POLİTİKA - 27 Mayıs 2015 Çarşamba 10:09

Başbakan Davutoğlu: İnsanın sözü 'Benim adım Kemal' demekle olur mu?

A
A
A
Başbakan Davutoğlu: İnsanın sözü 'Benim adım Kemal' demekle olur mu?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleri ile ilgili, "Önce noter dedi inandıramadı, yemin ediyor inandıramıyor. İnsanın sözü 'benim adım Kemal' demekle olur mu?' dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleri ile ilgili, "Önce noter dedi inandıramadı, yemin ediyor inandıramıyor. İnsanın sözü 'benim adım Kemal' demekle olur mu? Mesela gitse Kılıçdaroğlu bir bankadan kredi alacak olsa 'Benim adım Kemal, bana kredi verin' dese bankacılar onu kapının önüne koyar. Kredi almak için itibarının olması lazım ya da teminatın olması lazım” dedi. 

Başbakan Davutoğlu, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan ve İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. “62. miting oldu. Meydanlarını dilini kısaca özetleyebilir misiniz?” şeklindeki soruya Başkan Davutoğlu şöyle cevap verdi:
“Genel başkan olarak ilk kampanyam ama daha önce birçok kampanyada bulunduk. Bir kere miting çağrısından beri yoğun bir ivmeyle coşku görüyorum. Şu dikkatimi çekiyor açıkçası, bazı yayın organları özellikle coşkulu AK Parti mitinglerinin 'coşkulu olmadığı' gibi bir kanaati yaymaya çalışıyorlar. Ama Erzurum mitinginde, şu ana kadar 62. mitingimiz hiçbir miting vasat bile değildi, yani çok daha üstündeydi. Herkes gördüğü için İstanbul ve İzmir'i örnek vereyim. İstanbul ve İzmir mitinglerinde bu coşku varsa ne bileyim Erzurum, Sivas'ta olmaz mı? İzmir mitingini burada ölçü olarak alın. Burada ben coşkuyu veya bir şeyin performansını üç kriterle değerlendiriyorum; havaalanına indikten veya ulaştıktan sonra miting meydanına gidene kadar şehirdeki hava. Çünkü o zaten bizim taraftarlarımız miting meydanında. O sırada zaten şehre kadar mitinge gitme zahmetine katlanmayan hemşehriler oluyor. Biz miting meydanına bazen yarım saat gecikmeyle gidiyoruz, yol boyu yoğun ilgiden. İkincisi katılım. Katılım tek başına yeterli değil, katılımdaki coşku. Bazen diğer liderlerin de mitinglerini takip ediyorum. Hiçbir coşkusu olmayan, hazır metinden konuştukları, iletişimin olmadığı, tek düze, didaktik anlatımdır. Bizim mitingleri görüyorsunuz. Gelenlerin de katıldığı son derece hareketli mitingler oluyor. Sonra bir de çıktıktan sonra şehirdeki hava. Dün olağanüstü İzmir'de mitingin sonrasında Konak Tüneli'ni açacağız, 1-2 kilometrelik mesafeyi 1 saatte zor vardık. Çünkü yoğun bir coşku vardı. Dolayısıyla ben alandaki havadan o anlamda hem mutmainim hem de seçim atmosferi egemen oldukça bu coşkunun daha da artacağı kanaatindeyim.”

"OY VERİN GİTSİNLER' DİYORLAR, 'OY VERİN GELELİM' DEMİYORLAR"

