EKONOMİ - 24 Eylül 2021 Cuma 13:55

Bakan Pakdemirli, sözleşmeli üretimi işaret etti

A
A
A
Bakan Pakdemirli, sözleşmeli üretimi işaret etti

İzmir Bayındır’da Küçük Menderes Havası Tarım ve Orman Sektör Buluşması’nda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, dünyada genel fiyatlama ile ilgili kriz olduğunu ifade ederek üreticinin de tüketicinin de bu konuda bedel ödediğini söyledi. Bakan Pakdemirli, Türkiye’de kayıtlı olarak yüzde 5 olarak geçen sözleşmeli üretimin çok daha yaygın hale gelmesi gerektiğini vurguladı.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Bayındır’da düzenlenen Küçük Menderes Havası Tarım ve Orman Sektör Buluşması’na katıldı. Burada çiftçilerle bir araya gelen Bakan Pakdemirli, basına kapalı olarak devam eden toplantıda çiftçilerin beklentilerini dinleyerek sorularını cevapladı.

Dünyada genel fiyatlama ile ilgili kriz olduğunu, bu konuda çalışmalar yaptıklarını belirten Bakan Pakdemirli, üreticinin de tüketicinin de bu konuda bedel ödediğini vurguladı. Bakan Pakdemirli, çözüm için sözleşmeli üretimi işaret etti.

“Genel fiyatlama yapısı ile alakalı genel bir kriz var”

“Dünyada ister istemez gıda fiyatlarında bir artış var” diyen Bakan Pakdemirli şöyle devam etti: “Gerek yemde, gerek gübrede, gerek tarımsal hammaddede, gerekse petrol malzemelerinden tutun da çeliğe kadar birçok fiyatta artış var. Dünyanın gıda üretimi ile alakalı bir sıkıntısı yok. Buradaki ana sıkıntı şu; pandemi ile ilgili endişeler, fiyatları artırıyor. Bunlar da bizim tarımsal girdilerimizin fiyatlarını artırıyor. Gübrenin ana hammaddesi doğalgaz. Doğalgazın fiyatı arttıkça ister istemez gübrenin fiyatı da artıyor. Ancak artışlar olması gerekenin çok üstünde ama endişeler henüz dünyadan çekilmemiş olmasının vermiş olduğu bir genel fiyatlama yapısı ile alakalı genel bir kriz var. Biz de burada başta üretici olmak üzere tüketiciyi koruma gayesiyle Toprak Mahsulleri Ofisi, yem hammaddeleri satışına temmuzda başladı. 3 senedir besicimize, üreticimize vadeli şekilde bunları vermeyi sağlama konusunda adım atmıştık. Şimdi bunu daha da genişlettik. Bugünkü toplantının neticesinde burada da atılması gereken ekstra adımlar varsa hep birlikte atıyor oluruz.”

“Hızlı bir şekilde çalışıyoruz”

Küresel belirsizlik, ihracat yapılan ülkelerdeki iklim kaynaklı üretim azalışı, girdi maliyetlerinin de stok endişeleri ile birleşince maliyet konusunda artış olduğunu kaydeden Bakan Pakdemirli, “Bu, üreticiyi etkilediği gibi tüketiciyi de etkiliyor. Gıda fiyatlarındaki artış için çözüm çalışmaları Gıda Komitemiz başta olmak üzere, Ekonomik Koordinasyon Kurulumuz başta olmak üzere hepsine hızlı bir şekilde çalışıyoruz. Bugün itibariyle konulan, konuşulan ve yapılan teşhislerin hepsinde doğruluk payı vardır ama bazıları biraz yüzeysel. Artık bizim yapısal bir şey yapmamız lazım. Yeni bir sayfa üzerinden bu işi götürmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

“G20 ülkelerinin ana meselelerinden bir tanesi bu”

