EĞİTİM - 11 Kasım 2021 Perşembe 14:36

Bakan Özer: '2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayısı 1,2 milyona ulaştı'

A
A
A
Bakan Özer: '2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayısı 1,2 milyona ulaştı'

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayısı, şu an itibarıyla 1,2 milyona ulaşmış durumda. Aynı zamanda derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da çok düşük seviyede" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Özer, “Eğitim Altyapısının Güçlendirilmesi”, “Okullarda Afet Riski Yönetimi”, “Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim” projeleri ile salgın sürecinde okulların açık tutulması için gerekli tedbirler ve eğitime erişimin desteklenmesi konularını görüşmek üzere Dünya Bankasının Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde ve beraberindeki heyetle bir araya geldi. MEB Tevfik İleri Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan Bakan Özer, Dünya Bankasıyla çok önemli projeler gerçekleştirdiklerini dile getirerek, göreve geldikten sonra önceliklerinin odak noktasında eğitimde fırsat eşitliği olduğunu kaydetti.

Türkiye’de son 20 yılda eğitime erişimi artırmak ve okullaşma oranını yükseltmek için çok ciddi yatırımlar yaptıklarını belirten Bakan Özer, “Bu yatırımlar, tüm eğitim kademelerindeki okullaşma oranlarına yansıdı. İlköğretimdeki okullaşma oranları zaten yüksekti ama ortaöğretimdeki okullaşma oranları yüzde 44’ten yüzde 88’e çıktı. Aynı zamanda yükseköğretimdeki okullaşma oranı da yüzde 14’ten yüzde 44’e ulaştı. Burada en kritik nokta okullaşmanın artmasında sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesimin eğitime erişimi yükseldi. Aynı zamanda kız çocuklarının da okullaşma oranları ciddi oranda arttı. Özellikle 2014’ten sonra hem ortaöğretimde hem yükseköğretimdeki kız çocuklarının okullaşma oranları, erkek çocuklarının okullaşma oranlarını geçti” açıklamasında bulundu.

Bakan Özer: '2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayısı 1,2 milyona ulaştı'

Okullaşma oranlarına paralel olarak son 20 yılda çok ciddi bir öğretmen alımı gerçekleştirdiklerini belirten Özer, ”2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayısı, şu an itibarıyla 1,2 milyona ulaşmış durumda. Aynı zamanda derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da çok düşük seviyede. Kısacası son yıllarda eğitimde kitleselleştirme artırılırken kalite de yükseldi” ifadelerini kullandı.

Eğitim kalitesindeki artışın uluslararası öğrenci başarı araştırmalarına da yansıdığını hatırlatan Özer, son PISA ve TIMSS araştırmalarında Türkiye’nin geçmiş yıllara göre en yüksek noktaya ulaştığını kaydetti. Gelinen noktada dört temel öncelik belirlediklerini ifade eden Özer, bu alanları okul öncesi eğitime erişimin artırılması, okullar arasındaki imkân farklılıklarının azaltılması, öğretmenlerin mesleki gelişimi ve mesleki eğitimin güçlendirilmesi olarak sıraladı. Akademik başarının okulun dışında çok farklı faktöre bağlı olduğunu, özellikle ailenin sosyoekonomik seviyesinin erken eğitim kademelerinde çok daha dominant bir etkiye sahip olduğunu dile getiren Özer, okul öncesi eğitimle ilgili hedeflerini şöyle anlattı:

“Yüzde 14 düzeyinde olan 3 yaş grubundaki okullaşma oranını yüzde 50'ye, yüzde 35 olan 4 yaş grubundaki okullaşma oranını yüzde 70'e ve yüzde 78 olan 5 yaşındaki okullaşma oranını yüzde 100'e çıkartmak. Bu kapsamda şu anda 2 bin 834 olan anaokuluna ilave olarak 3 bin yeni anaokulu yapacağız.”