“Bu seçimde seçim neden 'birinci parti ile dördüncü parti (HDP) arasında geçiyor' izlenimi veriliyor. İkinci ve üçüncü parti nerede?” sorusu üzerine ise Başkana Davutoğlu, “Türkiye'de bir ana muhalefet boşluğu var. İktidara alternatif olamayan yapılar var, yani iktidar alternatifi yok. Bir çerçeve getirip de milleti ikna edecek dil geliştiren alternatif parti yok. O zaman ne oluyor? Engelleyici partiler var. Onun için ben İstanbul mitinginde dedim ki biz özneyiz, onlar nesne, siyaseti biz belirliyoruz. Onların varoluş sebebi bizi engellemek. Halbuki bizim varoluş sebebimiz kendi ideallerimizi gerçekleştirmek, biz kimseyi engellemek için burada değiliz. Bizim varoluş sebebimiz kendi ideallerimiz, onların varoluş sebebi bizi engelleyebilecek bir performans sergilemek. Bu çok önemli, çok doğru bir soru. Onun için rakibin biri dördüncü parti olarak görülüyor, çünkü dördüncü parti de iktidar alternatifi değil, iktidarı bloke edebilecek bir parti barajı aşması halinde. Öyle görüldüğü için temel hedefi bloke etmek, Türkiye'ye alternatif perspektif sunmak değil AK Parti'yi bloke etmek. Bu üç parti için de geçerli, paralel yapı için de geçerli. Bir paralel daha var, o da Kandil. O da HDP'nin paraleli. Şimdi DHKP-C de yaptı. Çünkü CHP'nin tek önceliği var. Bloke etmek, durdurmak, engellemek. Onun için 'oy verin gitsinler' diyorlar değil mi, 'oy verin gelelim' demiyorlar. Yani biz gittiğimizde ne olacak sorusunun cevabı yok” karşılığını verdi.

"YOKSA HALKIN ÖNÜNE ÇIKAMAYIZ"

“Partilerin seçim vaatlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, “Bunlar iktidar ümidi taşımayan başvurduğu yöntemlerdir. İktidar olamayacaklarını bildikleri için her türlü vaatte bulunabilirler. Bir sınav yok, vaadin yani nasıl gerçekleşecek, ne olacak? Halbuki bizim için öyle değil. Biz söylediğimiz her şeyi 8 Haziran'da hayata geçirmek durumundayız, yoksa halkın önüne çıkamayız” cevabını verdi.

"BEN HAYATIMDA HİÇ YEMİN ETMEDİM"

“Noter tasdikli ikramiye vaadinden sonra dün Sayın Kılıçdaroğlu, “İki maaş ikramiyeyi vallahi de billahi de vereceğim’ dedi” hatırlatması üzerine Davutoğlu şu değerlendirmede bulundu:
"Önce noter dedi inandıramadı, yemin ediyor inandıramıyor. İnsanın sözü 'benim adım Kemal' demekle olur mu? Mesela gitse Kılıçdaroğlu bir bankadan kredi alacak olsa 'Benim adım Kemal, bana kredi verin' dese bankacılar onu kapının önüne koyar. Kredi almak için itibarının olması lazım ya da teminatın olması lazım. Teminatı yok ki. 'Benim adım Kemal' demekle kredi alamayan biri 'Benim adım Kemal' demekle oy alabilir mi? Kardeşim neyin var, ne gelirin var, sonra nasıl ödeyeceksin diye sorarlar adama. Dolayısıyla işin esası o, yemin etme sebebi de o. İtibarı olmayınca yemin eder. Ben hayatımda hiç yemin etmedim. Belki çok zorlandığım 1-2 ama babamda söylerdi, rahmetli yemin ettirmezdi. İnanıyorsa yemine gerek yok, inanmıyorsa niye yemin ediyor. Bir zaruret olur ayrı ama birini ikna etmek için bunu kullanmam.”

"BÖLGESEL MİLLİ UÇAĞIN LANSMANINI YARINDAN SONRA YAPACAĞIZ"