Üreticinin, “En çok alın terini ben döküyorum, ancak istediğim kadar alamıyorum. Pazarda 20 lira” dediğini, tüketicinin de “Ben istediğim kalitedeki ürünü haklı bir fiyat seviyesinden alamıyorum. Üreticideki fiyatla bana geldiği fiyat arasında büyük fark var” dediğini ifade eden Bakan Pakdemirli, “Bu mesele sadece Türkiye’nin meselesi değil. Geçen hafta G20 toplantıları için İtalya’ya gittim ve inanın bütün G20 ülkelerinin ana meselelerinden bir tanesi bu. Tohumdan çatala kadar olan zincirdeki meseleyi çözmek, aradaki seviyeleri daha iyi noktaya getirebilmek. Çiftçimiz haklı olarak ‘En çok alın terini ben döküyorum. Ben yeterince kazanamıyorum’ diyor. Aradakilere sorsanız belki onlar da benzer şeyler söyler ama en nihayetinde burada bir bedel ödeniyor. Bana sorarsanız tüketici tarafından da bir bedel ödeniyor, üretici tarafından da ödeniyor” diye konuştu.

Sözleşmeli üretim vurgusu

“Biz birkaç yüzyıllık metotlarla buradaki zinciri kurmaya çalışıyoruz” diyen Bakan Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti: “Halbuki sözleşmeli üretim diye bir kavram var. Sözleşmeli üretimi Türkiye’de, çok daha yaygın, çok daha iyi bir hale getirmemiz lazım. Türkiye’de sözleşmeli üretim, kayıtlı olarak yüzde 5 ama mesela Amerika’da bitkisel üretimde yüzde 80-80. Biz bununla ilgili bir dijital tarım pazarı ve bir platform kurduk. Platforumu yeniliyoruz. Sözleşmeli üretimde bu işin kayıtlı hale getirilmesi gerek. Sözleşmeli üretim bugün şu veya bu şekilde var. Sebze-meyve tacirleri borçlandırma usulü ile üreticileri bir sözleşmeli üretim içerisine alıyor ama tek taraflı bir dikte ile tek taraflı bir dayatma ile bu iş yürüyor. Sabahki ilçe başkanları toplantısında konuşuldu. Efendim, ‘Domates, piyasada sözleşmeli üretimdeki fiyattan daha ucuz olduğu için almak istemiyorlar’ gibi bir duruma giriyor mesele. Yani burada sözleşmeli üretimi mutlaka çok daha iyi bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Bunun üreticiye, tüketiciye, devlete faydası var. uzun zaman içerisinde enflasyonun düşmesine faydası olacak sözleşmeli üretimi, mutlaka bu işin içerisine dahil etmemiz lazım. hemen bir günde tüm sistem değişecek diye bir şey yok ama gönüllülük esası ile çalışacak bir meseledir. Çiftçimiz eğer razı olursa o şartlara baştan girecek ama aynı zamanda finansman da sağlayacak. Gübresini alacak, tohumunu alacak, ilacını alacak ve bir şekilde yoluna devam edecek. Hasat günü satacağı ürününü fiyatını baştan bilecek.”

“En iyi örnek şeker pancarında”

Sözleşmeli üretimin önemine değinmeye devam eden Bakan Pakdemirli, “Bu salondakilerin çoğu maalesef üretim yaptığı ürünlerin fiyatını bilmeden bu işin üretimini yapıyor. Halbuki ürünlerin fiyatlarını bilsek buna katlanıp katlanmayacağımıza o an karar vermek bizlerin elinde diye düşünüyorum. Türkiye’de bunun en iyi örneğini şeker pancarında görüyoruz ve sonuç itibariyle hem üreticiye hem tüketiciye fayda sağlayacak bir mevzudur. Gıda Fiyatları İzleme Kurulumuz, Ekonomi Koordinasyon Kurulumuz ve Gıda Komitemiz özellikle gıda fiyatlarının bu değişen ortamda ve defakto oluşmuş, hem dünya fiyatları olsun hem de zincirdeki verimsizlikler olsun; bunların üzerine gidiyor ve gitmeye de kararlı” dedi.