Mesleki eğitim alanında yapılan dönüşümü de anlatan Bakan Özer, “Şu anda mesleki eğitim verilen tüm alanlarda sektör temsilcileri ile iş birliği yapıyoruz. Akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitime yönelimi arttı. En üst başarı diliminden öğrenciler mesleki eğitimi tercih ediyor. Öğrenciler bir taraftan eğitim alırken hem kendileri hem de aileleri için maddi destek sağlıyorlar” dedi.

Bakan Özer: '2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayısı 1,2 milyona ulaştı'

Özer, Kovid-19 salgınının önlenmesine yönelik meslek liselerinin maskeden dezenfektana çok sayıda ürün üretip gerekli yerlere ulaştırarak şokun atlatılmasına büyük katkı sağladığını söyledi. Meslek liselerinin kapasitesini ve üretim niteliğini artırabilmek için Türkiye’de 50 Ar-Ge merkezi kurduklarını hatırlatan Özer, Bakanlık olarak tüm projeleri dolayısıyla Dünya Bankasıyla olan projeleri de bu dört önceliğe göre yeniden şekillendirmek istediklerini vurgulayarak, “Bir önceki toplantımızda da cari olarak yaklaşık 160 milyon dolar olan projeyi bu çerçevede şekillendirmeyle ilgili prensipte anlaşmıştık. Yaklaşık 20 milyon öğrencinin olduğu bu kadar büyük ölçekli bir eğitim sisteminde eğitimde fırsat eşitliğini artırmaya yönelik yapacağı yatırımların dünyada farklı ülkeler için çok büyük örneklik teşkil edecektir” şeklinde konuştu.

“Kaydettiğiniz başarılar için alkışlıyorum”

Dünya Bankasının Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde ise şunları söyledi:

“Önceliklerinizi sizden dinlemek bizim için de çok önemliydi. Okullaşma oranlarında kaydedilen ilerlemeyi paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum. Yükseköğretimde okullaşma oranının kızların erkeklerden daha yüksek olduğu bilgisi yeni. Kaydettiğiniz başarılar için alkışlıyorum. Okul döngüsünü en başından en sonuna kadar özetlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Beni en çok memnun eden proje, uzaktan eğitim ve dijitalleşme alanındaki çalışmalarınız oldu. Şu an devam eden aktif üç projemiz var. Eğitim alanında birlikte çalışmaktan mutluluk duyuyorum.”

Görüşmeye Bakan Yardımcıları Sadri Şensoy ve Petek Aşkar ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdür V. Cemal Yıldız da katıldı.