“Son hafta bir sürpriz, slogan var mı?” şeklindeki soruyu ise Davutoğlu şöyle cevapladı:
“Bu akşam bir sürpriz başlıyor. Bugün akşam yeni bir şarkı başlıyor olması lazım. Esas seçim şarkımız bu akşam çıkıyor. Ekonomik anlamda bir vaat yaptık. Esnaflara sıfır faiz, faizsiz krediyle ilgili olarak Ocak ayında esnafa büyük bir açılım yaptık. Çiftçilerimize daha geçen hafta bile seracılar, tarımla ilgili, damla sulamayla ilgili, sulama kooperatiflerinin borçlarıyla ilgili çok ciddi tedbirler getirdik. Gençlerle ilgili THY'ye yüzde 30 indirim getirdik. Kadınlarla ilgili bugün devlet yardımlarını dağıtmaya başladık. Yani her kesime, emeklilerle ilgili seyyanen 100 lira zam verdik. Her kesime, memurlara bir derece verdik. Biz bunları zaten yaptık ama bunu bir seçim atılımı gibi yapmadık. Ekonominin kendi doğal mantığı içinde bunların gereğini yaptık. Ayrıca böyle bir şok edici gibi yaklaşım içinde olmadık. Mega projeleri açıkladık, üç katlı tüneli açıkladık. En sona bu yeni bir şey, bölgesel uçağın lansmanını yapacağız yarından sonra. Yani ilk defa milli bölgesel uçak yapıyoruz. Şoför esnafına dönük olarak ÖTV'yi kaldıran açıklamalar yaptık. 9 aylık hükümet döneminde şuana kadar elimizi değmediğimiz hiçbir toplum kesimi kalmadı. Herkese gereken şeyde ama ekonominin doğal mantığı içinde bunları yaptık.”

"6 HAZİRAN'LA 8 HAZİRAN ARASINDA ÇOK BÜYÜK BİR FARK OLACAĞINI ZANNETMİYORUM"

Başbakan Davutoğlu, “Artık son düzlüğe girildi? 7 Haziran günü halk sandığın başında olacak ama 8 Haziran günü nasıl bir Türkiye bekliyorsunuz?” şeklindeki soruya, “Ben sürekliliği öne çıkartıyorum. 6 Haziran'la 8 Haziran arasında çok büyük bir fark olacağını düşünmüyorum. Yani istikrar, iktidar devam eder ve bu süreklilik içinde Türkiye kendisine çizmiş olduğu yolda kararlılıkla yürür. Ondan hiç kimsenin tereddüdü olmasın” karşılığını verdi.

"SEÇİM GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ HER TÜRLÜ GÜVENLİK TEDBİRİNİ ALDIK"

“Doğu ve Güneydoğu'da sandık güvenliğiyle ilgili SKM büroları Van'da saldırıya uğradı” hatırlatması üzerine ise Davutoğlu, "Onunla ilgili her türlü tedbiri aldık. Bu tür saldırılar oluyor ama güvenlik bağlamında her türlü tedbiri aldık. Yani seçim gününde bu tür baskıların olmaması için her türlü tedbiri aldık” diye cevap verdi.
“Saat takmıyorsunuz, neden? “ şeklindeki soruya ise Başbakan Davutoğlu, "Saat takmıyorum. Ben saati kendim ayarlıyorum" cevabını verdi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.
İstanbul Galatasaraylı Sporcular Derneği’nin dayanışma yemeği düzenledi Galatasaraylı Sporcular Derneği, birlik ve beraberlik mesajı vermek adına dayanışma yemeği düzenledi. Şişli’de bir otelde düzenlenen organizasyona, Galatasaraylı Sporcular Derneği Başkanı Levent Nazifoğlu, Galatasaray eski başkanlarından Alp Yalman ile Burak Elmas, sarı-kırmızılı kulübün eski ikinci başkanlarından Ergun Gürsoy, Divan Kurulu eski Başkanı İrfan Aktar, mevcut Divan Kurulu Başkanı Aykutalp Derkan, Galatasaray Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Metin Ülgen ve oyuncular ile davetliler katıldı. Galatasaraylı Sporcular Derneği Başkanı Levent Nazifoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bu gece, futbolla ilgili önümüzdeki çok önemli maçlarda bütün camianın bir arada olduğunu göstermek için yapılan bir gecedir. Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın da bu hafta sonu maçı var. Kazandıkları takdirde ilk kez şampiyon olacaklar ve direkt Şampiyonlar Ligi’ne katılacaklar. Takımın bu maçı kazanmasını istiyoruz" dedi. Nazifoğlu, konuşmasının ardından Galatasaray eski başkanlarından Alp Yalman ile Burak Elmas’a, sarı-kırmızılı kulübün eski ikinci başkanlarından Ergun Gürsoy’a, Divan Kurulu eski Başkanı İrfan Aktar’a, mevcut Divan Kurulu Başkanı Aykutalp Derkan’a, Galatasaray Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Metin Ülgen’e ve oyunculara desteklerinden ötürü plaket takdim etti.