“Çiftçimizin ‘Biz zarar ediyoruz’ dediği bir ürün yok”

Bakan Pakdemirli, “Desteklerin ne kadar verimli olduğu tartışılır ama destekleri ne kadar artırırsak bugün üretim de o kadar artıyor. Daha verimlisi olabilir ama bugün itibariyle desteklerin artışı ile beraber Türkiye’nin verimi artıyor. ‘Destek bizden, üretmek sizden, bereket de Allah’tan’ diyoruz. Son 3 senede, Türkiye tarımsal üretimde büyüyor ve büyümeye de devam ediyor. Allah’a şükürler olsun bugün itibariyle piyasada çiftçimizin ‘Biz zarar ediyoruz’ dediği bir ürün yoktur. Besicilik ve yetiştiricilerimizin zaman zaman maliyetlerin altına düştüğü dönemler olabiliyor ama bunlarla ilgili tedbirleri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. 2021’de 24 milyar lira desteğimizi verdik. Bu sene bu destek daha da fazla olacak. Birçok destek kaleminde artış oldu. Bu desteklerin 10 mislini vermek isterim ama elbette sınırlarımız var ama bugün itibariyle çok rahatlıkla şunu söyleyebilirim; toplumda eğer kayrılan bir kesim varsa çiftçi kesimidir. Bunu yapmamız gerekiyor. İmkanlar çerçevesinde daha da yapmamız gerekiyor” dedi.

“Sizin bir derdiniz varsa bizim de derdimiz var”

“İster istemez bakanlık ile çiftçi arasında zaman zaman mesafe hissedilebiliyor” diyen Bakan Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de dedik ki, ‘Sizin bir derdiniz varsa bizim de derdimiz var. Siz gece uyumuyorsanız biz de gece uyumuyoruz.’ Bugün itibariyle ‘Türkiye en iyi günlerini yaşıyor’ diyemeyiz. Hepimizin ağzında maskeler var. Zor bir dönemde birlikte icra ediyoruz. ‘Pandemi ha bugün gidecek, ha yarın gidecek’ derken, pandemi henüz ne ülkemizi ne de dünyayı terk etmiş değil. Belli bir süre buna alışmak ve bununla yaşamak durumundayız. Allah’a şükürler olsun hem Türk milleti hem de Türk çiftçisi kendini bu konuya çok hızlı bir şekilde adapte etti. Geçen yıl, cumhuriyet tarihinde pandemi döneminde üretim rekorlarını kırdık. Çiftçimizin eline birer diplomatik pasaport verdik. Herkes evindeyken çiftçimiz çıktı ve ahırına, serasına, tarlasına girdi. Hasadını veya dikimini yaptı.”

“Basınçlı sulama sistemlerine mutlaka başvurun”

Türkiye çapında çok önemli bir kuraklıkla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli, “Yangınlarla da sellerle de mücadele ettik. Kayıplarımız, şehitlerimiz oldu. Mücadeleye devam ediyoruz. Biz ülkemizin çiftçisine, üretimine, bereketine her zaman güven duyuyoruz. 2050 yılına kadar iklim değişikliği sebebiyle üretimde yüzde 10 ile yüzde 25 verim kaybı yaşayacağız. Bunların hepsinin üstesinden nasıl geleceğimize birlikte oturup karar vermemiz lazım. Artık teknolojiyi kullanıyor olmamız lazım. Konuyu bilen ehil çiftçilerimizle beraber üretimi artırmamız lazım. Basınçlı sulama sistemlerine mutlaka başvurun. Bunun yüzde 50’si hibe. Kuraklıkla alakalı borç ertelemelerini yaptık. Sigortalardaki hasar paylarını yüzde 80’e çıkardık. Su sıkıntısı olan havzalarda ilave destekler verildi” sözlerine yer verdi.

Toplantıya, ayrıca İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, AK Parti İzmir Milletvekilleri Cemal Bekle, Mahmut Atilla Kaya ve Ceyda Bölünmez Çankırı da katıldı.

Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla YÖK 2025 raporu açıklandı: MSKÜ 4 alanda öne çıktı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ), YÖK’ün 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporunda 4 kategoride ilk 20’de yer almayı başardı. Yükseköğretim Kurulu tarafından, Türkiye’deki 201 üniversitenin 67 farklı gösterge doğrultusunda değerlendirildiği "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" kamuoyu ile paylaşıldı. Eğitim-öğretimden sürdürülebilirliğe, uluslararasılaşmadan toplumsal katkıya kadar geniş bir perspektifte hazırlanan raporda, MSKÜ, "Eğitim-Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslarasılaşma" ve "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" alanlarında çalışmalarındaki verilerle Türkiye’nin önde gelen Üniversiteleri arasında yerini aldı. Aktif öğrenci toplulukları ile sosyal Üniversite MSKÜ, öğrencilerin sadece akademik değil sosyal gelişimlerine de verdiği önemi sıralamadaki yeriyle kanıtladı. Rapordaki "Öğrenci Topluluğu Sayısı" göstergesine göre MSKÜ, bünyesindeki 218 öğrenci topluluğu ile devlet ve vakıf üniversiteleri arasında Türkiye genelinde 7. sırada yer aldı. Sanattan spora, bilimden kültüre kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren toplulukları, kampüsün yaşayan bir ekosisteme sahip olduğunu tescilledi. Bilimsel araştırmaların desteklenmesi Araştırma kültürünü teşvik eden Üniversitemiz, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları (BİDEB) kapsamında sağlanan desteklerde de üst sıralarda yer aldı. Rapora göre MSKÜ, toplam 330 BİDEB desteği (burs ve proje) ile Türkiye’nin en çok destek alan üniversiteler arasında 18. sırada yer aldı. Bu veri, öğrencilerin ve araştırmacıların proje üretme kapasitesinin ve bilimsel yetkinliğinin yüksekliğini gözler önüne serdi. Uluslararasılaşma: Akademik hareketliliğin desteklenmesi Uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda çalışmalarını sürdüren MSKÜ, akademik kadrosunun küresel deneyimini artırmada önemli bir başarı elde etti. "Değişim Programları Kapsamında Giden Öğretim Elemanı Sayısı" göstergesinde 15. sırada yer alan Üniversitemiz, akademisyenlerinin yurt dışı tecrübesini artırarak evrensel bilim standartlarını kampüse taşımaya devam ediyor. Engelleri Kaldıran Kampüs: Güçlü erişilebilirlik envanteri Son olarak, "Engelsiz Üniversite" vizyonuyla hareket eden MSKÜ, raporda yer alan Erişilebilirlik Envanteri Sayısında 200’ün üzerinde envanter kaydıyla Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında 11. sırada yer aldı.
İstanbul Mirasımız Kudüs Derneğinin "Genişletilmiş 2025 Kudüs raporu" açıklandı Mirasımız Kudüs Derneğinin "Genişletilmiş 2025 Kudüs Raporu" başlığı ile hazırladığı Kudüs raporunu açıkladı. 2025 yılında Mescid-i Aksa’daki soykırımın çarpıcı verilerine değinen Dernek Başkanı Muhammet Demirci, "İsrail İşgal Devleti daha yoğun bir saldırılarla Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kimliğini, tarihini silmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı. Mirasımız Kudüs Derneği tarafından hazırlanan "2025 Genişletilmiş Kudüs Raporu" Fatih’te bir otelde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Mescid-i Aksa Tufanı Ekseninde 2025 Kudüs Raporu" başlığı ile hazırlanan raporda İsrail’in Kudüslüler üzerinde uyguladığı soykırım Kudüs’ün Yahudileştirilmesine yönelik çalışmalar, 7 Ekim’de başlayan insanlık dışı katliamlar, İsrail’in