine katıldığı değerlendirilen şüphelilere yönelik ikinci aşama operasyon düzenlendi. İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Kocaeli ve Yalova’da İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda 28 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin örgüt içi görev ve konumlarının netleştirilmesi, finansal ve dijital delillerin temini, suçtan elde edilen gelirlerin izinin sürülmesi amacıyla adreslerinde arama ve el koyma işlemleri de gerçekleştirildi. Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerinin Aklanması suçu kapsamında şüphelilere ait 92 banka hesabı ile toplam 620 milyon TL değerinde; 29 mesken, 3 iş yeri, 14 araç, 32 arsa ve tarlaya el konuldu.
Samsun Burundan rahat nefes alamamak uykudan sosyal hayata her şeyi etkiliyor Burundan rahat nefes alamamak, çoğu zaman basit bir şikâyet gibi görülse de uyku kalitesinden günlük performansa kadar birçok alanı olumsuz etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Davut Tepe, bu problemin ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri KBB Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Davut Tepe, burundan rahat nefes alamamanın sadece anlık bir rahatsızlık olmadığını belirterek, sorunun uzun vadede yaşam kalitesini düşürdüğüne dikkat çekti. Burun tıkanıklığının gece uykularını bölebileceğini, gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve verim kaybına yol açabileceğini ifade eden Tepe, bu durumun sosyal ve iş hayatını da doğrudan etkilediğini söyledi. Burun tıkanıklığının altta yatan farklı nedenlere bağlı gelişebileceğini aktaran Opr. Dr. Tepe, doğru tanı ve tedaviyle hastaların nefes alma konforunun artırılmasının mümkün olduğunu belirtti. Uzun süredir burundan rahat nefes alamayan kişilerin mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına başvurması gerektiğini vurgulayan Tepe, erken müdahalenin yaşam kalitesini belirgin şekilde yükselttiğini kaydetti. Üç kişiden birinde var Opr. Dr. Davut Tepe, "Burundan rahat nefes alamamak; sadece anlık bir rahatsızlık değil, yaşam kalitesini etkileyen önemli bir sağlık problemidir. Bu durum kimi zaman geçici iltihabi süreçlerden kaynaklanırken, kimi zaman da burun içinde kemik eğriliği, burun eti büyümesi, geniz eti veya sinüs sorunları gibi yapısal nedenlere bağlı olabiliyor. Araştırmalar, toplumda her üç kişiden birinde burun içerisinde yapısal bir problem bulunduğunu ortaya koyuyor. İltihabi sorunlar ilaçla tedavi edilebilirken, yapısal bozukluklarda cerrahi müdahale gerekebiliyor. Burundan nefes almanın uyku kalitesi açısından kritik önem taşır. Uyku apnesinin cerrahi tedavisinde burun hava yolunun açık olması, tedavinin başarısı için en önemli kriterlerden biridir. Burun sağlığının doğru şekilde değerlendirilmesi için yapılacak basit bir endoskopik muayene, tanı ve tedavi sürecinde en hızlı yoldur. Sağlıklı nefesin sağlıklı yaşamın anahtarı olduğunu unutmamak gerekir" dedi.