Oğuzhan Halil Özbek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Balıklı Rum Hastanesi ihbarda bulunmuştu: "Sahte reçete" soruşturması tamamlandı İstanbul’da bulunan Balıklı Rum Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi bölümünde, usulsüz reçete düzenlenerek, muayene olmayan hastaların tedavi edilmiş gibi gösterip, SGK’nın ve hastanenin zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin, yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, bir sanık hakkında, 46 yıla kadar, 4 sanık hakkında ise 26’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Balıklı Rum Hastanesi’nde, çocuk psikiyatri doktoru Prof. Dr. A.E. ve tıbbi sekreter N.D. ile bir eczanede kalfa olarak çalışan R.Ç. başta olmak üzere 16 şahsın, sahte reçete düzenleyerek Balıklı Rum Hastanesini zarara uğratıldığı, konun ise hastane tarafından yapılan iç denetimde ortaya çıktığı olaya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturma kapsamında geçtiğimiz günlerde yapılan operasyon neticesinde, 6 şüpheli gözaltına alınmış, bu şüphelilerden 3’ü tutuklanmıştı. Konuya ilişkin, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan 157 sayfalık iddianamede; Balıklı Rum Hastanesi Vakfı ‘müşteki’, 18 kişi ‘mağdur’, 16 kişi ‘müşteki’, 5 şahıs ise ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. İddianamede, tıbbi sekreter N.D. ve eczacı kalfası R.Ç. diğer sanıkların da içinde olduğu sahte reçeteler düzenlenmek suretiyle resmi evraklarda sahtecilik yapıldığı, müşteki hastane başta olmak üzere bir çok kişi ve kuruma zarar verdiği, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı’nın kendi kurum bünyesinde yapmış olduğu iç denetim sonucunda; hastanede "Çocuk Psikiyatristi" olarak görev yapan sanık Prof.Dr. A.E. ve tıbbi sekreter sanık N.D.’nin, dışarıdan eczacılar ile anlaşarak, kimlik kontrolü yapmadan hastayı muayene ettikleri, resmi evrak düzenledikleri, hastaneye gelen kişi adına SGK sisteminde sorun olmadığı halde "Sistemde Problem Var"mazeretiyle kayıt açmadan işlem yaptıkları ve yeşil ile kırmızı reçete düzenledikleri, bunun sonucunda da kamu kurumlarını zarara uğrattıkları belirtildi. "SİSTEM YOKTUR" kaşesi vurularak SGK zarara uğratıldı Protokol numaralarının çoğunda muayene olan hastanın değil, başkalarının kayıtlı olduğunun belirtildiği iddianamede, hastaların kayıtlı oldukları tarihte hastaneye hiç gelmedikleri, dolayısıyla hastaların hastanenin resmi sisteminde hiç bir kaydı olmadığı, dolayısıyla o kişi adına hastanede kaydı olan başka bir kişinin protokol numarasına yazılarak adına sahte reçete düzenlendiği, sisteme kaydedilmeyen hastalara usulsüz reçete verildiğinde; "Kişinin ne kadar ilaç alıp alamayacağı, sistemin buna izin verip vermediğinin görülmediği, "kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçların fazla miktarda ve kayıtsız alındığının tespit edildiği, bazı hastaların belirli bir tarihten sonra hastane sistemine hiç kayıt olmadıkları, ancak bu hastalar adına yeşil ve kırmızı reçete düzenlenmeye devam edildiği aktarıldı. İddianamede, hastanenin maddi zarara uğradığı gibi hastaneye gelmeyen bu hastaların adına kendilerinden habersiz reçete düzenlenmesi sebebiyle bu kişilerin kimlik bilgilerinin izinsiz kullanıldığı, birçok hastaya hastanenin yoğun olduğu söylenerek, sanık Doktor A.E. tarafından, anlaşmalı olduğu bazı psikiyatristlere yönlendirilme yapılarak hastanenin maddi kayba uğradığı, hastane ve sağlık çalışanlarının normalde "dışarıda başka eczane, sağlık kurumu gibi yerler ile resmi ve uygun olmayan ilişki içine girmesi" yasak olduğu halde sanık Doktor A.E’nin sürekli olarak eczane kalfası R.