Kudüslüler üzerinde uyguladığı hak ihlalleri, baskın, yıkım ve tutuklamalarla derneğin yıl boyunca Kudüs’te yaptığı faaliyetler yer aldı. Her yıl olduğu gibi İsrail Devleti’nin zulmünü daha da artırdığını dile getiren Mirasımız Kudüs Derneği Başkanı Muhammet Demirci, aslında son 2 sene ve 2025 yılında Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar, zulüm, insan hakları ihlalleri geçtiğimiz yıllara göre çok daha fazla İsrail bir önceki yıllarda yapmadığını bu sene yaptı. Dünya kamuoyu Gazze’ye yapılan saldırıları izlerken İsrail, istediğini istediği şekilde özellikle Kudüs’te ve Batı Şeria’da yapmaya devam ediyor, İsrail İşgal Devleti daha yoğun bir saldırılarla Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kimliğini, tarihini özellikle Müslümanların zihninde, kalbinden ve yüreğinden tamamen silmeye çalışıyor" açıklamasında bulundu. "2025 yılında İsrail istediğini istediği şekilde yaptı" 2025 yılı Kudüs raporu verilerine değinen Dernek Başkanı Demirci, "Tablo bir önceki yıllara göre çok daha vahim, çok daha acı verici rakamlar var. Gazze’de Batı Şeria’da özelikle Kudüs’te bu yıl İsrail istediğini istediği şekilde yaptı. Dünya kamuoyu Gazze ile meşgul iken bu fırsatı İsrail değerlendirdi. İsrail Kudüs’te tarihi boyunca yapamadığı, cesaret edemediği zulmü ve Yahudileştirme planlarını bu sene Kudüs’te yaptı" dedi. Soykırım karşısında Müslümanların görev ve sorumlulukların önemini ifade eden Demirci, "Dünyada Müslümanlar olarak bunlara sessiz kalmadık 2025 yılında biz de çalışmalarımızı bir önceki seneye göre bir kat daha artırarak Kudüs’teki yetimleri ve yoksul aileleri ihtiyaç sahiplerini korumaya çalıştık, tarihi eserlerimizin restorasyon ve imarlarını yaparak Kudüs’ün Osmanlı kimliğini korumaya çalıştık. Türkiye çapında Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı zihinlerde diri olması için anlattık. Bu yıl içerisinde Türkiye çapında hem okullarda hem evlerde hem salon programlarında yaklaşık 2 bine yakın etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinliklerde yaklaşık 120 bin insanımıza Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı anlattık. Bizim derdimiz ve hedefimiz İsrail Kudüs’te işgallerini 2 katına çıkarırken biz de burada çalışmalarımızı ikiye, üçe katlayacağız. 2026 yılına ilişkin dernek olarak planlarını anlatan Muhammet Demirci, Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı her platformda anlatacağız 350 bin Kudüslü Müslüman bizim emanetimizdir" şeklinde konuştu. Son olarak tüm İslam alemine seslenen Demirci, "Hepimiz Kudüs ile ilgili en az günde bir faaliyet veya etkinlik yapılması gerekmektedir, bizler bunları yapabilirsek İsrail’in planına göre karşı bir plan yapmış oluruz. Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkacağız, koruyacağız yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz ifadelerini kullandı. Raporda açıklanan verilere 7 Ekim 2023’ten bugüne kadar Filistin genelinde soykırım nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 70 bin iken yaralı sayısının ise 171 binin üzerinde olduğu belirtildi.