Kayseri Güneş gözlüğü kışın daha çok koruyor Kayseri’de Optisyenlik yapan Halit Mızrak, güneş gözlüğünün asıl amacının güneşten yansıyan UV ışıklarından korunmak olduğunu söyleyerek, "Kardaki kristallerden yansıyan ışıklar gözlerimizi daha çok aldığı için karlı havalarda güneş gözlüğünü kullanmaya daha çok ihtiyacımız var" dedi. Güneş gözlüğünün sadece yazın takılması gibi yanlış bir algı olduğunu söyleyen 15 yıllık Optisyen Halit Mızrak, "Güneş gözlüğü, tabi gözle ilgili bazı hastalık durumlarında kullanılması şart oluyor ama gözlerimizi güneşin UV ışıklarından korumamızı sağlayan bir protez diyebiliriz. Güneş gözlüğünün temel üretim amacı bizi UV ışıklarından korumaktır. Genelde adı güneş gözlüğü olduğu için sadece güneşli havalarda takılır algısı var ama ne yazık ki kardaki kristallerden yansıyan ışıklar gözlerimizi daha çok aldığı için karlı havalarda güneş gözlüğünü kullanmaya daha çok ihtiyacımız var. Karlı havalarda UV koruma oranı yüksek güneş gözlüklerinin tercih edilmesi göz yapımızı ve cildimizi daha fazla koruyacaktır" dedi. Mızrak, gözlüklerin güvenilir yerlerden alınmasını tavsiye ettiklerini söyleyerek, "Güneş gözlüğü alırken püf nokta dediğimiz artık günümüz dünyasında ne yazık ki güvenilir mağazalardan ve optisyenlik müesseselerinden tercih edilmeli. Bizim sektörümüzde yasak olmadığı için işporta her yerde satılabildiği için insanların sağlığıyla çok kolay oynayabiliyorlar. Vatandaşlarımızın güvenilir yerlerden gözlüklerini almalarını tavsiye ediyoruz. Gözlük seçerken öncelikle hangi cam rengi ile daha rahat ettiğimizi kullanarak tespit etmemiz gerekiyor. Kişiden kişiye rahatlık oranı fark edebiliyor. Birkaç farklı alternatifi deneyip değerlendirip ona göre doğru cam rengi, UV koruma oranı yüksek bir ürün ve mümkünse bilinen markaları tercih etmek bizi daha rahat ettirecektir" ifadelerini kullandı.
Antalya Doğan Hızlan Kütüphanesi’nde imza etkinliği Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Doğan Hızlan Kütüphanesi’nde düzenlenen etkinlikte çocuklar, yazar Burcu Bahar’la okuma-yazma üzerine keyifli bir buluşma yaşadı. Etkinlik sonunda Bahar, "Doğa Dostu Dodo Patara’da" adlı kitabını imzaladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve eğitim çalışmaları kapsamında, Doğan Hızlan Kütüphanesi çocukları kitapların dünyasıyla buluşturmaya devam ediyor. Kütüphanede gerçekleştirilen söyleşi ve atölye etkinliğinde çocuklar, yazar Burcu Bahar’la bir araya gelerek okumanın yazmaya nasıl eşlik ettiğini, hikâyelerin nasıl kurulduğunu ve kitaplarla bağ kurmanın önemini deneyimledi. Çocuklar doğaçlama hikaye oluşturdu Etkinlik boyunca çocuklarla interaktif bir içerik yürütülürken, "Dodo" karakteri üzerinden Patara’dan Uludağ’a, Alanya’ya uzanan hayali bir yolculuk anlatısı kurularak şarkılarla desteklenen çalışmada günün sonunda çocuklarla birlikte doğaçlama bir hikâye oluşturuldu. Programın kapanışında yazar Burcu Bahar, çocuklara dağıtılan "Doğa Dostu Dodo Patara’da" adlı kitabını imzalayarak minik okurlarla sohbet etti. Dodo ile yolculuğa çıktılar Yazar Burcu Bahar etkinliğin çocuklarla birlikte kurulan bir hikâye serüvenine dönüştüğünü ifade etti. Bir çiftliğe gittik ve Dodo ile birlikte başka maceralara yelken açtık diyen Yazar Burcu Bahar, "Etkinlik çok keyifli geçiyor. Çocukların birlikte olması ve kitapların içinde kaybolması çok güzel" dedi. Çocuklar kütüphaneyi ve yazarı yakından tanıdı Emel Sevgi Taner İlkokulu 2. sınıf öğretmeni Muzaffer Akman çocukların yazarı kütüphaneyi ve yazarı yakından tanıma fırsatı elde ettiklerini değinerek "Bu gün yazarımız ile birlikte hem kütüphanede nasıl davranırız, nasıl istediğimiz kitaplara ulaşabiliriz bunların çalışması yapıldı. Ayrıca çocuklarımız bir çocuk yazarı ile tanışma fırsatı elde etti. Hem çok eğlenceli vakit geçirdiler hem de güzel anı biriktirdiler. Onların yetişmesi adına güzel bir etkinlik oldu. Çalışan ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim" diye konuştu.