Ç. tarafından reçete edilen ilaçlar getirildiği, bunun sonucunda da her ikisi arasında menfaat ilişkisi olduğu bilgisi yer aldı. Hazırlanan iddianamede, bazı hastalara "SİSTEM YOKTUR" kaşesi vurularak sisteme kayıt edilmeden çokça yeşil ve kırmızı reçeteye tabi ilaçların hastane adına reçete edildiği, SGK’nın maddi kayba uğramasına sebep olunduğu bilgisi yer aldı. İlaçları el altından farklı kişilere yüksek fiyatlardan satarak haksız kazanç elde ettikleri belirtildi Hazırlanan iddianamede, Doktor A.E.’nin, 2020 yılından beri hastanede çalıştığı, bir psikolojik danışmanlık merkezine yüzde 50 ortağı olduğu, bu merkezin 3 yöneticisinden de biri olduğu, ayrıca Doktor A.E.’nin eylemlerini hastane çalışanı N.D. ile birlikte hareket ederek gerçekleştirdikleri, sanıkların Balıklı Rum Hastanesine kayıt yaptırmayan ancak özel polikliniğe giden hastaların reçetesini hastane aracılığı ile SGK’ya fatura ettikleri, fatura edilen ve kırmızı ve yeşil reçetelere mahsus edilerek alınan ilaçları el altından farklı kişilere yüksek fiyatlardan satarak haksız kazanç elde ettikleri, yazılan usulsüz ilaçlardan dolayı temin edilen haksız kazancı diğer sanıkların aralarında paylaştıkları, bu ilaçları temin ederken Eczacı sanık A.H. ile ilaç mümessili sanık C.K.’nin iletişim kurarak ilaç temini yönünde birlikte hareket ettikleri, işlenen suç yönünden dosyadan bulunan tüm sanıkların iş birliği içerisinde hareket ettikleri aktarıldı. Sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis talebi İddianamede, sanık A.H. hakkında, 5 suçtan 21 yıldan, 46 yıla kadar, sanık A.E. başta olmak üzere diğer sanıklar C.K., N.D. ve R.Ç. hakkında ise 11’er yıldan 26’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Hazırlanan iddianame Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Muş Muş’ta dolandırıcılık operasyonu: 5 tutuklama Muş’ta yatırım vaadiyle dolandırıcılık yaptığı belirlenen şüphelilere yönelik Muş’ta düzenlenen siber operasyonda 5 kişi tutuklandı. Muş İl Emniyet Müdürlüğüne yapılan müracaat üzerine başlatılan soruşturmada, müştekinin kendisini arayan şahıslar tarafından yatırım vaadiyle dolandırıldığı belirlendi. Müştekinin, iki ayrı şirkete ait banka hesaplarına 26 işlemde toplam 2 milyon 352 bin 382 TL para gönderdiği tespit edildi. Soruşturma kapsamında yapılan incelemelerde, söz konusu paraların farklı şahıslara ait banka hesaplarına aktarıldığı, bu hesaplardan kripto para platformlarına yönlendirilerek kripto varlık alımı yapıldığı ve kripto cüzdanlara transfer edildiği belirlendi. Muş İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 25.12.2025 tarihinde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda, çeşitli illerde toplam 10 şüpheli yakalandı. Şüphelilerden 7’si adli işlemlerinin tamamlanması amacıyla ile getirilirken, 3 şüpheli ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Bazı şüphelilerin adreslerinde bulunamadığı, bir kısmının ise yurt dışında olduğu tespit edildi. Şüphelilerin ikametlerinde yapılan aramalarda 13 cep telefonu, 6 SIM kart, 2 hard disk ve 1 hafıza kartı ele geçirildi. İle getirilen 7 şüpheli, 26.12.2025 tarihinde mevcutlu olarak adli makamlara sevk edildi. Şüphelilerden 1’i savcılıktan serbest bırakılırken, 1 şüpheli yurt dışı yasağı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 5 şüpheli ise tutuklanarak cezaevine teslim edildi.
Bayburt Bayburt’ta ’Liseler Arası Münazara Yarışması’ devam ediyor Bayburt İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen Liseler Arası Münazara Yarışması kapsamında ikinci münazara Aydıntepe Çok Programlı Anadolu Lisesi ile Bayburt Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri arasında gerçekleştirildi. Öğrenciler, eğitimde teknoloji ve insan ilişkisinin önceliğini tartıştı. Yarışmada, Aydıntepe Çok Programlı Anadolu Lisesi öğrencileri ’Eğitimde teknolojik araçlar öncelikli olmalıdır’ tezini savunurken, Bayburt Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ise ’Eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisi öncelikli olmalıdır’ tezi üzerinden görüşlerini dile getirdi. Belirlenen tezler doğrultusunda gerçekleşen münazarada öğrenciler; eleştirel düşünme, etkili ifade ve akademik tartışma becerilerini sergileyerek nitelikli bir tartışma ortaya koydu. Öte yandan, yarışmanın ilk münazarası ise Bayburt Lisesi ile Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri arasında Çoruh Kültür Merkezi’nde düzenlenmişti. İlk münazarada Bayburt Lisesi öğrencileri ’Eğitimin öncelikli amacı değerler eğitimidir’ tezini savunmuş, Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ise ’Eğitimin öncelikli amacı bilgi aktarımıdır’ tezi üzerinden görüşlerini paylaşmıştı. Liseler Arası Münazara Yarışması ile öğrencilerin kendini ifade etmesine ve akademik gelişimlerine katkı sunulması amaçlanıyor.