Sivas Sivas’ın en büyük taş ocağında üretime başlandı Sivas Belediyesi tarafından yapılan kentin en büyük taş kırma ve eleme tesisi hizmete açıldı. Yaklaşık 100 milyon TL’lik maliyetle inşa edilen tesisin, 10 ayda kurulum maliyetini karşılaması hedefleniyor. Üretken Belediyecilik vizyonu çerçevesinde çalışmalarını sürdüren Sivas Belediyesi, yeni bir tesis daha hizmete açtı. Belediye’nin ihtiyacı olan hammaddeyi temin etmek amacıyla kurulan Tecer Taş Ocağı’nın açılışı gerçekleştirildi. Kentin en büyük Taş Kırma ve Eleme Tesisi olan Tecer Taş Ocağı’nın açılışına Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Sivas Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun ve protokol üyeleri katıldı. "Sivas Belediyesi’ne 250-300 milyon TL civarında kâr sağlayan bir tesis kuruyoruz" Saygı duruşu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun, "Burası 610 dönümden oluşan bir taş ocağı alanıdır. Tesis 240 dönümü oluşturuyor, geri kalanını da bizim tahsis aldığımız taş ocağı alanı oluşturmakta. Baktığımız zaman bu tesisi açmak için 1 yıldır mücadele veriyoruz. Alanı düzenledik, yollarını açtık, tesisin ihalesini yaptık. Saatte 375 ton taş üreteceğiz. Bu şu demek; Sivas’a senelik 1,5 milyon tonun üzerinde taş üretim ve kırma tesisini kazandırıyoruz. Taş işi yapanlar bilirler 140’lık bir çeneye sahip olan bir taş tesisini kuruyoruz. Bunun dışında 0 milimetreden istediğimiz taş örtüsünde taşı kırabileceğimiz bir tesis. Bunların yanında baktığımız zaman tesisin en önemli özelliklerinden birisi de çevreci olması. Toz ünitelerinden tutun da su sistemlerine kadar Sivas’ın en modern, çevreci tesisini kazandırmış oluyoruz. Bununla birlikte yapmış olduğumuz yatırım yaklaşık 100 milyon TL. Altını özellikle çizmek istiyorum, Sivas Belediyesi olarak şimdiye kadar yollar, altyapı, park ve bahçe alanları oluşturuyoruz ama bu tesisin bir özelliği var. Bu tesis Sivas Belediyesine kar sağlayacaktır. İşhan’daki ocakta bu sene 95 milyon kar elde etmişiz, bu tesisten gelecek seneki hedefimiz 150 milyon sağlamak. Bakın iki taş ocağından 250-300 milyon civarında Sivas Belediyesine kâr sağlayan bir tesis kuruyoruz" dedi. Destici: 100 milyonluk yatırım, 10 ayda kendini amorti edecek Sivas Belediyesi’nin son yapılan kamuoyu araştırmalarında da Türkiye’nin en başarılı ilk 3 belediyesi arasında olduğuna dikkat çeken BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, "Ne demiş atalarımız? ’At binenin kılıç kuşananın. Şu anda bizim Belediye Başkanımız atada iyi biliyor, kılıcı da iyi kuşanıyor. Dolayısıyla da böyle bir yiğide, Yiğido’ya destek olmak bizim de, sizin de, hepimizin de boynunun borcudur diyorum. Bakın iş adamları daha iyi bilir. Bir tesis yapıyorsanız, bir yatırım yapıyorsanız, hatta müteahhitler bilebilir. Bir daire yapıyorsanız bunun geliri kaç senede kendisini çıkarıyor ya da amorti ediyor. 10 senede kendini amorti ediyorsa çok iyi derler. Bakın bu tesis ne kadar sürede kendini amorti edecek biliyor musunuz? 100 milyonluk yatırım 10 ayda amorti edecek. 1 yıl bile değil. Çünkü her yıl 250-300 milyonluk dışarıdan bu malzemeyi belediye alıyordu. Bundan sonra bu para belediyenin kasında kalacak ve Sivaslıya yatırım ve sosyal destek olarak verilecek. Onun için bu yatırım çok önemli. Yani üç yüz milyona yakın para bundan sonra belediyenin kasasında kalacak. Sivas şu anda zaten Türkiye’nin yıldızı. Ama biz o yıldızı parlatmaya, büyütmeye devam edeceğiz. Sivas’ın, Sivaslının memnuniyeti bizim için en üst düzeydedir sözlerimin içinde de söyledim. Bizim Sivas’a her daim bir vefa borcumuz var. Biz hizmet etme aşkıyla inşallah yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu. Konuşmaların ardından Kur’an’ı Kerim tilavet edilerek dualar eşliğinde kurdele kesildi. Tecer Taş Ocağı, faaliyete açıldı.